ÖSSD Başkanı Mehmet Hanifi Haratoğlu, “Uzun zamandan beri şehrimizde ve ülkemizde ekonomik ve sosyal sıkıntılar yaşanmakta, bizlere düşen ise bu ortamda, birlik ve beraberlik içerisinde vatanımıza sahip çıkarak; din, dil, ırk, mezhep ve parti ayrımı gözetmeksizin, çok çalışarak tasarruf ederek bu sıkıntıları kısa sürede bertaraf etmektir” dedi.
Haratoğlu, “Az kazanıp çok çalışmalıyız. Hükümet, işverenler ve çalışanlar üzerine düşenleri fazlası ile yapması gerekir. Şu bir gerçek ki, biz ithal ederek değil, üreterek ihracat yaparak bu sıkıntıları aşabiliriz. Öncelikle eskiden olduğu gibi işveren ve işçinin et tırnak misali birbirinin ayrılmaz parçaları olduğu günlere dönmeliyiz. Birisi olmadan diğerinin olması mümkün değildir. Ancak son yıllarda bu ilişki, yapılan bazı yanlışlıklardan ve değer yargılarımızın tamamen değişmesinden dolayı, hep birlikte tek taraf olunması gerekirken, sanki iki karşı taraf haline gelmiş ve herkes birbirini düşman gibi görmeye başlamıştır. İşveren olarak bizler, belki de ağır mali yüklerden dolayı işçilerimizin bazı çıkarlarını göz ardı ederken, işçilerimiz de eski zamanlardaki gibi işine ve işyerine sarılıp kendi malı gibi , bir baba-oğul bir abi-kardeş gibi çalışması gerekirken, ne yazık ki son yıllarda yozlaşan bazı fikirlerimizden dolayı herkes birbirinin kuyusunu kazar hale gelmiştir” diye konuştu.
Bilhassa Örnek Sanayi Sitesi’nde bulunan, birçok değişik çözümler için makine üreten ve ürettiği bu makineleri Amerika’dan Rusya’ya, Avrupa’dan Afrika’ya yani dünyanın dört bir yanına ihraç eden firmalar dahi, çalıştırdıkları işçilerden olması gereken verimi alamadıkları için kapasite düşürme yoluna gittiğini söyleyen Haratoğlu, “Hatta bazıları da işi bırakma düşüncesine girmektedirler. Dışarıdan küçük işletmeler olarak görülse de , Örnek Sanayi Sitemizde ‘fabrika kuran fabrikalar’ bulunmaktadır. Döviz girdisine en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, firmalarımızın ihracatı çoğaltıp cari açığı ortadan kaldırmak için tek yol üretimken, böyle sebeplerden dolayı kapasite düşürmesi, ya da üretimden vazgeçebilecek kadar rahatsız olması çok vahim bir durumdur. Acilen bu ayrımcılığın bu kutuplaşmanın önüne geçmek için çözümler üretmemiz gerekir” şeklinde açıklama yaptı..
Haratoğlu, “Bir taraftan ülkemizde işsizlik dağ gibi büyük bir sorunken, diğer taraftan bir çok irili ufaklı işletmeler de, eleman bulamadığından şikayetçi. Bilhassa teknik ve ara eleman bulabilmek neredeyse imkansız. Eğitim sistemindeki bazı yanlışlıklar ve biz velilerin çocuklarımızın durumuna ve yeteneğine bakmaksızın bütün öğrencilerin avukat, doktor, mühendis, profesör olacağına inanmamız neticesinde ne yazık ki, iş bulamayan üniversite mezunu binlerce gencimiz, işsiz güçsüz ortalıkta geziyor. Oysa ki, bu ülkede herkes avukat, doktor, mühendis, profesör olacak diye bir şey yok . Hayatın sürdürülebilmesi için; berber, tornacı, aşçı, garson, çöpçü, boyacı, camcı, şoför v.b. meslek sahiplerine de ihtiyaç var. Bu nedenle acilen meslek liseleri ve çıraklık eğitim merkezi benzeri eğitim ve öğretim kurumları çoğaltılmalıdır. Gençlerimiz yapacağı mesleği kendileri seçmeli ve berber de olacaksa , şoför de olacaksa, yapacağı mesleği ile ilgili bölümün lise eğitimini tamamlayarak üretime katılmaları sağlanmalıdır. Eğitim ve öğretim alt yapımız ne kadar sağlam olursa, kısa sürede üreten, büyüyen, gelişen bir ülke oluruz. Aksi takdirde her şeyi ithal eden bir ülke durumundan kurtulamayız. Dışa bağımlılığımız devam ettiği sürece de, dış güçlerin etki ve oyunlarına da hiçbir zaman karşı koyamayız” dedi.
Haratoğlu, “Az kazanıp çok çalışmalıyız. Hükümet, işverenler ve çalışanlar üzerine düşenleri fazlası ile yapması gerekir. Şu bir gerçek ki, biz ithal ederek değil, üreterek ihracat yaparak bu sıkıntıları aşabiliriz. Öncelikle eskiden olduğu gibi işveren ve işçinin et tırnak misali birbirinin ayrılmaz parçaları olduğu günlere dönmeliyiz. Birisi olmadan diğerinin olması mümkün değildir. Ancak son yıllarda bu ilişki, yapılan bazı yanlışlıklardan ve değer yargılarımızın tamamen değişmesinden dolayı, hep birlikte tek taraf olunması gerekirken, sanki iki karşı taraf haline gelmiş ve herkes birbirini düşman gibi görmeye başlamıştır. İşveren olarak bizler, belki de ağır mali yüklerden dolayı işçilerimizin bazı çıkarlarını göz ardı ederken, işçilerimiz de eski zamanlardaki gibi işine ve işyerine sarılıp kendi malı gibi , bir baba-oğul bir abi-kardeş gibi çalışması gerekirken, ne yazık ki son yıllarda yozlaşan bazı fikirlerimizden dolayı herkes birbirinin kuyusunu kazar hale gelmiştir” diye konuştu.
Bilhassa Örnek Sanayi Sitesi’nde bulunan, birçok değişik çözümler için makine üreten ve ürettiği bu makineleri Amerika’dan Rusya’ya, Avrupa’dan Afrika’ya yani dünyanın dört bir yanına ihraç eden firmalar dahi, çalıştırdıkları işçilerden olması gereken verimi alamadıkları için kapasite düşürme yoluna gittiğini söyleyen Haratoğlu, “Hatta bazıları da işi bırakma düşüncesine girmektedirler. Dışarıdan küçük işletmeler olarak görülse de , Örnek Sanayi Sitemizde ‘fabrika kuran fabrikalar’ bulunmaktadır. Döviz girdisine en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, firmalarımızın ihracatı çoğaltıp cari açığı ortadan kaldırmak için tek yol üretimken, böyle sebeplerden dolayı kapasite düşürmesi, ya da üretimden vazgeçebilecek kadar rahatsız olması çok vahim bir durumdur. Acilen bu ayrımcılığın bu kutuplaşmanın önüne geçmek için çözümler üretmemiz gerekir” şeklinde açıklama yaptı..
Haratoğlu, “Bir taraftan ülkemizde işsizlik dağ gibi büyük bir sorunken, diğer taraftan bir çok irili ufaklı işletmeler de, eleman bulamadığından şikayetçi. Bilhassa teknik ve ara eleman bulabilmek neredeyse imkansız. Eğitim sistemindeki bazı yanlışlıklar ve biz velilerin çocuklarımızın durumuna ve yeteneğine bakmaksızın bütün öğrencilerin avukat, doktor, mühendis, profesör olacağına inanmamız neticesinde ne yazık ki, iş bulamayan üniversite mezunu binlerce gencimiz, işsiz güçsüz ortalıkta geziyor. Oysa ki, bu ülkede herkes avukat, doktor, mühendis, profesör olacak diye bir şey yok . Hayatın sürdürülebilmesi için; berber, tornacı, aşçı, garson, çöpçü, boyacı, camcı, şoför v.b. meslek sahiplerine de ihtiyaç var. Bu nedenle acilen meslek liseleri ve çıraklık eğitim merkezi benzeri eğitim ve öğretim kurumları çoğaltılmalıdır. Gençlerimiz yapacağı mesleği kendileri seçmeli ve berber de olacaksa , şoför de olacaksa, yapacağı mesleği ile ilgili bölümün lise eğitimini tamamlayarak üretime katılmaları sağlanmalıdır. Eğitim ve öğretim alt yapımız ne kadar sağlam olursa, kısa sürede üreten, büyüyen, gelişen bir ülke oluruz. Aksi takdirde her şeyi ithal eden bir ülke durumundan kurtulamayız. Dışa bağımlılığımız devam ettiği sürece de, dış güçlerin etki ve oyunlarına da hiçbir zaman karşı koyamayız” dedi.