“İlköğretim çağındaki öğrencilerin umre ziyaretine katılımını sağlamak, yanlarında aileleri de olsa pedagojik açıdan da çeşitli sorunlar barındırmaktadır” denildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın; MEB, 81 İl Valiliği ile İl Müftülüklerine gönderdiği yazıyla düzenlediği 10 günlük umre turu için ilköğretim ve lise müdürlerinden öğretmen, öğrenci ve velilere umreye katılım çağrısı yapması eğitim camiasında tepki yarattı.Eğitim Sen, okulların Diyanet İşleri Başkanlığı ve müftülüklerin hizmetinde olmadığını belirterek, okulların bilimsel ve laik eğitim ilkeleri çerçevesinde eğitim verilmesi gereken kurumlar olduğunu vurguladı.
Kutlu doğum haftası ulusal
bir etkinlik haline getirildi
Eğitim Sen’den yapılan yazılı açıklamada, AKP’nin iktidarda olduğu 9 yıl içinde eğitimin dinselleştirilmesi uygulamalarının adım adım hayata geçirildiği, eğitim müfredatının biçimlendirilmesinden pratik uygulamalara kadar hemen her alanda dini öğelerin Milli Eğitim Bakanlığı(MEB) tarafından eğitim sürecine eklemlenmeye çalışıldığı öne sürüldü.
Harun Yahya’nın “hiçbir bilimsel yanı ve dayanağı olmayan” “Yaradılış Atlası” adlı kitabının 2007 yılında, Türkiye’deki bütün Biyoloji ve Felsefe öğretmenlerinin adına okullara gönderildiği hatırlatılan açıklamada, neredeyse ulusal bir etkinlik düzeyine çıkarılan “Kutlu Doğum Haftası”nın geçen yıl yayımlanan MEB genelgesiyle okullarda dini siyasete alet eden yaklaşımları yaygınlaştırdığı aktarıldı.
Eğitimi, devlet eliyle
‘dinselleştirme’ politikası güdülüyor
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın; MEB, 81 İl Valiliği ile İl Müftülüklerine gönderdiği yazıyla düzenlediği 10 günlük umre turu için ilköğretim ve lise müdürlerinden öğretmen, öğrenci ve velilere umreye katılım çağrısı yapıp, katılacakların 9 Ocak Pazartesi gününe kadar bildirmesini istediği belirtilen açıklamada, şöyle denildi: “Yıllardır adım adım ve bilinçli bir şekilde hayata geçirilen bu uygulamalar kesinlikle birer tesadüf değildir. Bütün bunlar eğitimi, devlet eliyle ‘dinselleştirme’ politikalarının açık bir uzantısıdır. ‘Umre ziyareti’ konulu son uygulamayla, okulları Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve müftülüklerin hizmetinde olan ya da olması gereken kurumlar olarak değerlendiren zihniyetin somut bir yansımasıdır.”
Açıklamada ayrıca, “Temel ilkesi laiklik olan bir eğitim sisteminde, dini açısından önemli olan bir etkinliğin, tüm okullara duyurulması, ilköğretim ve ortaöğretimde öğretmen, öğrenci ve velilere umreye katılım çağrısı yapıp, katılacakları acele ve günlü olarak bildirmesinin istenmesi, laik eğitim ilkesinin bizzat devlet kurumları tarafından açıkça ihlal edilmesinden başka anlam taşımamaktadır. İlköğretim çağındaki öğrencilerin umre ziyaretine katılımını sağlamak, yanlarında aileleri de olsa pedagojik açıdan da çeşitli sorunlar barındırmaktadır” denildi.
Gelecekte olumsuz etki yaratır
Çocukların, özellikle ilköğretimde okuyan çocukların henüz soyut kavramları anlama, onları anlamlandırma yetilerinin yeterince gelişmediği düşünüldüğünde, bu tür etkinliklerin ileri yaşlarda çocukların psikolojisi ve davranışları üzerinde olumsuz etkiler yaratacağına dikkat çekilirken, ”Zorunlu din dersinin kaldırılması yönünde yargı kararlarının alındığı, bu konudaki taleplerin yükseldiği bir dönemde eğitim hizmetini Diyanet İşleri Başkanlığı faaliyetlerine açmayı planlamak, Diyanet ve müftülüklerin okulları hedef kurumlar gibi görmesi, gerekçesi ne olursa olsun, kabul edilemez bir durumdur” şeklşnde açıklama yapıldı.(ANKA)
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın; MEB, 81 İl Valiliği ile İl Müftülüklerine gönderdiği yazıyla düzenlediği 10 günlük umre turu için ilköğretim ve lise müdürlerinden öğretmen, öğrenci ve velilere umreye katılım çağrısı yapması eğitim camiasında tepki yarattı.Eğitim Sen, okulların Diyanet İşleri Başkanlığı ve müftülüklerin hizmetinde olmadığını belirterek, okulların bilimsel ve laik eğitim ilkeleri çerçevesinde eğitim verilmesi gereken kurumlar olduğunu vurguladı.
Kutlu doğum haftası ulusal
bir etkinlik haline getirildi
Eğitim Sen’den yapılan yazılı açıklamada, AKP’nin iktidarda olduğu 9 yıl içinde eğitimin dinselleştirilmesi uygulamalarının adım adım hayata geçirildiği, eğitim müfredatının biçimlendirilmesinden pratik uygulamalara kadar hemen her alanda dini öğelerin Milli Eğitim Bakanlığı(MEB) tarafından eğitim sürecine eklemlenmeye çalışıldığı öne sürüldü.
Harun Yahya’nın “hiçbir bilimsel yanı ve dayanağı olmayan” “Yaradılış Atlası” adlı kitabının 2007 yılında, Türkiye’deki bütün Biyoloji ve Felsefe öğretmenlerinin adına okullara gönderildiği hatırlatılan açıklamada, neredeyse ulusal bir etkinlik düzeyine çıkarılan “Kutlu Doğum Haftası”nın geçen yıl yayımlanan MEB genelgesiyle okullarda dini siyasete alet eden yaklaşımları yaygınlaştırdığı aktarıldı.
Eğitimi, devlet eliyle
‘dinselleştirme’ politikası güdülüyor
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın; MEB, 81 İl Valiliği ile İl Müftülüklerine gönderdiği yazıyla düzenlediği 10 günlük umre turu için ilköğretim ve lise müdürlerinden öğretmen, öğrenci ve velilere umreye katılım çağrısı yapıp, katılacakların 9 Ocak Pazartesi gününe kadar bildirmesini istediği belirtilen açıklamada, şöyle denildi: “Yıllardır adım adım ve bilinçli bir şekilde hayata geçirilen bu uygulamalar kesinlikle birer tesadüf değildir. Bütün bunlar eğitimi, devlet eliyle ‘dinselleştirme’ politikalarının açık bir uzantısıdır. ‘Umre ziyareti’ konulu son uygulamayla, okulları Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve müftülüklerin hizmetinde olan ya da olması gereken kurumlar olarak değerlendiren zihniyetin somut bir yansımasıdır.”
Açıklamada ayrıca, “Temel ilkesi laiklik olan bir eğitim sisteminde, dini açısından önemli olan bir etkinliğin, tüm okullara duyurulması, ilköğretim ve ortaöğretimde öğretmen, öğrenci ve velilere umreye katılım çağrısı yapıp, katılacakları acele ve günlü olarak bildirmesinin istenmesi, laik eğitim ilkesinin bizzat devlet kurumları tarafından açıkça ihlal edilmesinden başka anlam taşımamaktadır. İlköğretim çağındaki öğrencilerin umre ziyaretine katılımını sağlamak, yanlarında aileleri de olsa pedagojik açıdan da çeşitli sorunlar barındırmaktadır” denildi.
Gelecekte olumsuz etki yaratır
Çocukların, özellikle ilköğretimde okuyan çocukların henüz soyut kavramları anlama, onları anlamlandırma yetilerinin yeterince gelişmediği düşünüldüğünde, bu tür etkinliklerin ileri yaşlarda çocukların psikolojisi ve davranışları üzerinde olumsuz etkiler yaratacağına dikkat çekilirken, ”Zorunlu din dersinin kaldırılması yönünde yargı kararlarının alındığı, bu konudaki taleplerin yükseldiği bir dönemde eğitim hizmetini Diyanet İşleri Başkanlığı faaliyetlerine açmayı planlamak, Diyanet ve müftülüklerin okulları hedef kurumlar gibi görmesi, gerekçesi ne olursa olsun, kabul edilemez bir durumdur” şeklşnde açıklama yapıldı.(ANKA)