ANASAYFA arrow right 20 Yıl Önce

Eğitim öğrenciyi kişiliksizleştiriyor

Eğitim öğrenciyi kişiliksizleştiriyor
YAYINLAMA: 07 Mayıs 2021 / 13.55
GÜNCELLEME: 07 Mayıs 2021 / 13.55
Eğitimin öznesi olan çocuk ve gencin, eğitim süresi içinde yeterince korunmadığını ifade eden uzmanlar, eğitimde yetersizlik ve eşitsizliğin sürdüğünü ifade etti. Uzmanlar, sistemin öğrencileri kişiliksizleştirdiği ve işlevsiz hale getirdiğini belirterek, verilen eğitimin ve eğitim yöneticilerinin de yetersiz olduğuna dikkat çekti.

Türkiye eğitim sisteminde gözlenen yapısal ve yönetsel sorunlarla ilgili olarak KESK’in hazırladığı raporun iç açıcı olmadığı belirtildi. Eğitim-Sen Gaziantep Şubesi Başkanı Mehmet Bozgeyik, kamuoyunda eğitimin işlevinin “bilgi ve beceri kazandırma” süreci olarak algılandığı vurgulandı. Okullarda beden ve ruh sağlığını koruma, moral, eğitim gibi eğitimin temel işlevlerinin çok geri planda yer aldığını ifade eden Bozgeyik, “Çocuk hukukumuz karmaşık.

1995’te Onayladığımız Çocuk Hakları Sözleşmesi, hukuk sistemimizde hak ettiği yeri almamıştır. Özürlü ve kimsesiz çocukların bakımı, korunması ve eğitiminde yetersizlikler sürüyor. Sayıları bir milyonu bulan 4-18 yaş arasındaki özürlü çocukların 30 bin kadarı eğitilebiliyor. Kimsesiz çocukların da pek azı korunabiliyor. Eğitimdeki yetersizlik hem kaynaklarla hem de kapsamla ilgili. Bütçeden eğitime ayrılan kaynak yetersiz. Bu nedenle konulan hedeflere ulaşılamıyor. “Zorunlu” ilköğretimde bile hedef yakalanamadı. Can güvenliği nedeniyle Doğu ve Güneydoğu’da birçok okul kapatıldı. Derslik, öğretmen, araç-gereç yetersizliği sürüyor. İlk ve ortaöğretimde ikili öğretim ve kalabalık sınıflar varlığını sürdürüyor, orta ve yükseköğretimde oldukça düşük bir okullaşma gözleniyor” dedi.

Kentler, cinsler ve sosyal sınıflar arasında eşitsizliğin devam ettiğini ifade eden Bozgeyik, bu durumun eğitim hakkının kullanılması açısından ciddi soranlar yarattığını vurgularken, sistemin öğrencileri kişiliksizleştirdiğini ifade etti. Bozgeyik sözlerine şöyle devam etti: “Çocuğun ve gencin eğitim yaşamı boyunca sürüp giden sınavlı yarış, sağlığı ve eğitimin niteliğini düşürüyor. Eğitimin ticarileşmesine neden oluyor, eğitilen “özne” olmaktan çıkıp eğitimin aracı “nesnesi” durumuna geliyor. Eğitimde ideolijik ve dinsel dayatmalar hızını koruyor. 1982 Anayasası ile getirilen din ve ahlak öğretimi “zorunluluğu” eğitimin dinselleştirilmesinde önemli bir adım oluşturmuştur. Orta öğretimde “süper lise” gibi öğrenciler arasında onur kırıcı farklılıklar yaratılmıştır. Ara eleman yetiştirilmesi amacıyla kurulan meslek liseleri bu özelliğini kaybetmiştir.”

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *