ANASAYFA arrow right Güncel

İş kazaları ile ilgili veri yok kazalarımız da kayıtdışı…

İş kazaları ile ilgili veri yok kazalarımız da kayıtdışı…
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.02
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.02
Ancak“Gaziantep’te yılda kaç iş kazası oluyor, kaç işçi yaşamını yitiriyor, kaçı sakat kalıyor?” bilmiyoruz

Ülkemiz iş kazalarında Avrupa ve dünyada ilk sıralarda, ölümlü iş kazalarında ise Avrupa‘da birinci, dünyada üçüncü sırada… Ancak“Gaziantep’te yılda kaç iş kazası oluyor, kaç işçi yaşamını yitiriyor, kaçı sakat kalıyor?” bilmiyoruz
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği tarafından ilki geçen yıl gerçekleştirilen ‘TMMOB 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’ nedeniyle düzenlenen toplantıda, Gaziantep’te meydana gelen iş kazaları konusunda elde veri olmadığına dikkat çekildi. “Çalışma hayatının yeniden düzenlenmesi, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, işçi ölümlerinin durdurulması için mücadele etmek, kendini emekten yana konumlandıran TMMOB‘nin tarihi görevidir. Bu görevi yerine getirme bilinciyle TMMOB; iş cinayetleri ve işçi ölümlerini ülkemizin sosyo-ekonomik ve demokrasi sorunları ile birlikte bir bütün olarak ele almakta, insanca çalışma koşullarının oluşturulmasını insanca yaşama hakkı ve talepleri ile birleştirerek sorunun çözümü için yapılabilir, gerçekçi önermelerde bulunmaktadır” denildi.

İşçi sağlığı ve iş güvenliğiçalışma
yaşamının en temel unsurlarından biridir
İş cinayetlerine dikkat çekmek için Gaziantep İl Koordinasyon Kurulu tarafından
Gaziantep’te meydana gelen iş kazaları ile ilgili ellerinde istatistiki bir bilgi olmadığını söyleyen Elektrik Mühendisleri Odası Şube Başkanı Halil Uğur, “3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’nün ilan edilmesi henüz ikinci yılını doldurdu.O yüzden elimizde Gaziantep’e özel bilgiler yok” dedi.

"İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü"
İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunun insan odaklı bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü olan TMMOB’ nin önemli çalışma ve mücadele alanlarından birini oluşturduğunu söyleyen Uğur, “Konunun önemine bir kez daha dikkat çekmek amacıyla 42. Olağan Genel Kurulumuzda, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu‘da yaşanan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği facianın yıldönümü, "İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü" olarak kabul edildi. Öncelikle 3 Mart 1992 tarihinde yaşamını kaybeden 263 maden işçisi ile birlikte son yıllarda Balıkesir Dursunbey’de biri maden mühendisi, 13 maden işçisini, Bursa Kemalpaşa’da yaşamını yitiren 19 maden işçisini, İstanbul Tuzla’da, Davutpaşa‘da, Ankara Ostim‘de, Zonguldak Karadon’da, Maraş Elbistan’da, İstanbul Esenyurt’ta ve saymakla bitiremeyeceğimiz iş cinayetlerinde yaşamını kaybeden emekçileri saygıyla anıyoruz. İşçi sağlığı ve iş güvenliği bütün çalışanları ilgilendiren, çalışma yaşamının en temel unsurlarından biridir.İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin göstergeler, temel insan hakları, çalışma yaşamı ve ülkelerin gelişmişliklerine ilişkin önemli göstergeler sunmaktadır” dedi.

15 saniyede bir işçi yaşamını yitiriyor
Halil Uğur, “ILO rakamlarına göre; bugünün dünyasında her 15 saniyede bir işçi, iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Her gün yaklaşık 6 bin 300 kişi iş kazası veya meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını kaybediyor. Her yıl yaklaşık olarak 360 bin kişi iş kazası, 1 milyon 950 bin kişi ise meslek hastalıklarından dolayı ölüyor. Her yıl 270 milyon iş kazası meydana gelirken, 160 milyon kişi meslek hastalıklarına yakalanıyor. Çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde, zehirli maddelerden dolayı 651 bin işçi yaşamını yitiriyor” diye konuşu.

Türkiye’de her gün ortalama 3 işçi ölüyor
TMMOB adına yapılan ortak açıklamada, “Ülkemiz açısından durum oldukça vahim. Ülkemizde her gün ortalama 176 iş kazası olmakta, 3 emekçi yaşamını kaybetmekte ve 5 emekçi iş kazası sonucu iş göremez hale gelmekte. Bu nedenle ülkemiz iş kazalarında Avrupa ve dünyada ilk sıralarda; ölümlü iş kazalarında ise Avrupa‘da birinci, dünyada üçüncü sırada yer almaktadır. Bugün ülkemizde uygulanmakta olan neoliberal ekonomi politikaları sonucunda iş güvencesinin azalması, esnek çalışma biçimleri, çalışma koşullarının ağırlaşması; özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırmanın yaygınlaşması; sosyal güvenlik ve güvenceden yoksun kayıt dışı işçilik ve çocuk işçi çalıştırma, yasal düzenlemelerdeki yanlışlıklar iş cinayetlerinin nedenleri arasındadır. Bir kere daha söylüyoruz: İşçi sağlığı ve iş güvenliğinde temel amaç, çalışanların sağlığına zarar verebilecek hususların önceden belirlenerek gereken önlemlerin alınması, iş kazası geçirmeden, meslek hastalıklarına yakalanmadan, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanması, çalışanların ruhsal ve bedensel bütünlüğünün korunması olmalıdır” denildi.
AKP, devletin elini bu alandan
çekerek özel sektöre bir pazar alanı açtı
İşyerinde sağlık ve güvenlikle ilgili şartları sağlamanın işverenin öncelikli ödev ve sorumluluğunda olduğu da hatırlatılarak, “Çalışanlar da bu doğrultuda alınan tedbir ve talimatlara uymakla yükümlüdürler. İlgili düzenlemeleri hazırlamak ve uygulanmasını denetlemek ise elbette devletin görevidir.Bu ise ancak tarafların uzlaşma içerisinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin önemine inanmaları ile mümkündür. Ne yazık ki, yeni çıkarılan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da sorunun merkezine inen ve ona göre çözümler üreten bir yasa değildir. Yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iş cinayetleri ve ölümler artarak devam etmektedir.2002 yılında yenilenen İş Kanunu‘nda 50‘den fazla devamlı işçi çalıştıran sanayiden sayılan işyerlerinde iş güvenliği mühendisi ve işyeri hekimi çalıştırmak zorunlu hale getirilmiştir.AKP, bu yasanın uygulama yönetmeliği ile iş güvenliği mühendisi ve işyeri hekimini danışman statüsüne indirgeyerek işyerlerinin devamlı kontrolünü engellemiştir.Bu yönetmelik yargıdan dönünce İş Yasası‘nda, ÇASGEM ve Bakanlık Teşkilat Yasası‘nda torba kanunlarla değişiklik yapmıştır.Bu yasalara dayanılarak çıkarılan yönetmelikler de yargıdan dönünce, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası‘nı TMMOB ve bağlı odaların tüm itirazlarına rağmen yasama organından geçirmiştir.İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası‘ndan işveren ve devlet sorumsuzluğu çıkmıştır.Devletin bu alandaki denetleme görevi, tıpkı toprak gibi, su gibi, enerji gibi özelleştirilmiştir.Bu yasa ve yönetmeliklerle işyerlerinde çalışan insanların sağlık ve güvenliğini koruyacak, devamlı ve devlet gözetiminde bir denetleme olması beklenirken AKP, Devletin elini bu alandan çekerek özel sektöre bir pazar alanı açmıştır” şeklinde açıklama yapıldı.

Devleti ise her türlü sorumluluktan
arındıran bir politika ile karşı karşıyayız
Ortak açıklamada Uğur, “Bugün işçiyi her türlü korumadan uzak bırakan, mühendis ve hekimi iş kazaları tazminatlarından sorumlu tutan, işvereni ve iş yaşamını denetlemekten sorumlu olan devleti ise her türlü sorumluluktan arındıran bir politika ile karşı karşıyayız. Oysa her zaman söylediğimiz gibi; iş cinayetlerinin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için işyerlerinde "önce insan, önce sağlık, önce iş güvenliği" anlayışı yerleştirilmelidir.Cinayetlerin sorumluları işyerinde gerekli tedbirleri almayan işverenler, yasal düzenlemeleri ve ikincil mevzuatları olması gerektiği gibi hazırlamayanlar ve gerekli denetimleri yapmayan ilgili bakanlıktır” dedi.

Projeler incelenecek
Uğur, “Siyasi iktidar TMMOB‘nin ve bağlı odalarının sözünü dinlemek, algılamak ve daha önemlisi hayata geçirmek zorundadır”derken Mimarlar Odası Başkanı Sıtkı Severoğlu Fatma Şahin’in hazırladığı projeleri henüz incelemediğini, ancak bütün adayların projelerini inceleyip takipçisi olacaklarını söyledikten sonra toplantı sona erdi. Cihan ölmez

HABERİN VİDEOSU İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKİ TIKLAYINIZ:

http://www.gaziantepsabah.com/videoplayer.php?id=k7ya4mi6&kat=1

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *