ÖZTÜM Tekstil İş Sendikası Genel Başkan Yardımcılığına atanan Mezine Sarıkaya, düzenlediği basın toplantısında çeşitli açıklamalarda bulundu.
Kendisine verilen bu yetkiyi en iyi şekilde kullanacağını, tekstil sektöründe çalışan işçilerin umut kapısı olacaklarını belirten Sarıkaya, “Aslında biz sendika olarak patron ve işçi arasındaki köprü kurma vazifesini üstlenmiş durumdayız. Yani bizim görevimiz üretim alanında ki disiplini sağlamak. İşçinin sosyal haklarını işverenden alacak, işvereninde üretim kapasitesini ve verimliliğini artıracağız. Tekstil işçilerimizi diğer iş kollarında olduğu gibi birçok sorunu bulunmaktadır. Maaşlarda eşitsizlik, çalışma süreleri, izin, süreklilik, iş güvenliği ve çalışma koşulları gibi birçok sorundan bahsedebiliriz” dedi.
İşverenin de işçinin de çıkarlarını
korumak sendikanın görevidir
İşverenin de işçinin de çıkarlarını koruyup, gözetleyip, dengeyi sağlamanın sendikanın asli görevi olduğunu hatırlatan Sarıkaya, “Bu bağlamda sosyal haklardan mahrum olan işçilerimizin sosyal haklarını elde edebilmeleri açısından sendikamıza üye olmaları önemli. Biz işverenlere sendika öncesi ve sendika sonrası verimlilik garantisi yani üretimde artış garantisi veriyoruz. Çünkü biz bu hakları işçimize sağladığımız takdirde işverenin üretim kapasitesini arttırma garantisi de otomatik olarak devreye giriyor” değerlendirmesinde bulundu.
İnsan emeğinin karşılığını
alamadığı zaman mutlu olamaz
“Hayatımızı verdiğimiz 25-30 yıllık iş hayatı süresinde sermeye emek ve devlet vardır” diyen Sarıkaya, “Yarın ne olacak sorusunu kendinize sormanıza, işten çıkarılırsam aldığım evi nasıl öderim, borçlarımı nasıl öderim, işten atılırsam nasıl geçinir çocuklarımı nasıl okuturum diye düşünmemeniz için sendikalı olmalısınız. Hiçbir insan emeğinin karşılığını almadığı sürece mutlu ve huzurlu olamaz. Yaşamak için çalışmak ve emek-gücümüzü satmak zorundayız. İşçiler olmasa işverenler olmaz, işverenler olmasa da işçiler olmaz. Hakkınız mücadelemiz, emeğiniz onurumuzdur diyor, öncelikle Gaziantep’te sonra tüm Türkiye’de örme, dokuma, deri, hazır giyim dallarında çalışan işçilerimizi ÖZTÜM Tekstil İş Sendikamıza davet ediyorum” diye açıklama yaptı.
Arabuluculuk işçiler için
olumlu bir adım değil
2015 yılında kurulan çok genç bir konfederasyon olduklarını söyleyen TÜM-İş Konfederasyonu Başkanı Mahmut Şahin, Türkiye’de sendikacılığın gerektiği şekilde yapılmadığına dikkat çekti. Şahin, “Önümüzdeki yıl itibariyle Türkiye’de zorunlu arabuluculuk diye bir uygulama hayata geçirilecek. İki kişiyi masaya oturttuğunuz zaman iki tarafta eşit olmalı. Ama şu anda arabuluculuk işçiler için hiç de olumlu bir adım değil. Biz bu adımı asla tasvip etmiyoruz. Çünkü taraflardan birisi güçlüdür, diğeri işçidir. İkisinin gücü aynı olmadığı için masada arabuluculuk işleminde işçi her zaman kaybetmeye mahkum bırakılacak. Biz çalışanın sosyal, ekonomik konumunu ve ezikliğini maalesef iliklerimize kadar hissediyoruz. Bu anlamda çalışma yapmak üzere yola çıkıyoruz” şeklinde konuştu. Hüseyin Karataş
Kendisine verilen bu yetkiyi en iyi şekilde kullanacağını, tekstil sektöründe çalışan işçilerin umut kapısı olacaklarını belirten Sarıkaya, “Aslında biz sendika olarak patron ve işçi arasındaki köprü kurma vazifesini üstlenmiş durumdayız. Yani bizim görevimiz üretim alanında ki disiplini sağlamak. İşçinin sosyal haklarını işverenden alacak, işvereninde üretim kapasitesini ve verimliliğini artıracağız. Tekstil işçilerimizi diğer iş kollarında olduğu gibi birçok sorunu bulunmaktadır. Maaşlarda eşitsizlik, çalışma süreleri, izin, süreklilik, iş güvenliği ve çalışma koşulları gibi birçok sorundan bahsedebiliriz” dedi.
İşverenin de işçinin de çıkarlarını
korumak sendikanın görevidir
İşverenin de işçinin de çıkarlarını koruyup, gözetleyip, dengeyi sağlamanın sendikanın asli görevi olduğunu hatırlatan Sarıkaya, “Bu bağlamda sosyal haklardan mahrum olan işçilerimizin sosyal haklarını elde edebilmeleri açısından sendikamıza üye olmaları önemli. Biz işverenlere sendika öncesi ve sendika sonrası verimlilik garantisi yani üretimde artış garantisi veriyoruz. Çünkü biz bu hakları işçimize sağladığımız takdirde işverenin üretim kapasitesini arttırma garantisi de otomatik olarak devreye giriyor” değerlendirmesinde bulundu.
İnsan emeğinin karşılığını
alamadığı zaman mutlu olamaz
“Hayatımızı verdiğimiz 25-30 yıllık iş hayatı süresinde sermeye emek ve devlet vardır” diyen Sarıkaya, “Yarın ne olacak sorusunu kendinize sormanıza, işten çıkarılırsam aldığım evi nasıl öderim, borçlarımı nasıl öderim, işten atılırsam nasıl geçinir çocuklarımı nasıl okuturum diye düşünmemeniz için sendikalı olmalısınız. Hiçbir insan emeğinin karşılığını almadığı sürece mutlu ve huzurlu olamaz. Yaşamak için çalışmak ve emek-gücümüzü satmak zorundayız. İşçiler olmasa işverenler olmaz, işverenler olmasa da işçiler olmaz. Hakkınız mücadelemiz, emeğiniz onurumuzdur diyor, öncelikle Gaziantep’te sonra tüm Türkiye’de örme, dokuma, deri, hazır giyim dallarında çalışan işçilerimizi ÖZTÜM Tekstil İş Sendikamıza davet ediyorum” diye açıklama yaptı.
Arabuluculuk işçiler için
olumlu bir adım değil
2015 yılında kurulan çok genç bir konfederasyon olduklarını söyleyen TÜM-İş Konfederasyonu Başkanı Mahmut Şahin, Türkiye’de sendikacılığın gerektiği şekilde yapılmadığına dikkat çekti. Şahin, “Önümüzdeki yıl itibariyle Türkiye’de zorunlu arabuluculuk diye bir uygulama hayata geçirilecek. İki kişiyi masaya oturttuğunuz zaman iki tarafta eşit olmalı. Ama şu anda arabuluculuk işçiler için hiç de olumlu bir adım değil. Biz bu adımı asla tasvip etmiyoruz. Çünkü taraflardan birisi güçlüdür, diğeri işçidir. İkisinin gücü aynı olmadığı için masada arabuluculuk işleminde işçi her zaman kaybetmeye mahkum bırakılacak. Biz çalışanın sosyal, ekonomik konumunu ve ezikliğini maalesef iliklerimize kadar hissediyoruz. Bu anlamda çalışma yapmak üzere yola çıkıyoruz” şeklinde konuştu. Hüseyin Karataş