Global Politika ve Strateji Merkezi'nin (GLOBAL) yaptığı araştırmayla Türk insanının en çok nelerden kaygılandığı raporlandı. Bu araştırma sonucunda Türk insanın en çok uyuşturucu ve terör kaygısı yaşadığı ortaya çıktı. Uyuşturucu ve terörden sonra en çok kaygı yaşanan konu ise “kadına şiddet” oldu. Geçtiğimiz kış ayı içinde öldürülen kadın haberleri nedeniyle Türkiye bu konuya büyük bir hassasiyet gösterdi.
Raporda kaygı seviyeleri 0-10 arasında derecelendirilerek belirtildi. Uyuşturucu ve terörden sonra en yüksek değer olan kadına yönelik şiddet kaygısı ise ortalama 7.9 belirlendi. Bu kaygının kadınlarda hissedilme oranı 8.3 iken, erkeklerde ise bu oran 7.4’te kaldı.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Zirve Üniversitesi Aile ve Kadın Çalışmaları Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Derya Keskinci Kadına yönelik şiddetin temel nedeni kadının ikincil bir varlık olarak görülmesi, kadının insan hakları bilincinin toplumda yerleşmemiş olmasıdır.” dedi.
Kadın hakları insan haklarıdır diyen Keskinci, “ Kadın hakları ihlali, insan hakları ihlalidir. Kadına yönelik şiddet bir suçtur. Şiddet uygulayan erkeğin cezasız kalması veya ceza indirimi ile ödüllendirilmesi kabul edilemez. Kadına yönelik şiddet tüm topluma yöneltilmiş şiddettir” şeklinde konuştu.
Kadına yönelik şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin olduğuna dikkat çeken Keskinci, “Kadına yönelik şiddetin nedeni kadının ikinci bir varlık olarak görülmesi ve kadına yönelik şiddetin insan hakları ihlali olduğu bilincinin toplumda yerleşmemiş olmasıdır. Bu sebeple içselleştirilmiş toplumsal cinsiyet rollerinin ve erkeklik anlayışının yok edilmesi gerekir. Bu amaçla erkeklerin de içinde olduğu okul öncesi eğitimden başlayarak topyekûn bir zihniyet dönüşümü mücadelesinin başlatılması gerekir. Psikolojik, sosyo-ekonomik birçok nedeni olan şiddetin sadece kanuni düzenlemelerle ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığını savunmakla birlikte cezaların yetersiz olduğunu da vurgulamamız gerekir. Kadınlara yüklenen bazı nedenler tahrik sebebi sayılarak ceza indirimlerinin yapılmaması ve cezaların ağırlaştırılması suretiyle caydırıcılığının sağlanması gerekmektedir” dedi.Arzu Bulut
Raporda kaygı seviyeleri 0-10 arasında derecelendirilerek belirtildi. Uyuşturucu ve terörden sonra en yüksek değer olan kadına yönelik şiddet kaygısı ise ortalama 7.9 belirlendi. Bu kaygının kadınlarda hissedilme oranı 8.3 iken, erkeklerde ise bu oran 7.4’te kaldı.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Zirve Üniversitesi Aile ve Kadın Çalışmaları Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Derya Keskinci Kadına yönelik şiddetin temel nedeni kadının ikincil bir varlık olarak görülmesi, kadının insan hakları bilincinin toplumda yerleşmemiş olmasıdır.” dedi.
Kadın hakları insan haklarıdır diyen Keskinci, “ Kadın hakları ihlali, insan hakları ihlalidir. Kadına yönelik şiddet bir suçtur. Şiddet uygulayan erkeğin cezasız kalması veya ceza indirimi ile ödüllendirilmesi kabul edilemez. Kadına yönelik şiddet tüm topluma yöneltilmiş şiddettir” şeklinde konuştu.
Kadına yönelik şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin olduğuna dikkat çeken Keskinci, “Kadına yönelik şiddetin nedeni kadının ikinci bir varlık olarak görülmesi ve kadına yönelik şiddetin insan hakları ihlali olduğu bilincinin toplumda yerleşmemiş olmasıdır. Bu sebeple içselleştirilmiş toplumsal cinsiyet rollerinin ve erkeklik anlayışının yok edilmesi gerekir. Bu amaçla erkeklerin de içinde olduğu okul öncesi eğitimden başlayarak topyekûn bir zihniyet dönüşümü mücadelesinin başlatılması gerekir. Psikolojik, sosyo-ekonomik birçok nedeni olan şiddetin sadece kanuni düzenlemelerle ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığını savunmakla birlikte cezaların yetersiz olduğunu da vurgulamamız gerekir. Kadınlara yüklenen bazı nedenler tahrik sebebi sayılarak ceza indirimlerinin yapılmaması ve cezaların ağırlaştırılması suretiyle caydırıcılığının sağlanması gerekmektedir” dedi.Arzu Bulut