Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Akıncı ise, coğrafi işaretli ürünlerin gastronomi turizminin sürdürülebilirliğinde önemli bir çekim merkezi görevi üstlendiğini söyledi. Gaziantep’in gastronomi ve coğrafi işaretli ürünlerde son derece zengin bir mirasa ev sahipliği yaptığını kaydeden Akıncı, medeniyetlerin yoğurduğu, hünerli ellerin hayat verdiği Gaziantep mutfağının coğrafi işaretli ürünlerle geleceğe taşınabileceğini ifade etti.
Moderatörlüğünü Mutfak Sanatları Merkezi Başkanı Fikret Tural’ın yaptığı panelde, GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, Gaziantep Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler & Gıda Daire Başkanı Kenan Seçkin ve Metro Türkiye Kategori & Coğrafi İşaretler Müdürü Birol Uluşan katılımcılara yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler verdi.
Konuşmasına 5. Gastroantep Kültür Yolu Festivali’nin hayırlı olmasını dileyerek başlayan Adnan Ünverdi, “Başta Sayın Başkanımız Fatma Şahin olmak üzere emeği olan, değer katan, şehrimize gelen tüm konuklarımıza ve sizlere çok teşekkür ediyorum. Şehirlerin tarihi, kültürel ve geleneksel değerleriyle ayakta durduğunu ve yaşadığını dile getiren Ünverdi, “Coğrafi işaret tescili, patent, markalaşma ve buna bağlı olarak katma değerli üretim, bunların hepsi birbirinin devamı olan unsurlar. Elde edilen bu değerleri de koruma altına almak gerekiyor ki, buna da ‘fikri ve sınai mülkiyet hakları’ olarak adlandırıyoruz” dedi.
Gaziantep’in, geçmişten gelen ekonomik ve ticari gücünü geliştirerek değerlerine sahip çıktığına dikkati çeken Ünverdi, “Gaziantep Sanayi Odası olarak sadece sanayi alanında değil Gastronomi alanında da çalışmalar yaptık. Coğrafi işaretli ürünler konusunda öncü, örnek ve rol model olduk. Ülkemizin ilk AB tescilli ürünü olan Antep Baklavasının coğrafi işaret tescilini aldık. Antep Baklavasını 2005 yılında AB tarafından tescil ettirerek Gaziantep ile özdeşleşen bu önemli değerimize sahip çıkarak baklavanın Türkiye'nin ve Gaziantep'in olduğunu da tüm dünyaya gösterdik. İlk defa bir Türk ürününe tescil alma başarısını gösteren Oda olarak tarihe geçti” diye konuştu.
GSO tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında şehre özgü Antep Kutnu Kumaşı ve Antep Katmerinin coğrafi işaret tescili çalışmalarına devam ettiklerini kaydeden Ünverdi, “Antep kutnu kumaşını korumak ve gelecek nesillere aktarmak adına yaptığımız çalışma Türk Patent Enstitüsü tarafından 2016 yılında onaylanmış ve tescillenmiştir. Kutnu kumaşının dünyaya tanıtılmasında geçtiğimiz yıl önemli bir gelişme olmuş, Kutnia'nın girişimleri ile dünyaca ünlü moda markası Dior’un koleksiyonuna girerek tanıtılması sağlanmıştır. Bu başarıdan dolayı AJK Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı ve Kutnia CEO'su Sayın Jülide Konukoğlu'na buradan bir kez daha çok teşekkür ediyorum. Kültürel mirasın yaşatılması, üretimleri, desenleri, artan model ve çeşitleri ile kutnu kumaşının yaşamın içerisinde daha fazla yer lamasında etkin rol oynuyorlar. Coğrafi işaretli ürünlerimizin sayısını arttırmadaki amacımız bu güzide ürünleri kayıt altına alarak gelecek nesillere ulaştırmaktır. Bu vesileyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, Valiliğimize, Belediyelerimiz, meslek odalarımız, başta olmak üzere bu konuda çalışmalarda bulunmuş tüm STK’larımıza teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Gaziantep mutfağı, evrensel bir değer
Moderatörlüğünü Mutfak Sanatları Merkezi Başkanı Fikret Tural’ın yaptığı panelde, Gaziantep Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adnan Ünverdi, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Gıda Daire Başkanı Kenan Seçkin ve Metro Türkiye Kategori Coğrafi İşaretler Müdürü Birol Uluşan katılımcılara, Gastronomide coğrafi işaretlerin önemi hakkında değerlendirmelerde bulundular.
Dünyaca bilinirliği bulunan Gaziantep mutfağının, evrensel bir değer olduğunu belirten Akıncı, “Köklü bir geçmişe ev sahipliği yapan Gaziantep, gerek yeme-içme gerekse el sanatları açısından bu topraklarda yaşamış tüm medeniyetlerin ortak izlerini taşımakta. Bu konuda son derece zengin bir mirasa ev sahipliği yapmaktayız. Halen yaşatılan ve ayakta tutulan bu değerlerimizin önemli bir ayağını ise bugün üzerine titrediğimiz coğrafi işaretli ürünlerimiz oluşturmakta” dedi.
Gaziantep’in coğrafi işaretli ürün sayısı bakımından Türkiye’ye rol model oluşturduğuna dikkat çeken Akıncı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“UNESCO Gastronomi kenti Gaziantep 102 adet coğrafi işaret tescilli ürün ile bu alanda Türkiye’de ilk sırada yer almakta. Bu rakam bugün birçok Avrupa ülkesinin toplam tescilli ürün sayısından daha fazla. Tescilli ürünlerimizin büyük çoğunluğunu tarımsal ürünler veya kaynağını tarımdan alan ürünler oluşturmakta. 2015 yılından bu yana şehrimizin coğrafi işaret tescil çalışmalarına borsa olarak katkı sağlamaktayız. Yaptığımız bu çalışmaları şehrimize karşı kültürel bir sorumluluk olarak görmekteyiz. Türkiye’de bulunduğu şehir adına en fazla coğrafi işaret tescili alan borsa konumundayız. Şu ana kadar Antep Lahmacunu, Oğuzeli Narı ve Antep Peyniri gibi 23 farklı yöresel ürünümüzü coğrafi işaret tesciliyle taçlandırdık. 3 ürünümüz için ise Türk Patent ve Marka Kurumuna yasal başvurularımızı gerçekleştirdik. Coğrafi işaret çalışmalarındaki temel gayemiz milli birer değer olarak gördüğümüz bu geleneksel lezzetlerimizi korumak, geleneksel üretim metotlarıyla gelecek nesillere taşımak ve bu ürünlere katma değer sağlamak. “
Coğrafi işaretli ürünlerin Avrupa’da bir yöresel kalkınma sistemi olarak asırlardır kullanıldığına işaret eden Akıncı, “Bu sayede Avrupa’da peynir, et ürünleri ve zeytinyağı gibi birçok ürün marka değeri kazanarak, sağladığı katma değerle bulunduğu bölgenin ve üreticisinin ekonomik refahına katkı sağlamakta” dedi.
Coğrafi işaretli ürünlerin son yıllarda dünyada hızla gelişen büyük bir pazar oluşturduğuna vurgu yapan Akıncı, “Günümüzde birçok ülke ürünlerini bu sistemle pazarlamakta ve ürünlerine bu şekilde katma değer sağlamakta. Değişen yeni dünya düzeniyle birlikte tüketiciler artık üretim yeri ve metodu bilinen, kalitesi garanti edilen, kültürel kimliğiyle ön plana çıkan ürünlere yönelim göstermekte. Bu talep coğrafi işaretli ürünleri tüketici pazarlarında ön plana çıkarmakta. Ülke olarak bu konuda tüm dünya ülkelerine göre çok şanslıyız. Ülkemiz bulunduğu coğrafi konum, kültürel ve ekolojik sistem nedeniyle coğrafi işaretli ürünler açısından son derece zengin bir yapıya sahip. Bu nedenle bu avantajı özellikle coğrafi işaretli ürünlerin ticarileştirilmesi ve ulusal pazarlara açılması noktasında çok iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Coğrafi işaretli ürünlerin gastronomi turizminin gelişmesinde de anahtar görevi üstlendiğini vurgulayan Akıncı, “Yeme-içme kültüründe geleneksel ürünlere yönelik artan eğilim gastronomi turizmi için çekim merkezi oluşturuyor. Yöresel lezzetlerin gün yüzüne çıkmasına ve gastronomi turizminin gelişmesine katkı sunan bu durum, aynı zamanda kırsal kalınmanın refah payını da artırmakta. Yöresel ürünler üretildikleri bölgeye ait özellikleri yansıtır ve o yörenin kültürel özellikleriyle anılır. Bu bağlamda ürünün temel kökenini merak eden veya bu kökenle bağları olan insanlar gerçekleştirdikleri lezzet turları ile Gastronomi turizminin gelişmesine katkı sağlamakta” ifadelerini kullandı.