Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), “eğitimde 4+4+4 dayatmasından” vazgeçmesini isteyerek, “4+4+4 çocuklarımızın ve toplumun geleceğini tehdit etmektedir. 4+4+4 nedeniyle okul kapıları yeni eğitim-öğretim yılında büyük bir kaosa açılacaktır. Eğitimde yaşanacak kaosun tek sorumlusu, eğitim gibi önemli bir alanda dayatmayla değişiklik yapan AKP iktidarıdır” dedi.
Bilim insanlarından, sendikalardan
yükselen eleştirilere kulak verilmeli
Eğitim Sen, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerle bir araya gelerek, 4+4+4’e karşı sürdürecekleri mücadeleye ilişkin ortak basın açıklama gerçekleştirdi. Açıklama, Eğitim Sen, Eğit Der, ÖVDER, TTB, TMMOB, DİSK, Halkevleri, ÖDP, EMEP (Emek Partisi), BDP, Emekli Sen, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği adına Eğitim Sen Genel Merkezi’nde yapıldı. Basın açıklamasını okuyan Eğitim Sen Genel Başkanı Yıldız, tüm toplumu yakından ilgilendiren bir konuda AKP Hükümeti’nin ve MEB’in ailelerden, bilim insanlarından, sendikalardan ve toplumun diğer kesimlerinden yükselen eleştiri ve önerilere gözünü kapatmasının kabul edilemez bir durum olduğunu söyledi.
Eğitimde yaşanacak kaosun
tek sorumlusu AKP iktidarı
4+4+4 nedeniyle okul kapılarının, yeni eğitim-öğretim yılında büyük bir kaosa açılacağını öne süren Yıldız, eğitimde yaşanacak kaosun tek sorumlusunun, AKP iktidarı olduğunu vurguladı. Gelişim dönemi açısından henüz oyun çağında bulunan 60-71 aylık çocukların, okul öncesi eğitim almadan ilkokula gönderilmesinin, çocuklara yapılmış en büyük kötülük olacağını dile getiren Yıldız, şöyle konuştu: “Bu yaş grubundaki çocukların ruhsal, duygusal ve bilişsel gelişimi açısından ciddi sorunlar yaratacak, çocuğun bütün eğitim yaşamı ve sonrasında telafisi mümkün olmayan olumsuzluklar ortaya çıkaracaktır. Çocuğun okul eğitimine katılabilmesi için gerekli sosyal, duygusal, bilişsel, dil ve motor becerilerinin gelişimi 6 yaştan (72 ay) önce tamamlamadığı bilimsel bir gerçektir. MEB’in bu konuda geri adım atmaması durumunda yüz binlerce çocuk, ne yazık ki eğitimde 4+4+4 dayatmasının kobayları olmaktan kurtulamayacaklardır. Öğretmenlerin gelişim düzeyleri birbirinden çok farklı olan bu çocukları aynı müfredatla eğitmeye zorlanması kabul edilemez. MEB, sınıf öğretmenlerinin 60-71 ay yaş grubu çocuklar için pedagojik formasyon almadığı gerçeğini görmezden gelmektedir.”
Çocuklar, ucuz ve niteliksiz
işgücü kaynağı haline dönüşecek
Yıldız, 2012-2013 Eğitim Öğretim Yılı’nda 1. sınıfa başlayacak çocukların sayısının iki katına çıkmasının, sınıf mevcutlarını 70-80’e çıkaracağını belirterek, “Öğretmen ile öğrenci arasındaki ilişkinin sağlıklı bir şekilde olması için en fazla 24 kişilik sınıflar olması gerekirken, çok sayıda öğretmenin kalabalık sınıflarda, uzun süre çoğu öğrencinin adını bile öğrenemeden görev yapmak zorunda kalacak olması, hem çocuklarımıza, hem de öğretmenlerimize karşı yapılmış büyük bir haksızlıktır” dedi. Seçmeli Kuran-ı Kerim ve Hz Muhammed’in Hayatı derslerinin fiilen zorunlu olacağını, bu dersleri seçmeyen öğrenciler psikolojik baskı altına alınacağını dile getiren Yıldız, şunları söyledi: “MEB, her ne kadar bu derslerin seçmeli olduğunu iddia etse de, özellikle taşrada söz konusu derslerin ‘zorunlu seçmeli’ hale gelmesi kaçınılmazdır. Din dersi üzerinden bugüne kadar yaratılan ayrımcı uygulamaların çok daha fazlasının örneklerini önümüzdeki dönemde fazlasıyla görmemiz mümkündür. 4+4+4 uygulaması ile çocukların okul ortamlarının dışına çıkarak ucuz ve niteliksiz işgücü kaynağı haline dönüşmelerine zemin hazırlanmıştır. İşletmeler önceden çalışan sayısının ancak yüzde 10’u kadar stajyer öğrenci çalıştırabiliyorken, yasa değişikliğiyle bu sınırlama tamamen kaldırılmış ve çocuk emeği sömürüsünün sınırları genişletilmiştir. Bu durum bir taraftan çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasına hizmet ederken, diğer yandan da eğitimin niceliksel ve niteliksel gelişimine de olumsuz etkilerde bulunacaktır.”
4+4+4 dayatmasına karşı
tepkimizi göstermeye kararlıyız
Yıldız, herkesi MEB’in, “taraflı, bilinçli ve yanlış bilgilendirme çalışmalarına” karşı, çocukların ve ülkenin geleceğine sahip çıkmak için mücadele etmeye çağırarak, şunları ekledi: “4+4+4 dayatmasına karşı tüm ülke çapında bir süredir sürdürdüğümüz çalışmalar, Eylül ayından itibaren daha da büyüyerek ve yaygınlaşarak devam edecektir. AKP’nin eğitim biliminin en temel ilkelerini göz ardı ederek hayata geçirmeye çalıştığı 4+4+4 dayatmasına karşı tepkilerimizi, tüm Türkiye çapında kitlesel ve yaygın eylem ve etkinliklerle göstermeye kararlıyız. Eğitim Sen öncülüğünde, 11 Eylül’de Türkiye’nin dört bir tarafından başlatılacak olan ve 15 Eylül Cumartesi günü Ankara’da merkezi bir eylem ve basın açıklaması ile sürdürülecek faaliyetlerin ülkenin dört bir yanında yaygınlaşması için var gücümüzle çalışacağımızın bilinmesini istiyoruz.”
Bilim insanlarından, sendikalardan
yükselen eleştirilere kulak verilmeli
Eğitim Sen, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerle bir araya gelerek, 4+4+4’e karşı sürdürecekleri mücadeleye ilişkin ortak basın açıklama gerçekleştirdi. Açıklama, Eğitim Sen, Eğit Der, ÖVDER, TTB, TMMOB, DİSK, Halkevleri, ÖDP, EMEP (Emek Partisi), BDP, Emekli Sen, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği adına Eğitim Sen Genel Merkezi’nde yapıldı. Basın açıklamasını okuyan Eğitim Sen Genel Başkanı Yıldız, tüm toplumu yakından ilgilendiren bir konuda AKP Hükümeti’nin ve MEB’in ailelerden, bilim insanlarından, sendikalardan ve toplumun diğer kesimlerinden yükselen eleştiri ve önerilere gözünü kapatmasının kabul edilemez bir durum olduğunu söyledi.
Eğitimde yaşanacak kaosun
tek sorumlusu AKP iktidarı
4+4+4 nedeniyle okul kapılarının, yeni eğitim-öğretim yılında büyük bir kaosa açılacağını öne süren Yıldız, eğitimde yaşanacak kaosun tek sorumlusunun, AKP iktidarı olduğunu vurguladı. Gelişim dönemi açısından henüz oyun çağında bulunan 60-71 aylık çocukların, okul öncesi eğitim almadan ilkokula gönderilmesinin, çocuklara yapılmış en büyük kötülük olacağını dile getiren Yıldız, şöyle konuştu: “Bu yaş grubundaki çocukların ruhsal, duygusal ve bilişsel gelişimi açısından ciddi sorunlar yaratacak, çocuğun bütün eğitim yaşamı ve sonrasında telafisi mümkün olmayan olumsuzluklar ortaya çıkaracaktır. Çocuğun okul eğitimine katılabilmesi için gerekli sosyal, duygusal, bilişsel, dil ve motor becerilerinin gelişimi 6 yaştan (72 ay) önce tamamlamadığı bilimsel bir gerçektir. MEB’in bu konuda geri adım atmaması durumunda yüz binlerce çocuk, ne yazık ki eğitimde 4+4+4 dayatmasının kobayları olmaktan kurtulamayacaklardır. Öğretmenlerin gelişim düzeyleri birbirinden çok farklı olan bu çocukları aynı müfredatla eğitmeye zorlanması kabul edilemez. MEB, sınıf öğretmenlerinin 60-71 ay yaş grubu çocuklar için pedagojik formasyon almadığı gerçeğini görmezden gelmektedir.”
Çocuklar, ucuz ve niteliksiz
işgücü kaynağı haline dönüşecek
Yıldız, 2012-2013 Eğitim Öğretim Yılı’nda 1. sınıfa başlayacak çocukların sayısının iki katına çıkmasının, sınıf mevcutlarını 70-80’e çıkaracağını belirterek, “Öğretmen ile öğrenci arasındaki ilişkinin sağlıklı bir şekilde olması için en fazla 24 kişilik sınıflar olması gerekirken, çok sayıda öğretmenin kalabalık sınıflarda, uzun süre çoğu öğrencinin adını bile öğrenemeden görev yapmak zorunda kalacak olması, hem çocuklarımıza, hem de öğretmenlerimize karşı yapılmış büyük bir haksızlıktır” dedi. Seçmeli Kuran-ı Kerim ve Hz Muhammed’in Hayatı derslerinin fiilen zorunlu olacağını, bu dersleri seçmeyen öğrenciler psikolojik baskı altına alınacağını dile getiren Yıldız, şunları söyledi: “MEB, her ne kadar bu derslerin seçmeli olduğunu iddia etse de, özellikle taşrada söz konusu derslerin ‘zorunlu seçmeli’ hale gelmesi kaçınılmazdır. Din dersi üzerinden bugüne kadar yaratılan ayrımcı uygulamaların çok daha fazlasının örneklerini önümüzdeki dönemde fazlasıyla görmemiz mümkündür. 4+4+4 uygulaması ile çocukların okul ortamlarının dışına çıkarak ucuz ve niteliksiz işgücü kaynağı haline dönüşmelerine zemin hazırlanmıştır. İşletmeler önceden çalışan sayısının ancak yüzde 10’u kadar stajyer öğrenci çalıştırabiliyorken, yasa değişikliğiyle bu sınırlama tamamen kaldırılmış ve çocuk emeği sömürüsünün sınırları genişletilmiştir. Bu durum bir taraftan çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasına hizmet ederken, diğer yandan da eğitimin niceliksel ve niteliksel gelişimine de olumsuz etkilerde bulunacaktır.”
4+4+4 dayatmasına karşı
tepkimizi göstermeye kararlıyız
Yıldız, herkesi MEB’in, “taraflı, bilinçli ve yanlış bilgilendirme çalışmalarına” karşı, çocukların ve ülkenin geleceğine sahip çıkmak için mücadele etmeye çağırarak, şunları ekledi: “4+4+4 dayatmasına karşı tüm ülke çapında bir süredir sürdürdüğümüz çalışmalar, Eylül ayından itibaren daha da büyüyerek ve yaygınlaşarak devam edecektir. AKP’nin eğitim biliminin en temel ilkelerini göz ardı ederek hayata geçirmeye çalıştığı 4+4+4 dayatmasına karşı tepkilerimizi, tüm Türkiye çapında kitlesel ve yaygın eylem ve etkinliklerle göstermeye kararlıyız. Eğitim Sen öncülüğünde, 11 Eylül’de Türkiye’nin dört bir tarafından başlatılacak olan ve 15 Eylül Cumartesi günü Ankara’da merkezi bir eylem ve basın açıklaması ile sürdürülecek faaliyetlerin ülkenin dört bir yanında yaygınlaşması için var gücümüzle çalışacağımızın bilinmesini istiyoruz.”