Gaziantep’te son günlerde Suriyeli sığınmacılara yönelik artan nefret söylemi nedeniyle EMEK Partisi İl Başkanlığı bir basın açıklaması yaptı
Suriyelilere olan linç ve saldırı girişimlerinin tehlikeli boyuta ulaştığını söyleyen Gaziantep EMEK Partisi İl Başkanı Mecit Bozkurt, mevcut durumun endişe verici olduğunu vurguladı. “Suriyeliler arasında kimi adli suçlara karışanların olması muhtemeldir” diyen Bozkurt, “Yaşadığımız şehirde bunların münferit sayılabilecek kadar az olduğunu da yine emniyet yetkilileri açıklamışken ‘Kızlarımıza tecavüz ediyorlar’, ‘Hırsızlık yapıyorlar’, ‘Sokakta taciz ediyorlaré gibi kışkırtıcı suçlamaları bir halka mal etmek ırkçılıktır” dedi.
Emek Partisi İl Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Başta Gaziantep olmak üzere yüzbinlerce mülteciyle adeta kaderine terkedilmiş bölge illerinde Suriyeliler’e karşı gelişen linç ve saldırı girişimleri tehlikeli boyutlara ulaştı. Geçtiğimiz haftalarda Antep’te ve son olarak dün Maraş’ta yaşandığı gibi “önüne gelen ilk mülteciye saldırmak” şeklinde gerçekleşen olaylar endişe vericidir” denildi.
400 bin Suriyeli şehrin
hayatını değiştirdi
Emek Partisi İl Başkanı Mecit Bozkurt tarafından yapılan açıklamada, “Antep’te resmi olmayan, fakat yetkililer tarafından da dile getirilen rakamlara göre 400 bin Suriyeli’nin bu şehrin hayatında yapacağı değişiklikler öngörülebilirdi. Oysa on yıllar içerisinde yaşanması mümkün olan köklü değişikliklerin birkaç yılda bu kadar hızlı gelişmesi birçok soruna yol açmıştır ve yenilerine de gebedir” denildi..
Mültecilerin çaresizliğini
fırsata çevirdiler
Bozkurt, neredeyse yüzde otuzlara varan nüfus artışı sonucu konut kiralarının kontrolsüz şekilde arttığını ve işçi ücretlerinin yerinde sayarak aslında gerilediğini söylerken, “Üç yıldır asgari ücrete yapılan 30-40 liralık zamlarla kemer sıkmaya devam eden Antepli işçi ve emekçiler fırsatçı işverenler sayesinde bir de işsiz kalma tehdidiyle karşı karşıya gelmiştir. Mültecinin çaresizliğini fırsata dönüştürme çabasındaki patronlar Antepli işçilerin karşısına ucuz işgücü olarak Suriyeli işçileri koymuşlardır.Bu durum karşısında üç maymunu oynayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kayıt dışı işçi çalıştırmayı yaygınlaştırarak Antep’i adeta bir işçi cehennemine çevirmiştir.Oysa geçtiğimiz aylarda Gazilerde çıkan yangında kayıtsız Suriyeli işçilerin ölmesi bu gerçeği görünür kılmamış mıdır?KÜSGET, GATEM, kısmen de olsa Başpınar ve şehrin hemen her mahallesinde bulunan irili ufaklı atölye ve işyerlerinde çalıştırılan mültecilere ve çalışma koşullarına, Bakanlığın sessiz kalması, patronların ekmeğine yağ sürmüştür.AKP Hükümeti’nin her hamlesinde olduğu gibi bu sorun karşısındaki tavrında da en çok zarar gören yoksul işçi ve emekçi yığınları olmuştur” diye konuştu.
Cihatçı çeteler çadır
kentlerde eğitim aldı
“Çadır kentlere silahlı eğitim alarak Suriye’deki savaşa katılan cihatçı çeteleri yerleştirdiği bilinen AKP savaşı derinleştirip taraf olduğunu gösterirken sınırları da “insani yardım” amacıyla açmadığını göstermiştir” diyen Bozkurt, “Mültecilerin nerede kalacakları ve nasıl yaşayacakları konusunda, sınırlı sayıda kamplar dışında bir önlem almayan Hükümet, yüzbinlerce mülteciyi piyasanın insafına terk etmiştir. Patronlardan sonra bu durumu fırsata çevirmekte gecikmeyen ev sahipleri sayesinde, ev kiralarının yüzde 300’lere varan artışıyla, Antep’te barınma sorunu, hemen herkes için çileye dönüşmüştür. Peki, bu usulsüz artışı kim denetleyecek? Yetkili idari kurumlar bu konuda hamle yapmazsa tek tek bu ev sahiplerini ikna etmek mümkün müdür? Herkes tarafından bilinmektedir ki bugün Suriyelilerin oturmadığı evlerde de ev sahipleri bu kira artışından faydalanmıştır. O zaman “Suriyelilere ev vermeyin” demek sorunu çözecek midir? Bu konuda da üç maymunu oynamaya devam eden AKP Hükümeti ve aynı partinin belediye başkanları bir düzenleme ve denetleme yapmayacaksa kim yapacak?” diye sordu.
Suriyeliler sorumlu değil, mağdur
Suriyeliler’in bu sorunların sorumlusu olmaktan öte mağdur taraflardan biri olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Elbette mağdur edilen diğer taraf da Antepli yoksul işçi ve emekçilerdir. Bugün mağdur olan her iki taraf da sorunun gerçek kaynağı ve sorumlusu AKP tarafından karşı karşıya getirilmişlerdir.Bunun için Antep halkı bu ayrımı iyi görmelidir.Savaştan kaçarak ülkelerini terk etmek zorunda kalan, çoğunluğu bölge illeri olmak üzere Türkiye’nin hemen her şehrine yayılan Suriyeliler arasında kimi adli suçlara bulaşanların olması da muhtemeldir. Yaşadığımız şehirde bunların münferit sayılabilecek kadar az olduğunu da yine emniyet yetkilileri açıklamışken “Kızlarımıza tecavüz ediyorlar”, “Hırsızlık yapıyorlar”, “Sokakta taciz ediyorlar” gibi kışkırtıcı suçlamaları bir halka mal etmek ırkçılıktır. Oysa hem kimi adli olayların hem de olaylar karşısında gelişen öfke patlamalarının kökeni yukarıda belirttiğimiz sosyo-ekonomik sorunlarda aranmalıdır.İşçi ve emekçiler haklı öfkesini doğru yönde kanalize etmelidir” denildi.
AKP’nin zaaflı dış politikası
mezhepçi ve ayrıştırıcıdır
Bozkurt, “AKP’nin her anlamıyla zaaflı dış politikası, mezhepçi ve ayrıştırıcıdır” derken “Yeni Osmanlıcı hayallerle bölgenin büyük gücü olma özlemiyle hareket eden Türkiye, emperyalist ülkelerin çıkarları doğrultusunda yangına körükle gitmektedir. Libya’da muhaliflere Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun elden para götürmesiyle hatırladığımız AKP, Suriye’deki savaşta da yatıştırıcı rol oynamak yerine El Kaideci örgütlere MİT ve İHH tırlarıyla silah ve yardım göndermeyi tercih etmiştir. Suriye’de Nusayri-Sünni, Arap-Kürt-Türkmen kamplaşmasına hizmet eden AKP Hükümeti, cani IŞİD örgütüne de “terörist” yerine “unsur” diyerek ve meşrulaştırmaya çalışarak desteğini sürdürmektedir. Aynı IŞİD şimdi de günlerdir, bölgemize sınır olan Rojava/Kobane’de Kürt halkına en ağır silahlarla ve canice saldırmaktadır.İşte Gaziantep’te yaşanan sorunlar doğrudan AKP’nin bu dış politikasının ürünüdür.Konuya buradan bakmak da gerçekleri anlamak açısından önemlidir” şeklinde konuştu. Cihan Ölmez.
Suriyelilere olan linç ve saldırı girişimlerinin tehlikeli boyuta ulaştığını söyleyen Gaziantep EMEK Partisi İl Başkanı Mecit Bozkurt, mevcut durumun endişe verici olduğunu vurguladı. “Suriyeliler arasında kimi adli suçlara karışanların olması muhtemeldir” diyen Bozkurt, “Yaşadığımız şehirde bunların münferit sayılabilecek kadar az olduğunu da yine emniyet yetkilileri açıklamışken ‘Kızlarımıza tecavüz ediyorlar’, ‘Hırsızlık yapıyorlar’, ‘Sokakta taciz ediyorlaré gibi kışkırtıcı suçlamaları bir halka mal etmek ırkçılıktır” dedi.
Emek Partisi İl Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Başta Gaziantep olmak üzere yüzbinlerce mülteciyle adeta kaderine terkedilmiş bölge illerinde Suriyeliler’e karşı gelişen linç ve saldırı girişimleri tehlikeli boyutlara ulaştı. Geçtiğimiz haftalarda Antep’te ve son olarak dün Maraş’ta yaşandığı gibi “önüne gelen ilk mülteciye saldırmak” şeklinde gerçekleşen olaylar endişe vericidir” denildi.
400 bin Suriyeli şehrin
hayatını değiştirdi
Emek Partisi İl Başkanı Mecit Bozkurt tarafından yapılan açıklamada, “Antep’te resmi olmayan, fakat yetkililer tarafından da dile getirilen rakamlara göre 400 bin Suriyeli’nin bu şehrin hayatında yapacağı değişiklikler öngörülebilirdi. Oysa on yıllar içerisinde yaşanması mümkün olan köklü değişikliklerin birkaç yılda bu kadar hızlı gelişmesi birçok soruna yol açmıştır ve yenilerine de gebedir” denildi..
Mültecilerin çaresizliğini
fırsata çevirdiler
Bozkurt, neredeyse yüzde otuzlara varan nüfus artışı sonucu konut kiralarının kontrolsüz şekilde arttığını ve işçi ücretlerinin yerinde sayarak aslında gerilediğini söylerken, “Üç yıldır asgari ücrete yapılan 30-40 liralık zamlarla kemer sıkmaya devam eden Antepli işçi ve emekçiler fırsatçı işverenler sayesinde bir de işsiz kalma tehdidiyle karşı karşıya gelmiştir. Mültecinin çaresizliğini fırsata dönüştürme çabasındaki patronlar Antepli işçilerin karşısına ucuz işgücü olarak Suriyeli işçileri koymuşlardır.Bu durum karşısında üç maymunu oynayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kayıt dışı işçi çalıştırmayı yaygınlaştırarak Antep’i adeta bir işçi cehennemine çevirmiştir.Oysa geçtiğimiz aylarda Gazilerde çıkan yangında kayıtsız Suriyeli işçilerin ölmesi bu gerçeği görünür kılmamış mıdır?KÜSGET, GATEM, kısmen de olsa Başpınar ve şehrin hemen her mahallesinde bulunan irili ufaklı atölye ve işyerlerinde çalıştırılan mültecilere ve çalışma koşullarına, Bakanlığın sessiz kalması, patronların ekmeğine yağ sürmüştür.AKP Hükümeti’nin her hamlesinde olduğu gibi bu sorun karşısındaki tavrında da en çok zarar gören yoksul işçi ve emekçi yığınları olmuştur” diye konuştu.
Cihatçı çeteler çadır
kentlerde eğitim aldı
“Çadır kentlere silahlı eğitim alarak Suriye’deki savaşa katılan cihatçı çeteleri yerleştirdiği bilinen AKP savaşı derinleştirip taraf olduğunu gösterirken sınırları da “insani yardım” amacıyla açmadığını göstermiştir” diyen Bozkurt, “Mültecilerin nerede kalacakları ve nasıl yaşayacakları konusunda, sınırlı sayıda kamplar dışında bir önlem almayan Hükümet, yüzbinlerce mülteciyi piyasanın insafına terk etmiştir. Patronlardan sonra bu durumu fırsata çevirmekte gecikmeyen ev sahipleri sayesinde, ev kiralarının yüzde 300’lere varan artışıyla, Antep’te barınma sorunu, hemen herkes için çileye dönüşmüştür. Peki, bu usulsüz artışı kim denetleyecek? Yetkili idari kurumlar bu konuda hamle yapmazsa tek tek bu ev sahiplerini ikna etmek mümkün müdür? Herkes tarafından bilinmektedir ki bugün Suriyelilerin oturmadığı evlerde de ev sahipleri bu kira artışından faydalanmıştır. O zaman “Suriyelilere ev vermeyin” demek sorunu çözecek midir? Bu konuda da üç maymunu oynamaya devam eden AKP Hükümeti ve aynı partinin belediye başkanları bir düzenleme ve denetleme yapmayacaksa kim yapacak?” diye sordu.
Suriyeliler sorumlu değil, mağdur
Suriyeliler’in bu sorunların sorumlusu olmaktan öte mağdur taraflardan biri olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Elbette mağdur edilen diğer taraf da Antepli yoksul işçi ve emekçilerdir. Bugün mağdur olan her iki taraf da sorunun gerçek kaynağı ve sorumlusu AKP tarafından karşı karşıya getirilmişlerdir.Bunun için Antep halkı bu ayrımı iyi görmelidir.Savaştan kaçarak ülkelerini terk etmek zorunda kalan, çoğunluğu bölge illeri olmak üzere Türkiye’nin hemen her şehrine yayılan Suriyeliler arasında kimi adli suçlara bulaşanların olması da muhtemeldir. Yaşadığımız şehirde bunların münferit sayılabilecek kadar az olduğunu da yine emniyet yetkilileri açıklamışken “Kızlarımıza tecavüz ediyorlar”, “Hırsızlık yapıyorlar”, “Sokakta taciz ediyorlar” gibi kışkırtıcı suçlamaları bir halka mal etmek ırkçılıktır. Oysa hem kimi adli olayların hem de olaylar karşısında gelişen öfke patlamalarının kökeni yukarıda belirttiğimiz sosyo-ekonomik sorunlarda aranmalıdır.İşçi ve emekçiler haklı öfkesini doğru yönde kanalize etmelidir” denildi.
AKP’nin zaaflı dış politikası
mezhepçi ve ayrıştırıcıdır
Bozkurt, “AKP’nin her anlamıyla zaaflı dış politikası, mezhepçi ve ayrıştırıcıdır” derken “Yeni Osmanlıcı hayallerle bölgenin büyük gücü olma özlemiyle hareket eden Türkiye, emperyalist ülkelerin çıkarları doğrultusunda yangına körükle gitmektedir. Libya’da muhaliflere Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun elden para götürmesiyle hatırladığımız AKP, Suriye’deki savaşta da yatıştırıcı rol oynamak yerine El Kaideci örgütlere MİT ve İHH tırlarıyla silah ve yardım göndermeyi tercih etmiştir. Suriye’de Nusayri-Sünni, Arap-Kürt-Türkmen kamplaşmasına hizmet eden AKP Hükümeti, cani IŞİD örgütüne de “terörist” yerine “unsur” diyerek ve meşrulaştırmaya çalışarak desteğini sürdürmektedir. Aynı IŞİD şimdi de günlerdir, bölgemize sınır olan Rojava/Kobane’de Kürt halkına en ağır silahlarla ve canice saldırmaktadır.İşte Gaziantep’te yaşanan sorunlar doğrudan AKP’nin bu dış politikasının ürünüdür.Konuya buradan bakmak da gerçekleri anlamak açısından önemlidir” şeklinde konuştu. Cihan Ölmez.
RSS