‘Kadına yönelik tavır değişmedikçe bir ülke ileri gidemez’ diyen Kargıner, “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gereken önlemlerin alınması ve eğitim sistemimizin düzenlenmesinde toplumsal sorunlar ön plana alınmalı” dedi.
Cezaların yetersizliği ve caydırıcı olmaması şiddeti arttırıyor
Toplumsal yapıda olan eşitsizliklerin, ataerkil devlet düzenlerinin, cezaların yetersizliğinin ve caydırıcı olmamasının, kadına yönelik şiddetin erkeklere özendirilmesinin kadına yönelik şiddettin sona erdirmeyen nedenler arasında yer aldığını kaydeden Kargıner, “Günümüz Türkiye'sinde de durum pek iç açıcı değil. Gerek sosyal medyanın şiddet dili olsun, gerek ailelerin çocuklarını büyütme tarzı, ‘Paşa padişah’ oğlumun yanında ‘Çayları getir kızım’ tavrı bu düzenin bir türlü bozulmamasında çok büyük etki taşıyor. İnsanlar kendi ailelerinin onları yetiştirdiği bu ataerkil düzenle kendi çocuklarını da yetiştirmeye devam ettikçe de bu durumda bir düzelme göremeyeceğimiz aşikâr” tespitini yaptı.
Yeni nesillere toplumsal cinsiyet eşitliğini öğreterek büyütmeliyiz
Eğitimin ailede başladığını sözlerine ekleyen Av. Kargıner, “Biz yeni nesillere toplumsal cinsiyet eşitliğini öğreterek büyütmeliyiz. Ama sadece söyleyerek değil bu şekilde yaşayarak da. Çünkü biz ne söylersek söyleyelim çocuklar gördüğünü de öğrenir. Annelerimizin bir lafı vardır “Sen benim gibi olma kızım sen benim çektiğimi çekme.” Aslında biz düzeltmeye kendimizden başlamalıyız. “Hayır sende çekme anne o zaman değişime senden başlayalım.” O zaman kendimizi düzeltmeden kendimiz için bir adım atmadan sadece lafla bir düzenin değişmeyeceğini bilelim. Adım atmaktan korkmayalım” şeklinde konuştu.
Günümüzde, ekonomik, psikolojik, cinsel ve fiziksel olmak üzere 4 şiddet türü bulunduğunu ifade eden Kargıner, “Kadınlar tarih boyunca tüm bu şiddet türlerine fazlasıyla maruz kalmaktadır hala da kalmaya devam ediyorlar. Her olay için geçerli olmasa da görüşme yaptığımız birçok kadından duyduğumuz ortak cevap ve endişeler bu yönde olmaktadır. Burada aslında sorunları görüyoruz. Geçinme korkusu, toplumsal baskılar, şiddete uğramanın ailede de olması, çocuklara yönelik endişeler. Kadınların bu korkularını dindirecek devlet politikaları ve güvencelerle aile kavramını yıkmaya değil herkesin boşanmasına sebep olmayı değil erkeklerin tutumlarını düzeltmelerini sağlamayı amaçlıyoruz. Bu kadın bana mecbur demesinler bu kadın beni bırakıp gidebilir ben ona sevgi hissettireyim korku değil beni bırakmasın desinler. Davranışlarını ona göre düzeltsinler. Her canları sıkıldığında evdeki karılarından kızlarından çocuklarından çıkartmasınlar. Bir dertleri varsa oturup paylaşsınlar” açıklamasını yaptı.
RSS