OECD “2015 Uluslararası Göç Görünümü” raporu açıklandı… Raporda, “Türk hükümeti artan sayıdaki Suriyeli göçmeni barındırmak için önemli çaba gösterdi ve 2011’den bu yana Suriyeli göçmenlere 5.6 milyar dolara eş yardım sağladı” denildi
Raporda ilginç sonuç: Japonya’ya vatandaşları en fazla başvuran üç ülke Nepal, Türkiye ve Sri Lanka şeklinde sayıldı.
Rapordan: “Türkiye Doğu ile Batı arasında bir köprü olarak coğrafi konumuna ve Orta Doğu’daki siyasi çalkantıdan sonra meydana gelen insani göç dokusundaki son hareketliliğe bağlı olarak yabancı tabiyetteki kişilerin ilgisini giderek artan şekilde çekmeyi sürdürüyor”
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Türk hükümetinin artan sayıdaki Suriyeli göçmeni barındırmak için önemli çaba gösterdiğini ve 2011’den bu yana Suriyeli göçmenlere 5.6 milyar dolara eş yardım sağladığını açıkladı. OECD, 2014'te OECD ülkelerinden yeni iltica talebinde bulunan kişilerin sayısının yüzde 46 artarak, ilk defa 800 bini geçtiğini belirterek “Başlangıç verileri, 2015'te de tarihsel zirvelere ulaşılacağını gösteriyor. En önde gelen istikamet ülkeleri Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye, İsveç ve İtalya'dır. Fransa ise uzun süre ilk üç destinasyon ülkesi arasında yer almışken halen altıncı sırada” açıklamasını yaptı.
OECD’nin “2015 Uluslararası Göç Görünümü” raporu yayınlandı. Raporda çoğu OECD ülkesinde göç akışlarında artış yaşandığı, 2014 yılına ait ön verilerin, sürekli göç akışlarının 2007 yılından bu yana ilk defa keskin biçimde arttığı ve OECD'ye yapılan 4.3 milyon kişilik kalıcı girişlerle kriz öncesi seviyesine geri dönüldüğünü gösterdiği belirtildi.
Rapora göre 2014 yılında ilk sıradaki (destinasyon) hedef ülke Almanya’ya 173 bin 70 mülteci başvurdu. Almanya’da bir önceki yıla göre başvuru sayısı 63 bin 490 artmış oldu. Almanya’ya en fazla başvuru Suriye, Sırbistan ve Kosovo ile Eritre’den geldi.
İkinci sıradaki ABD’ye 2014’te 97 bin 910 göçmen başvurdu. ABD’de önceki yıla göre artış 29 bin 670 oldu. ABD en çok başvuruyu Meksika, Çin ve El Salvador’dan aldı.
Üçüncü sıradaki hedef ülke Türkiye’ye 2014’te 87 bin 820 kişi ülkeye kabul edilmek için başvurdu. Türkiye’ye en fazla başvuru Irak, Afganistan ve Suriye’den geldi.
Türkiye’yi dördüncü olarak İsveç ve sonra İtalya, Fransa, Macaristan, İngiltere, Avusturya ve Hollanda izledi.
Raporun Türkiye’ye ayrılan bölümünde “Türkiye Doğu ile Batı arasında bir köprü olarak coğrafi konumuna ve Orta Doğu’daki siyasi çalkantıdan sonra meydana gelen insani göç dokusundaki son hareketliliğe bağlı olarak yabancı tabiyetteki kişilerin ilgisini giderek artan şekilde çekmeyi sürdürüyor” denildi.
Türkiye’de 2013’te toplam 313 bin 700 oturma izni verildiği, bunun 2012’ye göre yüzde 2, 2010’a göre ise yüzde 72’lik bir artışı gösterdiği belirtildi.
Geçen yıl Türkiye’de 52 bin 300 yabancıya çalışma izni verildi. 7 bin 600 Gürcistan, 4 bin 300 Ukrayna, 2 bin 600 Türkmenistan, 2 bin 600 Çin vatandaşına çalışma izni verildi. Türkiye’nin dışarı gönderdiği işçi sayısı düştü. Düşüş Orta Doğu’daki çalkantıya bağlandı.
Raporda, “Düzensiz göçmenlerden endişeler artarken önceki yıl 39 bin 900 olan sayı geçen yıl 58 bin 600’e çıktı” denildi. Rapora şöyle devam edildi:“Buna ek olarak Suriye’deki çatışma yıl başında Türkiye’nin geçici bir koruma rejimi uyguladığı yaklaşık 1.7 milyon kayıtlı Suriyeli göçmenin akınına yol açtı. Nisan ayı itibarıyla Suriyeli göçmenlerin yüzde 14’ü kamplardaydı. Türk hükümeti bu artan sayıyı barındırmak için önemli çaba gösterdi ve 2011’den bu yana Suriyeli göçmenlere 5.6 milyar dolara eş yardım sağladı… Irak vatandaşlarının başvuruları önceki yıla göre yüzde 48 arttı ve 14 bin 100’e ulaştı. Türkiye’ye Afgan vatandaşları 2013’te 7 bin 400, İranlılar ise 4 bin 600 göç başvurusu yaptı.
Yurtdışındaki Türkler’in Türkiye’ye para gönderişlerindeki azalma eğilimi devam etti. 2008’de 1.4 milyar dolar olan rakam 2013’te 900 milyon dolara indi. Türkiye göç rejimini modernize etti ve uluslararası standartlara kavuşturdu.”
Raporda Japonya’ya göç için en fazla başvuran üç ülke Nepal, Türkiye ve Sri Lanka olarak sayıldı.
OECD üyesi ülkelere genelde en çok Suriye, Irak ve Sırbistan ile Kosovo’dan göçmen başvurusu oldu.
Ailelerin yeniden birleştirildiği göçlerin, 2013 yılında OECD ülkelerine yapılan bütün kalıcı göçlerin yüzde 35'ine ve serbest dolaşımın da yüzde 30'una karşılık geldiği bildirildi. Rapordaki verilerden bazıları şöyle:
-Almanya başlıca göç ülkelerinden biri olarak konumunu pekiştirirken kabul ettiği göçmen sayısı itibarıyla şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nden sonraki ikinci ülke. Genel olarak Avrupa Birliği (AB) 2013 yılında, Amerika Birleşik Devletleri'nin bütün ülkelerden aldığı kadar kalıcı göçmeni AB dışından aldı. OECD'ye gelen on yeni göçmenden biri Çinli ve yüzde 4.4'ü Hindistan'dan geliyor. Romanya ve Polonya ise OECD ülkelerine yönelik genel akışlarda yüzde 5.5 ve yüzde 5.3 oranlarla ile ikinci ve üçüncü sıralarda yer alıyor.
-2014'te OECD ülkelerinden yeni iltica talebinde bulunan kişilerin sayısı yüzde 46 artarak, 1990'ların başlarından bu yana ilk defa 800 bini geçti, 35 yıldaki ikinci en yüksek seviyeye ulaştı. Başlangıç verileri, 2015'te de tarihsel zirvelere ulaşılacağını gösteriyor. En önde gelen istikamet ülkeleri Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye, İsveç ve İtalya'dır. Fransa ise uzun süre ilk üç destinasyon ülkesi arasında yer almışken halen altıncı sırada.
-Bir takım OECD ülkeleri, son birkaç yılda göç mevzuatlarını köklü ölçüde değiştirerek değişen göç şablonlarına ve değişen siyasi ortama cevap verdi. Çoğu değişiklikler, kısıtlamalara yönelik: (1) vasıflı işçiler aranıyor fakat ülkeler daha seçici davranıyorlar; (2) yatırımcılar ve girişimciler isteniliyor fakat artan biçimde sıkı takip altındalar; (3) aile göçüne dair birtakım prosedürler kolaylaştırıldı fakat genel eğilim hala kısıtlama yönünde; (4) Akdeniz bölgesindeki insani krize tepki olarak yeni tedbirler benimsendi; ve (5) sınır kontrollerini güçlendirmeye, gönüllü dönüşleri teşvik etmeye ve yabancı işçilerin yasa-dışı istihdamıyla mücadeleye yönelik eylemler uygulamaya geçirildi.
-Ülkelerin büyük çoğunluğunda göçmenlerin ve yerli halkın işgücü piyasasındaki akibetleri geçtiğimiz yıllarda ya sabit kaldı ya da iyileşti. Ancak kriz sonrasında henüz toparlanamamış olan ülkeler (Yunanistan, İtalya ve Slovenya) göçmenlerin orantısız biçimde etkilendiğine şahit oldu. Genel olarak 2011 -14 boyunca OECD bölgesindeki göçmenlerin işsizlik oranında hiçbir önemli değişiklik görülmese de ortalama istihdam oranları, yerlilere göre biraz daha fazla arttı.
Hedeflenen entegrasyon tedbirleri yaygın biçimde kullanılmaya devam ederken, uzun dönemdir geleneksel olarak göç kabul eden bazı ülkeler, entegrasyon tedbirlerini ekonomik ve sosyal yaşantının tüm boyutlarına yaygınlaştırarak yerleştirmeye çalışıyorlar. Birçok ülke, özellikle temel vasıfları eksik olanlar için yurtdışından alınan yeterlilik belgelerinin kabul edilmesi ve yaşamboyu öğrenim hususlarına özel bir vurgu yapıyor.
-OECD ülkelerinde çalışan göçmen doktorların ve hemşirelerin sayısı, 2004'ten bu yana toplamda yüzde 60 arttı. Bu eğilim, OECD ülkelerine yönelik olarak - özellikle vasıflı işçilerin göçlerindeki genel artışı yansıtıyor. Ayrıca bu, OECD ülkelerinde 2000'lerdeki sağlık işçilerinin sayısında yaşanan artışa göçmenlerin önemli bir katkı yaptığına işaret etmekteyse de, son veriler birtakım ülkelere olan göçlerde düşüş olduğunu gösteriyor.
-Asya ülkeleri, göçmen doktorlar ve hemşireler konusunda dünyanın en başta gelen kaynak ülkeleri, fakat öncelikle EEA (Avrupa Ekonomik Alanı) içindeki akışlardan ötürü OECD ülkeleri arasında da dolaşım kabiliyeti artıyor.
-2010/11'de Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından tanımlandığı şekilde sağlık hizmeti profesyonellerindeki ciddi eksikliklerden etkilenen ülkelerden OECD bölgesine göç eden doktorlar ve hemşireler, 2000/01'deki yüzde 9'luk orana karşılık kaynak ülkelerindeki tahmini sağlık işgücü ihtiyacının yüzde 20'sine karşılık geldi.
-OECD ülkelerinde bulunan yurt-dışı doğumlu nüfusun seviyesi 2013'te 117 milyon. Bu sayı 2000'ndeki seviyenin 35 milyon kişi (yüzde 40) fazlası.
-2014 yılına ait ön veriler, OECD'ye yönelik kalıcı göç akışlarının, 2013'e göre yüzde 6'lık bir artışla 4.3 milyon kalıcı girişe çıktığını gösteriyor.
-Çin ve Hindistan önemli kaynak ülkeleri olmaya devam etmekle birlikte, AB içindeki dolaşım serbestliğinin artmasından ötürü Polonya ve Romanya da önem taşıyor.
-2010/11'de OECD ülkelerinde çalışan yurt-dışı doğumlu doktorlar ve hemşireler, dünya genelindeki bütün sağlık profesyonellerinin yaklaşık yüzde 5'ini oluşturdu.ANKA
Raporda ilginç sonuç: Japonya’ya vatandaşları en fazla başvuran üç ülke Nepal, Türkiye ve Sri Lanka şeklinde sayıldı.
Rapordan: “Türkiye Doğu ile Batı arasında bir köprü olarak coğrafi konumuna ve Orta Doğu’daki siyasi çalkantıdan sonra meydana gelen insani göç dokusundaki son hareketliliğe bağlı olarak yabancı tabiyetteki kişilerin ilgisini giderek artan şekilde çekmeyi sürdürüyor”
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Türk hükümetinin artan sayıdaki Suriyeli göçmeni barındırmak için önemli çaba gösterdiğini ve 2011’den bu yana Suriyeli göçmenlere 5.6 milyar dolara eş yardım sağladığını açıkladı. OECD, 2014'te OECD ülkelerinden yeni iltica talebinde bulunan kişilerin sayısının yüzde 46 artarak, ilk defa 800 bini geçtiğini belirterek “Başlangıç verileri, 2015'te de tarihsel zirvelere ulaşılacağını gösteriyor. En önde gelen istikamet ülkeleri Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye, İsveç ve İtalya'dır. Fransa ise uzun süre ilk üç destinasyon ülkesi arasında yer almışken halen altıncı sırada” açıklamasını yaptı.
OECD’nin “2015 Uluslararası Göç Görünümü” raporu yayınlandı. Raporda çoğu OECD ülkesinde göç akışlarında artış yaşandığı, 2014 yılına ait ön verilerin, sürekli göç akışlarının 2007 yılından bu yana ilk defa keskin biçimde arttığı ve OECD'ye yapılan 4.3 milyon kişilik kalıcı girişlerle kriz öncesi seviyesine geri dönüldüğünü gösterdiği belirtildi.
Rapora göre 2014 yılında ilk sıradaki (destinasyon) hedef ülke Almanya’ya 173 bin 70 mülteci başvurdu. Almanya’da bir önceki yıla göre başvuru sayısı 63 bin 490 artmış oldu. Almanya’ya en fazla başvuru Suriye, Sırbistan ve Kosovo ile Eritre’den geldi.
İkinci sıradaki ABD’ye 2014’te 97 bin 910 göçmen başvurdu. ABD’de önceki yıla göre artış 29 bin 670 oldu. ABD en çok başvuruyu Meksika, Çin ve El Salvador’dan aldı.
Üçüncü sıradaki hedef ülke Türkiye’ye 2014’te 87 bin 820 kişi ülkeye kabul edilmek için başvurdu. Türkiye’ye en fazla başvuru Irak, Afganistan ve Suriye’den geldi.
Türkiye’yi dördüncü olarak İsveç ve sonra İtalya, Fransa, Macaristan, İngiltere, Avusturya ve Hollanda izledi.
Raporun Türkiye’ye ayrılan bölümünde “Türkiye Doğu ile Batı arasında bir köprü olarak coğrafi konumuna ve Orta Doğu’daki siyasi çalkantıdan sonra meydana gelen insani göç dokusundaki son hareketliliğe bağlı olarak yabancı tabiyetteki kişilerin ilgisini giderek artan şekilde çekmeyi sürdürüyor” denildi.
Türkiye’de 2013’te toplam 313 bin 700 oturma izni verildiği, bunun 2012’ye göre yüzde 2, 2010’a göre ise yüzde 72’lik bir artışı gösterdiği belirtildi.
Geçen yıl Türkiye’de 52 bin 300 yabancıya çalışma izni verildi. 7 bin 600 Gürcistan, 4 bin 300 Ukrayna, 2 bin 600 Türkmenistan, 2 bin 600 Çin vatandaşına çalışma izni verildi. Türkiye’nin dışarı gönderdiği işçi sayısı düştü. Düşüş Orta Doğu’daki çalkantıya bağlandı.
Raporda, “Düzensiz göçmenlerden endişeler artarken önceki yıl 39 bin 900 olan sayı geçen yıl 58 bin 600’e çıktı” denildi. Rapora şöyle devam edildi:“Buna ek olarak Suriye’deki çatışma yıl başında Türkiye’nin geçici bir koruma rejimi uyguladığı yaklaşık 1.7 milyon kayıtlı Suriyeli göçmenin akınına yol açtı. Nisan ayı itibarıyla Suriyeli göçmenlerin yüzde 14’ü kamplardaydı. Türk hükümeti bu artan sayıyı barındırmak için önemli çaba gösterdi ve 2011’den bu yana Suriyeli göçmenlere 5.6 milyar dolara eş yardım sağladı… Irak vatandaşlarının başvuruları önceki yıla göre yüzde 48 arttı ve 14 bin 100’e ulaştı. Türkiye’ye Afgan vatandaşları 2013’te 7 bin 400, İranlılar ise 4 bin 600 göç başvurusu yaptı.
Yurtdışındaki Türkler’in Türkiye’ye para gönderişlerindeki azalma eğilimi devam etti. 2008’de 1.4 milyar dolar olan rakam 2013’te 900 milyon dolara indi. Türkiye göç rejimini modernize etti ve uluslararası standartlara kavuşturdu.”
Raporda Japonya’ya göç için en fazla başvuran üç ülke Nepal, Türkiye ve Sri Lanka olarak sayıldı.
OECD üyesi ülkelere genelde en çok Suriye, Irak ve Sırbistan ile Kosovo’dan göçmen başvurusu oldu.
Ailelerin yeniden birleştirildiği göçlerin, 2013 yılında OECD ülkelerine yapılan bütün kalıcı göçlerin yüzde 35'ine ve serbest dolaşımın da yüzde 30'una karşılık geldiği bildirildi. Rapordaki verilerden bazıları şöyle:
-Almanya başlıca göç ülkelerinden biri olarak konumunu pekiştirirken kabul ettiği göçmen sayısı itibarıyla şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nden sonraki ikinci ülke. Genel olarak Avrupa Birliği (AB) 2013 yılında, Amerika Birleşik Devletleri'nin bütün ülkelerden aldığı kadar kalıcı göçmeni AB dışından aldı. OECD'ye gelen on yeni göçmenden biri Çinli ve yüzde 4.4'ü Hindistan'dan geliyor. Romanya ve Polonya ise OECD ülkelerine yönelik genel akışlarda yüzde 5.5 ve yüzde 5.3 oranlarla ile ikinci ve üçüncü sıralarda yer alıyor.
-2014'te OECD ülkelerinden yeni iltica talebinde bulunan kişilerin sayısı yüzde 46 artarak, 1990'ların başlarından bu yana ilk defa 800 bini geçti, 35 yıldaki ikinci en yüksek seviyeye ulaştı. Başlangıç verileri, 2015'te de tarihsel zirvelere ulaşılacağını gösteriyor. En önde gelen istikamet ülkeleri Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye, İsveç ve İtalya'dır. Fransa ise uzun süre ilk üç destinasyon ülkesi arasında yer almışken halen altıncı sırada.
-Bir takım OECD ülkeleri, son birkaç yılda göç mevzuatlarını köklü ölçüde değiştirerek değişen göç şablonlarına ve değişen siyasi ortama cevap verdi. Çoğu değişiklikler, kısıtlamalara yönelik: (1) vasıflı işçiler aranıyor fakat ülkeler daha seçici davranıyorlar; (2) yatırımcılar ve girişimciler isteniliyor fakat artan biçimde sıkı takip altındalar; (3) aile göçüne dair birtakım prosedürler kolaylaştırıldı fakat genel eğilim hala kısıtlama yönünde; (4) Akdeniz bölgesindeki insani krize tepki olarak yeni tedbirler benimsendi; ve (5) sınır kontrollerini güçlendirmeye, gönüllü dönüşleri teşvik etmeye ve yabancı işçilerin yasa-dışı istihdamıyla mücadeleye yönelik eylemler uygulamaya geçirildi.
-Ülkelerin büyük çoğunluğunda göçmenlerin ve yerli halkın işgücü piyasasındaki akibetleri geçtiğimiz yıllarda ya sabit kaldı ya da iyileşti. Ancak kriz sonrasında henüz toparlanamamış olan ülkeler (Yunanistan, İtalya ve Slovenya) göçmenlerin orantısız biçimde etkilendiğine şahit oldu. Genel olarak 2011 -14 boyunca OECD bölgesindeki göçmenlerin işsizlik oranında hiçbir önemli değişiklik görülmese de ortalama istihdam oranları, yerlilere göre biraz daha fazla arttı.
Hedeflenen entegrasyon tedbirleri yaygın biçimde kullanılmaya devam ederken, uzun dönemdir geleneksel olarak göç kabul eden bazı ülkeler, entegrasyon tedbirlerini ekonomik ve sosyal yaşantının tüm boyutlarına yaygınlaştırarak yerleştirmeye çalışıyorlar. Birçok ülke, özellikle temel vasıfları eksik olanlar için yurtdışından alınan yeterlilik belgelerinin kabul edilmesi ve yaşamboyu öğrenim hususlarına özel bir vurgu yapıyor.
-OECD ülkelerinde çalışan göçmen doktorların ve hemşirelerin sayısı, 2004'ten bu yana toplamda yüzde 60 arttı. Bu eğilim, OECD ülkelerine yönelik olarak - özellikle vasıflı işçilerin göçlerindeki genel artışı yansıtıyor. Ayrıca bu, OECD ülkelerinde 2000'lerdeki sağlık işçilerinin sayısında yaşanan artışa göçmenlerin önemli bir katkı yaptığına işaret etmekteyse de, son veriler birtakım ülkelere olan göçlerde düşüş olduğunu gösteriyor.
-Asya ülkeleri, göçmen doktorlar ve hemşireler konusunda dünyanın en başta gelen kaynak ülkeleri, fakat öncelikle EEA (Avrupa Ekonomik Alanı) içindeki akışlardan ötürü OECD ülkeleri arasında da dolaşım kabiliyeti artıyor.
-2010/11'de Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından tanımlandığı şekilde sağlık hizmeti profesyonellerindeki ciddi eksikliklerden etkilenen ülkelerden OECD bölgesine göç eden doktorlar ve hemşireler, 2000/01'deki yüzde 9'luk orana karşılık kaynak ülkelerindeki tahmini sağlık işgücü ihtiyacının yüzde 20'sine karşılık geldi.
-OECD ülkelerinde bulunan yurt-dışı doğumlu nüfusun seviyesi 2013'te 117 milyon. Bu sayı 2000'ndeki seviyenin 35 milyon kişi (yüzde 40) fazlası.
-2014 yılına ait ön veriler, OECD'ye yönelik kalıcı göç akışlarının, 2013'e göre yüzde 6'lık bir artışla 4.3 milyon kalıcı girişe çıktığını gösteriyor.
-Çin ve Hindistan önemli kaynak ülkeleri olmaya devam etmekle birlikte, AB içindeki dolaşım serbestliğinin artmasından ötürü Polonya ve Romanya da önem taşıyor.
-2010/11'de OECD ülkelerinde çalışan yurt-dışı doğumlu doktorlar ve hemşireler, dünya genelindeki bütün sağlık profesyonellerinin yaklaşık yüzde 5'ini oluşturdu.ANKA