Sabah’a yaptığı açıklamada yargılamaların şeffaf ve hızlı olması gerektiğini vurgulayan Avukat Mehmet Cihan Mercimek, “Bir duruşma gününe 40 dosya ile çıkan hâkimlerin bulunduğu ülkede sağlıklı kararların verilmesini beklemek güçleşecektir” ifadelerini kullandı. “Hukuk devleti ilkesinin tam anlamıyla uygulanması için makul sürede yargılanma hakkı, adil yargılanma hakkı ve savunma hakkının koruma altına alınması gerekmektedir. Özellikle duruşmalara giden avukatlara, hâkimin olmadığı söylenerek, mazeret dilekçesi vermelerinin istenilmesi yargıya olan güveni sarsmaktadır. Bir avukatın, mazereti olmadığı ve duruşmaya girmeye hazır olduğu halde mazeret dilekçesi vermeye zorlanması, hem mesleki etiğe hem de hukuka aykırı bir durumdur” dedi.
Adli yıl içindeki duruşmalar,
adli tatil içerisine bırakılıyor
Mercimek, “Adalete ulaşımın hızlandırılması ve güçlendirilmesi kapsamında, Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen adli yargıda hedef süre uygulamasının yürürlüğe girdiği bu günlerde, uygulamanın sadece hukuk yargılamasında dava açılışı ile birlikte taraflara, ceza yargılamasında ise iddianame ile birlikte taraflara tebliğ edilerek sadece kâğıt üzerinde kaldığı görülmektedir. Özellikle adli yıl içerisinde yapılan duruşmaların, adli tatile yakın veya adli tatilin içerisine bırakıldığı görülmekte, daha sonra ise hâkim ve savcı kararnameleri ile hâkim ve savcıların görev yerleri değişmekle, duruşmalar yapılamamaktadır” diye konuştu.
Duruşmalar, 4 ay
ileriye bırakılıyor
Adli makamlar tarafından, adalete erişimin hızlandırılması adı altında çalışmalar yapıldığını, projeler hazırlandığını ve mevzuat düzenlemelerinin getirildiğini belirten Mercimek, bir dosyadan ötürü ortalama 3-4 ayda bir duruşmanın yapıldığının altını çizdi. “Mahkemelerin, iş yükünü gerekçe göstererek duruşma tarihlerini bu denli ötelemesi yanı sıra, görev yeri değişecek hâkimlerin ise karar vermekten kaçınmaları yargılamaların uzun sürme nedenlerindendir. Özellikle Mayıs ve Haziran ayları, hâkim ve savcı kararnamesinin açıklanmasına ve adli tatile yakın olduğu için bu aylarda mahkemelerce karar verilmemektedir. Yine yapılan duruşmalar da en az 4 ay ileriye bırakılmaktadır. Bu uygulamalar ise bütünüyle adalete ulaşımı güçleştirmekte ve yurttaşların adli makamlara olan güvenini sarsmaktadır” değerlendirmesi yaptı.
Mahkemenin 30-40 dosyadan duruşma
yapması adil yargılama gölge düşürüyor
Avukat Mehmet Cihan Mercimek, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Adalete erişim sorununa ise; hâkimlerin adli tatil süresi ve atama-tayin durumlarını göz önüne alarak duruşma takvimi hazırlaması ve sırf görev yerlerinin değişecek olması hasebiyle karar vermekten kaçınmamaları ile çözüm bulunacaktır. Adalet Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlardan beklentimiz ise hâkim ve savcıların görev yeri değişiklerinin adli tatil hesap edilerek yayınlanması ve mahkeme ve hâkim ihtiyacının bir an evvel karşılanarak hâkim ve savcıların iş yükünü azaltmalarıdır. Bir mahkemenin günde 30-40 dosyadan duruşma yapması adil yargılanma hakkına gölge düşürüyor. Adalet Bakanlığı, ihtiyaç olan adliyelerde ihtiyaç duyulan mahkemeleri ne kadar hızlı kurar ve atamaları tamamlar ise adalete erişim de o kadar hızlı olur. Tüm bu nedenler ile gerekli düzenlemeler yapılır ise avukatların saatlerce duruşma salonu kapısında beklemediği, mazereti olmadığı halde avukatlardan mazeret dilekçesi vermelerinin istenmediği, aynı gün onlarca dosyadan bir hâkimin duruşma yapmak zorunda olmadığı günlere erişir ve hukuk devleti olma yolunda ileri seviyeye ulaşırız” şeklinde açıklama yaptı. Hüseyin Karataş
Adli yıl içindeki duruşmalar,
adli tatil içerisine bırakılıyor
Mercimek, “Adalete ulaşımın hızlandırılması ve güçlendirilmesi kapsamında, Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen adli yargıda hedef süre uygulamasının yürürlüğe girdiği bu günlerde, uygulamanın sadece hukuk yargılamasında dava açılışı ile birlikte taraflara, ceza yargılamasında ise iddianame ile birlikte taraflara tebliğ edilerek sadece kâğıt üzerinde kaldığı görülmektedir. Özellikle adli yıl içerisinde yapılan duruşmaların, adli tatile yakın veya adli tatilin içerisine bırakıldığı görülmekte, daha sonra ise hâkim ve savcı kararnameleri ile hâkim ve savcıların görev yerleri değişmekle, duruşmalar yapılamamaktadır” diye konuştu.
Duruşmalar, 4 ay
ileriye bırakılıyor
Adli makamlar tarafından, adalete erişimin hızlandırılması adı altında çalışmalar yapıldığını, projeler hazırlandığını ve mevzuat düzenlemelerinin getirildiğini belirten Mercimek, bir dosyadan ötürü ortalama 3-4 ayda bir duruşmanın yapıldığının altını çizdi. “Mahkemelerin, iş yükünü gerekçe göstererek duruşma tarihlerini bu denli ötelemesi yanı sıra, görev yeri değişecek hâkimlerin ise karar vermekten kaçınmaları yargılamaların uzun sürme nedenlerindendir. Özellikle Mayıs ve Haziran ayları, hâkim ve savcı kararnamesinin açıklanmasına ve adli tatile yakın olduğu için bu aylarda mahkemelerce karar verilmemektedir. Yine yapılan duruşmalar da en az 4 ay ileriye bırakılmaktadır. Bu uygulamalar ise bütünüyle adalete ulaşımı güçleştirmekte ve yurttaşların adli makamlara olan güvenini sarsmaktadır” değerlendirmesi yaptı.
Mahkemenin 30-40 dosyadan duruşma
yapması adil yargılama gölge düşürüyor
Avukat Mehmet Cihan Mercimek, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Adalete erişim sorununa ise; hâkimlerin adli tatil süresi ve atama-tayin durumlarını göz önüne alarak duruşma takvimi hazırlaması ve sırf görev yerlerinin değişecek olması hasebiyle karar vermekten kaçınmamaları ile çözüm bulunacaktır. Adalet Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlardan beklentimiz ise hâkim ve savcıların görev yeri değişiklerinin adli tatil hesap edilerek yayınlanması ve mahkeme ve hâkim ihtiyacının bir an evvel karşılanarak hâkim ve savcıların iş yükünü azaltmalarıdır. Bir mahkemenin günde 30-40 dosyadan duruşma yapması adil yargılanma hakkına gölge düşürüyor. Adalet Bakanlığı, ihtiyaç olan adliyelerde ihtiyaç duyulan mahkemeleri ne kadar hızlı kurar ve atamaları tamamlar ise adalete erişim de o kadar hızlı olur. Tüm bu nedenler ile gerekli düzenlemeler yapılır ise avukatların saatlerce duruşma salonu kapısında beklemediği, mazereti olmadığı halde avukatlardan mazeret dilekçesi vermelerinin istenmediği, aynı gün onlarca dosyadan bir hâkimin duruşma yapmak zorunda olmadığı günlere erişir ve hukuk devleti olma yolunda ileri seviyeye ulaşırız” şeklinde açıklama yaptı. Hüseyin Karataş