Gaziantep Kadın Platformu, düzenlenen basın açıklamasında, Emine Bulut’un eski eşi tarafından öldürülmesi ve kadına yönelik şiddetin artmasına, “Vahşice işlenmiş bu cinayetleri Gaziantep’teki kadınlar olarak lanetliyoruz” sözleriyle tepki gösterdi.
Gaziantep Kadın Platformu adına konuşan Eğitim Sen Gaziantep Şube Kadın Sekreteri Sara Alagöz, “Hep söylediğimiz gibi, bu cinayetler münferit değil, ataerkil sistemin gerçekleştirdiği sistematik kadın katliamlarının olağan hale getirilmiş bir parçasıdır. Nitekim, yalnızca geçtiğimiz Temmuz ayında ve yalnızca basına yansıdığı kadarıyla 24 kadın en yakınındaki erkekler tarafından katledildi. Kadınları erkek şiddetinden hızlıca koruyacak 6284 sayılı yasa hayatidir. Yasanın sınırlandırılması anlamında yapılacak müdahaleler kadınların daha fazla ölmesi anlamına gelecektir” dedi.
Son 17 yılda kadına yönelik eril
şiddet, yüzde bin 400 arttı
Son 17 yılda kadına yönelik eril şiddetin, yüzde bin 400 arttığı tespitini yapan Alagöz, “Şiddeti önlemek için daha etkin mekanizmalar oluşturmak yerine, kadın düşmanı, cinsiyetçi, savaş ve nefret politikalarıyla kadına yönelik şiddeti derinleştiren siyasi iktidar diğer yandan da kazanılmış haklarımıza saldırmaktadır. İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasasını dahi yok etmek istemektedir. Erkeği koruyan, cesaretlendiren, cezasız bırakan yargı sistemi de bu suçun en önemli ortağıdır” diye konuştu.
İhtiyacımız olan kadınları her açıdan
koruyacak yasal düzenlemeler
Kadına yönelik şiddetin aldığı boyutun Emine Bulut’un ölümüyle bir kez daha ortaya çıktığını vurgulayan Alagöz, “Kadınlar herkesin gözü önünde öldürülürken, ihtiyacımız olan kadınları her açıdan koruyacak yasal düzenlemelerdir. Kadına yönelik şiddetin cinayetle noktalandığı bir ülkede yaşanan son vahşete sessiz kalınmaması, çocuklarımızın ve kadınlarımızın güvenli geleceklerinin garanti altına alınması ve de şiddet olgusunun kadın bedeni üzerinden elini çekmesi için yargı sistemimizin bu canileri en ağır biçimde cezalandırması ve sosyokültürel düzlemde tüm yaşama alanlarımıza sirayet etmiş eril tahakkümün dilimizden, anlayışımızdan ve algımızdan bütünüyle çıkarılması gerekmektedir” şeklinde değerlendirme yaptı.
Kadınların öldürülmediği, çocukların
güldüğü bir Türkiye mümkün
Eğitim Sen Gaziantep Şube Kadın Sekreteri Sara Alagöz, konuşmasını şu sözcüklerle tamamladı: “İstanbul sözleşmesi feshedilsin diyenlere, kadınları şiddet gördüklerinde başvurabilecekleri mekanizmalardan yoksun bırakmak isteyenlere, kadın istihdamını arttırıcı politikalar geliştirmek yerine kadınların nafaka hakkına göz dikenlere, şiddeti, tacizi, tecavüzü, çocuk istismarını engellemek yerine kadınların kazanılmış haklarını ellerinden almaya çalışanlara karşı bizler kadın mücadelemizi yükselmez isek ölmeye devam edeceğiz. Artık bir kişi daha eksilmeyeceğiz. Öfkemizle, hıncımızla kadın düşmanı politikalarınıza karşı duracağız. Kadınların bu ülkede can güvenliği sorunu varken, bizler yaşam hakkımız için sokakta, adliye koridorlarında olmaya devam edeceğiz. Artık bir şeyler değişecek, annelerinin başında çığlık atan kız çocuklarına bir söz veriyoruz. Kadınların öldürülmediği, çocukların güldüğü bir Türkiye mümkün. Bazı mutlak yasaklar vardır: İnsanın insana eziyeti, işkence mutlak yasaktır. Tüm dünya bunu kabul eder. Kadına yönelik suçlar konusunda da böyledir. Şiddeti normalleştirmek yasaktır. Şiddeti, gelenekle açıklamak yasaktır.” Hüseyin Karataş
Gaziantep Kadın Platformu adına konuşan Eğitim Sen Gaziantep Şube Kadın Sekreteri Sara Alagöz, “Hep söylediğimiz gibi, bu cinayetler münferit değil, ataerkil sistemin gerçekleştirdiği sistematik kadın katliamlarının olağan hale getirilmiş bir parçasıdır. Nitekim, yalnızca geçtiğimiz Temmuz ayında ve yalnızca basına yansıdığı kadarıyla 24 kadın en yakınındaki erkekler tarafından katledildi. Kadınları erkek şiddetinden hızlıca koruyacak 6284 sayılı yasa hayatidir. Yasanın sınırlandırılması anlamında yapılacak müdahaleler kadınların daha fazla ölmesi anlamına gelecektir” dedi.
Son 17 yılda kadına yönelik eril
şiddet, yüzde bin 400 arttı
Son 17 yılda kadına yönelik eril şiddetin, yüzde bin 400 arttığı tespitini yapan Alagöz, “Şiddeti önlemek için daha etkin mekanizmalar oluşturmak yerine, kadın düşmanı, cinsiyetçi, savaş ve nefret politikalarıyla kadına yönelik şiddeti derinleştiren siyasi iktidar diğer yandan da kazanılmış haklarımıza saldırmaktadır. İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasasını dahi yok etmek istemektedir. Erkeği koruyan, cesaretlendiren, cezasız bırakan yargı sistemi de bu suçun en önemli ortağıdır” diye konuştu.
İhtiyacımız olan kadınları her açıdan
koruyacak yasal düzenlemeler
Kadına yönelik şiddetin aldığı boyutun Emine Bulut’un ölümüyle bir kez daha ortaya çıktığını vurgulayan Alagöz, “Kadınlar herkesin gözü önünde öldürülürken, ihtiyacımız olan kadınları her açıdan koruyacak yasal düzenlemelerdir. Kadına yönelik şiddetin cinayetle noktalandığı bir ülkede yaşanan son vahşete sessiz kalınmaması, çocuklarımızın ve kadınlarımızın güvenli geleceklerinin garanti altına alınması ve de şiddet olgusunun kadın bedeni üzerinden elini çekmesi için yargı sistemimizin bu canileri en ağır biçimde cezalandırması ve sosyokültürel düzlemde tüm yaşama alanlarımıza sirayet etmiş eril tahakkümün dilimizden, anlayışımızdan ve algımızdan bütünüyle çıkarılması gerekmektedir” şeklinde değerlendirme yaptı.
Kadınların öldürülmediği, çocukların
güldüğü bir Türkiye mümkün
Eğitim Sen Gaziantep Şube Kadın Sekreteri Sara Alagöz, konuşmasını şu sözcüklerle tamamladı: “İstanbul sözleşmesi feshedilsin diyenlere, kadınları şiddet gördüklerinde başvurabilecekleri mekanizmalardan yoksun bırakmak isteyenlere, kadın istihdamını arttırıcı politikalar geliştirmek yerine kadınların nafaka hakkına göz dikenlere, şiddeti, tacizi, tecavüzü, çocuk istismarını engellemek yerine kadınların kazanılmış haklarını ellerinden almaya çalışanlara karşı bizler kadın mücadelemizi yükselmez isek ölmeye devam edeceğiz. Artık bir kişi daha eksilmeyeceğiz. Öfkemizle, hıncımızla kadın düşmanı politikalarınıza karşı duracağız. Kadınların bu ülkede can güvenliği sorunu varken, bizler yaşam hakkımız için sokakta, adliye koridorlarında olmaya devam edeceğiz. Artık bir şeyler değişecek, annelerinin başında çığlık atan kız çocuklarına bir söz veriyoruz. Kadınların öldürülmediği, çocukların güldüğü bir Türkiye mümkün. Bazı mutlak yasaklar vardır: İnsanın insana eziyeti, işkence mutlak yasaktır. Tüm dünya bunu kabul eder. Kadına yönelik suçlar konusunda da böyledir. Şiddeti normalleştirmek yasaktır. Şiddeti, gelenekle açıklamak yasaktır.” Hüseyin Karataş