Tarımsal üretimde kullanılan kimyasallar, yer altındaki sulara karışarak, sağlığımızı tehdit ediyor
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkan Vekili Ahmet Faruk Demir, tarımsal üretimde kullanılan kimyasalların yer altındaki sulara karışarak, gıdalara bulaşarak insanlarda ciddi sağlık sorunlarına neden olduğunu söyledi. Demir, birim alandan daha fazla tarımsal ürün alınması amacıyla hızla artan miktarlarda kimyasal kullanımının, çevre ve insan sağlığını tehdit eden birçok sorunu beraberinde getirdiğini kaydetti.
İnsan ve çevre sağlığı ikinci plana itiliyor
Artan nüfusun besin ihtiyacının karşılanması için yıllardır ana hedefin üretimde verimliliği artırmak olduğunu, insan ve çevre sağlığının korunması konusunun hep ikinci planda düşünüldüğünü ifade eden Demir, "En yüksek miktarda ürün alabilmek için yoğun girdi kullanımı sonucu çevre sorunları arttı, sürdürülebilir tarım ve geleceğimiz tehlikeye girdi" dedi. Demir, tarımsal üretimde kimyasalların aşırı kullanımı sonucu ekolojik dengenin bozulduğuna dikkati çekerek, bu olumsuzluğu fark eden çağdaş ülkelerin ekolojik (doğa dostu) tarıma yöneldiklerini kaydetti.
En tehlikelisi pestisitler
Tarımsal üretimde aşırı kullanımı sonucu insan sağlığını olumsuz etkileyen kimyasal girdilerin başında hastalık ve zararlılarla mücadele amacıyla kullanılan pestisitlerin geldiğine dikkati çeken Demir, “Sızan sularla toprağın alt katmanlarına, oradan yer altındaki sulara ulaşan pestisit kalıntıları içme sulan yoluyla insana ulaşmakta, ciddi sağlık sorunlarına neden ol maktadır. Buharlaşarak atmosfere karışan pestisit kalıntıları ise yağmurlarla tekrar toprağa, sulara, gıda ürünlerine dolayısıyla dönüp dolaşıp yine insanlara ulaşmakta, insanlar yanında pek çok kuş ve hayvan türü de sorundan olumsuz etkilenmektedir" diye konuştu.
DNA moleküllerini bozarak mutasyona neden oluyor
Gelişmiş ülkelerdeki tüketicilerin pestisit kullanılarak üretilen tarımsal ürünleri satın alma maya başladığını belirten Demir. "İnsanlara ulaşan pestisitlerin akut ve kronik zehirlenmelere, kansere, alerjik reaksiyonlara, sinir sisteminde tahribata, öğrenme güçlüğü ve hafıza kaybına, organizmanın enzim denge sinin bozulmasına, DNA moleküllerinde bozulmalara ve mutasyona neden olduğu biliniyor" diye konuştu.
Organik tarım zamanı
Tarımsal üretimde pestisit ve benzer kimyasalların kullanımının sakıncalarını bilen ve dikkate alan ülkelerin organik tarıma yöneldiğini vurgulayan Demir, uzun vadeli düşünüldüğünde organik tarıma geçişin gerekli olmak bir yana, zorunlu olduğunu ifade etti.
Organik tarımın ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal denge yi yeniden kurmaya yönelik olduğunu kaydeden Demir, organik tarımın çevre ve insana dost üretim sistemlerini benimsediğini söyledi.
Organik tarıma önem verilmeli
Demir, “İnsana ve çevreye verilen zarar ne deniyle tüm dünyada organik tarıma doğru bir yönelim meydana geldi. Organik tarım, kimyasal girdilerin daha az kullanıldığı, buna karşın biyolojik uygulamaların daha çok tercih edildiği bir tarımsal üre tim biçimidir. Organik tarım, insanların kimyasalların zararlı etkilerinden korunması daha kaliteli ürün üretimi, enerjiden tasarruf, erozyonun önlenmesi, su kalitesinin korunması, çiftçilerin ve tarımsal iş etmelerde çalışanların sağlığının korunması bütün insanlar ve diğer canlıların yaşam ortamı olan ekosistemin korunması için gerekli. Zengin tarımsal üretim potansiyeline sahip bulunan ülkemizde de organik tarımın üzerinde ciddiyetle durulmalı’' şeklinde açıklama yaptı.
