Gaziantep'te, tarihi Zincirli Bedesten'de bir koleksiyoncu tarafından satışa sunulan 110 yıllık orijinal gramofon alıcısını bekliyor.
Gökgöz, gramofonla ilgili şu bilgileri verdi: ''Weko marka gramofonun en önemli özelliği hoparlörünün tahta olması. Alet hala çalışır durumda ve çıkardığı ses oldukça net. Gramofon tamamıyla elle imal edilmiş, hoparlörün içi de tamamen tahta. Gramofon manüel olarak çalışıyor. Bölümlerine baktığımızda bir ses seviyesi bir de devir ayarları bulunuyor. Tüm dünyada antika meraklıları tarafından halen dinlenmekte. Evlerde aksesuar olarak da kullanılıyor. 1900'lü yıllarda Almanya'da imal edilmiş ve o yıllardan günümüze kadar sağlam bir şekilde kalmıştır. Özgünlüğünü bozmadan günümüze gelmesi ise insanları, inceleyenleri oldukça şaşırtıyor. Ayrıca, içerisindeki mekanizması ve aletin kendisi tamamıyla orijinaldır.''
Gramofonun en önemli özelliklerinden birinin de sesinin çok düzgün çıkması olduğunu belirten Gökgöz, sesinin netliğinin hoparlörünün tahta olmasından kaynaklandığını, özel iğnesi sayesinde normal plak dışında taş plağı da çaldığını vurguladı.
Türkiye, gramofonla nispeten geç bir tarihte, 1920'li yılların başında tanıştı. Müziği, konser salonlarından çıkarıp her yerde dinlenebilir hale getiren gramofon, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de coşkuyla karşılandı. Önceleri belirli bir kesimin evlerine girebilen gramofon, zamanla yayıldı. Dede Efendi, Hafız Burhan, Münir Nurettin Selçuk gibi bestekar ve müzisyen bu aygıt sayesinde tanındı. 1960'larda pikapların yaygınlaşması, yorgun gramofonların da sonu oldu AA
Gökgöz, gramofonla ilgili şu bilgileri verdi: ''Weko marka gramofonun en önemli özelliği hoparlörünün tahta olması. Alet hala çalışır durumda ve çıkardığı ses oldukça net. Gramofon tamamıyla elle imal edilmiş, hoparlörün içi de tamamen tahta. Gramofon manüel olarak çalışıyor. Bölümlerine baktığımızda bir ses seviyesi bir de devir ayarları bulunuyor. Tüm dünyada antika meraklıları tarafından halen dinlenmekte. Evlerde aksesuar olarak da kullanılıyor. 1900'lü yıllarda Almanya'da imal edilmiş ve o yıllardan günümüze kadar sağlam bir şekilde kalmıştır. Özgünlüğünü bozmadan günümüze gelmesi ise insanları, inceleyenleri oldukça şaşırtıyor. Ayrıca, içerisindeki mekanizması ve aletin kendisi tamamıyla orijinaldır.''
Gramofonun en önemli özelliklerinden birinin de sesinin çok düzgün çıkması olduğunu belirten Gökgöz, sesinin netliğinin hoparlörünün tahta olmasından kaynaklandığını, özel iğnesi sayesinde normal plak dışında taş plağı da çaldığını vurguladı.
Türkiye, gramofonla nispeten geç bir tarihte, 1920'li yılların başında tanıştı. Müziği, konser salonlarından çıkarıp her yerde dinlenebilir hale getiren gramofon, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de coşkuyla karşılandı. Önceleri belirli bir kesimin evlerine girebilen gramofon, zamanla yayıldı. Dede Efendi, Hafız Burhan, Münir Nurettin Selçuk gibi bestekar ve müzisyen bu aygıt sayesinde tanındı. 1960'larda pikapların yaygınlaşması, yorgun gramofonların da sonu oldu AA