Büyükşehir belediyesinin ev sahipliğinde düzenlenen Anadolu Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü değerlendirme toplantısı yapıldı
Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Prof. Dr Nevzat Çevik, “Tüm güçleri bir araya getirerek; ülkemize arkeoloji, tüm eski çağ bilimleri ve kültür bilimleri adına daha yüksek bilimsel, akademik ve sosyal bir gelecek ile sağlamayalıyız. Kazıyorsak, ortaya çıkanları korumamız lazım” dedi.
Toplantıya Türkiye’deki Arkeoloji Enstitü Müdürleri, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ile EuropaNostra Türkiye temsilcileri katılırken, toplantıda projede gelinen aşamalar ele alındı, fikir alışverişinde bulunuldu. 36 ay sürecek olan çalışmalar sonunda enstitünün bilime, zanaata, tasarıma, sananiye, eğitime ve uygarlık araştırmalarına yeni bir ivme kazandırması hedefleniyor.
Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Prof. Dr Nevzat Çevik, “Geleceğin arkeolojisi, arkometri üzerine biçimlenecek, sosyal bilim olmaktan hiçbir zaman çıkmayacak, ama gelişmekte olan fizik, kimya ilerledikçe arkometri daha ölçülebilir sonuçlar vererek, daha güvenli projeler üretecek. Biz de enstitünün temellerini bunun üzerine kuruyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin ve diğer tüm paydaşların gücüyle ve de bilim kurullarına bağlı yönetimi ile geleceğe güçlü bir enstitüsü bırakmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Üzerimize düşen sorumluluğu
yerine getirmek için yola çıktık
Çevik, “Ortak dünyaya ait kültürel bir mirası yine dünya insanlarıyla birlikte ortaya çıkarmaya ve korumaya çalışıyoruz. Siz üstünüze düşeni yaptınız, biz üstümüze düşeni yaptık mı? Biz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmek için yola çıktık. Her şey vardı, ama bir şey yoktu. O da yerli-yabancı bölümler, misyonlar kendi başlarına çalıştı. Aralarında ortak projeler veya kazılar oldu, fakat hepsinin birleştiği bir çatı yoktu. Dolayısıyla birimler arasında güçlü koordinasyon, iletişim, paylaşım ağının olması lazım, bu da reel ve sürdürülebilir projelerle yapılabilir. Anadolu Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü bu amaçla kuruluyor” şeklinde konuştu.
İstişarelerin çıktıları
bizler için çok önemli
Kültür ve Turizm Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Proje Koordinatörü Hale Ural ise “Kültürel mirasın korunması, tanıtılması, kapasitelerin artırılması, çalışmaların desteklenmesi ve kamuoyunda arkeoloji alanında farkındalığın oluşturulmasında öncü bir rol oynamayı hedefliyoruz. Aynı zamanda çağdaş metotlarla yaratıcı endüstrilere hizmet eden, sosyo-ekonomik bir yapı oluşturmak istiyoruz. Bu nedenle yapılacak olan istişarelerin çıktıları bizler için çok önemli. Kazı başkanlarımızla sahada toplantılarımız olacak. İstanbul Ticaret Odası ile işbirliği içerisinde arkeoloji-kültür ekonomisi çalıştayı düzenlemeyi planlıyoruz. Üniversitelerimizi rektörleri ve arkeoloji alanında yayın yapan dergilerin yayın editörleriyle de bir araya gelmeyi düşünüyoruz. Kültür ve tarih bilincini yükseltmeye yönelik etkinlikleri takip etmeyi, politika geliştirmeyi ve görünürlük ilkelerini gerçekleştirmeye yönelik etkinlikler gerçekleştirmeyi ve hali hazırda yürütülen uluslararası etkinlerde katılım göstermeyi planlıyoruz” dedi.
Mevzuat hazırlıkları
devam ediyor
Projenin 36 ay süreceğini açıklayan Ural, “36 ay sürecek olan projemizin kapsamında arama konferansları, Anadolu Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’nün kurumsal yapısının oluşturulması, eğitim, burs ve staj programları, arkeoloji analiz laboratuvarının kurulması, hem basılı hem de dijital kütüphane kurulması, arşiv oluşturulmasını amaçlıyoruz. Kurumsal yapımızın oluşturulmasına yönelik mevzuat hazırlıkları devam ediyor. Taslak organizasyon şeması oluşturuldu. Organizasyon şeması; Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu, Kültür Sanat Danışma Kurulu, Başkan, Bilim/Danışma Kurulu, Birim Sorumluları ve birimlerden oluşuyor. Kuruluş ve hayata geçişte paydaşlarla iletişimin önemli olduğunu düşünüyor ve bu bilinçle ilgili tüm paydaşlarla karşılıklı görüş alışverişi ve vizyon belirleme, geliştirme toplantılarını yapmayı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Enstitünün, Gaziantep’te
kurulması çok anlamlı
Kültür ve Turizm Bakanlığı Dış İlişkiler Daire Başkanı Hakan Tanrıöver de kon uşmasında, “Anadolu Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü 1’inci istişare toplantısını yapıyoruz. Bu toplantıda iş birliğini ve güç birliğini nasıl sağlarızı konuşacağız. Anadolu Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü, neden Gaziantep’te kuruluyor yönünde eleştiri alıyoruz. Gaziantep, Avrupa’nın en seçkin destinasyonları arasında bulunan ve ödül alan ve UNESCO Yaratıcı Şehirler ağına dahil bir şehir. O nedenle enstitünün Gaziantep’te kurulacak olması çok anlamlıdır” şeklinde ifadeler kullandı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Kapadokya’ya gelen bir Japon turisti Gaziantep’e getirmeyi hedeflediklerini kaydederken, “Asya turistlerin tam istediği şeyler burada var. Enstitünün bir an önce hayata geçmesi gerek. O yüzden İstanbul’a, bu işi başarmış üniversitelere ihtiyacımız var. İstanbul’un tüm gücüyle İstanbul-Gaziantep hattını çok güçlü tutmamız ve söylem eylem birliği oluşturmamız lazım. Bu enstitü bizleri ne kadar heyecanlandırıyorsa bilim insanlarını da o kadar heyecanlandırıyor. Bu proje Anadolu ve Türkiye projesi olacak asla şehir projesi olarak bakmamak gerekiyor” diye açıklamada bulundu.
“Rumkale’yle Fırat’ın güzellikleriyle birlikte kalenin içerisindeki yaşam bize çok şey anlatıyor” ifadelerini kullanan Şahin, “Kalenin içerisindeki hanlar, hamamlar ve manastırların olduğu bir tarihi coğrafyanın bekçileri ve emanetçileriyiz. Yesemek Açık Hava Müzesi’ni UNESCO’nun geçici listesine aldırmış, fakat kalıcı listeye almak için bir kurul oluşturmuş bir çalışmanın içerisindeyiz. Bu şehirde olan her şey Anadolu’nun her şehrinde var. O yüzden Anadolu’nun kültürel zenginliğini dünyaya iyi anlatmamız gerekiyor. Ne kadar altın ne kadar petrolün var değil, ne kadar yetişmiş insan gücün ve ne kadar kültürel mirasın var? sorununun cevabını arayan yeni bir dünya var. Artık şehirler yarışıyor ve kalkınma, demokrasi yerelde başlıyor. Alt yapı belediyeciliği sona ermiştir, kültürel ve sosyal belediyecilik yükselen bir değerdir. Artık şehir ekonomileri yarışmaktadır” değerlendirmesinde bulundu. Fatma Karabacak
Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Prof. Dr Nevzat Çevik, “Tüm güçleri bir araya getirerek; ülkemize arkeoloji, tüm eski çağ bilimleri ve kültür bilimleri adına daha yüksek bilimsel, akademik ve sosyal bir gelecek ile sağlamayalıyız. Kazıyorsak, ortaya çıkanları korumamız lazım” dedi.
Toplantıya Türkiye’deki Arkeoloji Enstitü Müdürleri, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ile EuropaNostra Türkiye temsilcileri katılırken, toplantıda projede gelinen aşamalar ele alındı, fikir alışverişinde bulunuldu. 36 ay sürecek olan çalışmalar sonunda enstitünün bilime, zanaata, tasarıma, sananiye, eğitime ve uygarlık araştırmalarına yeni bir ivme kazandırması hedefleniyor.
Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Prof. Dr Nevzat Çevik, “Geleceğin arkeolojisi, arkometri üzerine biçimlenecek, sosyal bilim olmaktan hiçbir zaman çıkmayacak, ama gelişmekte olan fizik, kimya ilerledikçe arkometri daha ölçülebilir sonuçlar vererek, daha güvenli projeler üretecek. Biz de enstitünün temellerini bunun üzerine kuruyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin ve diğer tüm paydaşların gücüyle ve de bilim kurullarına bağlı yönetimi ile geleceğe güçlü bir enstitüsü bırakmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Üzerimize düşen sorumluluğu
yerine getirmek için yola çıktık
Çevik, “Ortak dünyaya ait kültürel bir mirası yine dünya insanlarıyla birlikte ortaya çıkarmaya ve korumaya çalışıyoruz. Siz üstünüze düşeni yaptınız, biz üstümüze düşeni yaptık mı? Biz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmek için yola çıktık. Her şey vardı, ama bir şey yoktu. O da yerli-yabancı bölümler, misyonlar kendi başlarına çalıştı. Aralarında ortak projeler veya kazılar oldu, fakat hepsinin birleştiği bir çatı yoktu. Dolayısıyla birimler arasında güçlü koordinasyon, iletişim, paylaşım ağının olması lazım, bu da reel ve sürdürülebilir projelerle yapılabilir. Anadolu Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü bu amaçla kuruluyor” şeklinde konuştu.
İstişarelerin çıktıları
bizler için çok önemli
Kültür ve Turizm Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Proje Koordinatörü Hale Ural ise “Kültürel mirasın korunması, tanıtılması, kapasitelerin artırılması, çalışmaların desteklenmesi ve kamuoyunda arkeoloji alanında farkındalığın oluşturulmasında öncü bir rol oynamayı hedefliyoruz. Aynı zamanda çağdaş metotlarla yaratıcı endüstrilere hizmet eden, sosyo-ekonomik bir yapı oluşturmak istiyoruz. Bu nedenle yapılacak olan istişarelerin çıktıları bizler için çok önemli. Kazı başkanlarımızla sahada toplantılarımız olacak. İstanbul Ticaret Odası ile işbirliği içerisinde arkeoloji-kültür ekonomisi çalıştayı düzenlemeyi planlıyoruz. Üniversitelerimizi rektörleri ve arkeoloji alanında yayın yapan dergilerin yayın editörleriyle de bir araya gelmeyi düşünüyoruz. Kültür ve tarih bilincini yükseltmeye yönelik etkinlikleri takip etmeyi, politika geliştirmeyi ve görünürlük ilkelerini gerçekleştirmeye yönelik etkinlikler gerçekleştirmeyi ve hali hazırda yürütülen uluslararası etkinlerde katılım göstermeyi planlıyoruz” dedi.
Mevzuat hazırlıkları
devam ediyor
Projenin 36 ay süreceğini açıklayan Ural, “36 ay sürecek olan projemizin kapsamında arama konferansları, Anadolu Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’nün kurumsal yapısının oluşturulması, eğitim, burs ve staj programları, arkeoloji analiz laboratuvarının kurulması, hem basılı hem de dijital kütüphane kurulması, arşiv oluşturulmasını amaçlıyoruz. Kurumsal yapımızın oluşturulmasına yönelik mevzuat hazırlıkları devam ediyor. Taslak organizasyon şeması oluşturuldu. Organizasyon şeması; Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu, Kültür Sanat Danışma Kurulu, Başkan, Bilim/Danışma Kurulu, Birim Sorumluları ve birimlerden oluşuyor. Kuruluş ve hayata geçişte paydaşlarla iletişimin önemli olduğunu düşünüyor ve bu bilinçle ilgili tüm paydaşlarla karşılıklı görüş alışverişi ve vizyon belirleme, geliştirme toplantılarını yapmayı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Enstitünün, Gaziantep’te
kurulması çok anlamlı
Kültür ve Turizm Bakanlığı Dış İlişkiler Daire Başkanı Hakan Tanrıöver de kon uşmasında, “Anadolu Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü 1’inci istişare toplantısını yapıyoruz. Bu toplantıda iş birliğini ve güç birliğini nasıl sağlarızı konuşacağız. Anadolu Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü, neden Gaziantep’te kuruluyor yönünde eleştiri alıyoruz. Gaziantep, Avrupa’nın en seçkin destinasyonları arasında bulunan ve ödül alan ve UNESCO Yaratıcı Şehirler ağına dahil bir şehir. O nedenle enstitünün Gaziantep’te kurulacak olması çok anlamlıdır” şeklinde ifadeler kullandı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Kapadokya’ya gelen bir Japon turisti Gaziantep’e getirmeyi hedeflediklerini kaydederken, “Asya turistlerin tam istediği şeyler burada var. Enstitünün bir an önce hayata geçmesi gerek. O yüzden İstanbul’a, bu işi başarmış üniversitelere ihtiyacımız var. İstanbul’un tüm gücüyle İstanbul-Gaziantep hattını çok güçlü tutmamız ve söylem eylem birliği oluşturmamız lazım. Bu enstitü bizleri ne kadar heyecanlandırıyorsa bilim insanlarını da o kadar heyecanlandırıyor. Bu proje Anadolu ve Türkiye projesi olacak asla şehir projesi olarak bakmamak gerekiyor” diye açıklamada bulundu.
“Rumkale’yle Fırat’ın güzellikleriyle birlikte kalenin içerisindeki yaşam bize çok şey anlatıyor” ifadelerini kullanan Şahin, “Kalenin içerisindeki hanlar, hamamlar ve manastırların olduğu bir tarihi coğrafyanın bekçileri ve emanetçileriyiz. Yesemek Açık Hava Müzesi’ni UNESCO’nun geçici listesine aldırmış, fakat kalıcı listeye almak için bir kurul oluşturmuş bir çalışmanın içerisindeyiz. Bu şehirde olan her şey Anadolu’nun her şehrinde var. O yüzden Anadolu’nun kültürel zenginliğini dünyaya iyi anlatmamız gerekiyor. Ne kadar altın ne kadar petrolün var değil, ne kadar yetişmiş insan gücün ve ne kadar kültürel mirasın var? sorununun cevabını arayan yeni bir dünya var. Artık şehirler yarışıyor ve kalkınma, demokrasi yerelde başlıyor. Alt yapı belediyeciliği sona ermiştir, kültürel ve sosyal belediyecilik yükselen bir değerdir. Artık şehir ekonomileri yarışmaktadır” değerlendirmesinde bulundu. Fatma Karabacak