Mazlumder’den yapılan açıklamada, Devletin, kendine benzetemediği müslüman, gayrimüslim, kürt, solcu, alevi gibi kimliklere sahip herkesi ötekileştirip yok etmeye kurgulanmış ve onlarla bitmez tükenmez bir savaşa girişmiş olduğu vurgulandı
Mazlumder Gaziantep Şubesi tarafından, Şırnak'ın Uludere bölgesinde 35 kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan olayla ilgili basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, “Doğu ve Güneydoğu'nun Kürt halkı yoksulluğa ve çaresizliğe terk edilmiştir. Geçimini sağlamak için, devletin bilgisi dahilinde sınır ticareti yapanlar, önceleri mayınlar ve kurşunlarla öldürülürken şimdi savaş uçakları ile bombalanmaktadır” denildi. EDP Gaziantep İl Başkanı Emin Nesanır da Kürt sorununu İHa ve F-16’larla mı çözeceksiniz” diye sordu.
Kurulduğu günden beri halkıyla savaşıyor
Mazlumder binasında yapılan açıklamaya Mazlumder Gaziantep Şube Başkanı Abdurrahin Çelik, Mazlumder GYK üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Dernek adına basın açıklamasını yapan Mazlumder GYK üyesi Mehmet Alkış, halkının inançlarının, değerlerinin, tarihinin, etnik kimliğinin, ihtiyaçlarının, haklarının, beklentilerinin, adalet talebinin, özgürlük arayışının devlet tarafından reddedildiğini savunarak, "Devlet, kendine benzetemediği müslüman, gayrimüslim, kürt, solcu, alevi gibi kimliklere sahip herkesi ötekileştirip yok etmeye kurgulanmış ve onlarla bitmez tükenmez bir savaşa girişmiştir. Kurulduğu günden beri halkına karşı sürdürdüğü bu savaşta muhalif gördüğü herkesi baskı ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmıştır. Ali Şükrü Bey gibi seçilmişler, Şeyh Sait ve İskilipli Atıf Hoca gibi din alimleri, Mustafa Suphi gibi komünist veya sosyalistler, Seyit Rıza gibi aleviler, Musa Anter gibi Kürtler, Hrant Dink gibi Ermeniler bu savaşın sembolleşmiş kurbanlarıdır" dedi.
Şiddet ve baskı eşliğinde inkar ve asimilasyon
Alkış, haksız, hukuksuz ve insani değerleri yok sayan ortamı güçlendirmek için sık sık başvurulan darbelerin de toplumu şiddet sarmalına mahkum ettiğini ifade ederek, "Kürt sorunu, çözümsüzlüğe mahkum edilerek sürekli kanayan bir yaraya dönüştürülmüştür. Şiddet ve baskı eşliğinde inkar ve asimilasyon vazgeçilmez politikalar olarak dayatılmıştır. Bu politikalara muhalefet eden herkes susturulmuş, susmayanlar ortadan kaldırılmıştır. Devlet, vatandaşlarına karşı yürüttüğü bu savaşta ülkenin maddi kaynaklarını da heba etmektedir” dedi.
Devlet, vergileriyle sahip olduğu uçaklar
ve bombalarla vatandaşını katletmiştir
Özellikle Doğu ve Güneydoğu'nun Kürt halkı yoksulluğa ve çaresizliğe terk edildiğini dile getiren Mazlumder yöneticileri, “Geçimini sağlamak için, devletin bilgisi dahilinde sınır ticareti yapanlar, önceleri mayınlar ve kurşunlarla öldürülürken şimdi savaş uçakları ile bombalanmaktadır. Hiçbir gerekçenin geçerli olamayacağı Uludere'deki olayda 35 vatandaş, kendi devletinin savaş uçakları tarafından öldürülmüştür. Öldüren devlet, ölen vatandaştır. Devlet, vergileriyle sahip olduğu uçaklar ve bombalarla vatandaşını katletmiştir. Başta kamu
gücü ve imkanlarını elinde tutanlar olmak üzere; bu insanlık dışı duruma kaynaklık eden Kürt Sorununun çözülmesini istemeyen, engelleyen, bundan beslenen herkes bu cinayetlere ortaktır. Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir" diye konuştu.İHA
Vahşet yaşandı
EDP İl Başkanı Emin Nesanır da yaptığı açıklamada, “Kuzey Irak’tan sınırı geçerek Şırnak Uludere’nin Ortasu köyüne doğru cephane ve silah taşıdığı zannıyla sırt emekçisi 40’a yakın yoksul Kürt yurttaşımız F-16'ların bombardımanıyla öldürüldüler. İnsansız hava araçlarının (İHA) teyit edilmeyen istihbaratlarını tek ve şaşmaz doğru gibi kabul eden yetkililerin kolayca verdikleri talimat bu vahşete yol açtı” şeklinde konuştu.
Mühimmat ve silahlar nerede?
Nesanır, “Olur olmaz her konuda konuşan İçişleri Bakanı, olayın üzerinden bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen neden hala açıklama yapmayıp, konuyu yerel makamlara ve TSK’ya bıraktı?
Bu köylüler PKK’lı gerilla iseler taşıdıkları iddia edilen mühimmat ve silahlar nerede?
Önceki bazı operasyonlarda yanlış koordinatların verildiği biliniyor. Bu kez de sivil - silahlı ayrımı yapmayan istihbaratı rastgele verip, bombalamaya neden olan sorumlular kimler?
Hukuka ve yurttaşlarının güvenliğine riayet eden devletlerin önceliği, sadece bir tahminden hareketle ve hiçbir ön araştırma/soruşturma yapmaksızın yurttaşlarının üzerine bomba yağdırarak, onları param parça ederek sözüm ona sonuç almak mıdır?
Bu infazın Mustafa Muğlalı’nın yaptığından ne farkı var?” diye sordu.
Bu zihniyetin içinde insan yoktur
Nesanır, “Bunları yaşamamıza yol açan zihniyetin içinde, tıpkı umudunu bağladığı İHA’lar gibi insan yoktur. Bombayı bu kadar rahat kullanan bir politikanın bu topluma mutlu, huzurlu ve barışçı bir gelecek sunma ihtimali sıfırdır. Yüz elli yıldır Kürt Sorunu’nun çözümünü namlunun ucunda gören ve böyle bir siyasal sorunu İHA’lara, F-16’lara havale eden politikalardaki ısrar çıkmaz bir yoldur. AKP iktidarının insansız sözde çözümü Tükiye’yi uçuruma sürüklüyor. Sorumlular gecikmeden yargı önüne çıkarılmalıdır” dedi.SHA
resim
Dernek adına basın açıklamasını yapan Mazlumder GYK üyesi Mehmet Alkış, devlet tarafından halkının inançlarının, değerlerinin, tarihinin, etnik kimliğinin, ihtiyaçlarının, haklarının, beklentilerinin, adalet talebinin, özgürlük arayışının devlet tarafından reddedildiğini söyledi.
Mazlumder Gaziantep Şubesi tarafından, Şırnak'ın Uludere bölgesinde 35 kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan olayla ilgili basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, “Doğu ve Güneydoğu'nun Kürt halkı yoksulluğa ve çaresizliğe terk edilmiştir. Geçimini sağlamak için, devletin bilgisi dahilinde sınır ticareti yapanlar, önceleri mayınlar ve kurşunlarla öldürülürken şimdi savaş uçakları ile bombalanmaktadır” denildi. EDP Gaziantep İl Başkanı Emin Nesanır da Kürt sorununu İHa ve F-16’larla mı çözeceksiniz” diye sordu.
Kurulduğu günden beri halkıyla savaşıyor
Mazlumder binasında yapılan açıklamaya Mazlumder Gaziantep Şube Başkanı Abdurrahin Çelik, Mazlumder GYK üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Dernek adına basın açıklamasını yapan Mazlumder GYK üyesi Mehmet Alkış, halkının inançlarının, değerlerinin, tarihinin, etnik kimliğinin, ihtiyaçlarının, haklarının, beklentilerinin, adalet talebinin, özgürlük arayışının devlet tarafından reddedildiğini savunarak, "Devlet, kendine benzetemediği müslüman, gayrimüslim, kürt, solcu, alevi gibi kimliklere sahip herkesi ötekileştirip yok etmeye kurgulanmış ve onlarla bitmez tükenmez bir savaşa girişmiştir. Kurulduğu günden beri halkına karşı sürdürdüğü bu savaşta muhalif gördüğü herkesi baskı ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmıştır. Ali Şükrü Bey gibi seçilmişler, Şeyh Sait ve İskilipli Atıf Hoca gibi din alimleri, Mustafa Suphi gibi komünist veya sosyalistler, Seyit Rıza gibi aleviler, Musa Anter gibi Kürtler, Hrant Dink gibi Ermeniler bu savaşın sembolleşmiş kurbanlarıdır" dedi.
Şiddet ve baskı eşliğinde inkar ve asimilasyon
Alkış, haksız, hukuksuz ve insani değerleri yok sayan ortamı güçlendirmek için sık sık başvurulan darbelerin de toplumu şiddet sarmalına mahkum ettiğini ifade ederek, "Kürt sorunu, çözümsüzlüğe mahkum edilerek sürekli kanayan bir yaraya dönüştürülmüştür. Şiddet ve baskı eşliğinde inkar ve asimilasyon vazgeçilmez politikalar olarak dayatılmıştır. Bu politikalara muhalefet eden herkes susturulmuş, susmayanlar ortadan kaldırılmıştır. Devlet, vatandaşlarına karşı yürüttüğü bu savaşta ülkenin maddi kaynaklarını da heba etmektedir” dedi.
Devlet, vergileriyle sahip olduğu uçaklar
ve bombalarla vatandaşını katletmiştir
Özellikle Doğu ve Güneydoğu'nun Kürt halkı yoksulluğa ve çaresizliğe terk edildiğini dile getiren Mazlumder yöneticileri, “Geçimini sağlamak için, devletin bilgisi dahilinde sınır ticareti yapanlar, önceleri mayınlar ve kurşunlarla öldürülürken şimdi savaş uçakları ile bombalanmaktadır. Hiçbir gerekçenin geçerli olamayacağı Uludere'deki olayda 35 vatandaş, kendi devletinin savaş uçakları tarafından öldürülmüştür. Öldüren devlet, ölen vatandaştır. Devlet, vergileriyle sahip olduğu uçaklar ve bombalarla vatandaşını katletmiştir. Başta kamu
gücü ve imkanlarını elinde tutanlar olmak üzere; bu insanlık dışı duruma kaynaklık eden Kürt Sorununun çözülmesini istemeyen, engelleyen, bundan beslenen herkes bu cinayetlere ortaktır. Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir" diye konuştu.İHA
Vahşet yaşandı
EDP İl Başkanı Emin Nesanır da yaptığı açıklamada, “Kuzey Irak’tan sınırı geçerek Şırnak Uludere’nin Ortasu köyüne doğru cephane ve silah taşıdığı zannıyla sırt emekçisi 40’a yakın yoksul Kürt yurttaşımız F-16'ların bombardımanıyla öldürüldüler. İnsansız hava araçlarının (İHA) teyit edilmeyen istihbaratlarını tek ve şaşmaz doğru gibi kabul eden yetkililerin kolayca verdikleri talimat bu vahşete yol açtı” şeklinde konuştu.
Mühimmat ve silahlar nerede?
Nesanır, “Olur olmaz her konuda konuşan İçişleri Bakanı, olayın üzerinden bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen neden hala açıklama yapmayıp, konuyu yerel makamlara ve TSK’ya bıraktı?
Bu köylüler PKK’lı gerilla iseler taşıdıkları iddia edilen mühimmat ve silahlar nerede?
Önceki bazı operasyonlarda yanlış koordinatların verildiği biliniyor. Bu kez de sivil - silahlı ayrımı yapmayan istihbaratı rastgele verip, bombalamaya neden olan sorumlular kimler?
Hukuka ve yurttaşlarının güvenliğine riayet eden devletlerin önceliği, sadece bir tahminden hareketle ve hiçbir ön araştırma/soruşturma yapmaksızın yurttaşlarının üzerine bomba yağdırarak, onları param parça ederek sözüm ona sonuç almak mıdır?
Bu infazın Mustafa Muğlalı’nın yaptığından ne farkı var?” diye sordu.
Bu zihniyetin içinde insan yoktur
Nesanır, “Bunları yaşamamıza yol açan zihniyetin içinde, tıpkı umudunu bağladığı İHA’lar gibi insan yoktur. Bombayı bu kadar rahat kullanan bir politikanın bu topluma mutlu, huzurlu ve barışçı bir gelecek sunma ihtimali sıfırdır. Yüz elli yıldır Kürt Sorunu’nun çözümünü namlunun ucunda gören ve böyle bir siyasal sorunu İHA’lara, F-16’lara havale eden politikalardaki ısrar çıkmaz bir yoldur. AKP iktidarının insansız sözde çözümü Tükiye’yi uçuruma sürüklüyor. Sorumlular gecikmeden yargı önüne çıkarılmalıdır” dedi.SHA
resim
Dernek adına basın açıklamasını yapan Mazlumder GYK üyesi Mehmet Alkış, devlet tarafından halkının inançlarının, değerlerinin, tarihinin, etnik kimliğinin, ihtiyaçlarının, haklarının, beklentilerinin, adalet talebinin, özgürlük arayışının devlet tarafından reddedildiğini söyledi.