Epidemiyoloji ve halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Hamzaoğlu, Türkiye’nin koronavirüsle mücadelesini bianet’e yorumladı.
“Dünyada da ve Türkiye’de de eğer salgının varlığının haberdar olduğumuz işte 31Aralık olduğu kabul ediliyor Dünya sağlık örgütü tarafında da. Halkın öncelediği bir biçimde işler planlı yürütülecek olsaydı maalesef felaket bu boyutta yaşanmazdı.”
Epidemiyoloji ve halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Türkiye’nin koronavrüsle mücadelesini yorumlarken cümleye böyle başlıyor.
Sonrasında özellikle madenlerde çalışanların büyük risk altında olduğunu söyleyen Hamzaoğlu’nun dikkat çektiği noktalar şöyle:
“Özellikle koronovirüslerde de diğer virüsler dede benzer bir şekilde virüslerde sık görülen mutasyon. Yani değişen çevre koşullarına kendini hazırlamak. Esasta buda tam olarak evrimin günümüzde çok somut örneği olarak ta ifade edebiliriz. Damlacık yoluyla bulaşıyor dış ortamda uzun süre canlı kalamıyor. Böyle bir özelliği var bildiğimiz ve şuanda en azından kalıcı bağışıklık yapıp yapmadığıyla ilgili tam bir bilgi yok. Diğer mevsimsel virüsler gibi yani grip virüsler gibi bundan sonrada değişik şekillerde rastlayabiliriz.”
“Bir toplumda yayılmasının ve salgının durma noktasına gelebilmesi için o kentteki, o ülkedeki ya da dünyadaki nüfusun yarısı ya da biraz daha fazlasının bu hastalığa karşı bağışık olması gerekir. Aşısı olmadığına göre de bunun dolayısıyla geçirerek hayatta kalıp bağışıklık hale gelmiş olması gerekiyor.”
“Yeraltı madenciliğinin bu dönemlerde damlacık yoluyla bulaştığıyla ilgili hiçbir şüphe olmayan bir etkenin yaptığı salgın döneminde kapalı olması gerekir. Bunu en başta en azından iktidarın salgınla mücadeleyle hazırlık aşamasında planlaması ve o şekilde bir tedbir alması gerekirdi ama maalesef bu yapılmadı. Böyle bir salgın döneminde oralarda hiçbir kimsenin bilimsel bir bilgiyi kullanarak buralarda çalışılabilir kararı verebileceğini düşünemiyorum. Buna en azından benim bilgilerim ve aklım birikimim yetmiyor.” bianet
“Dünyada da ve Türkiye’de de eğer salgının varlığının haberdar olduğumuz işte 31Aralık olduğu kabul ediliyor Dünya sağlık örgütü tarafında da. Halkın öncelediği bir biçimde işler planlı yürütülecek olsaydı maalesef felaket bu boyutta yaşanmazdı.”
Epidemiyoloji ve halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Türkiye’nin koronavrüsle mücadelesini yorumlarken cümleye böyle başlıyor.
Sonrasında özellikle madenlerde çalışanların büyük risk altında olduğunu söyleyen Hamzaoğlu’nun dikkat çektiği noktalar şöyle:
“Özellikle koronovirüslerde de diğer virüsler dede benzer bir şekilde virüslerde sık görülen mutasyon. Yani değişen çevre koşullarına kendini hazırlamak. Esasta buda tam olarak evrimin günümüzde çok somut örneği olarak ta ifade edebiliriz. Damlacık yoluyla bulaşıyor dış ortamda uzun süre canlı kalamıyor. Böyle bir özelliği var bildiğimiz ve şuanda en azından kalıcı bağışıklık yapıp yapmadığıyla ilgili tam bir bilgi yok. Diğer mevsimsel virüsler gibi yani grip virüsler gibi bundan sonrada değişik şekillerde rastlayabiliriz.”
“Bir toplumda yayılmasının ve salgının durma noktasına gelebilmesi için o kentteki, o ülkedeki ya da dünyadaki nüfusun yarısı ya da biraz daha fazlasının bu hastalığa karşı bağışık olması gerekir. Aşısı olmadığına göre de bunun dolayısıyla geçirerek hayatta kalıp bağışıklık hale gelmiş olması gerekiyor.”
“Yeraltı madenciliğinin bu dönemlerde damlacık yoluyla bulaştığıyla ilgili hiçbir şüphe olmayan bir etkenin yaptığı salgın döneminde kapalı olması gerekir. Bunu en başta en azından iktidarın salgınla mücadeleyle hazırlık aşamasında planlaması ve o şekilde bir tedbir alması gerekirdi ama maalesef bu yapılmadı. Böyle bir salgın döneminde oralarda hiçbir kimsenin bilimsel bir bilgiyi kullanarak buralarda çalışılabilir kararı verebileceğini düşünemiyorum. Buna en azından benim bilgilerim ve aklım birikimim yetmiyor.” bianet
RSS