Ülke kaynaklarının iyi kullanılmadığını vurgulayan Ağyüz, ülke kaynaklarının banka hortumcularına, kredi yolsuzluklarına peşkeş çekildiğini belirterek, eğitimde ve sağlıkta kalitenin düştüğünü kaydetti. Şu anda ülkede 25 milyon insan açlık sınırında yaşadığını belirten Ağyüz, “Milli gelir, 1990 yıllarında 2 bin 700 dolarken, şimdi 2 bin dolar. Bölgeler arasındaki dengesizlik göz önüne alındığında bu rakam İstanbul’da, Kars’ta, Kocaeli’nde farklı. Gelişmişlik açısından uluslararası anlamda gıda, sağlık, eğitim, kadın, çocuk sağlığı gibi konularda 175 ülke arasında yapılan araştırmada 85. sıradayız. Kronik bir enflasyonla yaşıyoruz. Gençlerimiz umutsuz, kadınlarımız umutsuz, çalışanlar umutsuz, esnaf umutsuz. Türkiye bunu hak etmedi en büyük sıkıntıyı da kadınlar yaşıyor. Ekonomik sıkıntılar en fazla kadınları yıpratıyor” dedi.
Ağyüz, eskiden kış mevsiminde belediyeye yakacak gibi çeşitli yardım talebinde bulunan 100 kişi gelirken şimdi üç ayda 250 kişinin geldiğini belirterek, “İş için, aş için, yakacak için, çocuğu okula gönderecek para için gelenler var. Özellikle kadınlar geliyor. Artık erkekler utangaç oldu gelmiyor. Türkiye, bu duruma son 15 yılda geldi. Türkiye’de 15 yılda iktidar olan her partinin bu tabloda günahı var” şeklinde konuştu.
3 Kasım seçimlerinin çok önemli bir seçim olduğunu hatırlatan Yaşar Ağyüz şöyle konuştu: “Ortak bir gerçek var. Elbette hiçbir partinin barajın altında kalmasını istemeyiz. Ama ülkeyi bu duruma getirenlere seçmen sandıkta gerekli cevabı verecektir. Ama bugün temiz siyaseti, laikliği, demokrasiyi, özgürlüğü benimseyen CHP’nin karşısında molla rejimini benimseyen, ülkeyi İran ve Afganistan gibi yapmak isteyen parti var. Halkımız bu konuya karşı çok dikkatli ve duyarlı olmak zorunda. İran’a mollalar gelirken de hiç kimse umursamadı. Ama sonra yapacak hiçbir şeyleri kalmadı. Bizim mücadelemiz işte bunun için” dedi.