Tüm Türkiye’de büyük bir coşku ile kutlanan 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı Kırkayak Parkı’nda da yüzlerce kişinin katılı ile kutlandı. Alanda yapılan konuşmaların ardından halaylar çekildi, türküler söylendi
DİSK, TMMO, TTB, Türk-İş ve KESK organizasyonunda düzenlenen 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı Kırkayak Parkı’nda kutlandı. Kutlamalara siyasi partiler ve STK ile birlikte yüzlerce işçi ve emekçi katıldı. Kutlamalar, STK temsilcilerinin konuşmalarının ardından halay ve türkülerle devam etti.
DİSK Bölge Temsilcisi Ali Güdücü, “Bugün enflasyonla, zamlarla, pahalılık ile her gün ücretlerimiz eriyor, ekmeğimiz küçülüyor. Bugün işsizlik rekordan rekora koşuyor. 7.5 milyon işsiz ve ailesi açlıkla yoksullukla mücadele ederken, İşsizlik Sigortası Fonundaki paralar patronları, bankaları kurtarmak için gasp ediliyor” diye konuşurken, KESK Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, “İş cinayetlerine, işçinin birikimine, kıdem tazminatına göz dikenlere, emekçiye zorunlu BES’le soygunu dayatanlara karşı omuz omuza yürüyen biz emekçiler kazanacağız” dedi.
Ultra zenginliğin yanında
süper yoksulluk da artıyor
TÜMTİS Gaziantep Şube Başkanı Mahmut Canyurt, “Bugün 1 Mayıs gündemimizi; geçim sıkıntısı, haklarımızı yönelik saldırılar oluşturuyor. Dünya ekonomisi gelişiyor, milyarder sayısı artıyor. Bugün süper zengin bir kişinin geliri bile bir ülkeyi geçindirecek büyüklükte ancak ultra zenginliğin yanında süper yoksulluk da artıyor” ifadelerini kullanırken, Gaziantep-Kilis Tabipler Odası Başkanı Ramazan Sürücü, “Demokrasi işçinin, emekçinin ekmeği suyudur. Demokrasi soluduğumuz hava kadar vazgeçilmezdir. Bu nedenle demokrasi talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
‘Kardeşlik, eşitlik, barış
ve özgürlük’ diye haykırıyoruz
Krizin faturasını biz değil sermaye ve krizi yaratanlar ödeyecek” diyen
KESK Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, “Erkek şiddetine, cinsel tacize, tecavüze karşı, krizin bedelini evde ayrı işte ayrı ödetenlere, kadınların nasıl yaşamaları gerektiğini “salık verenlere,” Galatasaray meydanında çocuklarının akıbetini soran anneler, cezaevlerindeki çocukları için kaygıyla bekleyen anneler, cumartesi anneleri, feministler, işçi kadınlar, işsiz kadınlar, 1 Mayıs alanında bedenimiz kimliğimiz emeğimiz bizimdir diye topluma nefret tohumları ekmeye çalışanlara, toplumu ayrıştırma girişimlerine, insanlık dışı linçlere inat tüm farklılıklarımızla yan yana 1 Mayıs alanlarında ‘Kardeşlik, eşitlik, barış ve özgürlük’ diye haykırıyoruz” diye açıklama yaptı.
1 Mayıs alanında umudu
büyütüyor ve haykırıyoruz
Ersönmez, “Savaşlara, doğanın, tarihin, hayatların yok edilmesine karşı barışta ısrar edenleriz. Biz işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, yoksullar, ezilenler, 1 Mayıs alanında umudu büyütüyor ve haykırıyoruz. Barış kazanacak. Emperyalist paylaşım savaşlarıyla başka ülkelerde yaşamak zorunda kalan mültecilerin maruz kaldığı ırkçılık, yoğunlaşan emek sömürüsü, güvencesiz ve ucuz iş gücü olarak kullanılmalarına karşı, yaşasın halkların kardeşliği ve emekçilerin birliği diyerek, son yıllarda hızla artan, çocuklara yönelik şiddet taciz ve istismara karşı ‘Susmayarak, güzel günler göreceğiz çocuklar’ diyebilmek için 1Mayıs meydanlarındayız” ifadelerine yer verdi.
Ücretler her gün erirken
bir de cebimize göz dikiyorlar
Kıdem tazminatına göz dikildiğini kaydeden DİSK Bölge Temsilcisi Ali Güdücü, “Kıdem tazminatımız fona devredilerek, işçilerin işten atılmasını maliyetsiz hale getirmek istiyorlar. Kıdem tazminatımızı fona devredilerek, bu hakkımızı gasp etmek istiyorlar. İşçiler açlık ve yoksulluk sınırındaki ücretlerle yaşamaya çalışırken, ücretler her gün erirken bir de cebimize göz dikiyorlar. Zorunlu BES adı altında hepimizden yeni bir kesinti yapmayı planlıyorlar. Zaten düşen ücretlerimize el uzatmaya kalkıyorlar. Emeklilikte yaşa takılanların mağduriyeti yetmemiş gibi şimdi emekli olmayı zorlaştıracak yeni kararlar almayı planlıyorlar. Bu pervasızlığın nedenini görmemiz gerekiyor. Ülkemizde kurulan yeni rejimde gücün tek kişide toplanması, sorunların çözümünü ve işçilerin hak aramasını zorlaştırmakta” diye konuştu.
İnsanca yaşanacak
bir memleket istiyoruz
“Bu ülkede Anayasal bir hak olan grevi yasaklamakla övünen bir iktidar var” diyerek konuşmasına devam eden Güdücü, “Bu ülkede sokaklarda, meydanlarda ve hatta mahkemelerde hakkını savunmanın mümkün olmadığı bir düzen var. Bu ülkede patronların ve iktidarın sesi olan, işçi sınıfının dertlerine yabancı, küçük bir azınlığa hizmet eden bir medyanın hakimiyeti var. Sermayenin çıkarları doğrultusunda, hukuksuz ve keyfi bir biçimde yönetilen bir ülke, işçi sınıfı için yaşanabilir bir memleket olmaktan daha da uzaklaşmakta. Bizler küçük bir azınlık için değil, bir avuç patron için değil, halkın emekçi çoğunluğu için insanca yaşanacak bir memleket istiyoruz” dedi.
Krizden kurtulmanın yolu İMF ve
benzeri reçeteler hazırlamak değil
Ekonomik kriz nedeniyle satın almak işçilerin satın alma gücünün düştüğünü vurgulayan TÜMTİS Gaziantep Şube Başkanı Mahmut Canyurt, iğneden ipliğe birbiri ardına yapılan zamlar emekçinin belini büktüğünü söylerken, “Bizler için patates soğan gibi temel gıda maddeleri dahi ‘lüks’ haline geldi. Bugün ülkenin içinde bulunduğu krizin faturasını biz emekçilerin sırtına yıkmak istiyorlar. Reform paketi adı altında kıdem tazminatınızı gasp etmek, vergi yükünü daha da artırmak, emeklilik sistemini iyice budayıp geriye götürmek istiyorlar. Hayır. Bu krizi biz yaratmadık, krizin nedeni biz değiliz; bedelini de biz ödemeyeceğiz. Krizden kurtulmanın yolu İMF ve benzeri reçeteler hazırlamak değildir. Adın ne olursa olsun hazırlanan her program biz emekliler için daha fazla açlık daha fazla yoksulluk anlamına geliyor. Başta kıdem tazminatınızı olmak üzere işçinin hak ve özgürlüklerinin geriletecek her türlü programın karşısında olacağız. Buradan güçlü bir şekilde haykırıyoruz. Kıdem tazminatı örgütlü-örgütsüz tüm emekçilerin hakkıdır. Kıdem tazminatı geleceğimizdir, iş güvencemizdir. Kıdem tazminatı kızlarımızın gelinliği, oğullarımızın damatlığıdır. Kıdem tazminatının gaspına asla izin vermeyeceğiz” diye açıklama yaptı.
Geçici ve taşeron
işçilere kadro istiyoruz
Vergi de adalet istediklerini bir kez daha hatırlatan Canyurt, “Adil bir vergi politikası olmalı. ‘az kazanından az çok kazanan da çok’ ilkesi geçerli olmalı. Geçici ve taşeron işçilere kadro istiyoruz. Taşeron çalışmaya son verilmeli. Taşeron şirketleri işçi sağlığı ve iş güvenliğini hiçe sayıyor. Taşeron çalışma can alıyor. İş cinayetleri durmak bilmiyor. İş cinayetlerinde Avrupa birincisi olan Türkiye'de günde ortalama 6 işçi hayatını kaybediyor. Güvencesizlik kalıcı hale geliyor. Böylesine bir ortamda sendikasızlık dayatılıyor. Hakkını arayan işçi kapı önüne konuluyor. İşsizlik adeta patladı. Yüzde 14.7’lik işsizlik ordusu ile yüzyılın en yüksek işsizliğine yaşıyoruz” şeklinde ifadeler kullandı.
Demokrasi talebimizden
asla vazgeçmeyeceğiz
Son 15-20 yılda erozyona uğramayan hiçbir kurumun kalmadığına vurgu yapan Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Ramazan Sürücü, “Demokrasinin olmazsa olmazı; kuvvetler ayrılığı büyük yara aldı. Basın ve ifade özgürlüğü rafa kaldırıldı. Sivil toplum kuruluşları hiçe sayılmaya devam ediyor. Yaratılan mağduriyet saymakla bitmez. Ancak bizler biliyoruz ki demokrasi işçinin, emekçinin ekmeği suyudur. Demokrasi soluduğumuz hava kadar vazgeçilmezdir. Bu nedenle demokrasi talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Sağlıkçılara yönelik şiddet
toplumsal bir salgın haline geldi
Sürücü, “Uygulanmakta olan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın hayatımıza sokmuş olduğu rekabet, müşteri memnuniyeti, performansa dayalı ek ödeme sistemi ve maliyette verimlilik gibi kavramlar, sağlık ortamının huzurunu bozmuştur. Sağlık hizmetlerinin kalitesinin iyileştirmemiş, kışkırtılmış sağlık hizmeti talebi sağlık çalışanları tarafından karşılanamaz hale gelmiştir. Emeğimiz değersizleşmiş, ekonomik, sosyal ve özlük haklarımız budanmış, hasta-hekim ilişkisi deforme olmuştur. Yetkililerin kullanmış oldukları ötekileştirici, değersizleştirici ve bizleri hedef gösteren hürmetsiz söylemler nedeniyle sağlıkçılara yönelik şiddet toplumsal bir salgın haline gelmiştir” diye ifadeler kullandı. Hüseyin Karataş
DİSK, TMMO, TTB, Türk-İş ve KESK organizasyonunda düzenlenen 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı Kırkayak Parkı’nda kutlandı. Kutlamalara siyasi partiler ve STK ile birlikte yüzlerce işçi ve emekçi katıldı. Kutlamalar, STK temsilcilerinin konuşmalarının ardından halay ve türkülerle devam etti.
DİSK Bölge Temsilcisi Ali Güdücü, “Bugün enflasyonla, zamlarla, pahalılık ile her gün ücretlerimiz eriyor, ekmeğimiz küçülüyor. Bugün işsizlik rekordan rekora koşuyor. 7.5 milyon işsiz ve ailesi açlıkla yoksullukla mücadele ederken, İşsizlik Sigortası Fonundaki paralar patronları, bankaları kurtarmak için gasp ediliyor” diye konuşurken, KESK Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, “İş cinayetlerine, işçinin birikimine, kıdem tazminatına göz dikenlere, emekçiye zorunlu BES’le soygunu dayatanlara karşı omuz omuza yürüyen biz emekçiler kazanacağız” dedi.
Ultra zenginliğin yanında
süper yoksulluk da artıyor
TÜMTİS Gaziantep Şube Başkanı Mahmut Canyurt, “Bugün 1 Mayıs gündemimizi; geçim sıkıntısı, haklarımızı yönelik saldırılar oluşturuyor. Dünya ekonomisi gelişiyor, milyarder sayısı artıyor. Bugün süper zengin bir kişinin geliri bile bir ülkeyi geçindirecek büyüklükte ancak ultra zenginliğin yanında süper yoksulluk da artıyor” ifadelerini kullanırken, Gaziantep-Kilis Tabipler Odası Başkanı Ramazan Sürücü, “Demokrasi işçinin, emekçinin ekmeği suyudur. Demokrasi soluduğumuz hava kadar vazgeçilmezdir. Bu nedenle demokrasi talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
‘Kardeşlik, eşitlik, barış
ve özgürlük’ diye haykırıyoruz
Krizin faturasını biz değil sermaye ve krizi yaratanlar ödeyecek” diyen
KESK Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, “Erkek şiddetine, cinsel tacize, tecavüze karşı, krizin bedelini evde ayrı işte ayrı ödetenlere, kadınların nasıl yaşamaları gerektiğini “salık verenlere,” Galatasaray meydanında çocuklarının akıbetini soran anneler, cezaevlerindeki çocukları için kaygıyla bekleyen anneler, cumartesi anneleri, feministler, işçi kadınlar, işsiz kadınlar, 1 Mayıs alanında bedenimiz kimliğimiz emeğimiz bizimdir diye topluma nefret tohumları ekmeye çalışanlara, toplumu ayrıştırma girişimlerine, insanlık dışı linçlere inat tüm farklılıklarımızla yan yana 1 Mayıs alanlarında ‘Kardeşlik, eşitlik, barış ve özgürlük’ diye haykırıyoruz” diye açıklama yaptı.
1 Mayıs alanında umudu
büyütüyor ve haykırıyoruz
Ersönmez, “Savaşlara, doğanın, tarihin, hayatların yok edilmesine karşı barışta ısrar edenleriz. Biz işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, yoksullar, ezilenler, 1 Mayıs alanında umudu büyütüyor ve haykırıyoruz. Barış kazanacak. Emperyalist paylaşım savaşlarıyla başka ülkelerde yaşamak zorunda kalan mültecilerin maruz kaldığı ırkçılık, yoğunlaşan emek sömürüsü, güvencesiz ve ucuz iş gücü olarak kullanılmalarına karşı, yaşasın halkların kardeşliği ve emekçilerin birliği diyerek, son yıllarda hızla artan, çocuklara yönelik şiddet taciz ve istismara karşı ‘Susmayarak, güzel günler göreceğiz çocuklar’ diyebilmek için 1Mayıs meydanlarındayız” ifadelerine yer verdi.
Ücretler her gün erirken
bir de cebimize göz dikiyorlar
Kıdem tazminatına göz dikildiğini kaydeden DİSK Bölge Temsilcisi Ali Güdücü, “Kıdem tazminatımız fona devredilerek, işçilerin işten atılmasını maliyetsiz hale getirmek istiyorlar. Kıdem tazminatımızı fona devredilerek, bu hakkımızı gasp etmek istiyorlar. İşçiler açlık ve yoksulluk sınırındaki ücretlerle yaşamaya çalışırken, ücretler her gün erirken bir de cebimize göz dikiyorlar. Zorunlu BES adı altında hepimizden yeni bir kesinti yapmayı planlıyorlar. Zaten düşen ücretlerimize el uzatmaya kalkıyorlar. Emeklilikte yaşa takılanların mağduriyeti yetmemiş gibi şimdi emekli olmayı zorlaştıracak yeni kararlar almayı planlıyorlar. Bu pervasızlığın nedenini görmemiz gerekiyor. Ülkemizde kurulan yeni rejimde gücün tek kişide toplanması, sorunların çözümünü ve işçilerin hak aramasını zorlaştırmakta” diye konuştu.
İnsanca yaşanacak
bir memleket istiyoruz
“Bu ülkede Anayasal bir hak olan grevi yasaklamakla övünen bir iktidar var” diyerek konuşmasına devam eden Güdücü, “Bu ülkede sokaklarda, meydanlarda ve hatta mahkemelerde hakkını savunmanın mümkün olmadığı bir düzen var. Bu ülkede patronların ve iktidarın sesi olan, işçi sınıfının dertlerine yabancı, küçük bir azınlığa hizmet eden bir medyanın hakimiyeti var. Sermayenin çıkarları doğrultusunda, hukuksuz ve keyfi bir biçimde yönetilen bir ülke, işçi sınıfı için yaşanabilir bir memleket olmaktan daha da uzaklaşmakta. Bizler küçük bir azınlık için değil, bir avuç patron için değil, halkın emekçi çoğunluğu için insanca yaşanacak bir memleket istiyoruz” dedi.
Krizden kurtulmanın yolu İMF ve
benzeri reçeteler hazırlamak değil
Ekonomik kriz nedeniyle satın almak işçilerin satın alma gücünün düştüğünü vurgulayan TÜMTİS Gaziantep Şube Başkanı Mahmut Canyurt, iğneden ipliğe birbiri ardına yapılan zamlar emekçinin belini büktüğünü söylerken, “Bizler için patates soğan gibi temel gıda maddeleri dahi ‘lüks’ haline geldi. Bugün ülkenin içinde bulunduğu krizin faturasını biz emekçilerin sırtına yıkmak istiyorlar. Reform paketi adı altında kıdem tazminatınızı gasp etmek, vergi yükünü daha da artırmak, emeklilik sistemini iyice budayıp geriye götürmek istiyorlar. Hayır. Bu krizi biz yaratmadık, krizin nedeni biz değiliz; bedelini de biz ödemeyeceğiz. Krizden kurtulmanın yolu İMF ve benzeri reçeteler hazırlamak değildir. Adın ne olursa olsun hazırlanan her program biz emekliler için daha fazla açlık daha fazla yoksulluk anlamına geliyor. Başta kıdem tazminatınızı olmak üzere işçinin hak ve özgürlüklerinin geriletecek her türlü programın karşısında olacağız. Buradan güçlü bir şekilde haykırıyoruz. Kıdem tazminatı örgütlü-örgütsüz tüm emekçilerin hakkıdır. Kıdem tazminatı geleceğimizdir, iş güvencemizdir. Kıdem tazminatı kızlarımızın gelinliği, oğullarımızın damatlığıdır. Kıdem tazminatının gaspına asla izin vermeyeceğiz” diye açıklama yaptı.
Geçici ve taşeron
işçilere kadro istiyoruz
Vergi de adalet istediklerini bir kez daha hatırlatan Canyurt, “Adil bir vergi politikası olmalı. ‘az kazanından az çok kazanan da çok’ ilkesi geçerli olmalı. Geçici ve taşeron işçilere kadro istiyoruz. Taşeron çalışmaya son verilmeli. Taşeron şirketleri işçi sağlığı ve iş güvenliğini hiçe sayıyor. Taşeron çalışma can alıyor. İş cinayetleri durmak bilmiyor. İş cinayetlerinde Avrupa birincisi olan Türkiye'de günde ortalama 6 işçi hayatını kaybediyor. Güvencesizlik kalıcı hale geliyor. Böylesine bir ortamda sendikasızlık dayatılıyor. Hakkını arayan işçi kapı önüne konuluyor. İşsizlik adeta patladı. Yüzde 14.7’lik işsizlik ordusu ile yüzyılın en yüksek işsizliğine yaşıyoruz” şeklinde ifadeler kullandı.
Demokrasi talebimizden
asla vazgeçmeyeceğiz
Son 15-20 yılda erozyona uğramayan hiçbir kurumun kalmadığına vurgu yapan Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Ramazan Sürücü, “Demokrasinin olmazsa olmazı; kuvvetler ayrılığı büyük yara aldı. Basın ve ifade özgürlüğü rafa kaldırıldı. Sivil toplum kuruluşları hiçe sayılmaya devam ediyor. Yaratılan mağduriyet saymakla bitmez. Ancak bizler biliyoruz ki demokrasi işçinin, emekçinin ekmeği suyudur. Demokrasi soluduğumuz hava kadar vazgeçilmezdir. Bu nedenle demokrasi talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Sağlıkçılara yönelik şiddet
toplumsal bir salgın haline geldi
Sürücü, “Uygulanmakta olan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın hayatımıza sokmuş olduğu rekabet, müşteri memnuniyeti, performansa dayalı ek ödeme sistemi ve maliyette verimlilik gibi kavramlar, sağlık ortamının huzurunu bozmuştur. Sağlık hizmetlerinin kalitesinin iyileştirmemiş, kışkırtılmış sağlık hizmeti talebi sağlık çalışanları tarafından karşılanamaz hale gelmiştir. Emeğimiz değersizleşmiş, ekonomik, sosyal ve özlük haklarımız budanmış, hasta-hekim ilişkisi deforme olmuştur. Yetkililerin kullanmış oldukları ötekileştirici, değersizleştirici ve bizleri hedef gösteren hürmetsiz söylemler nedeniyle sağlıkçılara yönelik şiddet toplumsal bir salgın haline gelmiştir” diye ifadeler kullandı. Hüseyin Karataş