Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, rekabetçi kurun, artık her zamankinden daha önemli olduğunu vurguladı. Birçok ülkenin, ihracat artışı için kur ile oynadığını, “kuru” kızışan rekabette en önemli silah olarak kullandığını ifade eden Büyükekşi, “Bize göre, Türkiye için en mantıklı çözüm, iyi bir kur riski yönetimi ile kurdaki aşırı dalgalanmaları önlemek ve de Türk Lirası’nın rekabetçi seviyelerini korumak olacaktır” dedi.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Şubat ayı ihracat rakamlarını Edirne’de açıkladı. Dünya ekonomisine dair gözlemlerini paylaşarak konuşmasına başlayan Büyükekşi, 2012 yılının zor bir yıl olduğunu dile getirdi. 2012 yılının dünya ekonomisi açısından oldukça olumsuz bir yıl olduğunu ifade eden Büyükekşi şunları kaydetti: “Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere, ekonomiler küçüldü. Kimi ülkeler resesyona girdi. Genelde işsizlik yükselirken, tüketici güveni erozyona uğradı. Ancak bu yavaşlamanın sonuna yaklaşıldığı kanaatindeyiz. Bu durgun süreci yavaş yavaş aşılsa, toparlanma zaman alacak. Bu yüzden, dünya ekonomisinde yılın ilk yarısında büyümenin zayıf ve faizlerin düşük kalması bekleniyor.”
ABD ekonomisine ilişkin iyimser beklentilerin sürdüğünü belirten Büyükekşi, ancak ekonomide ve işsizlikte toparlanmanın, beklentilerden daha yavaş gerçekleştiğini belirtti.
Avrupa Birliği ve euro cephesinde ise mali risklerin azaldığını dile getiren Büyükekşi, “Avrupa Birliği’nde 2014-2020 bütçeinde kesinti yapılması konusunda uzlaşma sağlandı. Avrupa Merkez Bankası’nın adımları sayesinde piyasa güveni büyük ölçüde sağlandı diyebiliriz. Bankacılık sektöründe de olumlu gelişmeler var. Euro’ya güven artıyor. Son yaşanan İtalya krizi de atlatıldığı takdirde Euro bölgesi daha iyi bir sürece girecek. Bununla birlikte, AB’de 2012 son çeyrek büyümesi beklentilerden kötü geldi” diye konuştu.
Büyükekşi, 2013’ün ilk iki çeyreğinde de küçülmenin sürebileceğini vurguladı. Avrupa’nın ancak 3.çeyrekten itibaren büyümeye başlayacağının öngörüldüğünü dile getiren Büyükekşi, bu durumun AB’ye ihracat için bir risk oluşturduğu uyarısında bulundu. TİM Başkanı Büyükekşi, “Ancak ihracatımızın ilk 2 aylık performansı bizi umutlandırıyor. İlk 2 ayda AB’ye ihracatımız yüzde 6 artış gösterdi. AB ekonomilerindeki resesyon ne kadar hızlı sona ererse, ihracat bundan o kadar hızlı avantaj sağlayabilir” dedi.
Çin’de 2013 yılının ilk göstergelerinin büyümenin yeniden hızlanmakta olduğunu teyit ettiğini belirten Büyükekşi, Türkiye’nin de Çin’e ihracatının 2013 yılında çok iyi başladığını vurguladı. İlk iki ayda Çin’e ihracatın yüzde 51 artış gösterdiğini ifade ederek, geçen sene bu dönemde Çin’in en fazla ihracat yapılan 15. ülkeyken, şu anda 12. sıraya yükseldiğini bildirdi. Büyükekşi, Çin’in büyümesinin Türkiye’ye de olumlu yansıdığını dile getirdi.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, şu an dünya ekonomilerinin kur savaşları ile çalkalandığına dikkat çekti. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi, 2013 yılının da dünyada kur savaşlarının öne çıkacağı bir yıl olmaya aday olduğunu söyleyen Büyükekşi, “Gelişmiş ülkeler, izledikleri politikalar ile paralarının değerini düşük tutmaya çalışıyor. Böylece açık ve örtülü bir kur çatışması yaşanıyor. Japonya, agresif para politikası ile Yen’in değerinde hızlı düşüşe yol açtı. Bu da kur savaşlarını tetikledi. ABD zaten bir süredir genişletici para politikası ile doları zayıf tutmaya çalışıyor. İngiliz Sterlini, Dolar ve Euro karşısında değer kaybediyor. İsviçre, Euro karşısında 1.20 paritesini gözetiyor. Euro Bölgesi şimdilik bu konuda geri planda. Ama yükselen Euro’nun değeri, yavaş yavaş kaygı verici olmaya başladı. En son yapılan G-20 zirvesinde kurları piyasa belirlesin temennisi çıktı” şeklinde konuştu.
Rekabetçi kurun, artık her zamankinden daha önemli olduğunu belirten Büyükekşi, birçok ülkenin, ihracat artışı için kur ile oynadığını, kuru, kızışan rekabette en önemli silah olarak kullandığını ifade etti. Türkiye’nin de bu konudaki gelişmeleri yakından takip etmesinin ve önlem almaya devam etmesinin önemli olduğuna vurgu yapan Büyükekşi, “Bize göre, Türkiye için en mantıklı çözüm, iyi bir kur riski yönetimi ile kurdaki aşırı dalgalanmaları önlemek ve de Türk Lirası’nın rekabetçi seviyelerini korumak olacaktır” dedi.
Türkiye ekonomisindeki dengelenmenin sürdüğünü ifade eden Büyükekşi, ekonomi yönetiminin ve Merkez Bankası’nın hedeflediği ekonomik inişin gerçekleştiğini belirtti. Büyükekşi, “Fakat veriler 2012’nin son çeyreğinde iktisadi faaliyetlerin zayıfladığını ortaya koyuyor. Sanayide büyüme yılın son çeyreğinde yüzde 0.6 ile en zayıf dönemini yaşadı. 2012 yılı büyümesi yüzde 2.5 seviyesinde kalacak gibi… 2012 yılında cari açık yüzde 37 gerileyerek 77 milyar dolardan 49 milyar dolara indi. Cari açıkta sağlanan bu önemli iyileşmede ihracatın rolü çok büyük oldu” şeklinde konuştu.
“Bu başarının hakkını vermemiz gerekiyor” diyen Büyükekşi, 2012 yılında cari açıkta yaşanan 28.3 milyar dolarlık gerilemenin 23.5 milyar dolarının dış ticaret dengesindeki düşüşten geldiğini vurguladı. Böylece “Cari açığın panzehiri ihracattır” söyleminin bir kere daha tescillendiğini dile getiren Büyükekşi, “İhracat, ekonomideki kırılganlıklarının giderilmesi için en büyük avantajımız oldu. İhracat sadece cari açığa panzehir olmakla kalmadı. Büyümeye net katkı sağlarken, yarattığı istihdamla işsizlik oranını da aşağı çekti” ifadelerini kullandı.
Büyükekşi, büyük hedefler konulduğunu ama bu hedeflerin altının yeterince doldurulamadığını ileri sürdü. 2012 yılında ekonominin ısıtılmayıp, büyümenin düşürüldüğünü, ancak cari açığın istenilen düzeye düşmediğini belirten Büyükekşi şunları kaydetti: “Biliyorsunuz, Merkez Bankamız en son 3x5 formülü açıkladı. Yüzde 5 büyüme, yüzde 5 cari açık (cari açığın milli gelire oranı), yüzde 5 enflasyon. Halbuki 2012 yılında yüzde 2.5 ekonomik büyüme ile yüzde 6 cari açık rakamına ulaşılacağını tahmin ediyoruz. Yani 2012 yılında ekonomimizi ısıtmadık, büyümeyi düşürdük. Ancak cari açık istenilen düzeye düşmedi. Çünkü büyümenin cari açık elastikiyeti düşük. Neden mi? Merkez Bankası yıllık kredi genişlemesini yüzde 12 ila 15 bandında tutuyor. Bu sınırın aşılmasını istemiyor. Bu nedenle de faizler indirilse bile, munzam karşılık artışları ile kredilerde sıkılaştırma sürüyor."
Sıkılaştırma politikalarının da iç piyasayı daha çok yavaşlattığı değerlendirmesinde bulunan Büyükekşi, “İç piyasa yavaşladığına göre yüzde 5 büyüme nereden gelecek? Tabii ki ihracattan gelecek. Yüzde 5 büyümenin de, yüzde 5 cari açık hedefinin de temel mantığında ihracat artışı var. Yani bu sene bütün yük ihracatçılarımızın omzunda. Bir başka ifade ile, bu rakamlara ulaşılabilmesi için ihracatın orta vadeli program hedefi olan 158 milyar doların çok üzerinde gerçekleşmesi gerekiyor. Peki bu nasıl olacak? Platon ‘Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür’ der. İşte 55 bin ihracatçımız, bu yıl da yeni ihracat rekorları kırabilmek için susmayacak. 2023 yılı için 500 milyar dolar ihracata koşarken tüm doğru bildiklerini dile getirecek” şeklinde konuştu.
Dünyada yaşanan gelişmelerin mevcut pazarlarda ihracat artışını da sınırlandırdığını dile getiren Büyükekşi, ihracatçıların karlılıklarının son yıllarda giderek azaldığını ifade etti. Dış pazarda kıyasıya bir rekabet ortamı bulunduğunu dile getiren Büyükekşi, şunları söyledi: “İhracatçılarımız dış pazarda rekabetçi fiyat sunamamaktan yakınıyor. Yılın son çeyreğinde girdi maliyetlerinin arttığını belirten ihracatçı firmalarımızın oranı son anketimizde yüzde 62’ye çıktı. İhracatçılarımızın yaklaşık yarısı, karlılık düzeyinin azaldığını söylüyor. Anketimiz ayrıca ihracatçılarımızın finansman ihtiyacının da arttığına dikkat çekiyor. Böyle bir tablo karşısında ihracatımızı 158 milyar doların üzerine çıkarmak için özel bir çaba sarf etmemiz gerekiyor.”
İlk iki ayda ihracat artışının yüzde 5 olduğunu belirten Büyükekşi, bu temponun yeterli olmadığını ifade etti. İhracata tempo vermek için ilave destek gerektiğini söyleyen Büyükekşi, “Bu desteğin başında da finansman geliyor. Finansman konusuna geçmeden önce, yatırım ortamına da dikkatinizi çekmek istiyorum. İçeride kredi sıkılaştırması, dışarıdaki risklerle birleşince, sanayide yeni yatırım iştahı azalıyor. Bugün, daha fazla üretim, daha fazla ihracat prensibini benimsiyoruz. İhracatı devlet stratejisi yapıyoruz. Halbuki daha fazla ihracat için gerekli olan ilave yatırımların önü kesiliyor. Kredi genişlemesi kısıtlanıyor. Burada selektif bir yol izlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü kredi ve yatırım olmadan ihracatın büyümesine imkan yok” diye konuştu.
TİM Başkanı Büyükekşi, ihracatçının finansmanda zorlandığı uyarısında bulundu. Tekrar tekrar ihracatçıların finansman sıkıntısının üzerinde durmalarının sebebini “İkna için telkin, telkin için de tekrar kaçınılmazdır” sözleriyle açıklayan Büyükekşi şunları kaydetti: “Çünkü bu sıkıntı giderek artıyor. Bu konuda ihracatçılar olarak somut adımlar atıyor, çeşitli girişimlerde bulunuyoruz. Eximbank, Bankalar Birliği ve Katılım Bankaları Birliği ile beraber teknik bir çalışma grubu oluşturduk. Bu grubumuz uzun bir çalışmanın ardından önemli bir rapor hazırladı. Hazırladığımız bu raporu Başbakan Yardımcımız Ali Babacan’a sunduk. İhracat kredilerinin artırılması, maliyetlerin düşürülmesi için önerilerimizi ilettik. Ayrıca geçtiğimiz hafta bu kurumlarla birlikte ortak bir protokole de imza attık. Hedefimiz ihracatın ve ihracatçının finansman olanaklarının genişletilmesi. Biz ihracatçılarımızın önünü açmak için tüm çabamızı ortaya koyuyoruz. Bu çabamızı kararlılıkla sürdürmeye de devam edeceğiz. Çünkü ihracatımızın desteklenmesi bugün her zamankinden daha kritik bir öneme sahip.”
Ekonomik gelişmeler yanında Türkiye’nin gündeminde öne çıkan konulardan birinin de Avrupa Birliği ile yakınlaşan ilişki olduğunu vurgulayan Büyükekşi, açıklamalarına şöyle devam etti: “Son dönemde yaşanan bu hareketlilik bizleri sevindiriyor. Müzakere sürecinde engellenen bazı başlıkların tekrar açılacağından bahsediliyor. Biz, sürecin hızlandırılmasını istiyor ve süreci sonuna kadar destekliyoruz. Diğer taraftan ABD ve Avrupa Birliği arasında bir serbest ticaret anlaşması imzalanması söz konusu. Böyle bir anlaşmanın Türkiye için de olumlu olacağını düşünüyoruz.”
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Şubat ayı ihracat rakamlarını Edirne’de açıkladı. Dünya ekonomisine dair gözlemlerini paylaşarak konuşmasına başlayan Büyükekşi, 2012 yılının zor bir yıl olduğunu dile getirdi. 2012 yılının dünya ekonomisi açısından oldukça olumsuz bir yıl olduğunu ifade eden Büyükekşi şunları kaydetti: “Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere, ekonomiler küçüldü. Kimi ülkeler resesyona girdi. Genelde işsizlik yükselirken, tüketici güveni erozyona uğradı. Ancak bu yavaşlamanın sonuna yaklaşıldığı kanaatindeyiz. Bu durgun süreci yavaş yavaş aşılsa, toparlanma zaman alacak. Bu yüzden, dünya ekonomisinde yılın ilk yarısında büyümenin zayıf ve faizlerin düşük kalması bekleniyor.”
ABD ekonomisine ilişkin iyimser beklentilerin sürdüğünü belirten Büyükekşi, ancak ekonomide ve işsizlikte toparlanmanın, beklentilerden daha yavaş gerçekleştiğini belirtti.
Avrupa Birliği ve euro cephesinde ise mali risklerin azaldığını dile getiren Büyükekşi, “Avrupa Birliği’nde 2014-2020 bütçeinde kesinti yapılması konusunda uzlaşma sağlandı. Avrupa Merkez Bankası’nın adımları sayesinde piyasa güveni büyük ölçüde sağlandı diyebiliriz. Bankacılık sektöründe de olumlu gelişmeler var. Euro’ya güven artıyor. Son yaşanan İtalya krizi de atlatıldığı takdirde Euro bölgesi daha iyi bir sürece girecek. Bununla birlikte, AB’de 2012 son çeyrek büyümesi beklentilerden kötü geldi” diye konuştu.
Büyükekşi, 2013’ün ilk iki çeyreğinde de küçülmenin sürebileceğini vurguladı. Avrupa’nın ancak 3.çeyrekten itibaren büyümeye başlayacağının öngörüldüğünü dile getiren Büyükekşi, bu durumun AB’ye ihracat için bir risk oluşturduğu uyarısında bulundu. TİM Başkanı Büyükekşi, “Ancak ihracatımızın ilk 2 aylık performansı bizi umutlandırıyor. İlk 2 ayda AB’ye ihracatımız yüzde 6 artış gösterdi. AB ekonomilerindeki resesyon ne kadar hızlı sona ererse, ihracat bundan o kadar hızlı avantaj sağlayabilir” dedi.
Çin’de 2013 yılının ilk göstergelerinin büyümenin yeniden hızlanmakta olduğunu teyit ettiğini belirten Büyükekşi, Türkiye’nin de Çin’e ihracatının 2013 yılında çok iyi başladığını vurguladı. İlk iki ayda Çin’e ihracatın yüzde 51 artış gösterdiğini ifade ederek, geçen sene bu dönemde Çin’in en fazla ihracat yapılan 15. ülkeyken, şu anda 12. sıraya yükseldiğini bildirdi. Büyükekşi, Çin’in büyümesinin Türkiye’ye de olumlu yansıdığını dile getirdi.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, şu an dünya ekonomilerinin kur savaşları ile çalkalandığına dikkat çekti. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi, 2013 yılının da dünyada kur savaşlarının öne çıkacağı bir yıl olmaya aday olduğunu söyleyen Büyükekşi, “Gelişmiş ülkeler, izledikleri politikalar ile paralarının değerini düşük tutmaya çalışıyor. Böylece açık ve örtülü bir kur çatışması yaşanıyor. Japonya, agresif para politikası ile Yen’in değerinde hızlı düşüşe yol açtı. Bu da kur savaşlarını tetikledi. ABD zaten bir süredir genişletici para politikası ile doları zayıf tutmaya çalışıyor. İngiliz Sterlini, Dolar ve Euro karşısında değer kaybediyor. İsviçre, Euro karşısında 1.20 paritesini gözetiyor. Euro Bölgesi şimdilik bu konuda geri planda. Ama yükselen Euro’nun değeri, yavaş yavaş kaygı verici olmaya başladı. En son yapılan G-20 zirvesinde kurları piyasa belirlesin temennisi çıktı” şeklinde konuştu.
Rekabetçi kurun, artık her zamankinden daha önemli olduğunu belirten Büyükekşi, birçok ülkenin, ihracat artışı için kur ile oynadığını, kuru, kızışan rekabette en önemli silah olarak kullandığını ifade etti. Türkiye’nin de bu konudaki gelişmeleri yakından takip etmesinin ve önlem almaya devam etmesinin önemli olduğuna vurgu yapan Büyükekşi, “Bize göre, Türkiye için en mantıklı çözüm, iyi bir kur riski yönetimi ile kurdaki aşırı dalgalanmaları önlemek ve de Türk Lirası’nın rekabetçi seviyelerini korumak olacaktır” dedi.
Türkiye ekonomisindeki dengelenmenin sürdüğünü ifade eden Büyükekşi, ekonomi yönetiminin ve Merkez Bankası’nın hedeflediği ekonomik inişin gerçekleştiğini belirtti. Büyükekşi, “Fakat veriler 2012’nin son çeyreğinde iktisadi faaliyetlerin zayıfladığını ortaya koyuyor. Sanayide büyüme yılın son çeyreğinde yüzde 0.6 ile en zayıf dönemini yaşadı. 2012 yılı büyümesi yüzde 2.5 seviyesinde kalacak gibi… 2012 yılında cari açık yüzde 37 gerileyerek 77 milyar dolardan 49 milyar dolara indi. Cari açıkta sağlanan bu önemli iyileşmede ihracatın rolü çok büyük oldu” şeklinde konuştu.
“Bu başarının hakkını vermemiz gerekiyor” diyen Büyükekşi, 2012 yılında cari açıkta yaşanan 28.3 milyar dolarlık gerilemenin 23.5 milyar dolarının dış ticaret dengesindeki düşüşten geldiğini vurguladı. Böylece “Cari açığın panzehiri ihracattır” söyleminin bir kere daha tescillendiğini dile getiren Büyükekşi, “İhracat, ekonomideki kırılganlıklarının giderilmesi için en büyük avantajımız oldu. İhracat sadece cari açığa panzehir olmakla kalmadı. Büyümeye net katkı sağlarken, yarattığı istihdamla işsizlik oranını da aşağı çekti” ifadelerini kullandı.
Büyükekşi, büyük hedefler konulduğunu ama bu hedeflerin altının yeterince doldurulamadığını ileri sürdü. 2012 yılında ekonominin ısıtılmayıp, büyümenin düşürüldüğünü, ancak cari açığın istenilen düzeye düşmediğini belirten Büyükekşi şunları kaydetti: “Biliyorsunuz, Merkez Bankamız en son 3x5 formülü açıkladı. Yüzde 5 büyüme, yüzde 5 cari açık (cari açığın milli gelire oranı), yüzde 5 enflasyon. Halbuki 2012 yılında yüzde 2.5 ekonomik büyüme ile yüzde 6 cari açık rakamına ulaşılacağını tahmin ediyoruz. Yani 2012 yılında ekonomimizi ısıtmadık, büyümeyi düşürdük. Ancak cari açık istenilen düzeye düşmedi. Çünkü büyümenin cari açık elastikiyeti düşük. Neden mi? Merkez Bankası yıllık kredi genişlemesini yüzde 12 ila 15 bandında tutuyor. Bu sınırın aşılmasını istemiyor. Bu nedenle de faizler indirilse bile, munzam karşılık artışları ile kredilerde sıkılaştırma sürüyor."
Sıkılaştırma politikalarının da iç piyasayı daha çok yavaşlattığı değerlendirmesinde bulunan Büyükekşi, “İç piyasa yavaşladığına göre yüzde 5 büyüme nereden gelecek? Tabii ki ihracattan gelecek. Yüzde 5 büyümenin de, yüzde 5 cari açık hedefinin de temel mantığında ihracat artışı var. Yani bu sene bütün yük ihracatçılarımızın omzunda. Bir başka ifade ile, bu rakamlara ulaşılabilmesi için ihracatın orta vadeli program hedefi olan 158 milyar doların çok üzerinde gerçekleşmesi gerekiyor. Peki bu nasıl olacak? Platon ‘Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür’ der. İşte 55 bin ihracatçımız, bu yıl da yeni ihracat rekorları kırabilmek için susmayacak. 2023 yılı için 500 milyar dolar ihracata koşarken tüm doğru bildiklerini dile getirecek” şeklinde konuştu.
Dünyada yaşanan gelişmelerin mevcut pazarlarda ihracat artışını da sınırlandırdığını dile getiren Büyükekşi, ihracatçıların karlılıklarının son yıllarda giderek azaldığını ifade etti. Dış pazarda kıyasıya bir rekabet ortamı bulunduğunu dile getiren Büyükekşi, şunları söyledi: “İhracatçılarımız dış pazarda rekabetçi fiyat sunamamaktan yakınıyor. Yılın son çeyreğinde girdi maliyetlerinin arttığını belirten ihracatçı firmalarımızın oranı son anketimizde yüzde 62’ye çıktı. İhracatçılarımızın yaklaşık yarısı, karlılık düzeyinin azaldığını söylüyor. Anketimiz ayrıca ihracatçılarımızın finansman ihtiyacının da arttığına dikkat çekiyor. Böyle bir tablo karşısında ihracatımızı 158 milyar doların üzerine çıkarmak için özel bir çaba sarf etmemiz gerekiyor.”
İlk iki ayda ihracat artışının yüzde 5 olduğunu belirten Büyükekşi, bu temponun yeterli olmadığını ifade etti. İhracata tempo vermek için ilave destek gerektiğini söyleyen Büyükekşi, “Bu desteğin başında da finansman geliyor. Finansman konusuna geçmeden önce, yatırım ortamına da dikkatinizi çekmek istiyorum. İçeride kredi sıkılaştırması, dışarıdaki risklerle birleşince, sanayide yeni yatırım iştahı azalıyor. Bugün, daha fazla üretim, daha fazla ihracat prensibini benimsiyoruz. İhracatı devlet stratejisi yapıyoruz. Halbuki daha fazla ihracat için gerekli olan ilave yatırımların önü kesiliyor. Kredi genişlemesi kısıtlanıyor. Burada selektif bir yol izlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü kredi ve yatırım olmadan ihracatın büyümesine imkan yok” diye konuştu.
TİM Başkanı Büyükekşi, ihracatçının finansmanda zorlandığı uyarısında bulundu. Tekrar tekrar ihracatçıların finansman sıkıntısının üzerinde durmalarının sebebini “İkna için telkin, telkin için de tekrar kaçınılmazdır” sözleriyle açıklayan Büyükekşi şunları kaydetti: “Çünkü bu sıkıntı giderek artıyor. Bu konuda ihracatçılar olarak somut adımlar atıyor, çeşitli girişimlerde bulunuyoruz. Eximbank, Bankalar Birliği ve Katılım Bankaları Birliği ile beraber teknik bir çalışma grubu oluşturduk. Bu grubumuz uzun bir çalışmanın ardından önemli bir rapor hazırladı. Hazırladığımız bu raporu Başbakan Yardımcımız Ali Babacan’a sunduk. İhracat kredilerinin artırılması, maliyetlerin düşürülmesi için önerilerimizi ilettik. Ayrıca geçtiğimiz hafta bu kurumlarla birlikte ortak bir protokole de imza attık. Hedefimiz ihracatın ve ihracatçının finansman olanaklarının genişletilmesi. Biz ihracatçılarımızın önünü açmak için tüm çabamızı ortaya koyuyoruz. Bu çabamızı kararlılıkla sürdürmeye de devam edeceğiz. Çünkü ihracatımızın desteklenmesi bugün her zamankinden daha kritik bir öneme sahip.”
Ekonomik gelişmeler yanında Türkiye’nin gündeminde öne çıkan konulardan birinin de Avrupa Birliği ile yakınlaşan ilişki olduğunu vurgulayan Büyükekşi, açıklamalarına şöyle devam etti: “Son dönemde yaşanan bu hareketlilik bizleri sevindiriyor. Müzakere sürecinde engellenen bazı başlıkların tekrar açılacağından bahsediliyor. Biz, sürecin hızlandırılmasını istiyor ve süreci sonuna kadar destekliyoruz. Diğer taraftan ABD ve Avrupa Birliği arasında bir serbest ticaret anlaşması imzalanması söz konusu. Böyle bir anlaşmanın Türkiye için de olumlu olacağını düşünüyoruz.”