Eğitim İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Mustafa Ay, yaptığı açıklamada, öğretmenlerin ekonomik ve özlük hakları ile ilgili birçok eksikliğin bulunduğunu ve COVİD-19’un bahane edilerek yeni hak gasplarının yaratılmak istenmesine tepki gösterdi.
Ay, “Tüm dünyada öğretmenlerin özlük hakları bellidir. Bu noktada ülkemiz öğretmenlerinin eksikleri vardır fazlaları yoktur. Uzun yıllardır devam eden uygulamaları ortadan kaldırma girişimi söz konusudur. Hükümetin acil yapması gereken yani Meclis’e getirmesi gereken birçok konu vardır ve uzun yıllardır çözüm beklemektedir” şeklinde konuştu.
COVİD-19 fırsatçılığı
yapmak doğru değil
Öğretmenler arasında eşitsizlik yaratan sınıf öğretmenlerinin 18, meslek öğretmenlerinin 20, kültür öğretmenlerinin 15 olan maaş karşılığı zorunlu ders uygulamasının 15 saate eşitlenmesi gerektiğini kaydeden Ay, “Tek bir madde ile öğretmenliğin sözleşmeli olamayacağı, kadrolu atama yapılması ve sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi, uzman öğretmenlik gibi ucube bir uygulama neticesinde yaratılan haksızlığın son bularak kıdem esaslı olarak tüm öğretmenlere aynı hakların tanınması önceliklidir. Bu konuların, ivedilikle ve millet ittifakı olumlu yaklaştığı taktirde meclisin oy birliği ile kabul edebileceği ortada iken COVİD-19 fırsatçılığı yapmak doğru değildir” ifadelerini kullandı.
Mevcut düzenlemelere
göre hukuki bir engel yok
“Getirilmek istenen düzenleme; ilk bakışta salgın hastalık, deprem, hava şartları gibi zorunlu eğitime ara verme durumunda yaz tatilinin kısaltılabilmesidir” diyen Başkan Ay, “Bunun için de 15 gün ara verme yeterli görülmüştür. Çok iyi bilinmektedir ki 15 günlük bir ara her zaman telafi edilebilir. Yani 180 günlük eğitim öğretim sürecine pekala yayılabilir. Burada 15 gün gibi bir kısıtlamaya gitmek kesinlikle en büyük hatadır. Telafi edilemeyecek husus bugün yaşadığımız COVİD-19 salgınında olduğu gibi eğitime en az iki ay ara verilmesidir. Bu durumda da hiçbir eğitimci yapılacak telafiye hayır demeyecektir. Eğitimde amaç öğrencilerdir ve onların yararı için her türlü fedakarlık başta eğitimciler tarafından yapılır. Mevcut düzenlemelere göre hukuki bir engel yoktur. Yani böyle bir telafi için kanun değişikliğine gerek yoktur. Okulların açılma, kapanma, ara tatil yapma, ara tatil uzunluğu, kısalığı konusunda bakanlık zaten yetkilidir. Bu yıl ilk kez uygulanan bir haftalık ara tatil uygulaması, Bakanlık kanun değişikliği yapmadan geçmiştir. Yani kanun değişikliği gerektirecek bir durum yoktur” dedi.
Kanun değişikliğine
ihtiyaç yok
Eğitim İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Mustafa Ay, konuşmasını şu şekilde devam ettirdi: “Öğretmenlerin 657 sayılı yasada yer alan “Öğretmenler yaz tatili ile dinlenme tatillerinde izinli sayılırlar” ifadesi anlamsız kılınmaya çalışılmakta ve dinlenme (yani yarı yıl ) tatilinde de idareye öğretmenlere izin vermeme yetkisi verilmeye çalışılmaktadır. Öğrencilerin dinlendiği dönemlerde öğretmenlerin dinlenmesinden daha doğal bir durum olamaz. Yöneticilerin izinleri ile ilgili düzenleme yapılmaktadır. Eğitim kurumu yöneticilerinin izin süreleri zaten bellidir. Bunun yanına bakanlık ya da il/ilçe milli eğitim müdürlüklerinde görevlendirilen öğretmenleri de eklemek yani unvanları öğretmen olduğu halde izin vermemeyi amaçlamak izaha muhtaçtır. Görev kabul edenlerin görevlerinin süresi başlangıçta belirlenir ve zorunlu görevlendirme yapılmazsa zaten sorun kalmayacaktır. Yani kanun değişikliğine ihtiyaç yoktur.”
Görevlerin gönüllülük
esasına göre verilmesi gerekir
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmeti veren Rehberlik Öğretmenlerine yaz döneminde öğrencilerin lise ve üniversite tercihlerinde görev verilmesinin doğru bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Ay, “Fakat bu görevlerin gönüllülük esasına göre verilmesi gerekir. Öğretmenlerden iki aylık izin süresinin bir ayında fedakarlık isteniyorsa Bakanlık da fedakarlık yapmalı ve gönüllü olarak bu görevi yapacak öğretmenlerimize daha önce de önerdiğimiz gibi günlük 8 ek ders ödemesi yapılarak teşvik mekanizması işletilmelidir. Yani bunun için de kanun değişikliğine gerek yoktur. Eğitim-İş olarak tekrar söyleyelim ki; hükümet eğitim alanında değişiklik yapmak istiyorsa eğitimin en önemli paydaşı olan eğitim ve bilim işgörenlerinin temsilcileri ile masaya oturmalıdır. Covit-19 nedeniyle eğitime verilen aranın telafisi de geleceğe yönelik planlamayı da birlikte yapmak mümkündür” diye konuştu. Hüseyin Karataş
Ay, “Tüm dünyada öğretmenlerin özlük hakları bellidir. Bu noktada ülkemiz öğretmenlerinin eksikleri vardır fazlaları yoktur. Uzun yıllardır devam eden uygulamaları ortadan kaldırma girişimi söz konusudur. Hükümetin acil yapması gereken yani Meclis’e getirmesi gereken birçok konu vardır ve uzun yıllardır çözüm beklemektedir” şeklinde konuştu.
COVİD-19 fırsatçılığı
yapmak doğru değil
Öğretmenler arasında eşitsizlik yaratan sınıf öğretmenlerinin 18, meslek öğretmenlerinin 20, kültür öğretmenlerinin 15 olan maaş karşılığı zorunlu ders uygulamasının 15 saate eşitlenmesi gerektiğini kaydeden Ay, “Tek bir madde ile öğretmenliğin sözleşmeli olamayacağı, kadrolu atama yapılması ve sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi, uzman öğretmenlik gibi ucube bir uygulama neticesinde yaratılan haksızlığın son bularak kıdem esaslı olarak tüm öğretmenlere aynı hakların tanınması önceliklidir. Bu konuların, ivedilikle ve millet ittifakı olumlu yaklaştığı taktirde meclisin oy birliği ile kabul edebileceği ortada iken COVİD-19 fırsatçılığı yapmak doğru değildir” ifadelerini kullandı.
Mevcut düzenlemelere
göre hukuki bir engel yok
“Getirilmek istenen düzenleme; ilk bakışta salgın hastalık, deprem, hava şartları gibi zorunlu eğitime ara verme durumunda yaz tatilinin kısaltılabilmesidir” diyen Başkan Ay, “Bunun için de 15 gün ara verme yeterli görülmüştür. Çok iyi bilinmektedir ki 15 günlük bir ara her zaman telafi edilebilir. Yani 180 günlük eğitim öğretim sürecine pekala yayılabilir. Burada 15 gün gibi bir kısıtlamaya gitmek kesinlikle en büyük hatadır. Telafi edilemeyecek husus bugün yaşadığımız COVİD-19 salgınında olduğu gibi eğitime en az iki ay ara verilmesidir. Bu durumda da hiçbir eğitimci yapılacak telafiye hayır demeyecektir. Eğitimde amaç öğrencilerdir ve onların yararı için her türlü fedakarlık başta eğitimciler tarafından yapılır. Mevcut düzenlemelere göre hukuki bir engel yoktur. Yani böyle bir telafi için kanun değişikliğine gerek yoktur. Okulların açılma, kapanma, ara tatil yapma, ara tatil uzunluğu, kısalığı konusunda bakanlık zaten yetkilidir. Bu yıl ilk kez uygulanan bir haftalık ara tatil uygulaması, Bakanlık kanun değişikliği yapmadan geçmiştir. Yani kanun değişikliği gerektirecek bir durum yoktur” dedi.
Kanun değişikliğine
ihtiyaç yok
Eğitim İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Mustafa Ay, konuşmasını şu şekilde devam ettirdi: “Öğretmenlerin 657 sayılı yasada yer alan “Öğretmenler yaz tatili ile dinlenme tatillerinde izinli sayılırlar” ifadesi anlamsız kılınmaya çalışılmakta ve dinlenme (yani yarı yıl ) tatilinde de idareye öğretmenlere izin vermeme yetkisi verilmeye çalışılmaktadır. Öğrencilerin dinlendiği dönemlerde öğretmenlerin dinlenmesinden daha doğal bir durum olamaz. Yöneticilerin izinleri ile ilgili düzenleme yapılmaktadır. Eğitim kurumu yöneticilerinin izin süreleri zaten bellidir. Bunun yanına bakanlık ya da il/ilçe milli eğitim müdürlüklerinde görevlendirilen öğretmenleri de eklemek yani unvanları öğretmen olduğu halde izin vermemeyi amaçlamak izaha muhtaçtır. Görev kabul edenlerin görevlerinin süresi başlangıçta belirlenir ve zorunlu görevlendirme yapılmazsa zaten sorun kalmayacaktır. Yani kanun değişikliğine ihtiyaç yoktur.”
Görevlerin gönüllülük
esasına göre verilmesi gerekir
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmeti veren Rehberlik Öğretmenlerine yaz döneminde öğrencilerin lise ve üniversite tercihlerinde görev verilmesinin doğru bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Ay, “Fakat bu görevlerin gönüllülük esasına göre verilmesi gerekir. Öğretmenlerden iki aylık izin süresinin bir ayında fedakarlık isteniyorsa Bakanlık da fedakarlık yapmalı ve gönüllü olarak bu görevi yapacak öğretmenlerimize daha önce de önerdiğimiz gibi günlük 8 ek ders ödemesi yapılarak teşvik mekanizması işletilmelidir. Yani bunun için de kanun değişikliğine gerek yoktur. Eğitim-İş olarak tekrar söyleyelim ki; hükümet eğitim alanında değişiklik yapmak istiyorsa eğitimin en önemli paydaşı olan eğitim ve bilim işgörenlerinin temsilcileri ile masaya oturmalıdır. Covit-19 nedeniyle eğitime verilen aranın telafisi de geleceğe yönelik planlamayı da birlikte yapmak mümkündür” diye konuştu. Hüseyin Karataş