İTO, eylül ayı yıllık enflasyonunu %40.75, ENAG ise eylül ayı enflasyonunun aylık %3,79, yıllık %63,23 arttığını açıkladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ise eylül ayı enflasyon oranını %3.23, yıllık enflasyonu ise %33.29 olarak açıkladı. İlk tepki Anadolu Sağlık Sen Genel Başkanı Necip Taşkın’dan geldi. Taşkın yaptığı açıklamada, TÜİK’in makyajlı enflasyon açıklamaları ile memurun cebinden parasının alındığını söyledi. Memurun gelir adaletsizliği ve enflasyon arasında sıkıştığını belirterek, memur ve memur emeklilerine yapılan üvey evlat muamelesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Memur ve memur emeklilerinin geçim şartları daha da zorlaştı.
7. Dönem Toplu Sözleşme gereğince memur ve memur emeklilerine 2025 yılının birinci 6 ayında %6, ikinci 6 ayında ise %5 zam yapıldığını belirten Taşkın, 2025 yılı zammının yanı sıra 2026 yılı maaş zammının da cebe girmeden eridiğini söyledi. Nisan ayında elektriğe %25, konutta kullanılan doğalgaza %24.6, gıdada bir yıllık artış oranının %54.5, ağustos ayında kira artış oranının %39.62, meyve fiyatlarının %171,5, sebze fiyatlarının%78,3, bakliyat fiyatlarının son bir yılda %15, diğer gıda fiyatlarının %21,7 oranında arttığına dikkat çeken Taşkın, gıda fiyatlarında temmuzda yüzde 52,3 olan yıllık artışın ağustosta yüzde 54,5’e çıktığını; eylül ayında ise gıda ve alkolsüz içeceklerde %36,06, ulaştırmada %25,30, konutta %51,36, giyim ve ayakkabı da %9.80, sağlık da %34.21, haberleşme de %21.20, eğitim de %66.10, çeşitli mal ve hizmetlerdeki artışın ise %31.60, kira artış oranının ise %38,36 olarak gerçekleştiğini belirterek memur ve memur emeklilerinin geçim şartlarının ne kadar zor olduğuna dikkat çekti.
Çarşıda-pazarda, marketlerde gerçek enflasyonu iliklerine kadar hisseden dar ve sabit gelirli vatandaşların, memur ve memur emeklilerinin geçim ve yaşam koşullarının ağırlaştığını; TÜİK’in, gıda fiyatlarındaki hızlı artışın üstünü kapatmaya çalıştığını, ancak yükselen açlık ve yoksulluk sınırının da TÜİK’i yalanladığını belirterek şu ifadelere yer verdi:
Memur ve memur emeklilerine neden ayrımcılık yapıldığını anlayamıyoruz!
“TÜİK, enflasyonu ne kadar düşük açıklarsa açıklasın dar ve sabit gelirli memur ve memur emeklilerinin yaşadığı gerçek enflasyon ortada. Gıda, elektrik, doğalgaz, ulaşım ve kira fiyatları ortada. Eylül ayının sonu itibariyle 4 kişilik bir ailenin geçim şartları ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımasının üstü kapatılamaz. Eylül ayının sonu itibariyle dengeli ve sağlıklı beslenebilmek için gerekli olan aylık gıda harcaması tutarı (Açlık sınırı) 27.970.50 TL, gıda, giyim, elektrik, su, doğalgaz, kira, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçların temini için yapılması zorunlu olan aylık harcama tutarı (Yoksulluk sınırı) 91.109.11 TL’ye çıktı. Bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyeti ise 36.304.79 TL oldu. Memur ve memur emeklileri fiyatların uçtuğu bu şartlarda güçlük içinde geçinmeye çalışırken, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde İşveren veya onun Noter Kurumu gibi hareket eden Hakem Kurulu, 2026 yılı ilk altı ay %11, ikinci altı ay %7; 2027 yılı ilk altı ay %5, ikinci altı ay %4 maaş artışı yaptı. Komik, bir o kadar da adalet duygularını zedeleyecek şekilde vicdanen kabul edilmesi mümkün olmayan bu oranlar, ne yazık ki güçlükle yaşama tutunmaya çalışan memur ve memur emeklilerini sefalete mahkûm etmektedir. Memurun, yoksulluk sınırının altındaki maaşla yaşamaya zorlanması, yaşam koşullarını ağırlaştıran ve aileleriyle birlikte 25 milyona yaklaşan bir kesimi psikolojik olarak buhrana itmektir! Biz, memur ve memur emeklilerine neden ayrımcılık yapıldığını anlayamıyoruz!
Memur, gelir adaletsizliği, düşük maaş ve enflasyon arasında sıkıştı!
Diğer yandan lise, yüksekokul ve üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olarak KPSS ile memuriyete başlayan eğitimli kesimin bir yandan gelir adaletsizliği ve bir yandan da düşük maaşla geçim mücadelesi vermesi kurumlarda çalışma barışını bozdu. Eğitimiyle elde ettiği mesleki emeğinin karşılığını alamayan, buna karşın aynı iş yerinde farklı kadrolarda görev yapanların daha yüksek gelir elde etmesi Toplu Sözleşme görüşmelerinin memur aleyhine sonuçlar doğurduğunu göstermiştir. Gelir adaletsizliği ve iş barışının bozulması görmezden gelinirken, enflasyonla mücadele de fedakârlığın memur ve memur emeklilerinden beklenmesi doğru bir yaklaşım değildir. İktidar, çalışma barışını korumak ve gelir adaletsizliği ile vergi diliminin yükseltilmesi, vergi oranının %15’te sabitlenmesi, seyyanen ödemenin memur emeklilerine yansıtılması, enflasyon farkını her ay maaşa yansıtarak memur ve memur emeklilerine insanca yaşayabilecekleri ekonomik koşulları oluşturmak zorundadır. Nitekim Devlet, Anayasa ile güvence altına alınan hak ve adalet kavramlarını yaşatmak ve çalışanları, aileleriyle birlikte insanca yaşamasını sağlayacak yaşanabilir bir adil ücrete kavuşturmak zorundadır.”