ANASAYFA arrow right Güncel

Türkiye nüfusunun yüzde 7’sini göçmenler oluşturuyor

Türkiye nüfusunun yüzde 7’sini göçmenler oluşturuyor
YAYINLAMA: 29 Kasım 2023 / 22.56
GÜNCELLEME: 29 Kasım 2023 / 23.00
17 ildeki 39 mahallede yapılan göçmenlerin toplumsal katılımı araştırmasının sonuçlarına göre tüm hak kayıplarına ve olumsuzlara rağmen göçmen ve mülteciler Türkiye toplumunun bir parçası haline geldi

Çalışmanın temel bulgusu, tüm olumsuzluklara rağmen göçmen ve mültecilerin Türkiye toplumunun bir parçası haline geldikleri olarak açıklandı. Ancak tablo toz pembe değil. Kayıt dışı ve kötü koşullarda çalışmaktan, eğitim ve sağlık gibi hizmetlerden yararlanamama, ayrımcılık ve sosyal izolasyona kadar çok sayıda bulgu; Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 6,5-7’sini oluşturan göçmen ve mültecinin toplumsal katılımına ilişkin ipuçları veriyor. 

Doğurganlık hızları çok yüksek

Şu anda, nüfusun yüzde 7’sini oluşturan mültecilerde en önemli sorunların başında doğurganlık hızının yüksekliği geliyor. En fazla göçmen barındıran illerin başında gelen Gaziantep’te ilk başlarda 400 bin civarında olan göçmen sayısı şu anda 1 milyona dayanmış durumda ve bu eğitimden sağılığa birçok sorunu çözümsüz hale getiriyor.

Göçmenlerle yerlilerin sosyal etkileşimi çok az

“Göçmen mahallelerde yaşam: Türkiye’de 2010 sonrası göçler ve göçmenlerin toplumsal katılımı” araştırmasının sonuçları paylaşıldı. Çalışma, yaşanan tüm hak kaybı ve olumsuzluklara rağmen göçmen ve mültecilerin önemli bir kısmının 4 ila 8 yıldır Türkiye’de bulunarak burada kalıcılaştığını ve Türkiye’de kalmak konusunda bir istekleri olduğunu ortaya koydu. Öte yandan aynı mahallelerde yaşayan göçmen ve mültecilerle Türk vatandaşları özellikle ekonomik koşullar ve sosyoekonomik durum konusunda birbirine yakın memnuniyet oranlarına sahip. Türkiye’nin en yoğun göçmen ve mülteci nüfusuna sahip 39 mahallesinde yapılan araştırmaya göre; göçmenlerle yerlilerin sosyal etkileşimi çok az. 

Mültecisi de yerlisi de

aynı sorunları yaşıyor

Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği Proje Koordinatörü Cem Bico ile araştırma ekibini oluşturan Prof. Dr. Deniz Yükseker, Prof. Dr. Hatice Kurtuluş, Prof. Dr. Uğur Tekin ve Dr. Esra Kaya Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında açıklanan sonuçlara göre; “tüm olumsuzluklara rağmen mülteci ve göçmenler, Türkiye toplumunun bir parçası haline geldi”. Araştırma sonuçlarına göre; göçmen ve mülteciler istihdama yoğun olarak katılıyor ancak kayıt dışılık ve güvencesiz çalışma en büyük sorunlardan bir tanesi. Sadece yasal olarak ikamet statüsü olan göçmen ve mülteciler eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyor. Ayrıca ayrımcılık toplumsal katılımı olumsuz yönde etkiliyor. En çarpıcı sonuçlardan biri ise aynı mahallelerde yaşayan Suriyeli ya da diğer göçmen ve mültecilerle Türk vatandaşları benzer sorunları yaşıyor. Hatta gelir ve eğitim durumları daha iyi olmasına rağmen Türk vatandaşları, beklentilerinin daha yüksek olmasının da etkisiyle hayatlarından daha az memnun olduklarını belirttiler. 

Araştırma nasıl yapıldı?

Türkiye’de bu kapsamdaki ilk örnek olma özelliği taşıyan araştırma, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği desteğiyle Prof. Dr. Deniz Yükseker, Prof. Dr. Hatice Kurtuluş, Prof. Dr. Uğur Tekin ve Dr. Esra Kaya Erdoğan tarafından gerçekleştirildi. 2010 yılı sonrasında Türkiye’ye gelen Suriyeli ve diğer mülteci/göçmenler odağında gerçekleştirilen araştırmaya, toplumsal katılım, hem göçmen ve mültecileri hem de ev sahibi toplumu kapsadığı için Türk vatandaşları da dahil edildi. 

Çalışma kapsamında Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı 16 il ve Van’da, 18-49 yaş arasında kadın ve erkek Türkiyeli, Suriyeli ve diğer göçmen gruplarından toplam 3 bin 877 haneden birer kişiyle görüşmeler gerçekleştirildi. Bu iller arasında yer alan 5 ilde ise (İzmir, Gaziantep, Konya, Mardin ve İstanbul) sivil toplum kuruluşlarının çalışanları, yerel yöneticiler, muhtarlar, sağlık çalışanları, öğretmenler, sendikalar ve işveren temsilcileri gibi yetkililerle mülakatlar yapıldı. Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği Proje Koordinatörü Cem Bico, sayısal verileri de üretmesi bakımından bu çalışmanın diğerlerinden ayrıldığını ifade etti. 

Araştırmada toplamda 17 ildeki 39 mahalleden, sosyoekonomik durumları birbiriyle yakın bin 933 Türk vatandaşı, bin 427 Suriyeli ve 506 diğer göçmenlerden oluşan grupla görüşmeler yapılmasına rağmen hanehalkına ilişkin bilgiler de toplanabildiği için yaklaşık 12 bin kişilik bir göçmen, mülteci ve yerli grubunun toplumsal katılımına ilişkin veriler elde edilebilmiş oldu.

Araştırmaya neden ihtiyaç duyuldu?

Basın toplantısında çalışma ekibi adına bulguları paylaşan Prof. Dr. Yükseker, Türkiye, dünyada en çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapmasına rağmen göçmenlerin toplumsal katılımlarına dair nicel yani sayısal verinin sağlıklı bir şekilde elde edilemediğini vurguladı. Göçmenlerin ve mültecilerin sosyoekonomik durumuyla ilgili verilerin yetersiz olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yükseker, 85 milyon civarındaki Türkiye nüfusunun tahminen yüzde 6,5-7’sini göçmen ve mültecilerin oluşturduğunu; bu verilerin de Türkiye’nin bir göç ülkesi olduğunu gösterdiğini vurguladı. 

Göçmenler ve mülteciler Türkiye’de kalıcılaşıyor 

Çalışmaya katılanlar göçmen ve mülteciler arasında 4-8 yıldır Türkiye’de olan Suriyeli mültecilerin oranı yüzde 71,6; diğer göçmenlerin oranı ise yüzde 54. Araştırma sonuçlarını paylaşan Prof. Dr. Yükseker’in yorumuna göre; bu oran göçmen ve mültecilerin Türkiye’de kalış süresinin uzadığını, uzamakta olduğunu gösteriyor. Göçmen ve mültecilerin Türkiye’deki varlığı kalıcılaşıyor. 

Yoksul mahallelerde yaşayan göçmen ve mültecilerle Türk vatandaşları benzer sorunlara sahip

Ancak bir diğer önemli bulgu ise çalışmaya dahil edilen Türk vatandaşı nüfusun, yaşadıkları mahallelerde benzer sorunlara sahip olması. Hatta çalışmada başvurulan Türk vatandaşı katılımcıların yüzde 58,6’sı ekonomik durumlarından memnun değilken bu oran Suriyeliler arasında yüzde 35,1

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *