ANASAYFA arrow right 20 Yıl Önce

Devin ağır yarası var, sarılması lazım 

Devin ağır yarası var, sarılması lazım 
YAYINLAMA: 19 Eylül 2021 / 16.48
GÜNCELLEME: 19 Eylül 2021 / 16.51
ANAP Genel Merkezi, 11-12 Ocak tarihinde yapacağı olağanüstü kongre öncesi bölge toplantısını Gaziantep’te gerçekleştirdi. Aday adaylarından Pakdemirli, ANAP’ı yaralı bir deve benzetti.

Toplantıda ilk sözü alan ve adaylığının yanı sıra ANAP Genel Başkan Vekili görevini yürüten Ekrem Pakdemirli, Anavatan Partisi’nin bir dev olduğunu, ancak büyük bir yara aldığını belirterek, “Devin yaralarının sarılması veya ayağa kaldırılması gerekiyor. Yaraları sarmak, ayağa kaldırmak güç, kuvvet ve bilgi ister. Bir bünye olarak düşündüğümüzde ise iyi bir doktor ister diyorum. Adaylarımızın hepsi iyi doktor. Ama herkesin bir iddiası var, ben daha iyi doktorum diyor. Devin ağır yarası var, sarılması lazım.

ANAP değişimci, gelişimci ve üretimcidir. Muhafazakar olmasına rağmen, bütün girişimcilere, değişimlere açıktır. Moderndir, yenilikleri alan bir partidir. Statükocu değildir. Yenilikleri alan, yeni projelere ilgi duyan, onları parti felsefesi içinde yoğurup halka sunabilen bir partidir. Parti içinde ve devlet yönetiminde üretimcidir. Şuna inanıyoruz ki üretmeden Türkiye’nin iç borçlarını ödememiz mümkün değil. Üretip ihraç etmeden ülkenin dış borçlarını ödememiz mümkün değil” dedi.

Dünyanın en borçlu ülkesinin Türkiye olduğuna dikkat olduğuna dikkat çeken Ekrem Pakdemirli, Türkiye’nin 250 milyar dolar borcunun bulunduğunu söyleyerek şöyle konuştu: “Türki- • ye’nin milli geliri geçen yıl 150 milyar dolardı. Bu yılın rakamı halâ çıkmadı ortaya. Bizden daha borçlu bir ülke yok. Türkiye buna layık değil. Ama buradan çıkışın tek yolu var, üretmek, üretmek, üretmek. Üretebilirseniz, iç ve dış borcunuzu ödeyebilirsiniz. Yoksa bu sene IMF’nin, yarın Dünya Bankası’nın, öbür gün başka başkalarının güdümünde olmaya mahkumsunuz. Düşünün borçlu bir işadamı ne yapar, her gün bankalarla cebelleşir. O banka bir şart koşar, öteki banka bir şart koşar, bana arsa, ev, teminat getir diye. Bu şartlar altında Türkiye gidip IMF’ye mahkum olur” dedi.

Pakdemirli, “Dünya Bankası’na boyun eğmek mecburiyetine katlanır. Önce parti içinde projeler üreteceksiniz, iktidara geldiğinizde fiili yoldan üretimi hızlandıracaksınız. Dolayısıyla iç borcu, dış borcu ödeyeceksiniz.”

Kongrede, ya takım oyununun, ekip çalışmasının tercih ya da bunların dışında eski tas eski hamam düzenin devam edeceği bir seçim olacağını söyleyen genel başkan adaylarından Aydın Çelebi ise, “Gelecek konusunda endişeliyim. 11 Ocak’taki kongrenin sonuçlarından endişeliyim. Ama umutsuz değilim. Burada umutsuz olmamamın nedeni, sizin elinizi vicdanınıza koyarak, özgür iradenizle karar vereceğine olan inancımdandır. ANAP’ın belirli ilkeler çerçevesinde yeniden yükselebileceğine inanıyorum. Ben bu ilkelerin birinci şartının kapalı kapılar ardından siyasete son vermekten geçtiğini, özgür iradenin ve parti içi demokrasinin ve üyeler arasında yapılacak ön seçimin önemli olduğuna, gençlerin ve kadınların partisi haline yeniden gelmesi gerektiğine inanıyorum. Parti içi demokrasiyi yeniden kurmak, şeffaflığı temin etmek zorundayız. Şeffaflığı temin etmeliyiz ki, ülkede şeffaflığı sağlayalım. Şeffaflığı temin etmeliyiz ki, şaibeyi kaldıralım, meydan okuyalım, hodri meydan diyelim. Eğer biz önce kendi içimizde parti içi demokrasiyi, şeffaflığı sağlayamazsak, ülkede hakkın hukukun mücadelesini yapamayız."

Biz milletin değerlerine sahip çıkmak gerektiğini söyleyen Çelebi, “28 Şubat’ta milletin değerlerine sahip çıkmadığımız için, devletçi sol DSP ile devletçi sağ MHP’ye teslim olup, statükocu bir anlayış uyguladığımız için Anadolu insanından koptuk. Esnafın sanatkârın derdini unuttuk. Küçük ve orta ölçekli işletmecinin derdine sırtımızı döndük. Bugün bunları bir zihniyet devrimiyle yeni baştan Anadolu insanının ve halkın vicdanının sesi olmalıyız. Yoksa halk, gereken dersi 3 Kasım seçimlerindeki gibi yüzde 5 ile verir. Eğer Anavatan Partisi, Genel Baş-kanını seçimlerden önce değiştirseydi barajı aşardık” diye konuştu.

3 Kasım seçiminde, seçmenin tercihini böyle yaptığını belirten genel başkan adaylarından Adil Aşırım da “Seçmen bize iki önemli mesaj verdi. Muhalefette kal dedi. Ama zor bir muhalefet, çünkü parlamentoda değiliz. Diğeri ise yenilenin, partinin bu halini beğenmedim dedi. Barajın üstünde kalsaydık ne olacaktı, bu zafer mi olacaktı? El gövdede kaşıdığı yeri bilir. Biz derdimizi biliyoruz, deva da ellerimizde. Söylemlerimizi, parti politikalarımızı hatta kadrolarımızı diğer partiler kullandı” dedi.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *