Seçimler sonrası büyük değişim sürecine giren Yeşil Sol Parti, 4. Olağan Büyük Kongresi’ni gerçekleştirdi.
Meral Danış Beştaş, partinin yeni isminin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) olarak belirlendiğini açıkladı. Partinin yeni logosu da belli oldu.
HEDEP'in yeni sosyal medya adresleri de ilan edildi.
Kongrede yeni ismin açıklanmasının ardından, divan eş genel başkan adayları olarak, Tülay Hatimoğulları Oruç ve Tuncer Bakırhan önerildi. İki yeni eş genel başkan, ilk konuşmalarında İsrail - Filistin savaşına dair mesajlar verirken, iktidarın Filistin ve Rojava'ya dair politikalarındaki çelişkiye dikkat çekti. Bakırhan, Kürt sorununun çözümünde muhatabın Abdullah Öcalan olduğunu vurguladı ve tecridin sona ermesi çağrısını yineledi. Bakırhan, Rojava'nın ilk olarak Türkiye tarafından tanınması çağrısında da bulundu.
Daha sonra Tülay Hatimoğulları konuşma yaptı. Hatimoğlulları, konuşmasına Arapça ve Kürtçe hitap ederek başladı. Hatimoğulları şöyle konuştu:
“Çocuklarımın cenazesi kargo ile gönderildiği halde barış demekten bir adım geri atmayan barış anneleri hoş geldiniz. Her cumartesi günü bıkmadan kayıplarını arayan cumartesi anneleri hoş geldiniz, selam olsun size. Toplumun bir araya gelerek dipten gelen bir dalga ile bir ülkede neler yapılacağını gösteren Gezi direnişçilerine selam olsun. Bu salon yoğun baskılara rağmen bugüne gelindi. HDP hakkında açılan kapatma davası sonucunda, henüz kapamadı ama tarihte kapanan o kadar çok parti oldu ki ama halkın bu salona gelmesini kimse engelleyemedi. Yeni partimiz hepimize hayırlı olsun.”
Hatimoğulları, faşizan rejimlerin iktidara geldiği bir süreçten geçildiğini belirterek, “Giderek derinleşen ekonomik krizde, yoksulların payına daha çok açlık ve daha çok çile düşmüştür. Artan hayat pahalılığına karşı Erdoğan, ‘dişinizi sıkın’ diyor. Bizde sıkacak diş kalmadı” dedi.
Akbelen, Cudi, Kazdağları’nda direnlere selam gönderen Hatimoğuluları, “Depremde insanlar kan içinde kurtarılmayı bekledi. İktidar insanları kurtarmadığı gibi, bunca aydan sonra bir gıdım yol almadı. Depremzedelerin sesi şu an bu salonda ve onlar bizi unutmayın diyor” dedi. Hatimoğulları, şöyle konuştu:
“Cezaevinde bulunan arkadaşlarımız ve hasta tutuklulara mücadele edeceğimizi bir kere daha ifade ediyoruz” diyen Hatimoğulları, cezaevinde bulunan siyasi tutukluları selamladı. Hatimoğulları şöyle devam etti:
“Mayıs seçimlerinden sonra iktidar insanların inançlarına müdahale etme konusunda daha fazla bir ceberrutluk içinde. Dini istismar eden, siyasete alet edenlere karşı şimdi durma zamanı. Sizlerin duruşları bu ülkede barış ve huzur içinde yaşamasına büyük bir katkı sağlayacaktır. AKP iktidarı kadınların lehine olan bütün kazanımları almak için daha çok harekete geçmiştir. Eş başkanlık sistemi hedef alınmıştır. İstanbul Sözleşmesi bir gece yarısı ortadan kaldırılması, nafaka hakkımızın gasp edilmesi gibi nefret söylemlerini asla kabul etmiyoruz ve mücadelemizi sürdürüyoruz.”
Ortadoğu’yu savaşın sardığını belirten Hatimoğulları, “Bu coğrafya görkemli direnişlerin yurdudur. Kürt halkının diğer halklarla birlikte verdiği mücadele önemlidir. Sivilleri hedef alan bu saldırılar derhal bitirilmeli, TSK askerini Rojava’dan çekmelidir. On binlerin huzurunda Arap dünyasına da bir çağrımız var; Ortadoğu’da barışın yolu Filistin ve Kürt sorununun çözümünden geçer. Kürt sorunun çözümü için İmralı’daki tecrit rejiminin ortadan kalkması gerekir. Sayın Öcalan’ın bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerekir” dedi.
Hatimoğluları sözlerini şöyle tamamladı:
"Bizler ittifak politikalarımızı da yeniden gözden geçirdik. Buradan eksikliklerimizi de tespit ederek bileşenlerimizle birlikte en geniş ittifakı kuracağız. Bunun içinde sadece siyasal öznelerle değil, toplumun bütün kesimleriyle yapacağız. ‘Bu devran böyle gitmez’ diyen herkes bu dönemde elini taşın altına koyması gerekiyor. Üçüncü yol engebeli bir yoldur ve bizler bu yolu kararlı adımlarla yürüyeceğiz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yoksulların, kadınların, gençlerin savunucularının bu ülkede yaşayan inançların hep birlikte barış, eşitlik ve kardeşlik içinde yaşayabileceği demokratik cumhuriyeti hep birlikte kuracağız. Gelin bir yüzyıl daha kaybetmeyelim, gelin cumhuriyeti demokratikleştirelim. Kürtlerin, Alevilerin sorunlarını hep birlikte çözelim. “
Hatimoğulları'nın ardından diğer yeni eş genel başkan Tuncer Bakırhan kürsüye geldi. Bakırhan, Kürtçe selamla konuşmasına başladı:
"Merhaba hevalno! Merhaba nevîyên Şêx Saîd û Seyîd Rıza, Merhaba rêhevalên Zarîfe û Dayika Besê, Merhaba ji deng û rengê we re, Merhaba ji bejn û bala we re,
Û Merhaba ji dîwan û delegasyonê re, Silav ji we hemû re Hûn bi xêr hatin…"
Bakırhan, cezaevindeki siyasetçiler, hasta tutuklular ve KHK'lileri de andıktan sonra, "Merhaba Şengal, Merhaba Efrîn, Merhaba Urmiye, Merhaba Halepçe; Merhaba Serhat’tan, Botan’dan, Dersim’den, Amed’ten, Toroslardan, Trakyadan, Karadenizden yürüyenler…" diyerek devam etti. Bakırhan şunları söyledi:
"Yeni bir düzen arayışına giren kapitalist küresel sistem, son yılların en derin buhranını yaşıyor. İçinden geçtiğimiz bu süreçte, egemen güçler; bırakalım çözüm üretmeyi, tüm ağır sorunların kaynağı olmaya devam ediyor.
Uzak Asya’dan Ukrayna’ya, Karabağ'dan Afrika’ya, Kolombiya’dan KÜrdistan’a ve Filistin’e uzanan kriz ve kaosun eşlik ettiği değişim talepleri, dünyanın dört bir yanından yükseliyor.
Diğer yandan aşırı sağın popülist, milliyetçi ve faşist siyaseti ana akım siyasete dönüşüyor. Vekalet savaşları ve işgaller, toplumları tehdit ederken, halkları topraklarından sürerken böylesi bir atmosferde bizler, mücadeleyi, devrimci kültür ve ahlakı kapitalist modernitenin insafına terk edemeyiz, etmemeliyiz.
Bölgesel ve yerel düzeyde tarihin hızlandığı bir süreçteyiz ve Ortadoğu, küresel dönüşümlerin hassas terazisidir. Ortadoğu hem görkemli direniş ve değişimlerin kalbi, hem de zalim diktatörlerin boy gösterdiği topraklardır.
Bugün devasa bir sorun olarak uzun yıllardır çözülememiş İsrail-Filistin Savaşı bütün yakıcılığıyla gündemimizdir. Bilinsin ki, sömürgeci, işgalci her anlayışa karşı tavrımız ve duruşumuz nettir ve böyle olmaya da devam edecektir. Bir halkın işgale karşı direnişi ne kadar meşru ve gerekli ise bununla ilgili yürütülecek mücadele yöntemi de önemlidir, biliyoruz.
Bu savaş tüm acımasızlığıyla yaşanırken bunu durdurmak yerine ateşe benzinle gitmek, açıkça bu savaştan medet ummaktır. Bu savaşın derinleşmesine destek veren herkes insanlığa karşı suç işlemektedir