ANASAYFA arrow right Güncel

Yeni eğitim-öğretim yılı çok sorunlu ve karmaşa içinde başlayacak

Yeni eğitim-öğretim yılı çok sorunlu ve karmaşa içinde başlayacak
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 01.40
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 01.40
Eğitim Sen Gaziantep Şubesi tarafından düzenlenen eylemde, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında yaşanılacak sorunlara dikkat çekilirken, “6287 Sayılı İlköğretim ve Kanunu’nun yeni hali, alelacele, hiçbir ön hazırlık yürütülmeden, okulların fiziki ve alt yapı özellikleri belirlenmeden siyasi kaygılar ön planda tutularak hazırlandığından uygulamada birçok açıdan sorunla karşılaşılması kaçınılmaz olacaktır” denildi.
Dönüşümler sağlıklı olmayacak
Halen “İlköğretim Okulu” adıyla eğitim-öğretime devam etmekte olan okulların, 2012-2013 öğretim yılından itibaren “İlkokul” veya “Ortaokul” olarak faaliyetine devam edeceği hatırlatılan açıklamada, “Mevcut okullardan hangilerinin ilkokul, hangilerinin ortaokul olarak dönüştürüleceği ve bu dönüştürme işleminin hangi ölçütler esas alınarak yapılacağı belirlenmemiştir. Bu konuda bir standart ve referans alınacak ölçütler oluşturulmadığı için mevcut okulların dönüştürülmesi sırasında tereddütler yaşanabileceği gibi dönüşümlerin sağlıklı olamayabileceği de söz konusu olacaktır. Bu nedenle okulların dönüştürülmesine esas olacak ölçütler belirlenmelidir” denildi. Söz konusu ölçütlerin, “Yaş gruplarına göre öğrencilerin fiziksel gelişimleri, okulun yürüme mesafesi içinde olup olmadığı, okul çevresindeki trafik ve ulaşım durumu, okul binasının kat sayısı ve okul bahçesinin durumu, çevresinde benzer okulların olup olmadığı, okuldaki eğitim birimlerinin hangi yaş grubundaki öğrencilerin ihtiyacına cevap verebileceği, okulun kayıt bölgesinin genişliği, yeni uygulamaya geçiş için herhangi bir mimari değişiklik gerektirip gerektirmediği, dar çevredeki derslik durumu ve derslik başına düşen öğrenci sayısı” olması gerektiği dile getirildi.
60-66 ay konusu muğlak bırakıldı
Yasanın yeni halinde ilköğretime başlama yaşının esas olarak 60 ay olduğunun belirtildiği, ancak 60-66 ay arasındaki çocuklardan velisinin isteği olanların hangilerinin ilkokula başlayacaklarına ilişkin esasların muğlak bırakıldığı kaydedildi. “2012/20 Sayılı Genelgede, 60-66 ay arasındaki çocuklardan, gelişim yönünden hazır olanların İlkokula yönlendirileceği söylenmekle birlikte gelişim yönünden hazır bulunma ölçütleri ile bu konudaki karar verecek kurum veya kişiler açık bir şekilde tanımlanmadığı için bu konuda da farklı sonuçların ortaya çıkması söz konusudur. Rehberlik ve pedagoji uzmanlarından oluşan bir kurul tarafından bu konudaki ölçütler belirlenmeli ve bu değerlendirmenin bir standardı oluşturulmalıdır” denildi..
Aralarında yaş farkı olan
öğrenciler aynı sınıfta yer alacak
Eğitim Sen tarafından yapılan açıklamada, “Son eğitim yasası, okula başlama yaşını 5 yaşın sonuna çekmiş bulunmaktadır. Buna göre velilerin istemeleri durumunda yasal olarak 60 ayını dolduran çocuklarını 1.sınıfa kayıt yaptırma hakları vardır. Aynı şekilde eğer varsa velinin 84 ayını doldurmuş çocuğu da zaten 1 sınıfa yazılmak zorundadır. Bu durumda, İlkokul 1. Sınıfa kayıt olacak ve aynı sınıfta okuyacak öğrencilerin yaşları 60 ay ile 84 ay arasında değişecektir. Lise düzeyindeki öğrenciler arasında bu denli yaş farkı olması belki büyük olumsuzluklara yol açmasa da, İlkokul 1. Sınıf düzeyindeki öğrenciler için bunu söylemek mümkün değildir. Aralarında bu denli büyük yaş farkı olan çocukların aynı sınıf içinde bulunmalarının pedagojik, psikolojik ve eğitim etkinlikleri açısından olumsuz sonuçları olacaktır. Bu nedenle, ilkokul 1. sınıfa yerleştirilecek çocuklarda yaş gruplarına göre sınıflandırma yapılıp yapılmayacağı tartışılmalı ve bu yönde önlemler göz önünde bulundurulmalıdır” denildi.
Çocukların önemli bir
kısmında travmatik durum oluşabilir
48-60 ay arasındaki çocukların yüzde 20’sinin, 60-72 ay arasındaki çocukların ise yüzde 50’sinin okul öncesi eğitim aldığı hatırlatılırken de, 72-84 ay arasındaki çocukların yüzde 50’sinin okul öncesi eğitim almadan ilkokula başlamış olacağı belirtildi. Bu durumun çocukların önemli bir kısmında travmatik bir durum oluşmasının kaçınılmazlığı dile getirilen açıklamada, “Bu sorunu hafifletmek amacıyla, dar gelirli, yoksul ve çok çocuklu ailelerle bu yardıma ihtiyacı olan çocuklar en seri biçimde belirlenmeli, bu ailelere ve çocuklara, psikolojik, sosyal ve ekonomik destek sağlanması için devlet olanakları kullanılmalıdır. Ayrıca, bütün okulların Rehberlik Servisleri personel açısından takviye edilmeli ve Rehberlik Servislerinin bu konuda etkin çalışmalar sürdürebilmeleri sağlanmalıdır” görüşü savunuldu.
Din dersleri dayatılmasın
“Kur’an-ı Kerim” ve “Peygamberin Hayatı” gibi seçmeli derslerin dayatma biçiminde seçtirilmesinin önüne geçilmesi gerektiği dile getirilen açıklamada, “Toplumun bu konu üzerindeki hassasiyetleri üzerinde hesaplar yapılmamalıdır. İdarenin yapacağı açıklamalar ve uyarılarla bu yöndeki hatalı, amaçlı ve zorlayıcı uygulamaların engellenmesi sağlanmalıdır. Her kesimden, düşünceden, hayat tarzından ve inanıştan gelen insanların hayat tarzları ve inanışlarına karşı gösterilecek saygıyı güvence altına alacak düzenlemeler acil olarak yapılmalı, yeni bir gerilim çizgisi oluşmasına izin verilmemelidir” ifadesine yer verildi. Özer Karınca





Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *