ANASAYFA arrow right Güncel

İşçi, emekli ve kamu çalışanı açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşıyor

İşçi, emekli ve kamu çalışanı açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşıyor
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 05.32
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 05.32
KESK Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, Ağustos ayında başlayacak ve 3 milyon memur ve memur emeklisini yakından ilgilendiren T
KESK Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, Ağustos ayında başlayacak ve 3 milyon memur ve memur emeklisini yakından ilgilendiren Toplu İş Sözleşmesi hakkında basın açıklaması yaptı

“Toplu sözleşme süreci kamu emekçilerinin ortak ekonomik, sosyal, demokratik, özlük ve mesleki hak ve çıkarlarının tümünü kapsamalı ve grev hakkının kullanıldığı bir süreç olmalıdır” diyen Ersönmez, “Kamu emekçileri başta yoksulluk ve güvencesizlik olmak üzere ağırlaşmış sorunlarla bu süreci karşılamaktadır. Son yıllarda açığa çıkan ekonomik kriz, enflasyon, hayat pahalılığı, döviz artışları kamu emekçileri başta olmak üzere toplumun büyük kesimini yoksulluğa ve sefalete mahkum etmiştir. On milyonlarca işçi, emekli, kamu çalışanı açlık sınırında ve yoksulluk sınırının çok altında ücretle geçinmeye çalışmaktadırlar” dedi.
Kamu emekçileri birçok
sorunla karşı karşıya
Ersönmez, “Kamuda dönüşüm ve buna bağlı olarak güvencesiz çalışma biçimlerinin dayatılması son yıllarda kamu emekçilerinin çalışma yaşamında yer alan temel sorun oldu. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, OHAL KHK'ları ve sözleşmeli personel uygulamasıyla iş güvencesinin fiilen ortadan kaldırılması, derinleşen ekonomik kriz karşısında ücretlerin erimesi, enflasyonun altında zamların dayatılması, kamuda partizanlığın, baskıların artması, liyakatın rafa kaldırılarak mülakat yoluyla hükümet memurluğunun yaratılması, işyerlerinde dayanışmanın yerine performansa dayalı rekabetin geçirilmesi, Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemiyle, sosyal güvenlik ve emeklilik hakkının gasp edilmek istenmesi gibi daha sayabileceğimiz birçok sorunla bugün kamu emekçileri karşı karşıyadır. Böylesi bir çalışma yaşamı, kadın emekçiler üzerinde daha çok olumsuz etkiler yaratmakta, baskı ve mobbinge daha yaygın hale getirmektedir” ifadelerini kullandı.
Son13 yılda ilk defa kamu emekçileri resmi
enflasyonun altında zamma mahkûm edildi
2015 yılında ise toplu sözleşmede yüzde 3+yüzde 3 zam yapıldığını hatırlatan Ersönmez, “Bu sözleşme ile son 13 yılda ilk defa kamu emekçileri resmi enflasyonun altında zamma mahkûm edilmişlerdir. 2016-2017 yıllarını kapsayan toplu sözleşme döneminde 2016 için yüzde 6+yüzde 5; 2017 için ise yüzde 3+yüzde 4 zam yapılmıştır. 2018-2019 yıllarını kapsayan toplu sözleşme döneminde ise Memur-Sen, iki yıl için toplam yüzde 38,52 altında bir zamma asla imza atmayacağını iddia etmişti. Ancak hayallerin ve gerçeklerin aynı olmadığını bir kez daha gördük. 2018 için yüzde 4+yüzde 3,5; 2019 için ise yüzde 4+yüzde 5 oranına çektikleri zamma imza atarak, bu zamları kazanım gibi kamu emekçilerine açıklamakta bir sakınca görmediler” diye açıklama yaptı.
Grevli toplu sözleşme hakkı önündeki
yasal ve fiili engeller kaldırılmalı
Kamu emekçilerinin grevli toplu sözleşme hakkı önündeki yasal ve fiili engeller kaldırılması ve özgür bir toplu sözleşme düzeni yaratılması gerektiğini ifade eden Ersönmez, “OHAL KHK’ları ile hukuk dışı bir şekilde hayata geçirilen ihraçlar ve açığa almalara son verilmeli, hukuki deliller ve mahkeme kararları olmadan ihraç edilen tüm kamu emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir. Kamuda sözleşmeli istihdama son verilmeli, sözleşmeli olarak işe başlatılan kamu emekçileri kadrolu istihdam edilmelidir. 2018-2019 toplu sözleşme dönemine ilişkin ekonomik kayıplarımız, net bir şekilde hesaplanarak ödenmeli. Vergi dilimi soygununa son verilmeli, Açlık sınırı altındaki ücretlerden vergi, sigorta vb. gibi kesintiler kaldırılmalıdır. Yüzde 15 olan 1’inci gelir vergisi dilimi yüzde 10’a indirilmeli, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlarda gelir vergisi, birinci vergi diliminde sabitlenmelidir. Zorunlu Bireysel Emeklilik uygulamasından vazgeçilmelidir. Temel ücretler arttırılmalı, en düşük ücret yoksulluk sınırının üzerinde olmalıdır. Her türlü ek ödemenin emekli aylığına yansıması sağlanmalıdır” şeklinde ifadeler kullandı.
Eş ve çocuk
yardımı 750 TL olmalı
KESK Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, konuşmasına şöyle devam etti: “2019 Yılı için gerçekleşen Enflasyon+Büyüme Oranı (Refah Payı) kadar ek zam yapılmalıdır. TÜİK verilerine göre, 2020 itibariyle ortalama kira bedeli olan 1.000 TL kira yardımı ödenmelidir. Bütün büro emekçilerine; yılda bir olmak üzere 1.500 TL giyim yardımı ödenmelidir. Eş ve çocuk yardımı 750 TL olmalıdır. Kamu emekçilerine, yılda iki kez tam maaş tutarında ikramiye ödenmelidir. Çalışmayan eş için yapılan aile yardımı emeklilikte de devam etmelidir. Kamuda siyasi kadrolaşma uygulamalarına son verilmeli, yöneticilerin belirlenmesinde ve ilk atamalarında sendikal, siyasal referanslar değil, liyakat temel alınmalıdır. 3600 ek gösterge tüm kamu emekçilerine verilmelidir. Eşit işe eşit ücret ilkesi gereği tüm çalışanlara uygulanmalı. Kadınların işyerlerinde maruz kaldığı cinsiyete dayalı her türlü ayrımcılık ile taciz ve mobbingi önleyici politikalar ve mekanizmalar oluşturulmalıdır. Güvenceli ve tam zamanlı hak kayıpları yaratmayan çalışma esas alınmalıdır. Bakım (çocuk, yaşlı, hasta) hizmetlerinin, parasız, anadilinde, 24 saat açık, nitelikli ve denetimli kurumlar tarafından verilmesinin imkanları yaratılmalıdır. Her işyerinde kreş açılmalıdır. Doğum (analık) izni en az 24 ay ücretli olmalıdır. Süt izinlerinin kullanımının önündeki her türlü yasal ve fiili engel kaldırılmalıdır.” Hüseyin Karataş
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *