ANASAYFA arrow right Güncel

Suriye’de barışçıl bir sistem ancak ülkeyi bir arada tutabilir

Suriye’de barışçıl bir sistem ancak ülkeyi bir arada tutabilir
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.01
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.01
KESK-DİSK-TMMOB VE TTB’nin öncülüğünde Suriye savaşından kaynaklı Gaziantep’te, bölgede ve Ortadoğu’da yaşanan acıları ve sorunları dile getirmek için miting düzenlendi. Kırkayak Parkı’ndan toplanıp Demokrasi Meydanı’na kadar sloganlar atarak gelen STK üyeleri Demokrasi Meydanı’nda sağanak yağış altında açıklamalarını yaptı


DİSK, KSEK, TMMOB ve TTB tarafından düzenlenen mitingde, “Kürt, Arap, Çeçen. Türkmenler ve Hıristiyan halkların bir arada yaşadığı ve birlikte mücadele ettiği Rojava'da, halklar kentlerini yeniden inşa ediyor. Rojava'da oluşturulan yönetimlerde her halktan temsilcilerin yer almasıyla, demokrasinin gerekliliği de yerine getirilmiş oluyor” denildi. Suriye’nin geleceğine hiçbir baskı ve yönlendirme altında kalmadan Suriye’de yaşayan halklar karar vermesi gerektiği vurgulandı.

Mitingde yapılan ortak açıklamada, “AKP hükümetinin yardımıyla Suriye’ye yönelik başlatılmak istenen emperyalist, gerici kuşatmaya karşı bölgenin farklı milliyetlerden halkları arasında yaratılmak istenen düşmanlık politikalarına karşı somut tutum almak, bugün en acil ihtiyaç haline gelmiştir. Suriye’de yaşanan, emperyalist güçler ve ‘yeni Osmanlıcılık’ hayalleri peşinde koşan AKP iktidarı tarafından derinleştirilmesine çalışılan iç savaşın bedelini, her zaman olduğu gibi kadın ve çocukların ağırlıklı olduğu sivil halka ödettirilmek istenmesi kabul edilemez. Hatay’dan başlayarak iç savaşın ve silahlı gerici güçlerin askeri üssü haline getirilmekte olan ülkemiz, NATO üsleriyle ve ABD’nin kanlı savaşa hazırlık yaptığı askeri kamplarıyla kuşatılmıştır. Bizzat başbakan tarafından ülkemiz toprakları “NATO toprakları” olarak tescil edilmiş, ABD’nin yeni saldırı stratejileriyle şekillenen örtülü müdahalenin cephe ülkesi konumuna getirilmiştir” denildi.

Ortak açıklamada, “Suriye için, demokratik, çoğulcu, özerkliği tanıyan bir sistem ancak barış sağlayabilir. Çünkü Suriye’de Arap’larlarla birlikte Kürtler, Aleviler, Türkmenler, Ermeniler, Süryaniler, Keldaniler var. Toplumsal açıdan aynı Türkiye gibi zengin bir çeşitlilik söz konusu. Böylesi bir zeminde demokratik barışçıl bir sistem ancak ülkeyi bir arada tutabilir.Emperyalizmin iç savaşla parçaladığı, harap ettiği, yüz binlerce insanın ölüme mahkûm edildiği Suriye'de azalan rolünü savaş diliyle kurtarma peşine düşen AKP iktidarı ülkemizi de savaşın bir parçası konumuna sürüklerken, içeride ve dışarıda kendisine karşı gelişen muhalefete de yenik düşmekten kaçamamaktadır. AKP iktidarına ve onun kurduğu düzene karşı gelişen direniş hareketinin özgürlük, demokrasi ve barış talebi AKP’nin faşizan, sivil diktaya yönelen rejiminde sonun başlangıcını ilan etmiştir. Suriye’nin geleceğine hiçbir baskı ve yönlendirme altında kalmadan Suriye’de yaşayan halklar karar vermelidir.
Emperyalist müdahale ile kışkırtılan Suriye’deki savaş sadece silahlarla ölümlere, yaralanmalara yol açmıyor; gün geçtikçe artan bulaşıcı hastalıklarla da acı yüzünü gösteriyor. Bütün dünyada kökü kazınarak tarihin tozlu sayfalarında yerini almak üzere olan Çocuk Felci, Suriye’de savaşa bağlı temel sağlık hizmetlerinin çökmesi ile yeniden kapımızda”denildi.

Açıklamada ayrıca şu görüşlere yer verildi: “Suriye'de silahlı çetelere para ve silah yardımlarıyla savaşı kışkırtan, her fırsatta emperyalist güçlere askeri müdahale çağrısı yapan AKP, ülkemizi savaşın parçası haline getirmiştir. Akçakale’den sonra Hatay, Ceylanpınar, Reyhanlı ve Antep gibi memleketimizin birçok yerine yağan bombaların, kurşunların ve birçok insanımızın yaşamını yitirmesinin baş sorumlusu işbirlikçi AKP’dir!AKP, Suriye halklarının kendi özgür iradeleri ve öz güçleri ile yürütecekleri demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesine yönelik olarak sürdürülen bu müdahalenin suç ortağıdır!AKP, gerici iç çatışma dinamiklerini ülkemize de taşıyan, halklar arasında kardeşliğe, bir arada yaşam umutlarına karşı gelişen bu müdahalenin suç ortağıdır!
On yıllardır vatandaş bile sayılmayarak kimliksiz yaşayan ve defalarca katliama maruz kalan Rojava Kürtleri, özellikle son iki yıldır kendi kaderlerini kendileri çiziyor. Rojava'da bugün Kürtler, Türkmenler, Araplar, Aleviler, Sünniler, Süryaniler, Hristiyanlar başta olmak üzere her kimlik ve inançta halklar birarada özyönetimlerini kurarak kendi kendilerini yönetiyorlar. İşte tam da bu yüzden çetelerin, emperyalistlerin ve gerici güçlerin saldırısına uğruyorlar. Rojava devrimini etkisizleştirmek ve Kürt halkını yeniden kimliksizleştirmek için her türlü entrika hayata geçiriliyor. İnsani yardım malzemelerinin geçişine bile izin verilmediği gibi sınır ihlali gerekçesiyle insanlar katledilmektedir. Rojava’ya uygulanan ilaç, aşı ve gıda ambargosu, başta çocuklar olmak üzere insanların ölümlerine yol açmaktadır. Utanç duvarları örerek Rojava halkı nefessiz bırakılmak istenmektedir. Oysa Hatay ve Reyhanlı başta olmak üzere birçok yerleşim alanı çetelerin cephaneliği ve eğitim karargahı haline getirilmiş durumdadır. Urfa ve Antep'te cihadist çetelerin gizli üsleri, gizli evleri olduğu iddiası bizleri endişelendirmektedir.”




Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *