Bakan Dinçer, 70 şehirde artık altyapı sorunlarının çözüldüğünü belirterek ''Sadece 11 ilimizde ağır bir şekilde fiziki yetersizlikler söz konusu. Maalesef onlardan biri de İstanbul'' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Kültür Üniversitesi işbirliğinde Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen ''YÖNVER Ödülleri'' töreninde yaptığı konuşmada, YÖNVER projesini, Milli Eğitim Bakanlığı uygulaması ve tarihinde oldukça önemli bir zihniyet değişiminin başlangıcı olarak değerlendirdiğini belirtti.
Performansın ölçülmesi, başarılı insanların takdir ve onların teşvik edilmesinin kendisine göre 2 anlamının olduğunu dile getiren Dinçer, şimdiye kadar Türk kamu bürokrasisinde cezalandırmaya dayalı yönetim anlayışından farklı bir anlayışa imza atıldığını ifade etti.
Bu zamana kadar aslında kamu bürokrasisinde genellikle çalışan insanların yeni uygulamalarının teşvik edilmediğini, yeni projelerinin önünün kesildiğini belirten Dinçer, ''İnsanların yeni şeyler yapması çok arzu edilmedi. Bu uygulama, Türk kamu yönetimi anlayışındaki cezalandırma fikrinden çok başarılı olanların ödüllendirileceği fikrine bir geçişi temsil eder. Bu zamana kadar kamu yönetim sistemi içerisinde daha sübjektif olarak değerlendirildiler. Siyasi partisine göre, inancına göre, mezhebine göre, kılığına, kıyafetine göre, cinsiyetine göre, farklı şekillere göre değerlendirildiler. Halbuki performans ölçülerinin ortaya konulması insanlarımız için objektif bir ölçü koymak demek ve o ölçüye göre, az önce saydığım tüm kriterlerin dışında bir değerlendirmeyi ifade eder'' diye konuştu.
-19 Mayıs törenleri-
Eğitimin niteliği konusunda sadece öğretmen ve öğrencinin derste yaptığı eylemler olarak görülen bir yapının yetersiz kalacağını dile getiren Dinçer, eğitimin sadece derste yapılan bir uygulama olarak algılanmaması gerektiğini, eğitimin her alanda var olması, hayatın her saniyesinde, her fiziki alanda olması gerektiğini ifade etti.
Milli Eğitim Bakanı Bakanı Dinçer, konuşmasında şunları kaydetti: ''Derslikler, okul koridorları, okul bahçeleri, sokaklar, evler, oturma odaları, aslında birer eğitim alanı olarak düşünülmedikçe ve o alanlarda eğitimi devam ettirmedikçe eğitimin niteliğini arttıramayacağımızı bilmeliyiz. Tabii ki derslik eğitim için çok önemli bir yer. Hayata dair temel bilgilerin aktarıldığı bir alan. Bugün içinde bulunduğumuz yapıya lütfen bir geri dönüp bakın. Çocuklarımız acaba ne kadar okuldalar? Özellikle ikinci yarıdan itibaren, Mart ayından itibaren çocuklarımızın önemli bir kısmının SBS için, üniversiteye hazırlık sınavları için dershanelere gittiklerini görsek içimiz sızlar. Yine benzer şekilde bayramlar veya benzeri müsamereler, spor yarışmaları veya ona benzer uygulamalar nedeniyle çocuklarımızın önemli bir kısmının okul dışında olduklarını lütfen hesap edin. 19 Mayıs törenleri için sadece zaten var olan ve uygulanmayan bir yönetmeliği uygulayalım dediğimizde ben şunu yapmak istedim. 200 binden fazla öğrencimizin 2,5 aya yakın okuldan uzaklaşmalarını istemedim. Eğer öğrenci sırası olmazsa, dersinin başında olmazsa o zaman biz çocuğumuzu nasıl eğiteceğiz? Sınıfa girip ders yapılmazsa veya sınıfta öğrenci yok deyip ders yapmaktan imtina edilirse o zaman çocuğa biz ne zaman ve nerede ders vereceğimizi sorgulamak zorundayız.''
''Öğretmenlerimiz için de bir yeterlilik
sistemi uygulamasına geçeceğiz."
Dinçer, öğretmenler için bir yeterlilik sistemi uygulamasına geçeceklerini belirterek ''Öğretmenlerimizin mesleki gelişimlerinin sağlanması, onların yeterliliklerinin ölçülmesiyle ilgili bir uygulamayı da ayrıca koyacağız'' dedi.
Dinçer, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Kültür Üniversitesi işbirliğinde Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen ''YÖNVER Ödülleri'' dağıtım töreninde yaptığı konuşmada, bakanlık olarak aslında hazırlıklarını büyük oranda tamamlandıkları 2 uygulamanın olduğunu belirtti.
Bunlardan birinin okul müdürleri, il ve ilçe müdürlerine yönelik olarak performans uygulama sistemi olduğunu dile getiren Dinçer, bundan sonra okulların her birisini yerel, ulusal ve uluslararası başarılarını takip eden, bunları kıyaslayan bir yönetim sistemini uygulamaya koymak için çaba sarf ettiklerini anlattı.
Dinçer, her bir il ve ilçe için stratejik performanslar belirledikleri gibi ulusal düzeyde milli eğitim sisteminin stratejik hedeflerinin ne oranda gerçekleştiğini, yerelde ne oranda başarıyla uygulandığını ortaya koyacak çalışmanın içinde olduklarını ifade etti.
Ömer Dinçer, ''Öğretmenlerimiz için de bir yeterlilik sistemi uygulamasına geçeceğiz. Bunun altını çizerek söylüyorum. Öğretmenler için performans kavramını kullanmadım. Öğretmenlerimizin mesleki gelişimlerinin sağlanması, onların yeterliliklerinin ölçülmesiyle ilgili bir uygulamayı da ayrıca koyacağız. Okul yönetimi, il ve ilçe yönetimleri için performans sistemi uygulamasını ortaya koyacağız. Çünkü bu size sübjektif denetimden, ölçümlerden daha çok objektif ve insanların amaca dönük başarılarını belirlemeye yardımcı olacak'' şeklinde konuştu.
Özellikle bu zamana kadarki kamu yönetimi tecrübesi sübjektif esaslar üzerinde kurulu olan bir yönetim sisteminden objektif sistemler üzerine dayalı bir yönetim sistemine geçildiğinde bunun çok kolay olmayacağını söyleyen Dinçer, şunları kaydetti:
''Aslında bizim şimdiye kadar çok başarılı olarak gördüğümüz okul, performans sistemini ortaya koyduğumuzda belki de başarılı gözükmeyecektir. Çünkü normalde sezgisel bir zemin üzerine kurulmuş olan bir yapı içinde, propagandasını iyi yapan, halkla ilişkiler çalışmasını iyi yürüten, tanıtım faaliyetlerini etkin şekilde yürüten tüm kurumlar çok başarılı gözükürler. Performans sistemleri normalde tepe yöneticilerinin genel kamuoyunun başarılı gördükleri dışında gerçek anlamda başarısı yüksek kurumları ve kişileri ortaya çıkartır. Performans sisteminin aslında Türkiye'de gerçekliğe doğru adım atacağı bir sonuç çıkaracağı kanaatindeyim. Türk eğitim sistemi içinde, kamu yönetimi sistemi içinde bizde daha çok şekil önem kazanır, görüntü önemlidir, dolayısıyla bir ölçüm sistemi olmadığı için de daha çok bir hamaset bizim çok ciddi bir yöntem olarak kullanılır.''
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Kültür Üniversitesi işbirliğinde Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen ''YÖNVER Ödülleri'' töreninde yaptığı konuşmada, YÖNVER projesini, Milli Eğitim Bakanlığı uygulaması ve tarihinde oldukça önemli bir zihniyet değişiminin başlangıcı olarak değerlendirdiğini belirtti.
Performansın ölçülmesi, başarılı insanların takdir ve onların teşvik edilmesinin kendisine göre 2 anlamının olduğunu dile getiren Dinçer, şimdiye kadar Türk kamu bürokrasisinde cezalandırmaya dayalı yönetim anlayışından farklı bir anlayışa imza atıldığını ifade etti.
Bu zamana kadar aslında kamu bürokrasisinde genellikle çalışan insanların yeni uygulamalarının teşvik edilmediğini, yeni projelerinin önünün kesildiğini belirten Dinçer, ''İnsanların yeni şeyler yapması çok arzu edilmedi. Bu uygulama, Türk kamu yönetimi anlayışındaki cezalandırma fikrinden çok başarılı olanların ödüllendirileceği fikrine bir geçişi temsil eder. Bu zamana kadar kamu yönetim sistemi içerisinde daha sübjektif olarak değerlendirildiler. Siyasi partisine göre, inancına göre, mezhebine göre, kılığına, kıyafetine göre, cinsiyetine göre, farklı şekillere göre değerlendirildiler. Halbuki performans ölçülerinin ortaya konulması insanlarımız için objektif bir ölçü koymak demek ve o ölçüye göre, az önce saydığım tüm kriterlerin dışında bir değerlendirmeyi ifade eder'' diye konuştu.
-19 Mayıs törenleri-
Eğitimin niteliği konusunda sadece öğretmen ve öğrencinin derste yaptığı eylemler olarak görülen bir yapının yetersiz kalacağını dile getiren Dinçer, eğitimin sadece derste yapılan bir uygulama olarak algılanmaması gerektiğini, eğitimin her alanda var olması, hayatın her saniyesinde, her fiziki alanda olması gerektiğini ifade etti.
Milli Eğitim Bakanı Bakanı Dinçer, konuşmasında şunları kaydetti: ''Derslikler, okul koridorları, okul bahçeleri, sokaklar, evler, oturma odaları, aslında birer eğitim alanı olarak düşünülmedikçe ve o alanlarda eğitimi devam ettirmedikçe eğitimin niteliğini arttıramayacağımızı bilmeliyiz. Tabii ki derslik eğitim için çok önemli bir yer. Hayata dair temel bilgilerin aktarıldığı bir alan. Bugün içinde bulunduğumuz yapıya lütfen bir geri dönüp bakın. Çocuklarımız acaba ne kadar okuldalar? Özellikle ikinci yarıdan itibaren, Mart ayından itibaren çocuklarımızın önemli bir kısmının SBS için, üniversiteye hazırlık sınavları için dershanelere gittiklerini görsek içimiz sızlar. Yine benzer şekilde bayramlar veya benzeri müsamereler, spor yarışmaları veya ona benzer uygulamalar nedeniyle çocuklarımızın önemli bir kısmının okul dışında olduklarını lütfen hesap edin. 19 Mayıs törenleri için sadece zaten var olan ve uygulanmayan bir yönetmeliği uygulayalım dediğimizde ben şunu yapmak istedim. 200 binden fazla öğrencimizin 2,5 aya yakın okuldan uzaklaşmalarını istemedim. Eğer öğrenci sırası olmazsa, dersinin başında olmazsa o zaman biz çocuğumuzu nasıl eğiteceğiz? Sınıfa girip ders yapılmazsa veya sınıfta öğrenci yok deyip ders yapmaktan imtina edilirse o zaman çocuğa biz ne zaman ve nerede ders vereceğimizi sorgulamak zorundayız.''
''Öğretmenlerimiz için de bir yeterlilik
sistemi uygulamasına geçeceğiz."
Dinçer, öğretmenler için bir yeterlilik sistemi uygulamasına geçeceklerini belirterek ''Öğretmenlerimizin mesleki gelişimlerinin sağlanması, onların yeterliliklerinin ölçülmesiyle ilgili bir uygulamayı da ayrıca koyacağız'' dedi.
Dinçer, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Kültür Üniversitesi işbirliğinde Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen ''YÖNVER Ödülleri'' dağıtım töreninde yaptığı konuşmada, bakanlık olarak aslında hazırlıklarını büyük oranda tamamlandıkları 2 uygulamanın olduğunu belirtti.
Bunlardan birinin okul müdürleri, il ve ilçe müdürlerine yönelik olarak performans uygulama sistemi olduğunu dile getiren Dinçer, bundan sonra okulların her birisini yerel, ulusal ve uluslararası başarılarını takip eden, bunları kıyaslayan bir yönetim sistemini uygulamaya koymak için çaba sarf ettiklerini anlattı.
Dinçer, her bir il ve ilçe için stratejik performanslar belirledikleri gibi ulusal düzeyde milli eğitim sisteminin stratejik hedeflerinin ne oranda gerçekleştiğini, yerelde ne oranda başarıyla uygulandığını ortaya koyacak çalışmanın içinde olduklarını ifade etti.
Ömer Dinçer, ''Öğretmenlerimiz için de bir yeterlilik sistemi uygulamasına geçeceğiz. Bunun altını çizerek söylüyorum. Öğretmenler için performans kavramını kullanmadım. Öğretmenlerimizin mesleki gelişimlerinin sağlanması, onların yeterliliklerinin ölçülmesiyle ilgili bir uygulamayı da ayrıca koyacağız. Okul yönetimi, il ve ilçe yönetimleri için performans sistemi uygulamasını ortaya koyacağız. Çünkü bu size sübjektif denetimden, ölçümlerden daha çok objektif ve insanların amaca dönük başarılarını belirlemeye yardımcı olacak'' şeklinde konuştu.
Özellikle bu zamana kadarki kamu yönetimi tecrübesi sübjektif esaslar üzerinde kurulu olan bir yönetim sisteminden objektif sistemler üzerine dayalı bir yönetim sistemine geçildiğinde bunun çok kolay olmayacağını söyleyen Dinçer, şunları kaydetti:
''Aslında bizim şimdiye kadar çok başarılı olarak gördüğümüz okul, performans sistemini ortaya koyduğumuzda belki de başarılı gözükmeyecektir. Çünkü normalde sezgisel bir zemin üzerine kurulmuş olan bir yapı içinde, propagandasını iyi yapan, halkla ilişkiler çalışmasını iyi yürüten, tanıtım faaliyetlerini etkin şekilde yürüten tüm kurumlar çok başarılı gözükürler. Performans sistemleri normalde tepe yöneticilerinin genel kamuoyunun başarılı gördükleri dışında gerçek anlamda başarısı yüksek kurumları ve kişileri ortaya çıkartır. Performans sisteminin aslında Türkiye'de gerçekliğe doğru adım atacağı bir sonuç çıkaracağı kanaatindeyim. Türk eğitim sistemi içinde, kamu yönetimi sistemi içinde bizde daha çok şekil önem kazanır, görüntü önemlidir, dolayısıyla bir ölçüm sistemi olmadığı için de daha çok bir hamaset bizim çok ciddi bir yöntem olarak kullanılır.''