Erdoğan onayladı, yargıdan ‘gizli servis çalışmalarını bilenler’ ayarlandı, MİT gazetecileri dinledi.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan imzasıyla Başbakanlık’a gönderilen belgeye göre, bazı gazeteci-yazarların dinlenilmesi ve izlenmesine Başbakan Tayyip Erdoğan onay verdi, yargı ayarlandı, MİT de “kod adıyla” operasyon düzenledi. İstihbaratçılarla yargıçlar arasındaki ilişkiyi de gözler önüne seren MİT belgesinde “... gizli servis faaliyetlerinin doğası gereği- gizli yürütülmesinin zorunlu olduğunu bilen/takdir eden hâkimlerle kurulan koordinasyon çerçevesinde tatbik edildiğinin anlaşıldığı” değerlendirmesi dikkat çekti. Bu faaliyetlerin Başbakanlıkça çıkarılan gizli yönetmeliğe dayandırıldığı anlaşıldı.
Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı, yargının bağımsızlığını bir kez daha tartışmalı hale getiren yeni dinleme ve izleme yöntemi ile ilgili Cumhuriyet gazetesinin ulaştığı bilgi ve belgelere göre gelişmeler özetle şöyle: 4 Gazeteci Yasemin Çongar, Mehmet Baransu, Markar Esayan, Amberin Zaman ve Mehmet Altan’ın telefonlarının “Pastör, Elizabeth ve Arashi Quarzad, Çaşıt, Hossain Seyfullah ve Quaramaddin Fatimi” gibi sahte isim ve kod adlarla MİT tarafından dinlenildiği ortaya çıktı. 30Ekim 2008’den, 4 Kasım 2009’a kadar sürdüğü anlaşılan bu dinlemeler birden fazla tekrarlanmış; dinleme ve fiziki takip kararları, değişik periyotlarla İstanbul 11. ve 14. ağır ceza mahkemelerinden alınan kararlarla uzatıldı.
Olayın açığa çıkması üzerine dinlenenler istihbarat görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak İstanbul Özel Yetkili Savcılığı’nca Müsteşar Hakan Fidan’ın ifadesi alınmak üzere çağrılmasıyla yaşanan 7 Şubat krizinin hemen ardından MİT Yasası’nda yapılan değişiklik nedeniyle istihabaratçıların soruşturulabilmesi için başbakanın izni gerekiyordu.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan imzasıyla Başbakanlık’a gönderilen belgeye göre, bazı gazeteci-yazarların dinlenilmesi ve izlenmesine Başbakan Tayyip Erdoğan onay verdi, yargı ayarlandı, MİT de “kod adıyla” operasyon düzenledi. İstihbaratçılarla yargıçlar arasındaki ilişkiyi de gözler önüne seren MİT belgesinde “... gizli servis faaliyetlerinin doğası gereği- gizli yürütülmesinin zorunlu olduğunu bilen/takdir eden hâkimlerle kurulan koordinasyon çerçevesinde tatbik edildiğinin anlaşıldığı” değerlendirmesi dikkat çekti. Bu faaliyetlerin Başbakanlıkça çıkarılan gizli yönetmeliğe dayandırıldığı anlaşıldı.
Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı, yargının bağımsızlığını bir kez daha tartışmalı hale getiren yeni dinleme ve izleme yöntemi ile ilgili Cumhuriyet gazetesinin ulaştığı bilgi ve belgelere göre gelişmeler özetle şöyle: 4 Gazeteci Yasemin Çongar, Mehmet Baransu, Markar Esayan, Amberin Zaman ve Mehmet Altan’ın telefonlarının “Pastör, Elizabeth ve Arashi Quarzad, Çaşıt, Hossain Seyfullah ve Quaramaddin Fatimi” gibi sahte isim ve kod adlarla MİT tarafından dinlenildiği ortaya çıktı. 30Ekim 2008’den, 4 Kasım 2009’a kadar sürdüğü anlaşılan bu dinlemeler birden fazla tekrarlanmış; dinleme ve fiziki takip kararları, değişik periyotlarla İstanbul 11. ve 14. ağır ceza mahkemelerinden alınan kararlarla uzatıldı.
Olayın açığa çıkması üzerine dinlenenler istihbarat görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak İstanbul Özel Yetkili Savcılığı’nca Müsteşar Hakan Fidan’ın ifadesi alınmak üzere çağrılmasıyla yaşanan 7 Şubat krizinin hemen ardından MİT Yasası’nda yapılan değişiklik nedeniyle istihabaratçıların soruşturulabilmesi için başbakanın izni gerekiyordu.