Üniversite yerleştirme sonuçları açıklandı ve binlerce öğrenci hayallerine kavuşurken, binlercesi de hayal kırıklığına uğradı.. Şimdi sırada ek yerleştirmelerde. Gelecek kaygısının bireylerin tercihlerini ve yaşamlarını etkilediğini belirten Akademik Eğitimciler Derneği Başkanı Abdurrahman Örnek, “Bu kaygının dikkate alınması sorunun çözümüne olumlu katkı yapar. Bu yıl üniversite tercihlerine öğrencilerin gelecek kaygısı damga vurdu” dedi.
Öğrenci bu bölümlere
garanti meslek gözüyle bakıyor
Öğrencinin önünü ve geleceğini göremediği veya çekincesi olduğu bölümleri tercih etmediğini kaydeden Örnek, “Birilerinin artık bunu anlaması gerek. Öğrenci geleceğini riske etmek istemiyor. Hukuk, Tıp, Diş Hekimliği, Mimarlık, Psikoloji, diyetetik, Fizyoterapi bölümler çok tercih ediliyor ve hemen her yerde doluyor? Çünkü öğrenci bu bölümlere garanti meslek gözüyle bakıyor” şeklinde konuştu.
Eğitim ülkelerin kalkınmasında başat
rol oynayan en önemli sektör
Eğitimin ülkelerin kalkınmasında başat rol oynayan en önemli sektör olduğunun altını çizen Örnek, “İstenilen verimin alınmasında eğitime, ayrılan bütçe ve harcamalar önemli yer teşkil ediyor. Eğitime yapılan yatırım doğal olarak insana yapılan yatırımdır. Bunun en güzel örneği ise Japonya’dır. Beşeri kaynakları bakımından yeterli kaynakları olmayan Japonya eğitime ayırdığı bütçe, eğitime yaptığı harcama ile kendi farklılığını ortaya koymaktadır. Bu durum doğal olarak Japonya’yı diğer ülkelerden hem farklı hem de üstün kılıyor. Son yıllarda ülkemiz de eğitime ayrılan pay artmasına rağmen kalite ve buna bağlı olarak nitelikli eleman yetiştirmede sorun ve sorunlar yaşıyoruz” diye açıklama yaptı.
Öğrenci okuduğu bölümün
bir karşılığının olmasını istiyor
Üniversite sınavına bu yıl 2 milyon 265 bin aday başvurduğunu ifade eden Örnek, “Öğrencilere sunulan kontenjanlar kendilerine iyi bir gelecek sağlayamayacağı için ellerinin tersiyle ittiler. Bu duruma nasıl gelindi? Sorusu aslında çok önem arz etmektedir. Artık öğrenci okuduğu bölümün bir karşılığının olmasını istiyor. Bir karşılığı olmayan bölüm ve alanlar öğrenciler tarafından dikkate alınmıyor. Yetkililer olumsuz gibi gözüken bu durumu fırsat bilerek avantaja geçirebilirler” ifadelerine yer verdi.
Gelecek kaygısı bırakın üniversiteli
olmayı aday iken bireylerin tercihlerini etkiliyor
2017 ÖSYM Yerleştirme sonuçlarına göre 422 bin 950 kişinin bir lisans programına 273 bin 291 adayın bir önlisans programına yerleştiğini söyleyen Gaziantep, Akademik Eğitimciler Derneği Başkanı Abdurrahman Örnek, konuşmasına şöyle devam etti: “Ön lisans programına yerleşti. Toplam 996 bin 421 üniversite kontenjanına 696 bin 241 öğrenci herhangi bir programa yerleşmiş olup 214 bin 430 kontenjan boş kaldı. Yine bu yıl tercih yapma hakkı olan aday sayısının 1 milyon 846 bin 880 olduğu belirtiliyor, ancak hemen altında ise 994 bin 766 adayın tercih yaptığı vurgulanıyor. Ama 852 bin 114 aday, daha baştan tercih yapmamış. Tercih yapmaya gerek bile duymamış. Bu sayısal veriler sizce de düşündürücü değil mi?Kontenjan sayılarının artması öğrencilerin üniversiteye yerleşmesine demek ki olumlu katkı yapmıyor tam tersi yerleşmeleri olumsuz etkiliyor. Gelecek kaygısı bırakın üniversiteli olmayı aday iken bireylerin tercihlerini etkiliyor. Peki, bunun için neler yapılmalı? Bu sorunun cevabı için öncelikle yükseköğretimde hem nicelik hem nitelik aynı oranda artırılmalıdır.”
Türkiye ve dünya gerçeklikleri ile örtüşen
bölüm ve alanların açılması gerekir
Nicelik olarak artan üniversitelerin içinin nitelikli personel ile doldurulmadığı takdirde istenilen sonuç alınmadığını kaydeden Örnek, “Her şehre üniversite fikri güzel ama açılan her üniversiteye aynı bölümleri benzer alanları açmak sağlıklı sonuç vermiyor. Bunun yerine bölgesel bazda hem ülkenin kalkınmasına kaynaklık eden alanların açılması, hem de çevresel koşulları da göz önünde bulundurarak her şehrin başarılı olacağı bölüm ve alanların istihdam politikası ile uyumlu planlı programlı Türkiye ve dünya gerçeklikleri ile örtüşen bölüm ve alanların açılması gerekir” ifadesini kullandı.
Bölümlerin ülkenin insan kaynağına
olan ihtiyaca göre iyi planlanmalı
“Ülkemizde açılan her üniversite belli alanlarda ihtisaslaşmayı önemsemelidir” diyen Örnek, “Bölümler buna göre ayarlanmalı ki tercih ve yerleştirmede öğrenci çekebilsin. Bizde tam tersi örneğin İnşaat Mühendisliği bölümü hemen hemen her üniversitenin bünyesinde var. Nitelik olarak ise birbirleri ile kıyaslandığında ise dağlar kadar fark oluşmaktadır. Öğrenci nezdinde tercih edilmeme durumuna düşmemek için kontenjan ve bölümlerin ihtiyacı ülkenin insan kaynağına olan ihtiyaca göre iyi planlanmalıdır. Aksi halde üniversiteli diplomalı işsizler ordusu ile karşı karşıya kalırız” diye konuştu.
Gelinen nokta ülke
kaynaklarının iflası
Gelinen noktanın ülke kaynaklarının iflası olduğunu vurgulayan Örnek, “ Her ile bir yükseköğretim ve o illerin ilçelerine bir yüksekokul düşüncesi ile açılan kurum, fakülte ve yüksekokullar öğrenci zihnindeki üniversite algısını tam karşılamıyor. Akademik uzman sayısı eksik, teknik donanımı yetersiz, fizyolojik, sosyal ve kültürel gereksinimleri karşılamaktan yoksun yerlerdeki bu kurumlar, adaylar tarafından öncelikle tercih edilmiyor. Bunların, öğrenci zihnindeki algısını değiştirecek düzenlemelerin hızlıca yapılması gerekiyor. Bir dönem adaylar tarafından ilgi gösterilen ve talep edilen bir programın, pıtrak gibi hemen her üniversitenin akademik programına girmesi de önemli açmazlardan biri” şeklinde açıklama yaptı. Arzu Bulut
Öğrenci bu bölümlere
garanti meslek gözüyle bakıyor
Öğrencinin önünü ve geleceğini göremediği veya çekincesi olduğu bölümleri tercih etmediğini kaydeden Örnek, “Birilerinin artık bunu anlaması gerek. Öğrenci geleceğini riske etmek istemiyor. Hukuk, Tıp, Diş Hekimliği, Mimarlık, Psikoloji, diyetetik, Fizyoterapi bölümler çok tercih ediliyor ve hemen her yerde doluyor? Çünkü öğrenci bu bölümlere garanti meslek gözüyle bakıyor” şeklinde konuştu.
Eğitim ülkelerin kalkınmasında başat
rol oynayan en önemli sektör
Eğitimin ülkelerin kalkınmasında başat rol oynayan en önemli sektör olduğunun altını çizen Örnek, “İstenilen verimin alınmasında eğitime, ayrılan bütçe ve harcamalar önemli yer teşkil ediyor. Eğitime yapılan yatırım doğal olarak insana yapılan yatırımdır. Bunun en güzel örneği ise Japonya’dır. Beşeri kaynakları bakımından yeterli kaynakları olmayan Japonya eğitime ayırdığı bütçe, eğitime yaptığı harcama ile kendi farklılığını ortaya koymaktadır. Bu durum doğal olarak Japonya’yı diğer ülkelerden hem farklı hem de üstün kılıyor. Son yıllarda ülkemiz de eğitime ayrılan pay artmasına rağmen kalite ve buna bağlı olarak nitelikli eleman yetiştirmede sorun ve sorunlar yaşıyoruz” diye açıklama yaptı.
Öğrenci okuduğu bölümün
bir karşılığının olmasını istiyor
Üniversite sınavına bu yıl 2 milyon 265 bin aday başvurduğunu ifade eden Örnek, “Öğrencilere sunulan kontenjanlar kendilerine iyi bir gelecek sağlayamayacağı için ellerinin tersiyle ittiler. Bu duruma nasıl gelindi? Sorusu aslında çok önem arz etmektedir. Artık öğrenci okuduğu bölümün bir karşılığının olmasını istiyor. Bir karşılığı olmayan bölüm ve alanlar öğrenciler tarafından dikkate alınmıyor. Yetkililer olumsuz gibi gözüken bu durumu fırsat bilerek avantaja geçirebilirler” ifadelerine yer verdi.
Gelecek kaygısı bırakın üniversiteli
olmayı aday iken bireylerin tercihlerini etkiliyor
2017 ÖSYM Yerleştirme sonuçlarına göre 422 bin 950 kişinin bir lisans programına 273 bin 291 adayın bir önlisans programına yerleştiğini söyleyen Gaziantep, Akademik Eğitimciler Derneği Başkanı Abdurrahman Örnek, konuşmasına şöyle devam etti: “Ön lisans programına yerleşti. Toplam 996 bin 421 üniversite kontenjanına 696 bin 241 öğrenci herhangi bir programa yerleşmiş olup 214 bin 430 kontenjan boş kaldı. Yine bu yıl tercih yapma hakkı olan aday sayısının 1 milyon 846 bin 880 olduğu belirtiliyor, ancak hemen altında ise 994 bin 766 adayın tercih yaptığı vurgulanıyor. Ama 852 bin 114 aday, daha baştan tercih yapmamış. Tercih yapmaya gerek bile duymamış. Bu sayısal veriler sizce de düşündürücü değil mi?Kontenjan sayılarının artması öğrencilerin üniversiteye yerleşmesine demek ki olumlu katkı yapmıyor tam tersi yerleşmeleri olumsuz etkiliyor. Gelecek kaygısı bırakın üniversiteli olmayı aday iken bireylerin tercihlerini etkiliyor. Peki, bunun için neler yapılmalı? Bu sorunun cevabı için öncelikle yükseköğretimde hem nicelik hem nitelik aynı oranda artırılmalıdır.”
Türkiye ve dünya gerçeklikleri ile örtüşen
bölüm ve alanların açılması gerekir
Nicelik olarak artan üniversitelerin içinin nitelikli personel ile doldurulmadığı takdirde istenilen sonuç alınmadığını kaydeden Örnek, “Her şehre üniversite fikri güzel ama açılan her üniversiteye aynı bölümleri benzer alanları açmak sağlıklı sonuç vermiyor. Bunun yerine bölgesel bazda hem ülkenin kalkınmasına kaynaklık eden alanların açılması, hem de çevresel koşulları da göz önünde bulundurarak her şehrin başarılı olacağı bölüm ve alanların istihdam politikası ile uyumlu planlı programlı Türkiye ve dünya gerçeklikleri ile örtüşen bölüm ve alanların açılması gerekir” ifadesini kullandı.
Bölümlerin ülkenin insan kaynağına
olan ihtiyaca göre iyi planlanmalı
“Ülkemizde açılan her üniversite belli alanlarda ihtisaslaşmayı önemsemelidir” diyen Örnek, “Bölümler buna göre ayarlanmalı ki tercih ve yerleştirmede öğrenci çekebilsin. Bizde tam tersi örneğin İnşaat Mühendisliği bölümü hemen hemen her üniversitenin bünyesinde var. Nitelik olarak ise birbirleri ile kıyaslandığında ise dağlar kadar fark oluşmaktadır. Öğrenci nezdinde tercih edilmeme durumuna düşmemek için kontenjan ve bölümlerin ihtiyacı ülkenin insan kaynağına olan ihtiyaca göre iyi planlanmalıdır. Aksi halde üniversiteli diplomalı işsizler ordusu ile karşı karşıya kalırız” diye konuştu.
Gelinen nokta ülke
kaynaklarının iflası
Gelinen noktanın ülke kaynaklarının iflası olduğunu vurgulayan Örnek, “ Her ile bir yükseköğretim ve o illerin ilçelerine bir yüksekokul düşüncesi ile açılan kurum, fakülte ve yüksekokullar öğrenci zihnindeki üniversite algısını tam karşılamıyor. Akademik uzman sayısı eksik, teknik donanımı yetersiz, fizyolojik, sosyal ve kültürel gereksinimleri karşılamaktan yoksun yerlerdeki bu kurumlar, adaylar tarafından öncelikle tercih edilmiyor. Bunların, öğrenci zihnindeki algısını değiştirecek düzenlemelerin hızlıca yapılması gerekiyor. Bir dönem adaylar tarafından ilgi gösterilen ve talep edilen bir programın, pıtrak gibi hemen her üniversitenin akademik programına girmesi de önemli açmazlardan biri” şeklinde açıklama yaptı. Arzu Bulut