Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, düzenlediği basın toplantısıyla ‘Adalet Yürüyüşü’ ve ‘Kıbrıs Meselesi’ ile ilgili önemli uyarılarda bulundu. Adalet Yürüyüşü’nün provakasyonlara dönüştürülmemesi uyarısı yaparken, hükümete ise ‘Kıbrıs Meselesi’nde taviz verilmemesi çağrısı yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘uçak gemimizi de yapacağız.’ Sözlerini hatırlatan Karamollaoğlu, Kıbrıs’ın bir uçak gemisi değil, on uçak gemisine bedel olduğunun altını çizerek, “Eğer hükümet Kıbrıs’tan taviz verir ise kendileri değil, sülaleleri bunun hesabını veremez. Hükümetin oyuna gelmemesi gerekir. Berlin’e, Brüksel’e vizesiz gitme hayali kuranlar, yarın Lefkoşa’ya, Girne’ye, Gazi Magosa’ya vize ile gitmek zorunda kalırlar. Bunun hesabını da ne tarih önünde ne de millet vicdanında hesabını veremezler” dedi.
KOŞARAK MECLİS’E BEKLİYORUZ
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ‘Adalet Yürüyüşü’ne atıfta bulunan Karamollaoğlu, “İnşallah bu eylem kazasız belasız, herhangi bir provokasyona uğramadan sona erer. Görüşlerimiz düşüncelerimiz, yöntemlerimiz farklı olabilir. Kimimiz derdini yürüyerek, kimimiz oturarak anlatmaya çalışabilir. Ama aslolan konuşabilmektir. Çünkü demokrasilerde çözümün nihai yöntemi diyalog, nihai adresi ise TBMM’dir.Saadet Partisi olarak, Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’daki mitingin ardından yürüyerek değil koşarak en hızlı şekilde TBMM’ye dönmesini temenni ediyoruz” dedi.
KARAMOLLAOĞLU PROVAKASYON UYARISI YAPTI
Adalet yürüyüşünde yapılan provokasyonlara değinen Karamollaoğlu, şöyle devam etti: “Biz en başından beri ısrarla iki konunun üzerinde durduk. Birincisi, bu yürüyüş, şiddet ve kutuplaşmaya neden olmamalı. İkincisi, bu yürüyüş bahane edilerek toplumda yeni çatlaklar oluşturulmamalı. Israrlı uyarılarımıza rağmen, maalesef bu konudaki endişelerimiz azalacağına giderek artıyor. Çok açık söylüyorum: Kılıçdaroğlu’nun yürüdüğü yola gübre dökmek ne kadar yanlışsa, o yürüyüşe katılıp, halkı sokağa çağırmak da o kadar yanıştır. Bir bakanın çıkıp, yolda yürüyenlere terörist yakıştırmasında bulunması ne kadar provokasyonsa, adalet yürüyüşünde terör örgütü marşı çalmakta o kadar provokasyondu.”
KAPASİTESİNİN ÜZERİNDE ÇALIŞAN TEK KURUM
“2017 yılı itibariyle 296 kapalı, 70 açık, 6 çocuk cezaevinde 195 bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor.” diyen Karamollaoğlu, 15 Temmuz sonrası tutuklanan 50 bine yakın kişinin de buna dahil olmadığını belirtti. Cezaevlerindeki doluluk oranının yüzde 106 olarak gerçekleştiğini kaydeden Karamollaoğlu, Türkiye’de kapasitesinin üzerinde çalışan tek kurumun cezaevleri olduğunu söyledi. “Cezaevlerindeki doluluk oranını azaltmak için bulunan çözüm ne?” diye soran Karamollaoğlu, “Şartlı tahliye ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılması.230 bin kişi şartlı tahliye ile salıverilmiş. 430 bin kişi de hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasından yararlanmış. Bu düzenlemelerde olmasa cezaevlerindeki kapasite yüzde 300’ü aşacak. Bunlar devletin resmi rakamları. Böyle bir durumda Türkiye’de adalet sorunu yok denebilir mi?” diye sordu.
10 UÇAK GEMİSİNE BEDEL
Ülkenin geleceğini yakından ilgilendiren en önemli hususun ‘Kıbrıs meselesi’ olduğunu vurgulayan Karamollaoğlu, emperyalist güçlerin İslam coğrafyasındaki her ülkeyi ‘parçalamaya çalıştığını ancak sıra Kuzey Kıbrıs’a gelince ‘birleştirmek için’ çırpındığını hatırlatarak, “Suriye’ye de Irak’ta, Yemen’de her mezhebe, her meşrebe, neredeyse her kabileye, devlet vaat edenler, sıra Kıbrıs’ta bir Türk devletine gelince ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Hemen başında şunu ifade etmek isterim ki, Türkiye’nin güvenliği, Halep’den, Musul’dan, El bab’tan çok daha önce Kıbrıs’tan başlar. Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de ki konumuyla barışın da, savaşında belirleyicisidir. Sabit bir uçak gemisidir. Bizim için hayati bir uçak gemisidir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, uçak gemimize de yapacağız diyor. Bir uçak gemisi değil. 10 tane uçak gemisine bedeldir Kıbrıs. Hükümetin uçak gemisinden önce Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığını ele almalıdır. AB’ye üye olacağız diye Kıbrıs’tan vazgeçmek sadece hayal peşinde koşmaktır.Kıbrıs, milletimiz açısından her yönü ile ‘milli’ bir dava, her yönü ile vazgeçilmez bir kırmızı çizgidir” tepkisinde bulundu. S.P.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘uçak gemimizi de yapacağız.’ Sözlerini hatırlatan Karamollaoğlu, Kıbrıs’ın bir uçak gemisi değil, on uçak gemisine bedel olduğunun altını çizerek, “Eğer hükümet Kıbrıs’tan taviz verir ise kendileri değil, sülaleleri bunun hesabını veremez. Hükümetin oyuna gelmemesi gerekir. Berlin’e, Brüksel’e vizesiz gitme hayali kuranlar, yarın Lefkoşa’ya, Girne’ye, Gazi Magosa’ya vize ile gitmek zorunda kalırlar. Bunun hesabını da ne tarih önünde ne de millet vicdanında hesabını veremezler” dedi.
KOŞARAK MECLİS’E BEKLİYORUZ
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ‘Adalet Yürüyüşü’ne atıfta bulunan Karamollaoğlu, “İnşallah bu eylem kazasız belasız, herhangi bir provokasyona uğramadan sona erer. Görüşlerimiz düşüncelerimiz, yöntemlerimiz farklı olabilir. Kimimiz derdini yürüyerek, kimimiz oturarak anlatmaya çalışabilir. Ama aslolan konuşabilmektir. Çünkü demokrasilerde çözümün nihai yöntemi diyalog, nihai adresi ise TBMM’dir.Saadet Partisi olarak, Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’daki mitingin ardından yürüyerek değil koşarak en hızlı şekilde TBMM’ye dönmesini temenni ediyoruz” dedi.
KARAMOLLAOĞLU PROVAKASYON UYARISI YAPTI
Adalet yürüyüşünde yapılan provokasyonlara değinen Karamollaoğlu, şöyle devam etti: “Biz en başından beri ısrarla iki konunun üzerinde durduk. Birincisi, bu yürüyüş, şiddet ve kutuplaşmaya neden olmamalı. İkincisi, bu yürüyüş bahane edilerek toplumda yeni çatlaklar oluşturulmamalı. Israrlı uyarılarımıza rağmen, maalesef bu konudaki endişelerimiz azalacağına giderek artıyor. Çok açık söylüyorum: Kılıçdaroğlu’nun yürüdüğü yola gübre dökmek ne kadar yanlışsa, o yürüyüşe katılıp, halkı sokağa çağırmak da o kadar yanıştır. Bir bakanın çıkıp, yolda yürüyenlere terörist yakıştırmasında bulunması ne kadar provokasyonsa, adalet yürüyüşünde terör örgütü marşı çalmakta o kadar provokasyondu.”
KAPASİTESİNİN ÜZERİNDE ÇALIŞAN TEK KURUM
“2017 yılı itibariyle 296 kapalı, 70 açık, 6 çocuk cezaevinde 195 bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor.” diyen Karamollaoğlu, 15 Temmuz sonrası tutuklanan 50 bine yakın kişinin de buna dahil olmadığını belirtti. Cezaevlerindeki doluluk oranının yüzde 106 olarak gerçekleştiğini kaydeden Karamollaoğlu, Türkiye’de kapasitesinin üzerinde çalışan tek kurumun cezaevleri olduğunu söyledi. “Cezaevlerindeki doluluk oranını azaltmak için bulunan çözüm ne?” diye soran Karamollaoğlu, “Şartlı tahliye ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılması.230 bin kişi şartlı tahliye ile salıverilmiş. 430 bin kişi de hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasından yararlanmış. Bu düzenlemelerde olmasa cezaevlerindeki kapasite yüzde 300’ü aşacak. Bunlar devletin resmi rakamları. Böyle bir durumda Türkiye’de adalet sorunu yok denebilir mi?” diye sordu.
10 UÇAK GEMİSİNE BEDEL
Ülkenin geleceğini yakından ilgilendiren en önemli hususun ‘Kıbrıs meselesi’ olduğunu vurgulayan Karamollaoğlu, emperyalist güçlerin İslam coğrafyasındaki her ülkeyi ‘parçalamaya çalıştığını ancak sıra Kuzey Kıbrıs’a gelince ‘birleştirmek için’ çırpındığını hatırlatarak, “Suriye’ye de Irak’ta, Yemen’de her mezhebe, her meşrebe, neredeyse her kabileye, devlet vaat edenler, sıra Kıbrıs’ta bir Türk devletine gelince ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Hemen başında şunu ifade etmek isterim ki, Türkiye’nin güvenliği, Halep’den, Musul’dan, El bab’tan çok daha önce Kıbrıs’tan başlar. Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de ki konumuyla barışın da, savaşında belirleyicisidir. Sabit bir uçak gemisidir. Bizim için hayati bir uçak gemisidir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, uçak gemimize de yapacağız diyor. Bir uçak gemisi değil. 10 tane uçak gemisine bedeldir Kıbrıs. Hükümetin uçak gemisinden önce Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığını ele almalıdır. AB’ye üye olacağız diye Kıbrıs’tan vazgeçmek sadece hayal peşinde koşmaktır.Kıbrıs, milletimiz açısından her yönü ile ‘milli’ bir dava, her yönü ile vazgeçilmez bir kırmızı çizgidir” tepkisinde bulundu. S.P.