Siyasi soykırım operasyonlarında tutuklanan gazetecilerden DİHA Muhabiri Aydın Yıldız, cezaevinden mektup göndererek, 'silahlı terör örgütü üyesi' suçlamasıyla yargılanmasına tepki gösterdi ve "Benim silahım; kameram ve fotoğraf makinem" dedi. Aydın Yıldız'ın mektubunu olduğu gibi yayımlıyoruz:
İki yıldır Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiriyim. Çeşitli yerlerde çalıştım: Şırnak, Diyarbakır, Mardin, Van, Antep, Mersin,... Seçim sürecinde kısa bir dönem Antep’te bulundum.
1 Ekim 2011 günü “KCK silahlı terör örgütü üyesi” olduğum iddiasıyla tutuklandım. Yaklaşık 3 aydan beri cezaevindeyim. Aslında duyan herkes şaşırmıştı tutuklanmama. Gerçekten ben de ilk gözaltına alındığımda şaşkınlık içerisindeydim. Klasik olacak ama “Burası Türkiye” demiştim… Savcılığın şahsıma yönelttiği sorular tamamıyla bir hayal ürünü. Kısaca, polislerin yazdığı bir senaryo diyebiliriz. Beni de figüran olarak seçmek istediler. Kötü bir senaryo yazdıklarının farkındalar aslında. Onun için ben de oyunumu fazla oynayamayacağım. Savcı bana 5 ya da 6 soru sormuştu. Size üç tanesini aktarayım; savcı sorduğunda çok gülmüştüm:
Soru 1: Neden taş attın?
Soru 2: Neden slogan attın?
Soru 3: Nede puşi takmıştın?
Biliyorum, siz de şaşkınlık içerisindesiniz… Savcıya, “Ben bir gazeteciyim, ne işim olur taşla, sloganla, puşiyle… Madem böyle bir şey var, o zaman gösterin fotoğraf, görüntü ya da parmak izi…” dedim. Gösteremediler… Çünkü böyle bir şey yoktu.
Karar çoktan verilmişti. Üst mercilerden tutuklanmam için çok çalıştılar ve başardılar. Bunun, Türkiye’ye ne gibi faydası olacak, söyler misiniz?
Hakkaniyet duygusunun olmadığı yerde hukuksuzluk ve diktatörlük olur. Ahlak ve vicdan ilkelerinden uzak bir anlayışla karşı karşıyayız. Türkiye’de 90’dan fazla gazetecinin tutuklanması zaten her şeyi anlatıyor.
Benim, silahlı terör örgütüne üye olduğum iddia ediliyor. Benim en büyük silahım; kameram ve fotoğraf makinem… Bunu da suç sayacaklarsa, varsın saysınlar.
Bu arada, ağabeyim de gazeteci… Yakın Doğu Üniversitesi’nden mezun oldu. Altı yıldır DİHA muhabiri. 2009 yılında, Şırnak’ın İdil İlçesi’nde Özel Harekat polisleri tarafından feci şekilde dövüldü. Bu da yetmezmiş gibi 8 yıl ceza aldı. Dava, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındı. Bekleyip, göreceğiz…
Bu şekilde bizi susturacaklarını zannediyorlar. Özgür basın susturulamaz.
• Aydın YILDIZ Antep H Tipi Kapalı Cezaevi J-4 Koğuşu
İki yıldır Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiriyim. Çeşitli yerlerde çalıştım: Şırnak, Diyarbakır, Mardin, Van, Antep, Mersin,... Seçim sürecinde kısa bir dönem Antep’te bulundum.
1 Ekim 2011 günü “KCK silahlı terör örgütü üyesi” olduğum iddiasıyla tutuklandım. Yaklaşık 3 aydan beri cezaevindeyim. Aslında duyan herkes şaşırmıştı tutuklanmama. Gerçekten ben de ilk gözaltına alındığımda şaşkınlık içerisindeydim. Klasik olacak ama “Burası Türkiye” demiştim… Savcılığın şahsıma yönelttiği sorular tamamıyla bir hayal ürünü. Kısaca, polislerin yazdığı bir senaryo diyebiliriz. Beni de figüran olarak seçmek istediler. Kötü bir senaryo yazdıklarının farkındalar aslında. Onun için ben de oyunumu fazla oynayamayacağım. Savcı bana 5 ya da 6 soru sormuştu. Size üç tanesini aktarayım; savcı sorduğunda çok gülmüştüm:
Soru 1: Neden taş attın?
Soru 2: Neden slogan attın?
Soru 3: Nede puşi takmıştın?
Biliyorum, siz de şaşkınlık içerisindesiniz… Savcıya, “Ben bir gazeteciyim, ne işim olur taşla, sloganla, puşiyle… Madem böyle bir şey var, o zaman gösterin fotoğraf, görüntü ya da parmak izi…” dedim. Gösteremediler… Çünkü böyle bir şey yoktu.
Karar çoktan verilmişti. Üst mercilerden tutuklanmam için çok çalıştılar ve başardılar. Bunun, Türkiye’ye ne gibi faydası olacak, söyler misiniz?
Hakkaniyet duygusunun olmadığı yerde hukuksuzluk ve diktatörlük olur. Ahlak ve vicdan ilkelerinden uzak bir anlayışla karşı karşıyayız. Türkiye’de 90’dan fazla gazetecinin tutuklanması zaten her şeyi anlatıyor.
Benim, silahlı terör örgütüne üye olduğum iddia ediliyor. Benim en büyük silahım; kameram ve fotoğraf makinem… Bunu da suç sayacaklarsa, varsın saysınlar.
Bu arada, ağabeyim de gazeteci… Yakın Doğu Üniversitesi’nden mezun oldu. Altı yıldır DİHA muhabiri. 2009 yılında, Şırnak’ın İdil İlçesi’nde Özel Harekat polisleri tarafından feci şekilde dövüldü. Bu da yetmezmiş gibi 8 yıl ceza aldı. Dava, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındı. Bekleyip, göreceğiz…
Bu şekilde bizi susturacaklarını zannediyorlar. Özgür basın susturulamaz.
• Aydın YILDIZ Antep H Tipi Kapalı Cezaevi J-4 Koğuşu