Girişken, “Gaziantep’te, çok miktarda kaynağı belirsiz para dolaşıyor ve bu parayı sisteme sokmanın en iyi yolu gayrimenkul satın almak. Kaynağı belirsiz kara paranın bu kadar yoğun olduğu bir yerde emlak fiyatları Türkiye geneline göre daha yüksek bir artış gösteriyor” şeklinde konuştu.
Fiyatlar yalnız TL değil, yabancı para cinsinden de arttı
belirten Girişken, “Yükseliş bir süre daha devam etse de sonunda bunun makul seviyelere geleceğini düşünüyorum. Çünkü konuştuğumuz rakamlar, öylesine yüksek ki birçok gelişmiş ülkede bile bir şekilde konut satın alınabilir. Fiyatlar yalnız TL bazında değil yabancı para cinsinden de ciddi miktarda arttı. Dolar, Euro bazında bile yüzde 70-120’lik artış söz konusu. Fiyatlarda bir şişkinlik var. Türkiye’de faizler ne zaman olması gereken seviyelere çıkarsa o zaman emlak piyasasını hep birlikte göreceğiz” ifadelerini kullandı.
Hem arsa hem emlak satışlarında rekor üstüne rekorlar kırılıyor
Girişken, “Türkiye genelinde en fazla konut satışının yapıldığı ilçe sıralamasında Şehitkamil 6, Şahinbey ise 9’uncu sırada yer alıyor. Bu da Gaziantep’te konut emlak piyasasının canlılığını gösteriyor. Ülkenin şu anki faiz politikası her şeyi etkiliyor. Faiz politikası ve arka kapıdan döviz satışlarıyla dolar kuru belli bir seviyede tutuluyor, Gaziantep ve Türkiye’de biriken sermaye akacak nokta bulamıyor. Mevduat faizleri çok düşük olunca, dolar, altın gibi yatırım araçları sabit bir seviyede kalınca, elinde sermaye biriken insanlar paralarını en çok gayrimenkul ve borsaya yatırdılar. Gaziantep’te bu yönelim daha çok gayrimenkule oluyor. Hem arsa hem emlak satışlarında rekor üstüne rekorlar kırılıyor” dedi.
Asgari ücret artışlarına rağmen alım gücü iyileşmiyor
Birçok kesimin konut alım gücünün düştüğü tespitini yapan Girişken, “Enflasyon karşısında herkesin alım gücü azaldı ve azalmaya devam ediyor. Asgari ücret artışlarına rağmen alım gücü iyileşmiyor. Bu şartlar altında konut ve barınma ihtiyacı olanların konut almadığını, yatırım aracı görenlerin konut aldığını görüyoruz. Bunun uzun vadede sürdürülebilir bir politika olduğunu söyleyemeyiz. İnşaat sektörünü sürdüren, insanların konut talebi değil, elinde sermaye olan bir kesimin yatırım aracı olarak daha fazla arsa ve konut talep etmesi” açıklamasını yaptı.
Uygulanabilir bir proje gibi durmuyor
İlk evim projesine değinen Girişken, “İlk evim projesinin başarılı olup olmadığını görmek için zamana ihtiyaç var. Ancak uygulanabilir bir proje gibi durmuyor. Elbette daha önce hiç konutu olmayan insanların konut sahibi olması güzel fakat bazı fırsatçıların evi olmayan insanlar üzerinden bu sisteme dahil olmaya çalışmasına yönelik duyumlar alıyoruz. Devletin barınma ihtiyacını karşılayacak konutların bir yatırım aracını olma vasfını kaybettirecek önlemler alması gerekiyor. Orta sınıf semtlerde bile kiralar 3-4 bin TL’lere çıkmış durumda. Ciddi bir barınma kriziyle karşı karşıyayız” diye belirtti. Fatma Karabacak
RSS