ANASAYFA arrow right Güncel

Kadınlar özgürleşmeden toplum özgürleşemez

Kadınlar özgürleşmeden toplum özgürleşemez
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.02
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.02
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olması nedeniyle gazetemiz kadınlar cephesinden gelişmeleri ve süreci ESP İl Başkanı S
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olması nedeniyle gazetemiz kadınlar cephesinden gelişmeleri ve süreci ESP İl Başkanı Sibel Işık’la ele aldı
“8 Mart bizim için kadınların özgürlük mücadelesinin ve bu mücadelenin taleplerinin kadınlar cephesinden dünyanın her tarafında haykırıldığı bir gündür” diyen Sibel Işık, “8 Mart emeği, emeği için mücadeleyi, özgürlüğü, adaleti, barışı, sınırsız ve sınıfsız bir toplumu ifade eder. Kadınlar özgürleşmeden hiçbir toplum özgürleşemez” şeklinde konuştu.
Kadına yönelik şiddet
yüzde 1400 artmış durumda
Işık, “Erkek egemen sisteme karşı kadınların kendi öz benlikleriyle, kimlikleriyle yaşamın içinde yer almaları gerektiğini vurgularken, “Kadınlar dünyanın yarısıdır ve kadınlar özgürleşmeden hiçbir toplum özgürleşemez. Bu nedenle sadece 8 Mart değil, her gün erkek egemen zihniyete karşı mücadeleyi daha da yükselteceğimiz bir süreç yaşıyoruz. Çünkü; bu ülkenin yasalarına ve zihniyetine baktığımızda görüyoruz ki kadınlar insan sınıfına dahi koyulmuyor. Daha önceki hükümetler döneminde de AKP hükümeti döneminde de kadına yönelik şiddet her gün artmaktadır. AKP’nin son 10 yıllık sürecinde kadına yönelik şiddet yüzde 1400 artmış durumda. Her gün en az üç kadın eşleri, akrabaları, yakınları tarafından katlediliyor. Ama hiçbir yasada, hiçbir yargıda bu katliamları bitirecek caydırıcı maddeler yer almıyor. Kadınları evde, sokakta, her yerde katleden katiller, ağır tahrik maddesinden yararlandırılarak ceza indirimleri uygulanıyor” dedi.

Taciz ve tecavüzü besleyen zihniyet var
Işık, “Kadına yönelik taciz ve tecavüz davalarında ‘kendi rızası var’ adı altında tacizciler, tecavüzcüler serbest bırakılıyor. En korkuncu ise belleklerimize kazınan, onlarca kişinin tecavüzüne maruz kalmış ve sonrasında yargı tarafından suçlu bulunan N.Ç davası gibi davalar var. Tacizci, tecavüzcü, eril zihniyet bizzat yasalar tarafından korunmakta. Kısa etek giydiyseniz, makyaj yaptıysanız, bir de sevgiliniz varsa siz taciz ve tecavüzü çoktan hak ediyorsunuz deniliyor” şeklinde açıklama yaptı.

Kadının adı bakanlıktan çıkartıldı
Işık, “Bir bakanlık isminde kadın kelimesinin dahi geçmesini hazmedemeyen AKP hükümeti, Kadın ve Aile Bakanlığı’nı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değiştirdi. Yani kadının adının dahi olmadığı eril zihniyetin yazdığı, çıkardığı yönettiği bir devlet ve hükümet gerçekliği ile karşı karşıyayız. Kadınların bedeni üzerinden siyaset yapan bir AKP ve başbakan var karşımızda. AKP kürtaj ve sezaryen yasağı ile, 3 çocuk, 5 çocuk önermesi ile kaç çocuk doğuracağımıza, nasıl doğuracağımıza kendisi karar vermeye çalışıyor. Kadınlar düşünmeyen, sorgulamayan, yaşamda ve siyasette yer almayan sadece erkek egemen sistemin hizmetinde olan, sürekli çocuk doğuran kuluçka makineleri haline getirilmek isteniyor. Tecavüze uğrayan kadınlar hamile kaldığında dahi kürtaj olamayacak ve o çocuğu doğurmak zorunda kalacak. AKP hükümeti bu politikalarıyla kendi eril iktidarını sağlama almak istiyor. Bu nedenle sokağa çıkan, mücadele eden kadınlar her zaman sistemin tutuklama, gözaltı ve bu anlarda uyguladıkları devlet şiddetiyle karşı karşıya kalıyorlar. Bu saldırıların tamamen yıldırma politikası olduğunun farkındayız ve bu dayatmalara hiçbir zaman boyun eğmeyeceğiz” dedi.

Kadın sorunu, hem sınıfsal
hem cinsiyet sorunudur
Işık, “Biz, Ezilenlerin Sosyalist Partisi ve Sosyalist Kadın Meclisleri olarak kadın mücadelesinin kapitalist sisteme karşı sınıfsal bir mücadele, yani kadınların başkaldırısı, hem de erkek egemen (eril) zihniyete karşı bir kimlik mücadelesi olduğunu düşünüyoruz. Kadın sorunu son birkaç yıllık bir sorun olmadığı gibi tarihsel ve en az beş bin yıllık bir sorundur. Yani sınıfsal sorunla birlikte bir cinsiyet sorunudur. Eril zihniyetin kadına karşı iktidar savaşıdır. Bu yüzden kadın kimliğini reddeden, kadını siyasette ve yaşamda yok sayan zihniyete inat kadınların siyasette ve toplumsal yaşamda daha fazla yer alması gerekiyor. Kadını dört duvar arasına hapseden, yaşamını çocuk bakımı ve ev işleri ile sınırlandıran cinsiyetçi, toplumsal zihniyete karşı cins bilincimizi kuşanarak siyasetin merkezine yürümemiz gerekiyor” dedi.
Kadınlar kendi gücüne
ve iradesine inanmalıdır
Işık, “Bu yıl 8 Mart’ın yerel seçimler öncesine denk gelmesi temel şiarlarımızdan birisi olan “8 Mart’ ın gücü ve iradesi ile yerel yönetimlere” dir . Biz kadınlar bütün yönetim mekanizmalarında, yaşamın her alanında yer almak istiyoruz ve alacağız. Yani bütün yaşamı eril zihniyetin dizayn etmesine karşı biz kadınlar tekçi zihniyeti yıkıp eşitliği yaşamımızın her yerine yerleştirebiliriz. Kadınlar kendi gücüne ve iradesine inanmalıdır. Bu 8 Mart’ ta biz kadınlar yine alanlarda şiarlarımızı ve taleplerimizi haykırmaya devam edeceğiz. “Eşit işe eşit ücret” , “Ev içi emeğimizin ücretlendirilmesi” , “Ücretsiz kreşler ve barınma evleri” , “kadın cinayetlerinde, taciz ve tecavüz davalarda ağır tahrik indirimlerinin kaldırılması” , “Anadilimizde eğitim ve hizmet” , “Kürtaj ve sezaryen hakkı” temel taleplerimizdir. Bu talepler ancak ve ancak biz kadınların kararlı ve inançlı mücadelesi ile kazanılabilir. Son olarak diyoruz ki bizler özgürlüğü bireysel olarak değil toplumsal olarak kazanabiliriz. Bu nedenle kadınların sözünü söylemesi ve ötekileştirilme politikalarına karşı susmaması ve başkaldırması gerekiyor” dedi.Cihan Ölmez

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *