HDP, sivil toplum örgütleri ve sendikalarla görüşerek, AKP ve Recep Tayyip Erdoğan karşısında “Barış Bloku” oluşturulmasına çalışıyor
HDP Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Mahmut Toğrul, Türkiye’nin Recep Tayyip Erdoğan’a mahkum olmadığını, ancak oluşturulacak bir Barış Bloku ile vatandaşa alternatif sunulması gerektiğini ifade etti. Sabah’ı ziyaretinde sorularımızı yanıtlayan Toğrul, “İçerisinde tüm sivil toplum örgütlerinin, sendikaların ve CHP’nin de yer alacağı bir Barış Bloku, PKK’ya silah bırakma çağrısı yapıp, ‘Biz bunu mecliste çözeriz. Elinizi silahtan çekin. Demokratikleşme sorunu yalnızca Kürtler’in değil Türkiye’nin sorunudur. Bu sorunları biz çözeriz’ diyebilse, hem vatandaş içerisinde bulunduğu karamsarlıktan kurtulacak, hem de belki PKK böyle bir çağrıya olumlu yanıt verecektir” diye konuştu.
Yalçın Nane’yi IŞİD öldürdü
"Türkiye’de çocuklarımız ölüyor. Bunların Türk veya Kürt olmasının ne önemi var” diye soran Prof. Dr. Mahmut Toğrul, siyasetin bir algı işi olduğuna vurgu yaptığı açıklamasında Yalçın Nane olayı ile ilgili sorumuza şu yanıtı verdi:
“Halk, bir çok konuda olduğu gibi burada da yanıltıldı. Yalçın Nane IŞİD tarafından öldürüldü. Onu öldüren kurşunun MKE yapımı olduğu belirlendi. Fakat cenaze de “Kahrolsun PKK” sloganı attırıldı. AKP’liler cinayetin IŞİD tarafından işlendiği durumunu kamuoyunun gözünden kaçırmak için, hemen Celal Doğan Bulvarı’nın ismini Yalçın Nane yaparak, sanki askeri HDP şehit etmiş gibi bir algı yaratmaya koyuldu. Başbakan’ın karısı doğuma geldi, belediye başkanı şehit eşini bağrına basıp poz verdi. Cumhur başkanı aradı, Başbakan da cenaze evine geldi. Türkiye’nin her tarafında şehit oluyor, hiçbirinde böyle bir manzara yaşanıyor mu?” diye konuştu.
Demokrasi güçlerinin birleşmesi lazım
“Toplum şu anda Recep Tayyip Erdoğan’ın kim olduğunu anlamış durumda” diyen Prof. Toğrul, “7 Haziran seçimlerinde Başkanlık meselesi gündemdeydi. Erdoğan’ın hayalinde başkanlık ve 400 milletvekili vardı. Seni başkan yaptırmayacağız diyerek, vatandaşa bir seçenek yaratılabileceğini gösterdik, toplumu inandırdık. Şimdi de oluşturulacak bir Barış Bloku ile AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin kaderi ile oynamasının önü alınabilir. Bunun için demokrasi güçlerinin birleşmesi lazım” çağrısında bulundu.
Çok enteresan, devlet şu
anda PKK’ya birşey demiyor
Bugün bir kişinin kalkıp, “Ben anayasal düzeni değiştiriyorum” demesi halinde müebbet hapis cezası ile yargılanacağını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bunu açık açık söylemesine rağmen savcıların görev yapmadığını hatırlatan Toğrul, “Şu anda hukuk devletinde yaşamıyoruz. Selahattin Demirtaş grup toplantısında bir gladyonun olduğunu, savaşı bu gladyonun yönettiğini söyledi. Hiçbir televizyon kanalı bu konuşmayı vermedi. Çok enteresan, devlet şu anda PKK’ya birşey demiyor, sürekli HDP’ye yükleniyor, sanki silahlı güç HDP’nin kendisi imiş gibi. Bizim bundan sonraki süreçte kaygımız, yüzde 10-15 oy oranı değil. Muhtemel erken seçimde halka bir alternatif gösterecek miyiz, gösteremeyecek miyiz? Yapacağımız en önemli şey, topluma alternatif sunmak olmalı” dedi.
CHP’nin de gerçekten demokrasi
ve insan hakları kaygısı olsa…
Toplumda yaratılan savaşın, “Sarayın savaşı” olduğuna vurgu yapan Toğrul, “Demokrasi yalnızca Kürtler’e değil, herkese lazım. Toplum olarak çok ciddi şekilde ayrışıyoruz. Biz çoğulculuğun esas olduğu bir ülkede hep birlikte yaşamak istiyoruz. HDP’nin yanında CHP de gerçekten demokrasi ve insan hakları kaygısı taşısa, hem AKP içerisinden hem de MHP içerisinden sağduyu insanların oyunu kendine çekip, yüzde 30- 35’lere çıkabilir. HDP’nin oyu da 20’lere tırmanabilir. O zaman toplumun AKP’den kurtulmasının yolu açılır” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Toğrul, Sabah’ın sorularını yanıtlarken, vatandaşta seçim olmuş, hükümet bir türlü kurulamamış, bu yüzdende eski karışık ortama geri dönülmüş algısı oluşturulmaya çalışıldığını söylerken, “Oysa 7 Haziran seçimlerinden önce de AKP hükümeti iş başındaydı, şimdi de o işbaşında. Buna rağmen sanki hükümet kendileri değilmiş gibi, toplumda bir korku psikolojisi yarattılar. Toplumu bu psikolojiden ancak bir Barış Bloku kurtarabilir” vurgusu yaptı.
Röportaj: A.Tuzcu.
Fotoğraflar: Özer Karınca
HDP Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Mahmut Toğrul, Türkiye’nin Recep Tayyip Erdoğan’a mahkum olmadığını, ancak oluşturulacak bir Barış Bloku ile vatandaşa alternatif sunulması gerektiğini ifade etti. Sabah’ı ziyaretinde sorularımızı yanıtlayan Toğrul, “İçerisinde tüm sivil toplum örgütlerinin, sendikaların ve CHP’nin de yer alacağı bir Barış Bloku, PKK’ya silah bırakma çağrısı yapıp, ‘Biz bunu mecliste çözeriz. Elinizi silahtan çekin. Demokratikleşme sorunu yalnızca Kürtler’in değil Türkiye’nin sorunudur. Bu sorunları biz çözeriz’ diyebilse, hem vatandaş içerisinde bulunduğu karamsarlıktan kurtulacak, hem de belki PKK böyle bir çağrıya olumlu yanıt verecektir” diye konuştu.
Yalçın Nane’yi IŞİD öldürdü
"Türkiye’de çocuklarımız ölüyor. Bunların Türk veya Kürt olmasının ne önemi var” diye soran Prof. Dr. Mahmut Toğrul, siyasetin bir algı işi olduğuna vurgu yaptığı açıklamasında Yalçın Nane olayı ile ilgili sorumuza şu yanıtı verdi:
“Halk, bir çok konuda olduğu gibi burada da yanıltıldı. Yalçın Nane IŞİD tarafından öldürüldü. Onu öldüren kurşunun MKE yapımı olduğu belirlendi. Fakat cenaze de “Kahrolsun PKK” sloganı attırıldı. AKP’liler cinayetin IŞİD tarafından işlendiği durumunu kamuoyunun gözünden kaçırmak için, hemen Celal Doğan Bulvarı’nın ismini Yalçın Nane yaparak, sanki askeri HDP şehit etmiş gibi bir algı yaratmaya koyuldu. Başbakan’ın karısı doğuma geldi, belediye başkanı şehit eşini bağrına basıp poz verdi. Cumhur başkanı aradı, Başbakan da cenaze evine geldi. Türkiye’nin her tarafında şehit oluyor, hiçbirinde böyle bir manzara yaşanıyor mu?” diye konuştu.
Demokrasi güçlerinin birleşmesi lazım
“Toplum şu anda Recep Tayyip Erdoğan’ın kim olduğunu anlamış durumda” diyen Prof. Toğrul, “7 Haziran seçimlerinde Başkanlık meselesi gündemdeydi. Erdoğan’ın hayalinde başkanlık ve 400 milletvekili vardı. Seni başkan yaptırmayacağız diyerek, vatandaşa bir seçenek yaratılabileceğini gösterdik, toplumu inandırdık. Şimdi de oluşturulacak bir Barış Bloku ile AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin kaderi ile oynamasının önü alınabilir. Bunun için demokrasi güçlerinin birleşmesi lazım” çağrısında bulundu.
Çok enteresan, devlet şu
anda PKK’ya birşey demiyor
Bugün bir kişinin kalkıp, “Ben anayasal düzeni değiştiriyorum” demesi halinde müebbet hapis cezası ile yargılanacağını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bunu açık açık söylemesine rağmen savcıların görev yapmadığını hatırlatan Toğrul, “Şu anda hukuk devletinde yaşamıyoruz. Selahattin Demirtaş grup toplantısında bir gladyonun olduğunu, savaşı bu gladyonun yönettiğini söyledi. Hiçbir televizyon kanalı bu konuşmayı vermedi. Çok enteresan, devlet şu anda PKK’ya birşey demiyor, sürekli HDP’ye yükleniyor, sanki silahlı güç HDP’nin kendisi imiş gibi. Bizim bundan sonraki süreçte kaygımız, yüzde 10-15 oy oranı değil. Muhtemel erken seçimde halka bir alternatif gösterecek miyiz, gösteremeyecek miyiz? Yapacağımız en önemli şey, topluma alternatif sunmak olmalı” dedi.
CHP’nin de gerçekten demokrasi
ve insan hakları kaygısı olsa…
Toplumda yaratılan savaşın, “Sarayın savaşı” olduğuna vurgu yapan Toğrul, “Demokrasi yalnızca Kürtler’e değil, herkese lazım. Toplum olarak çok ciddi şekilde ayrışıyoruz. Biz çoğulculuğun esas olduğu bir ülkede hep birlikte yaşamak istiyoruz. HDP’nin yanında CHP de gerçekten demokrasi ve insan hakları kaygısı taşısa, hem AKP içerisinden hem de MHP içerisinden sağduyu insanların oyunu kendine çekip, yüzde 30- 35’lere çıkabilir. HDP’nin oyu da 20’lere tırmanabilir. O zaman toplumun AKP’den kurtulmasının yolu açılır” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Toğrul, Sabah’ın sorularını yanıtlarken, vatandaşta seçim olmuş, hükümet bir türlü kurulamamış, bu yüzdende eski karışık ortama geri dönülmüş algısı oluşturulmaya çalışıldığını söylerken, “Oysa 7 Haziran seçimlerinden önce de AKP hükümeti iş başındaydı, şimdi de o işbaşında. Buna rağmen sanki hükümet kendileri değilmiş gibi, toplumda bir korku psikolojisi yarattılar. Toplumu bu psikolojiden ancak bir Barış Bloku kurtarabilir” vurgusu yaptı.
Röportaj: A.Tuzcu.
Fotoğraflar: Özer Karınca
RSS