ANASAYFA arrow right Güncel

Türk medyası gazete ve gazeteci çöplüğüne dönüştü

Türk medyası gazete ve gazeteci çöplüğüne dönüştü
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 02.27
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 02.27
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Abdullah Sabri Kocaman, Sakarya’da rutin denetim görevi yapan Basın İlan Kurumu (BİK) çalışanlarına yönelik kanlı saldırıyı, Türk medyasının gazete ve gazeteci çöplüğüne dönüşmesinin önemli bir göstergesi olduğunu söyledi.
“GAZETECİNİN TANIMI YOK”
Bugün ülkemizde "gazeteci" tanımının yapılmamış olması ve kimlerin yayın kuruluşu sahibi olacağının kesin sınırlarla belirtilmemesi nedeniyle bir kavram karmaşası yaşandığını ve önüne gelenin “gazeteci” olarak nitelendirildiğine dikkat çeken GGC Başkanı Kocaman, “Teknolojik gelişmelere ayak uydurulamamasına rağmen arka arkaya faaliyete geçen kitle iletişim araçlarının sayısındaki artış bir belirsizliğe neden olmuştur. Medya'yı kapsayan yasaların güncelleştirilmemesi bu sorunların temel nedenidir. Eline cep telefonu alanın gazeteciliğe soyunduğu bir ülkede bu medya çöplüğü işlevini yitirmiştir” dedi.
“SARI BASIN KARTI SAYISI 13 BİNE ULAŞTI”
Sayının kontrolsüz artışıyla birlikte niteliğin düştüğü, güven bunalımını derinleştiği, toplum- basın ilişkisinin gün geçtikçe yozlaştığı ve derinleştiğinin gözlendiğini kaydeden Kocaman, “Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü peynir-ekmek gibi sarı basın kartı dağıtmaktadır. Gazetecilikle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan silik karakterlerin kartvizit sahibi olmak için medya sayesinde araladığı bu önemli kapıdan ne yazık ki en fazla medya şarlatanları girmektedir. Türkiye, gazetecilerden başka herkesin gazetecilik yaptığı bir sirk çadırına dönüşmüştür, bu lakaytlığa artık bir son verilmelidir. Çünkü geçmişe baktığımızda bir Cem Uzan’ın kaçmasına neden olunmuştur ama Gaziantep dahil her ilde bir Cem Uzan yaratılmıştır. Esas mesele budur” diye konuştu.
“GAZETECİLİK KAR DEĞİL AR KURULUŞUDUR”
Gazetecilik mesleğinin bir kar kuruluşu değil, ar kuruluşu olduğunu dile getiren GGC Başkanı Kocaman, “Gazete sayfaları ve televizyon ekranlarının dev birer kartvizit haline getirilmesinin bedelini Türk toplumu en ağır şekilde ödemeye devam ediyor. Kitle iletişim araçlarına sahip egemenlerin; spekülasyonlarla yatırım araçlarını etkilemesi, borsa yatırımları, banka satın almaları, devlet ihalelerinden pay kapma yarışları, kendi firmalarının ürünlerini promosyon aracı olarak kullanmaları ve siyasete ilişkin etkileri ülkenin içinde bulunduğu kriz sarmalının nedenlerinin en önemlilerinden olmasına rağmen konuşulmamakta, tartışılmamaktadır. Bu durum medya eliyle ortaya konulan "ekonomik terör"ün ta kendisidir. Bu terör nedeniyle toplum fakirleşmiş, ülke kaynakları çarçur edilmiş, yaşam standardı düşmüştür. Ekonomik teröre neden olanlar kartelleştiği için muhalif basının sesi de kısılmıştır. Oysa basın, piyasanın her hangi bir metası değil, kamusal hizmete dönük bir organizasyondur” dedi.SHA




Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *