Kütlü pamuk üretimi artıyor.. Pamuk lifi üretiminde Gaziantep’in payı, yüzde 1,97
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2012 yılında, 2 milyon 320 bin ton olan kütlü pamuk üretiminin, 2013 yılında, geçen yıla göre, yüzde 2,6 artışla 2 milyon 380 bin tona yükselmesini beklediklerini bildirdi.
Bayraktar, “Ancak Türkiye’nin pamuk üretimi, tüketimi karşılayamıyor. Pamuk ithalatı için, 2012 yılında 2 milyar 377 milyon 563 bin dolarlık döviz ödedik” dedi.
Şemsi Bayraktar, pamuk hasadı dolayısıyla yaptığı açıklamada, 1995-2012 döneminde verimin kütlü pamukta yüzde 61,6, pamuk lifinde yüzde 56,4 arttığını belirtti. Bayraktar, yıl boyunca daimi, geçici yüz binlerce işçiyi istihdam eden, satıcı, çırçırcı, nakliyeci ve benzeri alanlarda çalışanlarla beraber milyonlarca kişinin geçimini sağlayan, Türkiye açısından stratejik bir ürün olan pamukta, ekim alanlarının 1995-2012 döneminde yüzde 35,4 gerileyerek 7 milyon 566 bin 940 dekardan 4 milyon 884 bin 963 dekara indiğini bildirdi. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, verimdeki çok yüksek artış nedeniyle Türkiye’nin pamuk ekim alanlarının azalmasının olumsuz etkilerini çok fazla hissetmediğini, üretimin, 2012 yılında, 1995 yılına göre kütlüde yüzde 4,3, pamuk lifinde yüzde 0,8 arttığını belirtti.
Şemsi Bayraktar, 2012 yılında, 2011 yılına göre, yüzde 10,1 azalmayla 2 milyon 580 bin tondan 2 milyon 320 bin tona gerileyen kütlü pamuk üretiminin, bu yıl 2 milyon 380 bin tona çıkmasının beklendiğini vurguladı. 2012 yılında üretimdeki düşüşün temel sebebinin pamuk ekim alanlarının 5 milyon 420 bin dekardan 4 milyon 884 bin 963 dekara inmesi olduğuna dikkati çeken Bayraktar, kütlü pamuk veriminin 1 kilogram düşüşle dekarda 476 kilogramdan 475 kilograma indiğini, pamuk lifi veriminde 176 kilogramlık rakamda bir değişiklik olmadığını bildirdi. 2011 yılının 2 milyon 580 bin tonluk üretimle, 1995-2012 döneminde en fazla üretimin yapıldığı yıl olduğunu belirten Bayraktar, en fazla pamuk lifi üretiminin ise bu dönemde 988 bin 120 tonla 2002 yılında görüldüğü bilgisini verdi.
Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) devreye girmesiyle pamuk üretiminde Şanlıurfa’nın öne çıktığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:“Pamuk lifi üretiminde Çukurova’yı geride bırakan Şanlıurfa, yüzde 41,09 payla birinci sırada bulunuyor. Bir zamanların pamuk diyarı Adana ise yüzde 10,31 payla, yüzde 10,82 payı olan Aydın’ın ardından üçüncü sıraya düşmüş durumda. Pamuk lifi üretiminde Hatay yüzde 9,06, Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinden Diyarbakır yüzde 7,55, Mardin yüzde 5 pay alıyor. Pay olarak Mardin’i yüzde 4,80 ile İzmir, yüzde 2,88 ile Adıyaman, yüzde 1,97 ile Gaziantep, yüzde 1,34 ile Antalya, yüzde 1,16 ile Denizli izliyor. Pamuk lifi üretiminde, Kahramanmaraş’ın yüzde 0,94, Şırnak’ın yüzde 0,88, Mersin’in yüzde 0,77, Manisa’nın yüzde 0,71, Batman’ın yüzde 0,22, Muğla’nın yüzde 0,13, Balıkesir’in yüzde 0,12, Osmaniye’nin yüzde 0,11, Kilis’in yüzde 0,08, Siirt’in yüzde 0,05, Çanakkale’nin yüzde 0,02 payı bulunuyor. Uşak ve Bursa’nın payları ise yok denecek kadar az.
Şanlıurfa, 2012 yılında, 858 bin 400 tonluk pamuk lifi Türkiye üretiminin 352 bin 688 tonunu üretiyor. Aydın’ın pamuk lifi üretimi 92 bin 868, Adana’nınki ise 88 bin 465 ton düzeyinde bulunuyor.
Bu üç il dışındaki illerin üretimlerine bakıldığında, Hatay 77 bin 793, Diyarbakır 64 bin 784, Mardin 42 bin 937, İzmir 41 bin 169, Adıyaman 24 bin 737, Gaziantep 16 bin 869, Antalya 11 bin 540, Denizli 9 bin 972, Kahramanmaraş 8 bin 52, Şırnak 7 bin 586, Mersin 6 bin 581, Manisa 6 bin 68, Batman 1893, Muğla 1123, Balıkesir 1006, Osmaniye 986, Kilis 689, Siirt 404, Çanakkale 174, Uşak 9, Bursa 7 ton pamuk lifi ürettikleri görülüyor.”Bayraktar, üreticinin yeniden pamuğa dönmesi için yapılması gerekenin pamuk üreticisinin neden üretimden kaçtığına bakmak, araştırmak gerektiğini bildirerek, “Gümrükle koruyamadığımız üreticinin pamuğa yeniden dönmesinin yollarını aramalıyız. Stratejik bir ürün olan pamukta ekim alanlarının ve üretimin acilen artırılması gerekiyor. Aksi takdirde bu yılın Temmuz ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde 2,8 milyar doları aşan pamukta ithalatın önüne geçilemeyecek” dedi.
Şemsi Bayraktar, öncelikle yapılması gerekenin hasadın sürdüğü pamukta, gümrükle korunamayan üreticilerin mağdur olmaması için maliyet bedelinin üzerinde bir fiyatın piyasada oluşmasını sağlayıcı tedbirler almak olduğuna dikkati çekti.
Bayraktar, “beyaz altın” adıyla anılan pamuğun, diğer tarım ürünleri arasında sağladığı yüksek katma değer ile istihdam oluşturan, tarım-sanayi sektörlerinin bütünleşmesinde rol oynayan, direkt ve dolaylı yollarla yaklaşık 50 farklı ürünün imalatında hammadde olarak kullanılan, dünya tarım ürünleri ticareti açısından önemli, stratejik bir ürün olduğunu belirtti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, ana hammaddesi pamuk olan Türk tekstil sanayinin ihracattaki önemli payı nedeniyle ayrı olarak ele alındığını, kazandırdığı döviz, sağladığı katma değer, oluşturduğu istihdamla, ülke ekonomisine en fazla katkıyı sağlayan sektörlerden biri olduğunu vurguladı.
Şemsi Bayraktar, dünyada pamuk lifi veriminde ikinci olan Türkiye’nin, ithalatta da Çin’in ardından dünya ikincisi olduğunu bildirdi. Pamuk lifi üretiminde dünya 7’incisi, tüketiminde dünya dördüncüsü durumunda olan Türkiye’de milyonlarca kişinin pamuk ile ilgili olan alanlarda çalıştığına, geçimini sağladığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“BM Tarım ve Gıda Örgütü’nün (FAO) 2011 yılı verilerine göre, Çin 6,6 milyon ton pamuk lifi üretimiyle birinci sırada bulunuyor. Bu ülkeyi, 6 milyon tonla Hindistan, 3,4 milyon tonla ABD, 2,3 milyon tonla Pakistan, 1,7 milyon tonla Brezilya, 983 bin 400 tonla Özbekistan, 954 bin 600 tonla Türkiye, 843 bin 572 tonla Avustralya takip ediyor. Ülkemizde pamuğun ne denli önemli olduğunu gösteren rakamlar, son yıllarda tekstil sektörünün hızlı gelişimine ayak uydurma paralelinde, artan hammadde ihtiyacını karşılanması noktasında yapılması gerekenlerin aciliyetini her geçen gün daha fazla hissettirir hale gelmiştir.
Tekstil sektörünün son yıllarda hızlı gelişimi sonucu hammadde ihtiyacı arttığı halde son 1995-2012 döneminde pamuk ekim alanlarında, yüzde 35,4 daralma oldu. Ekim alanları yüzde 35,4 daraldığı halde, çiftçilerimizin tecrübesi, sertifikalı tohumların tercih edilmesi, tarım makinelerinin kullanım oranın artması, araştırma ve geliştirme faaliyetleri gibi olumlu gelişmeler, üretim miktarında düşüş bir yana kütlü pamukta yüzde 4,3, pamuk lifinde yüzde 0,8 artış görüldü.
Pamuk ekim alanlarının daralmasının altında; arazilerin çok parçalı ve dağınık olması, girdi fiyatlarının yüksekliğine bağlı olarak ürün maliyetlerin artması yatmaktadır. Buna desteklerin yetersizliği, ithal pamuğun daha ucuz ve vadeli olarak temin edilebilmesi, gümrük vergisinin olmaması da eklenince, Türk pamuğu serbest piyasa koşullarında dünya fiyatlarıyla rekabet etmekte zorlanmaktadır. Bu nedenle çiftçiler pamuk yerine alternatif ürünler olan mısır ve ayçiçeğine yönelmiştir.
Yerli üretimin tekstil sektörünün hammadde ihtiyacının karşılayamaması nedeniyle, yapılan pamuk ithalatının, dış ticaret açığının artmasına da neden olmaktadır.”
Birlik olarak, her sene yaptıkları pamuk maliyet çalışmalarının, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu olmak üzere üç bölge için ayrı hesaplandığını, daha sonra ortalamalar alınarak sonuçlandırıldığını bildiren Bayraktar, maliyetle ilgili şu bilgileri verdi:
“Türkiye genelinde 1 kilogram kütlü pamuk maliyetini, üretici karı ve refah payı olmadan 1 lira 74 kuruş olarak bulduk.
ABD Tarım Bakanlığı Ekonomik Araştırmalar Servisi verileri göre, ABD şartlarında 1 kilogram kütlü pamuk maliyeti, 1 lira 44 kuruştur. Ülkemizle kıyaslandığında, ABD çiftçisi, Türk çiftçisine göre, pamuğu yüzde 17 daha az masraf yaparak üretmektedir. Öte yandan ABD’de dekara 38 sent (77 kuruş) doğrudan destekleme alan üreticilere, ayrıca düşük faizli ürün rehin kredileri, uzun vadeli ihracat desteği kredileri ve 2008 yılından itibaren de gelir koruma ödemeleri gibi çeşitli destekler verilmektedir.”
Bayraktar, hasadın hayırlı olması, pamuk üreticilerine bereket ve kazanç getirmesi temennisinde bulundu.İHA
Gaziantep Büyükşehir Belediyespor Teknik Direktörü Suat Kaya:
İlk devrede değil ama ikinci devrede
verilen mücadele umut ışığı verdi
Gaziantep Büyükşehir Belediyespor PTT 1. Lig'in 3. haftasında sahasında konuk ettiği Boluspor ile 1-1 berabere kaldı.
Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Gaziantep Büyükşehir Belediyespor Teknik Direktörü Suat Kaya, “Ligin ilk maçında kendi sahamızda belki herkesi heveslendiren iyi başlamayı hedefleyen güzel bir görüntü çizdik. Bilhassa ilk 45 dakika, bunda herkes hemfikirdi. Maçın sonunda da bir farklı galip gelmek de maçın skorunu korumak ve iyi başlangıcı 3 puanla destek vermek açısından çok güzel ve önemliydi. Bunu da başarmıştık. Ancak ligin ikinci haftasında aldığımız ağır mağlubiyetin psikolojik etkileri ile uğraştık. Bu süre içinde sakat ve hasta olan futbolcularımız oldu. Ona rağmen 4 gol yediğimiz rakibimizi kendi sahasında mağlup eden kuvvetli, çok koşan Boluspor’a karşı kendi sahamızda 1-1 berabere kaldık. İlk devrede değil ama ikinci devrede verilen mücadele umut ışığı verdi. İkinci yarıda futbolcularımızın oynadığı oyun yüreğimize su serpti. Gönül isterdi ki 3 puanı kendi sahamızda bay haftasına girmeden almaktı. Ama ligde bütün takımlar aşağı yukarı denk kuvvetlerde olduğu için puanın her zerresine de ihtiyaç olduğu gün gibi aşikar” dedi.
Büyükşehir Belediyesporlu oyuncu Cihnancan ise, geçen hafta alınan mağlubiyetle bir hezimet yaşadıklarını hatırlatarak, “Onun stresi ile maça çıktık. Tabi burada galibiyet almak istiyorduk ve iyi de başladık. Tabi kontra ataktan net pozisyonlar da verdik. İlk golü 45. dakikada Boluspor buldu. İkinci yarıda golü erken bulmamız gerekiyordu ve golü de erken bulduk. Golden sonra stres yaptık ve, çabuk gol atmak için oyuna da konsantre olamadık. Sonuç olarak ortada oynanan maç berabere bitti” diye konuştu.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesporlu bir diğer oyuncu Erkam da galip gelmeleri gereken bir maçtan beraberlikle ayrıldıklarını ifade ederek, “Evimizde oynadığımız her maçı kazanmak istiyorduk. Ama Boluspor iyi bir takım ve zor bir maç oldu. İlk pozisyonları biz bulduk. Çok kolay gole çevirebileceğimiz pozisyonları şansızlıkla atamadık. Sonrasında şansız bir gol yedik. Çok kolay gol yiyoruz ve bunlardan mutlaka ders çıkarmamız lazım. İkinci yarı golü de aslında erken bulduk. İkinci yarı onlardan biraz daha üstün oynamaya çalışabilirdik. Golü attıktan sonra biraz daha durduk. Sonuç olarak berabere kaldık” şeklinde konuştu.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2012 yılında, 2 milyon 320 bin ton olan kütlü pamuk üretiminin, 2013 yılında, geçen yıla göre, yüzde 2,6 artışla 2 milyon 380 bin tona yükselmesini beklediklerini bildirdi.
Bayraktar, “Ancak Türkiye’nin pamuk üretimi, tüketimi karşılayamıyor. Pamuk ithalatı için, 2012 yılında 2 milyar 377 milyon 563 bin dolarlık döviz ödedik” dedi.
Şemsi Bayraktar, pamuk hasadı dolayısıyla yaptığı açıklamada, 1995-2012 döneminde verimin kütlü pamukta yüzde 61,6, pamuk lifinde yüzde 56,4 arttığını belirtti. Bayraktar, yıl boyunca daimi, geçici yüz binlerce işçiyi istihdam eden, satıcı, çırçırcı, nakliyeci ve benzeri alanlarda çalışanlarla beraber milyonlarca kişinin geçimini sağlayan, Türkiye açısından stratejik bir ürün olan pamukta, ekim alanlarının 1995-2012 döneminde yüzde 35,4 gerileyerek 7 milyon 566 bin 940 dekardan 4 milyon 884 bin 963 dekara indiğini bildirdi. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, verimdeki çok yüksek artış nedeniyle Türkiye’nin pamuk ekim alanlarının azalmasının olumsuz etkilerini çok fazla hissetmediğini, üretimin, 2012 yılında, 1995 yılına göre kütlüde yüzde 4,3, pamuk lifinde yüzde 0,8 arttığını belirtti.
Şemsi Bayraktar, 2012 yılında, 2011 yılına göre, yüzde 10,1 azalmayla 2 milyon 580 bin tondan 2 milyon 320 bin tona gerileyen kütlü pamuk üretiminin, bu yıl 2 milyon 380 bin tona çıkmasının beklendiğini vurguladı. 2012 yılında üretimdeki düşüşün temel sebebinin pamuk ekim alanlarının 5 milyon 420 bin dekardan 4 milyon 884 bin 963 dekara inmesi olduğuna dikkati çeken Bayraktar, kütlü pamuk veriminin 1 kilogram düşüşle dekarda 476 kilogramdan 475 kilograma indiğini, pamuk lifi veriminde 176 kilogramlık rakamda bir değişiklik olmadığını bildirdi. 2011 yılının 2 milyon 580 bin tonluk üretimle, 1995-2012 döneminde en fazla üretimin yapıldığı yıl olduğunu belirten Bayraktar, en fazla pamuk lifi üretiminin ise bu dönemde 988 bin 120 tonla 2002 yılında görüldüğü bilgisini verdi.
Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) devreye girmesiyle pamuk üretiminde Şanlıurfa’nın öne çıktığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:“Pamuk lifi üretiminde Çukurova’yı geride bırakan Şanlıurfa, yüzde 41,09 payla birinci sırada bulunuyor. Bir zamanların pamuk diyarı Adana ise yüzde 10,31 payla, yüzde 10,82 payı olan Aydın’ın ardından üçüncü sıraya düşmüş durumda. Pamuk lifi üretiminde Hatay yüzde 9,06, Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinden Diyarbakır yüzde 7,55, Mardin yüzde 5 pay alıyor. Pay olarak Mardin’i yüzde 4,80 ile İzmir, yüzde 2,88 ile Adıyaman, yüzde 1,97 ile Gaziantep, yüzde 1,34 ile Antalya, yüzde 1,16 ile Denizli izliyor. Pamuk lifi üretiminde, Kahramanmaraş’ın yüzde 0,94, Şırnak’ın yüzde 0,88, Mersin’in yüzde 0,77, Manisa’nın yüzde 0,71, Batman’ın yüzde 0,22, Muğla’nın yüzde 0,13, Balıkesir’in yüzde 0,12, Osmaniye’nin yüzde 0,11, Kilis’in yüzde 0,08, Siirt’in yüzde 0,05, Çanakkale’nin yüzde 0,02 payı bulunuyor. Uşak ve Bursa’nın payları ise yok denecek kadar az.
Şanlıurfa, 2012 yılında, 858 bin 400 tonluk pamuk lifi Türkiye üretiminin 352 bin 688 tonunu üretiyor. Aydın’ın pamuk lifi üretimi 92 bin 868, Adana’nınki ise 88 bin 465 ton düzeyinde bulunuyor.
Bu üç il dışındaki illerin üretimlerine bakıldığında, Hatay 77 bin 793, Diyarbakır 64 bin 784, Mardin 42 bin 937, İzmir 41 bin 169, Adıyaman 24 bin 737, Gaziantep 16 bin 869, Antalya 11 bin 540, Denizli 9 bin 972, Kahramanmaraş 8 bin 52, Şırnak 7 bin 586, Mersin 6 bin 581, Manisa 6 bin 68, Batman 1893, Muğla 1123, Balıkesir 1006, Osmaniye 986, Kilis 689, Siirt 404, Çanakkale 174, Uşak 9, Bursa 7 ton pamuk lifi ürettikleri görülüyor.”Bayraktar, üreticinin yeniden pamuğa dönmesi için yapılması gerekenin pamuk üreticisinin neden üretimden kaçtığına bakmak, araştırmak gerektiğini bildirerek, “Gümrükle koruyamadığımız üreticinin pamuğa yeniden dönmesinin yollarını aramalıyız. Stratejik bir ürün olan pamukta ekim alanlarının ve üretimin acilen artırılması gerekiyor. Aksi takdirde bu yılın Temmuz ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde 2,8 milyar doları aşan pamukta ithalatın önüne geçilemeyecek” dedi.
Şemsi Bayraktar, öncelikle yapılması gerekenin hasadın sürdüğü pamukta, gümrükle korunamayan üreticilerin mağdur olmaması için maliyet bedelinin üzerinde bir fiyatın piyasada oluşmasını sağlayıcı tedbirler almak olduğuna dikkati çekti.
Bayraktar, “beyaz altın” adıyla anılan pamuğun, diğer tarım ürünleri arasında sağladığı yüksek katma değer ile istihdam oluşturan, tarım-sanayi sektörlerinin bütünleşmesinde rol oynayan, direkt ve dolaylı yollarla yaklaşık 50 farklı ürünün imalatında hammadde olarak kullanılan, dünya tarım ürünleri ticareti açısından önemli, stratejik bir ürün olduğunu belirtti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, ana hammaddesi pamuk olan Türk tekstil sanayinin ihracattaki önemli payı nedeniyle ayrı olarak ele alındığını, kazandırdığı döviz, sağladığı katma değer, oluşturduğu istihdamla, ülke ekonomisine en fazla katkıyı sağlayan sektörlerden biri olduğunu vurguladı.
Şemsi Bayraktar, dünyada pamuk lifi veriminde ikinci olan Türkiye’nin, ithalatta da Çin’in ardından dünya ikincisi olduğunu bildirdi. Pamuk lifi üretiminde dünya 7’incisi, tüketiminde dünya dördüncüsü durumunda olan Türkiye’de milyonlarca kişinin pamuk ile ilgili olan alanlarda çalıştığına, geçimini sağladığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“BM Tarım ve Gıda Örgütü’nün (FAO) 2011 yılı verilerine göre, Çin 6,6 milyon ton pamuk lifi üretimiyle birinci sırada bulunuyor. Bu ülkeyi, 6 milyon tonla Hindistan, 3,4 milyon tonla ABD, 2,3 milyon tonla Pakistan, 1,7 milyon tonla Brezilya, 983 bin 400 tonla Özbekistan, 954 bin 600 tonla Türkiye, 843 bin 572 tonla Avustralya takip ediyor. Ülkemizde pamuğun ne denli önemli olduğunu gösteren rakamlar, son yıllarda tekstil sektörünün hızlı gelişimine ayak uydurma paralelinde, artan hammadde ihtiyacını karşılanması noktasında yapılması gerekenlerin aciliyetini her geçen gün daha fazla hissettirir hale gelmiştir.
Tekstil sektörünün son yıllarda hızlı gelişimi sonucu hammadde ihtiyacı arttığı halde son 1995-2012 döneminde pamuk ekim alanlarında, yüzde 35,4 daralma oldu. Ekim alanları yüzde 35,4 daraldığı halde, çiftçilerimizin tecrübesi, sertifikalı tohumların tercih edilmesi, tarım makinelerinin kullanım oranın artması, araştırma ve geliştirme faaliyetleri gibi olumlu gelişmeler, üretim miktarında düşüş bir yana kütlü pamukta yüzde 4,3, pamuk lifinde yüzde 0,8 artış görüldü.
Pamuk ekim alanlarının daralmasının altında; arazilerin çok parçalı ve dağınık olması, girdi fiyatlarının yüksekliğine bağlı olarak ürün maliyetlerin artması yatmaktadır. Buna desteklerin yetersizliği, ithal pamuğun daha ucuz ve vadeli olarak temin edilebilmesi, gümrük vergisinin olmaması da eklenince, Türk pamuğu serbest piyasa koşullarında dünya fiyatlarıyla rekabet etmekte zorlanmaktadır. Bu nedenle çiftçiler pamuk yerine alternatif ürünler olan mısır ve ayçiçeğine yönelmiştir.
Yerli üretimin tekstil sektörünün hammadde ihtiyacının karşılayamaması nedeniyle, yapılan pamuk ithalatının, dış ticaret açığının artmasına da neden olmaktadır.”
Birlik olarak, her sene yaptıkları pamuk maliyet çalışmalarının, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu olmak üzere üç bölge için ayrı hesaplandığını, daha sonra ortalamalar alınarak sonuçlandırıldığını bildiren Bayraktar, maliyetle ilgili şu bilgileri verdi:
“Türkiye genelinde 1 kilogram kütlü pamuk maliyetini, üretici karı ve refah payı olmadan 1 lira 74 kuruş olarak bulduk.
ABD Tarım Bakanlığı Ekonomik Araştırmalar Servisi verileri göre, ABD şartlarında 1 kilogram kütlü pamuk maliyeti, 1 lira 44 kuruştur. Ülkemizle kıyaslandığında, ABD çiftçisi, Türk çiftçisine göre, pamuğu yüzde 17 daha az masraf yaparak üretmektedir. Öte yandan ABD’de dekara 38 sent (77 kuruş) doğrudan destekleme alan üreticilere, ayrıca düşük faizli ürün rehin kredileri, uzun vadeli ihracat desteği kredileri ve 2008 yılından itibaren de gelir koruma ödemeleri gibi çeşitli destekler verilmektedir.”
Bayraktar, hasadın hayırlı olması, pamuk üreticilerine bereket ve kazanç getirmesi temennisinde bulundu.İHA
Gaziantep Büyükşehir Belediyespor Teknik Direktörü Suat Kaya:
İlk devrede değil ama ikinci devrede
verilen mücadele umut ışığı verdi
Gaziantep Büyükşehir Belediyespor PTT 1. Lig'in 3. haftasında sahasında konuk ettiği Boluspor ile 1-1 berabere kaldı.
Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Gaziantep Büyükşehir Belediyespor Teknik Direktörü Suat Kaya, “Ligin ilk maçında kendi sahamızda belki herkesi heveslendiren iyi başlamayı hedefleyen güzel bir görüntü çizdik. Bilhassa ilk 45 dakika, bunda herkes hemfikirdi. Maçın sonunda da bir farklı galip gelmek de maçın skorunu korumak ve iyi başlangıcı 3 puanla destek vermek açısından çok güzel ve önemliydi. Bunu da başarmıştık. Ancak ligin ikinci haftasında aldığımız ağır mağlubiyetin psikolojik etkileri ile uğraştık. Bu süre içinde sakat ve hasta olan futbolcularımız oldu. Ona rağmen 4 gol yediğimiz rakibimizi kendi sahasında mağlup eden kuvvetli, çok koşan Boluspor’a karşı kendi sahamızda 1-1 berabere kaldık. İlk devrede değil ama ikinci devrede verilen mücadele umut ışığı verdi. İkinci yarıda futbolcularımızın oynadığı oyun yüreğimize su serpti. Gönül isterdi ki 3 puanı kendi sahamızda bay haftasına girmeden almaktı. Ama ligde bütün takımlar aşağı yukarı denk kuvvetlerde olduğu için puanın her zerresine de ihtiyaç olduğu gün gibi aşikar” dedi.
Büyükşehir Belediyesporlu oyuncu Cihnancan ise, geçen hafta alınan mağlubiyetle bir hezimet yaşadıklarını hatırlatarak, “Onun stresi ile maça çıktık. Tabi burada galibiyet almak istiyorduk ve iyi de başladık. Tabi kontra ataktan net pozisyonlar da verdik. İlk golü 45. dakikada Boluspor buldu. İkinci yarıda golü erken bulmamız gerekiyordu ve golü de erken bulduk. Golden sonra stres yaptık ve, çabuk gol atmak için oyuna da konsantre olamadık. Sonuç olarak ortada oynanan maç berabere bitti” diye konuştu.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesporlu bir diğer oyuncu Erkam da galip gelmeleri gereken bir maçtan beraberlikle ayrıldıklarını ifade ederek, “Evimizde oynadığımız her maçı kazanmak istiyorduk. Ama Boluspor iyi bir takım ve zor bir maç oldu. İlk pozisyonları biz bulduk. Çok kolay gole çevirebileceğimiz pozisyonları şansızlıkla atamadık. Sonrasında şansız bir gol yedik. Çok kolay gol yiyoruz ve bunlardan mutlaka ders çıkarmamız lazım. İkinci yarı golü de aslında erken bulduk. İkinci yarı onlardan biraz daha üstün oynamaya çalışabilirdik. Golü attıktan sonra biraz daha durduk. Sonuç olarak berabere kaldık” şeklinde konuştu.