Ortadoğu’da sular durulmuyor. Bölgede savaş olasılığı giderek artarken çatışmalar da aralıksız devam ediyor. Çatışmaların yoğunlaştığı Türkiye sınırında ise tedirginlik had safhaya çıkmış durumda
Zirve Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Üyesi Yrd. Doç. Dr. Alper Dede, bölgedeki PYD, PKK, Özgür Suriye Ordusu, Peşmerge, IŞİD gibi oluşumların çok başlılığa neden olduğunu ve bunun da çatışma ortamını karmaşık bir hale soktuğunu vurguladı. Bu çok başlılık ve karışıklık nedeniyle bölgenin geleceğini tahmin etmenin çok zor olduğunu söyleyen Dede, “Bölgenin geleceği hakkında net tahminler yapmak çok zor. Tahmin yapmanın zor olmasının dışında bölgedeki bu karmaşık ortam IŞİD’in işine geliyor. IŞİD de bu boşluktan yararlanarak varlığını daha çok devam ettiriyor. Çünkü IŞİD tehdidine karşı bölgede birleşen grupların pek çoğu temelde birbirine düşman gruplar. Bu nedenle bölgede kimin kimi vurduğunu, kimin kimi desteklediğini kestirmek ve netice olarak bölge için parlak bir gelecek hayal etmek mümkün görünmüyor” dedi.
Hangi grubun hangi amaç için
mücadele ettiği kestirilemiyor
Dede, bu oluşumların bölgede devletaltı aktörlerin egemen olmasına neden olduğunu belirtirken, “Bölgede hangi grubun hangi amaç için mücadele ettiği kestirilemiyor. Özellikle bölgedeki IŞİD tehdidi varoluş amaçları farklı olan grupları bir araya getirmiş durumda. Bu birleşme de ciddi riskleri taşıyor. Çünkü bu grupların hemen hemen hepsi örgüt niteliği taşıyan ve resmi bir varlığı olmayan devletaltı gruplar. Dünya arenasında bu grupların resmi bir varlığı olmadığı için bu gruplara karşı net yaptırımlar uygulanamıyor. Ayrıca bu grupların kendi içerisinde de net kuralları, egemen otoriteleri yok. Bu nedenle bu grupların ne yapacağını kestirmek ve onları kontrol etmek pek mümkün değil.” diyerek bölgedeki karışıklığın temel sebebine vurgu yaptı.
Amerika Türkiye’nin aktif rol almasını istiyor
Bölgedeki durumun ülkemizi çok ciddi şekilde tehdit ettiğini de aktaran Dede, “Amerika ilk günden beri bu süreçte Türkiye’nin özellikle aktif rol almasını istiyordu. Bunu uzun bir süredir de dillendiriyorlardı ama IŞİD’in elindeki esirlerimiz Türkiye’nin net bir tavır almasının önündeki en temel etkendi. Esirlerin serbest bırakılmasının ardından Amerika’daki ortak görüşmelere katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı temaslar sonucunda bizim de aktif rol almamız kararlaştırıldı. Bunun sonucunda da tezkere görüşmeleri gündeme geldi ve büyük ihtimalle de bu tezkere mecliste kabul edilecektir.” diyerek Türkiye’nin de bu tezkere ile gerektiğinde bölgede aktif rol alabileceğini söyledi.
Türkiye bölgede direkt bir operasyon yapmaz
Tezkere’nin meclisten geçmesi halinde bile Türkiye’nin sınır ötesine erken bir müdahalede bulunmayacağına değinen Dede, “Tezkere meclis tarafından hükümete sınır ötesi operasyon için verilen bir izin, bir yetki niteliği taşıyor. Yani tezkere meclisten geçer geçmez hemen bir savaş durumu beklenmesin. Tezkere yetkisi hükümete gerektiğinde kullanılması ve biraz da acil durumlar halinde zamandan tasarruf etmek için verilir. Bunu kullanma yada kullanmama yetkisi hükümettedir. Ben hükümetin bu tezkereyi ilk etapta savunma amaçlı kullanacağı kanaatindeyim yani şuan için sınır ötesi bir operasyon yada bölgeye asker gönderme gibi bir durumun oluşması pek mümkün görünmüyor.” diyerek sözlerine son verdi.
Zirve Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Üyesi Yrd. Doç. Dr. Alper Dede, bölgedeki PYD, PKK, Özgür Suriye Ordusu, Peşmerge, IŞİD gibi oluşumların çok başlılığa neden olduğunu ve bunun da çatışma ortamını karmaşık bir hale soktuğunu vurguladı. Bu çok başlılık ve karışıklık nedeniyle bölgenin geleceğini tahmin etmenin çok zor olduğunu söyleyen Dede, “Bölgenin geleceği hakkında net tahminler yapmak çok zor. Tahmin yapmanın zor olmasının dışında bölgedeki bu karmaşık ortam IŞİD’in işine geliyor. IŞİD de bu boşluktan yararlanarak varlığını daha çok devam ettiriyor. Çünkü IŞİD tehdidine karşı bölgede birleşen grupların pek çoğu temelde birbirine düşman gruplar. Bu nedenle bölgede kimin kimi vurduğunu, kimin kimi desteklediğini kestirmek ve netice olarak bölge için parlak bir gelecek hayal etmek mümkün görünmüyor” dedi.
Hangi grubun hangi amaç için
mücadele ettiği kestirilemiyor
Dede, bu oluşumların bölgede devletaltı aktörlerin egemen olmasına neden olduğunu belirtirken, “Bölgede hangi grubun hangi amaç için mücadele ettiği kestirilemiyor. Özellikle bölgedeki IŞİD tehdidi varoluş amaçları farklı olan grupları bir araya getirmiş durumda. Bu birleşme de ciddi riskleri taşıyor. Çünkü bu grupların hemen hemen hepsi örgüt niteliği taşıyan ve resmi bir varlığı olmayan devletaltı gruplar. Dünya arenasında bu grupların resmi bir varlığı olmadığı için bu gruplara karşı net yaptırımlar uygulanamıyor. Ayrıca bu grupların kendi içerisinde de net kuralları, egemen otoriteleri yok. Bu nedenle bu grupların ne yapacağını kestirmek ve onları kontrol etmek pek mümkün değil.” diyerek bölgedeki karışıklığın temel sebebine vurgu yaptı.
Amerika Türkiye’nin aktif rol almasını istiyor
Bölgedeki durumun ülkemizi çok ciddi şekilde tehdit ettiğini de aktaran Dede, “Amerika ilk günden beri bu süreçte Türkiye’nin özellikle aktif rol almasını istiyordu. Bunu uzun bir süredir de dillendiriyorlardı ama IŞİD’in elindeki esirlerimiz Türkiye’nin net bir tavır almasının önündeki en temel etkendi. Esirlerin serbest bırakılmasının ardından Amerika’daki ortak görüşmelere katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı temaslar sonucunda bizim de aktif rol almamız kararlaştırıldı. Bunun sonucunda da tezkere görüşmeleri gündeme geldi ve büyük ihtimalle de bu tezkere mecliste kabul edilecektir.” diyerek Türkiye’nin de bu tezkere ile gerektiğinde bölgede aktif rol alabileceğini söyledi.
Türkiye bölgede direkt bir operasyon yapmaz
Tezkere’nin meclisten geçmesi halinde bile Türkiye’nin sınır ötesine erken bir müdahalede bulunmayacağına değinen Dede, “Tezkere meclis tarafından hükümete sınır ötesi operasyon için verilen bir izin, bir yetki niteliği taşıyor. Yani tezkere meclisten geçer geçmez hemen bir savaş durumu beklenmesin. Tezkere yetkisi hükümete gerektiğinde kullanılması ve biraz da acil durumlar halinde zamandan tasarruf etmek için verilir. Bunu kullanma yada kullanmama yetkisi hükümettedir. Ben hükümetin bu tezkereyi ilk etapta savunma amaçlı kullanacağı kanaatindeyim yani şuan için sınır ötesi bir operasyon yada bölgeye asker gönderme gibi bir durumun oluşması pek mümkün görünmüyor.” diyerek sözlerine son verdi.
RSS