MAZLUMDER Gaziantep Şube Başkanı ve GYK üyesi Abdurrahim Çelik, “MAZLUMDER 1991 yılında, ‘Kim tarafından, kime karşı yapılırsa yapılsın her türlü işkence, hakaret ve tecavüze karşı mücadele vermek, zalimleri ve zulmü teşhir etmek’ amacıyla, geniş bir sosyal tabandan sorumluluk alan bir grup Müslüman tarafından kurulmuş; devletten, siyasal partilerden ve gruplardan bağımsız çalışan bir insan hakları örgütüdür” dedi.
Çelik, “Gezi Parkı olaylarındaistenmeyen hadiseler yaşanmışsa ve insanlar zarar görmüşse, bu yine devletin tedbirini doğru almaması, sorumluluğunu düzgün biçimde yerine getirememesi sebebiyledir
MAZLUMDER’in kurumsal kimliğiyle ortaya koyduğu yaklaşım, her meselede olduğu gibi bu olaylarda da politik bir mücadele alanının dışındadır. MAZLUMDER, bir insan hakları örgütü olarak yalnızca kendi sorumluluğunu yerine getirmiş, Gezi Parkı’nda, çevresinde ve sonrasında birçok şehirde yaşanan hak ihlallerini kayıt altına almıştır. Polis şiddetinin can kayıplarına sebep olabileceği konusunda ilk andan itibaren uyarılarda bulunmuştur. Sesine kulak verilmemesi neticesinde yaşananlar ise maalesef üzüntü verici sonuçlar doğurmuştur. Yine bu süreçte MAZLUMDER, gösteri hakkını aşarak vandalizme varan, sıradan insanları, mallarını ve kamu mallarını hedef alan her türlü ayrımcı ve şiddet içerikli eylemi de eleştirmiştir. Fakat tüm gelişmelerde, esas muhatabı tabi ki devlet olmuştur. Çünkü istenmeyen hadiseler yaşanmışsa ve insanlar zarar görmüşse, bu yine devletin tedbirini doğru almaması, sorumluluğunu düzgün biçimde yerine getirememesi sebebiyledir. Gezi Parkı Olayları karşısında tavrımız nettir. Gösterilerin mahiyeti, politik bir tartışmanın konusudur ve kurumsal ilgi alanımız dışındadır. Gösteriler esnasındaki insan hakları ihlalleriyle ilgili çağrılarımız ve çalışmalarımız ise kayıtlarda mevcuttur. Buna rağmen, bu süreçte devletin yanında konumlanmamızı bekleyenlere hatırlatmak isteriz ki; MAZLUMDER’in durması gereken yer, tam da durduğu yerdir. Diğer politik saflaşmalar ve buna göre alınan pozisyonlar, kurumumuzu kesinlikle bağlamamaktadır. Tüm bu gelişmeler esnasında, birkaç üyemizin, doğrudan bu gelişmelerle alakası olmayan istifaları, üstelik kendileri gerekçelerinin başka olduğunu izah ettikleri hallerde dahi, art niyetli biçimde söz konusu hadiselerle ilişkilendirilmek istenmektedir. Açıkçası bu tür girişimler, hem MAZLUMDER’e emek verenlere hem de gönül verenlere haksızlıktır” şeklinde konuştu.
MAZLUMDER, kurulduğu günden bugüne, kimliğine bakmaksızın mazlumların sesi olmuştur. Özellikle çok kritik meseleler karşısında tarafgirliğe düşmeden, herkese karşı adil şahitliğini layıkıyla yerine getirmeye çalıştığı için birçok defa kara propagandaların hedefi olmuştur. Görüyoruz ki son dönemde yeni bir karalama kampanyası daha başlatılmıştır. Tüm bunlar, MAZLUMDER, kurumsal duruşunu değiştirdiği için değil, bilakis ilke ve değerlerini; hak, hukuk ve adalet mücadelesini konjonktüre göre değiştirmediği için gerçekleşmektedir. genel yönetim kurulu olarak da açıkça bilinmesini istiyoruz ki, MAZLUMDER her şeye rağmen, hakkın yanında zalime karşı mücadelesine, tüm şubeleri ve üyeleriyle birlikte bir bütün halinde bundan sonra da devam edecektir” dedi.SHA
Çelik, “Gezi Parkı olaylarındaistenmeyen hadiseler yaşanmışsa ve insanlar zarar görmüşse, bu yine devletin tedbirini doğru almaması, sorumluluğunu düzgün biçimde yerine getirememesi sebebiyledir
MAZLUMDER’in kurumsal kimliğiyle ortaya koyduğu yaklaşım, her meselede olduğu gibi bu olaylarda da politik bir mücadele alanının dışındadır. MAZLUMDER, bir insan hakları örgütü olarak yalnızca kendi sorumluluğunu yerine getirmiş, Gezi Parkı’nda, çevresinde ve sonrasında birçok şehirde yaşanan hak ihlallerini kayıt altına almıştır. Polis şiddetinin can kayıplarına sebep olabileceği konusunda ilk andan itibaren uyarılarda bulunmuştur. Sesine kulak verilmemesi neticesinde yaşananlar ise maalesef üzüntü verici sonuçlar doğurmuştur. Yine bu süreçte MAZLUMDER, gösteri hakkını aşarak vandalizme varan, sıradan insanları, mallarını ve kamu mallarını hedef alan her türlü ayrımcı ve şiddet içerikli eylemi de eleştirmiştir. Fakat tüm gelişmelerde, esas muhatabı tabi ki devlet olmuştur. Çünkü istenmeyen hadiseler yaşanmışsa ve insanlar zarar görmüşse, bu yine devletin tedbirini doğru almaması, sorumluluğunu düzgün biçimde yerine getirememesi sebebiyledir. Gezi Parkı Olayları karşısında tavrımız nettir. Gösterilerin mahiyeti, politik bir tartışmanın konusudur ve kurumsal ilgi alanımız dışındadır. Gösteriler esnasındaki insan hakları ihlalleriyle ilgili çağrılarımız ve çalışmalarımız ise kayıtlarda mevcuttur. Buna rağmen, bu süreçte devletin yanında konumlanmamızı bekleyenlere hatırlatmak isteriz ki; MAZLUMDER’in durması gereken yer, tam da durduğu yerdir. Diğer politik saflaşmalar ve buna göre alınan pozisyonlar, kurumumuzu kesinlikle bağlamamaktadır. Tüm bu gelişmeler esnasında, birkaç üyemizin, doğrudan bu gelişmelerle alakası olmayan istifaları, üstelik kendileri gerekçelerinin başka olduğunu izah ettikleri hallerde dahi, art niyetli biçimde söz konusu hadiselerle ilişkilendirilmek istenmektedir. Açıkçası bu tür girişimler, hem MAZLUMDER’e emek verenlere hem de gönül verenlere haksızlıktır” şeklinde konuştu.
MAZLUMDER, kurulduğu günden bugüne, kimliğine bakmaksızın mazlumların sesi olmuştur. Özellikle çok kritik meseleler karşısında tarafgirliğe düşmeden, herkese karşı adil şahitliğini layıkıyla yerine getirmeye çalıştığı için birçok defa kara propagandaların hedefi olmuştur. Görüyoruz ki son dönemde yeni bir karalama kampanyası daha başlatılmıştır. Tüm bunlar, MAZLUMDER, kurumsal duruşunu değiştirdiği için değil, bilakis ilke ve değerlerini; hak, hukuk ve adalet mücadelesini konjonktüre göre değiştirmediği için gerçekleşmektedir. genel yönetim kurulu olarak da açıkça bilinmesini istiyoruz ki, MAZLUMDER her şeye rağmen, hakkın yanında zalime karşı mücadelesine, tüm şubeleri ve üyeleriyle birlikte bir bütün halinde bundan sonra da devam edecektir” dedi.SHA