Hisar Intercontinental Hospital Psikoloğu Gülşah Yahşi, kötü karneyi düzeltmenin mümkün olduğunu ancak çocuğun ruhsal dünyasında açılacak yaraları iyileştirmenin pek de kolay olmayacağı belirterek, “Her yıl olduğu gibi bu senede pek çok ailede karneyle ilgili sorunlar yaşanacak. Bu gibi durumlarda önemli olan çocuğun ruhunu incitmeden, ortada bir sorun varsa konuşarak düzeltmeye çalışmaktır” dedi.
Yahşi, yaptığı yazılı açıklamada, başarısızlık nedenlerinin çocuğun onurunu zedelemeden iyi tahlil edilmesi; başarısızlığın okuldan mı, aileden mi, öğretmenden mi, dikkat eksikliği gibi yapısal birtakım bozukluklardan mı, yoksa çocuğun ruh dünyasında sıkıntı oluşturan psikolojik nedenlerden mi kaynaklandığının dikkatlice araştırılıp incelenmesi gerektiğini vurguladı.
Karneyi görmeden yorum yapmayın
Karne döneminde öğrencilerin, değerlendirilecek olmanın verdiği kaygıyı yaşadıklarını dile getiren Yahşi, kötü karneyle ailesinden “kötü evlat, beceriksiz, işe yaramaz çocuk” gibi geribildirim alacağını düşünen çocuklarda evden kaçma, karne notlarında değişiklik yapma veya intihar teşebbüsünde bulunma gibi davranışlar görülebileceğini hatırlattı. Çocuğun karnesini görmeden, “Karnede zayıf varsa eve gelme, notlar kötüyse sana tatil yok” gibi yaklaşımların çocuğun benliğini, kişilik gelişimini zedeleyeceğini bildiren Yahşi, şunları ifade etti: “Çocuğunuzun yaşama sevincinin ve hayatı yorumlayışının, güvenilirliliğinin, saygılı olmasının, sosyal ilişkilerindeki başarısının ve sağlığının karne başarısından çok daha önce gelmesi gerektiğini asla unutmamalısınız. Bunun yerine ‘Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalış, gösterebildiğin tüm gayreti göster’ şeklinde bir yaklaşım çok daha doğru olacaktır. Çocuğunuzu sevdiğiniz ve onun yanında olduğunuz mesajını veren ifadeleri her fırsatta kullanmalısınız. Kötü karneye sert tepki göstermek, diğer insanların yanında alay edip aşağılamak, onu okuldan soğutabilir. Onay, sevgi ve değer beklediği kişiler olarak, onu aşağılar, değersiz, işe yaramaz olduğunu hissettirirseniz, size olan güvenini yitirebilir ve bu güvenememe hali çocukta kaygıya, öfkeye, kırılmışlığa yol açar. Bu duygular çocuğun yaşamında birçok şeyi olumsuz etkileyebilir. Özellikle 12-13 yaşlarında çocuklar için ailenin ve çevrenin onayını almak özgüven gelişimi için çok önemlidir. Bu nedenle karneler değerlendirilirken ‘Matematiğin 3, aferin ama ben senin daha iyisini yapabileceğine inanıyorum’ gibi teşvik edici ifadeler kullanılmalıdır.”
Karneye ödül de ceza da olmaz
,Karneyi ödüllendirirken çocuğu takdir etmek gibi manevi ödüllendirmelerin, çocuğun ihtiyaçlarına uygun, makul maddi ödüllerle desteklenmesinin ruhsal gelişimi için sağlıklı olduğunu belirten Yahşi, “Karnen iyi notlarla dolu olursa sana hediye alırım” gibi bir yaklaşımın yanlış olduğunu savundu. Okula gitmenin ve ders çalışmanın, çocuğun sorumluluğu olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkat çeken Yahşi, şunları ekledi: “Çocuğa ne için ödül verilmektedir? Zaten dersine çalışmak onun sorumluluğudur. Bunu unutmamalısınız; yoksa çocuk her başarısında ya da yerine getirmesi gereken sorumluluklarında sizden sürekli maddi imtiyaz veya hediye bekler. Çocuğunuzun okul başarısızlığının nedenlerini çok iyi değerlendirmeli ve bu başarısızlığın ortadan kalkması için neler yapılması gerektiğini ona anlatmalısınız. Çok fazla tepki göstermek kadar, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak da doğru değildir. Fazla tepki gösterildiğinde çocuklar, sevilmediklerini ve aileleri tarafından başarılı olmaları koşulu ile sevilebileceklerini düşünürler. Hiç tepki göstermeme ise çocuk tarafından ilgisizlik ve umursamazlık biçiminde yorumlanabilir. Tatil dönemi ilişkileri geliştirmek ve sağlamlaştırmak için çok güzel bir zamandır. Çocuğunuzla kaliteli vakit geçirip var olan sorunları daha kolay atlatabilirsiniz.”(ANKA)
Karneyi görmeden yorum yapmayın
Karne döneminde öğrencilerin, değerlendirilecek olmanın verdiği kaygıyı yaşadıklarını dile getiren Yahşi, kötü karneyle ailesinden “kötü evlat, beceriksiz, işe yaramaz çocuk” gibi geribildirim alacağını düşünen çocuklarda evden kaçma, karne notlarında değişiklik yapma veya intihar teşebbüsünde bulunma gibi davranışlar görülebileceğini hatırlattı. Çocuğun karnesini görmeden, “Karnede zayıf varsa eve gelme, notlar kötüyse sana tatil yok” gibi yaklaşımların çocuğun benliğini, kişilik gelişimini zedeleyeceğini bildiren Yahşi, şunları ifade etti: “Çocuğunuzun yaşama sevincinin ve hayatı yorumlayışının, güvenilirliliğinin, saygılı olmasının, sosyal ilişkilerindeki başarısının ve sağlığının karne başarısından çok daha önce gelmesi gerektiğini asla unutmamalısınız. Bunun yerine ‘Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalış, gösterebildiğin tüm gayreti göster’ şeklinde bir yaklaşım çok daha doğru olacaktır. Çocuğunuzu sevdiğiniz ve onun yanında olduğunuz mesajını veren ifadeleri her fırsatta kullanmalısınız. Kötü karneye sert tepki göstermek, diğer insanların yanında alay edip aşağılamak, onu okuldan soğutabilir. Onay, sevgi ve değer beklediği kişiler olarak, onu aşağılar, değersiz, işe yaramaz olduğunu hissettirirseniz, size olan güvenini yitirebilir ve bu güvenememe hali çocukta kaygıya, öfkeye, kırılmışlığa yol açar. Bu duygular çocuğun yaşamında birçok şeyi olumsuz etkileyebilir. Özellikle 12-13 yaşlarında çocuklar için ailenin ve çevrenin onayını almak özgüven gelişimi için çok önemlidir. Bu nedenle karneler değerlendirilirken ‘Matematiğin 3, aferin ama ben senin daha iyisini yapabileceğine inanıyorum’ gibi teşvik edici ifadeler kullanılmalıdır.”
Karneye ödül de ceza da olmaz
,Karneyi ödüllendirirken çocuğu takdir etmek gibi manevi ödüllendirmelerin, çocuğun ihtiyaçlarına uygun, makul maddi ödüllerle desteklenmesinin ruhsal gelişimi için sağlıklı olduğunu belirten Yahşi, “Karnen iyi notlarla dolu olursa sana hediye alırım” gibi bir yaklaşımın yanlış olduğunu savundu. Okula gitmenin ve ders çalışmanın, çocuğun sorumluluğu olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkat çeken Yahşi, şunları ekledi: “Çocuğa ne için ödül verilmektedir? Zaten dersine çalışmak onun sorumluluğudur. Bunu unutmamalısınız; yoksa çocuk her başarısında ya da yerine getirmesi gereken sorumluluklarında sizden sürekli maddi imtiyaz veya hediye bekler. Çocuğunuzun okul başarısızlığının nedenlerini çok iyi değerlendirmeli ve bu başarısızlığın ortadan kalkması için neler yapılması gerektiğini ona anlatmalısınız. Çok fazla tepki göstermek kadar, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak da doğru değildir. Fazla tepki gösterildiğinde çocuklar, sevilmediklerini ve aileleri tarafından başarılı olmaları koşulu ile sevilebileceklerini düşünürler. Hiç tepki göstermeme ise çocuk tarafından ilgisizlik ve umursamazlık biçiminde yorumlanabilir. Tatil dönemi ilişkileri geliştirmek ve sağlamlaştırmak için çok güzel bir zamandır. Çocuğunuzla kaliteli vakit geçirip var olan sorunları daha kolay atlatabilirsiniz.”(ANKA)