ANASAYFA arrow right Güncel

“804 bin 250 çocuğumuz eğitim sisteminin dışında”

“804 bin 250 çocuğumuz  eğitim sisteminin dışında”
YAYINLAMA: 26 Kasım 2025 / 19.26
GÜNCELLEME: 26 Kasım 2025 / 19.26

Eğitim Reformu Girişimi'nin kamuoyuna duyurduğu "Eğitim İzleme Raporu 2025" başlıklı raporuna göre, 15-17 yaş grubundaki çocukların yüzde 24,9’u yani her dört çocuktan biri işgücüne katılıyor

2007 yılından bu yana her yıl eğitim alanındaki gelişmeleri izleyerek Eğitim İzleme Raporları’nda değerlendiren Eğitim Reformu Girşimi (ERG), Eğitim İzleme Raporu 2025’i Sabancı Center’da düzenlenen etkinlikle paylaştı.

Raporda, eğitim politikaları "Eğitimde Yönetişim”, “Eğitime Erişim”, “Okul”, “Eğitimin İçeriği”, “Öğretmenler”, “Çoklu Krizler ve Eğitim” olmak üzere altı başlık altında değerlendirildi ve verilerle analiz edildi.

ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık, yaptığı konuşmada Eğitim İzleme Raporu 2025’in her sayfasında eğitimin bir hak olduğu kadar çocuk koruma meselesi de olduğunun hatırlatıldığını vurgulayarak şöyle konuştu:

“Eğitime erişemeyen, okula devam edemeyen her çocuk aslında koruma sisteminin de ulaşamadığı bir çocuktur. Depremlerden ekonomik daralmaya, zorunlu göçten iklim krizine, küresel öğretmenlik krizinden dijital dönüşüme kadar eğitim, çoklu krizlerin ortasında ayakta kalmaya çalışıyor. Ancak bu rapor durumun fotoğrafını umutsuz olmamız için çekmiyor, tam aksine neyin mümkün olduğunu, neyin değişebileceğini ve değişmesi gerektiğini gösteriyor. Her veri bir politika değişikliği için fırsat, her sorun bir çözüm arayışı için çağrı niteliğinde.”

Açılış konuşmalarının ardından raporun yazarlarından Kıdemli Politika Analistleri Özgenur Korlu, Ekin Gamze Gencer, Politika Analisti Kayıhan Kesbiç ve Araştırmacı Gülen Naz Terzi rapordan öne çıkan bulguları sundu.

Rapora göre, 2024-25 eğitim-öğretim yılında zorunlu eğitim çağında olmasına karşın yaklaşık 804 bin 250 çocuk eğitim dışında; bu çocukların yaklaşık 611 bin 612’si Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, 192 bin 638 kadarı ise yabancı uyruklu. Bu sayıya 18 yaş ve altında olup örgün eğitim kurumları yerine açıköğretim lisesine devam eden 273 bin 557 çocuk ve okulda geçirdikleri süreden fazlasını işletmelerde geçirdikleri için örgün eğitimde oldukları söylenemeyecek 392 bin 887 mesleki eğitim merkezi (MESEM) öğrencisi de eklendiğinde örgün eğitim dışında kalan çocuk sayısı 1 milyon 470 bin 694’e yükseliyor.

Raporda, 14-17 yaş grubunda Türkiye Cumhuriyet vatandaşı eğitim dışındaki çocuk oranının son iki yıldır yüzde 8 seviyesinin üzerinde seyrettiği belirtiliyor. Muş, Ağrı ve Şanlıurfa’da 14-17 yaş grubundaki neredeyse üç çocuktan birinin eğitim dışında olması ise bu yaş grubuna yönelik müdahalelerin ve bölgesel eşitsizliklerin acilen önceliklendirilmesi gerektiğini gösteriyor.

15-17 yaşta her dört çocuktan biri çalışıyor

Ekonomik krizin eğitime etkisinin de ele alındığı raporda, Türkiye’de 2024 itibarıyla çocukların yüzde 39,5’inin ‘yoksulluk veya sosyal dışlanma riski’ altında olduğu, bu oranın AB ortalamasının yüzde 24,2 olduğu belirtiliyor. Türkiye’de 15-17 yaş grubundaki çocukların yüzde 24,9’unun, yani her dört çocuktan birinin işgücüne katıldığı vurgulanıyor. Türkiye’de 15–17 yaş grubunda çalışan çocuk oranının artması ve tüm çocukların neredeyse üçte birinin maddi yoksunluk içinde yaşaması, sosyoekonomik koşulların eğitim dışına çıkmada belirleyici olduğunu gösteriyor.

“Yaygın eğitim örgün eğitimin alternatifi olmamalı”

Eğitim İzleme Raporu 2025, örgün eğitim sistemindeki okulların, yaygın eğitim sistemine kıyasla, çocukları çocuk işçiliği ile çocuk yaşta, erken ve zorla evlilik gibi gelişimlerini engelleyecek risklerden koruma konusunda daha etkili araçlara sahip olduğunu belirtiyor. Bu sebeple yaygın eğitimin, hiçbir koşulda zorunlu eğitim çağındaki bir çocuk için örgün eğitimin alternatifi olarak kabul edilmemesi gerektiği vurguluyor.

Rapora göre, 2024-25 eğitim-öğretim yılında 18 yaş ve altındaki 392 bin 887 öğrenci, MESEM programı kapsamında haftanın 4-5 gününü işletmelerde geçirdi. MESEM kapsamındaki işletmelerin iş güvenliği denetimlerindeki eksiklikler, program kapsamındaki öğrencilerin çocuk işçiliği, ihmal ve istismar gibi hayati risklere açık olmasına yol açıyor.

Raporda açıköğretim liselerindeki öğrenci sayılarına da yer veriliyor. Buna göre, bir önceki yıla kıyasla açıköğretim liselerindeki 18 yaş ve altındaki öğrenci sayısı yüzde 14,2 azaldı; örgün eğitim kurumlarından açıköğretime geçiş yapan öğrencilerin sayısı ise yüzde 30,3 arttı.

Okulöncesi eğitimdeki öğrenci sayısı azalıyor

Raporda kademelere göre okullulaşma oranları da analiz ediliyor. 2024-25 eğitim-öğretim yılı itibarıyla okulöncesi eğitim hâlâ zorunlu eğitim kapsamında olmadığı vurgulanan raporda, okulöncesi eğitimdeki toplam öğrenci sayısının son iki yıldır belirgin biçimde düştüğüne işaret ediliyor. 2023-24’te 1 milyon 954 bin 202 olan öğrenci sayısı, 2024-25’te 1 milyon 741 bin 314’e gerileyerek yüzde 10,9 azaldı. 3-5 yaşta okulöncesi eğitim oranının en düşük olduğu iller ise; Urfa (%36,9), Mardin (%37,2), Diyarbakır (%38,6), Şırnak (%38,8) ve Maraş (%39,8) olarak belirlendi.

Ayrıca raporda ortaöğretimde düzeltilmiş net okullulaşma oranlarına bakıldığında ise kız çocukların okullulaşma oranının yüzde 80’nin altında kaldığı il sayısının arttığı görülüyor. Bu iller; Urfa, Muş, Şırnak, Siirt, Ağrı, Bitlis, Mardin, Hakkari, Diyarbakır, Van ve Batman. Raporda bu durumun ortaöğretim çağındaki kız çocukların önemli bir bölümünün ortaöğretimde ya da üniversitede olmadığını; eğitime geç başladıkları için ortaokulda olduklarını ya da eğitim dışında kaldıklarını gösteriyor.

Okulun koruyucu rolü neden önemli?

EİR 2025’te okulun işlevinin yalnızca eğitim hizmetleri sunmak değil, aynı zamanda çocukları koruyucu kaynaklarla ilişkilendiren bir bağlantı noktası oluşturmak olduğu vurgulanıyor. 2024-25 eğitim-öğretim yılında politika düzeyinde okullar etrafında öne çıkan çocuk yoksulluğu, suça sürüklenen çocuklar olgusu ve çocuklarda bağımlılık yapıcı madde kullanımı gibi konulara da yer veriliyor.

2024 yılında Türkiye’de güvenlik birimlerine 202 bin 785 suça sürüklenen çocuk getirildiğini belirten EİR 2025, bu olgunun, okulun da arasında olduğu dayanıklılık ağlarının zayıflığı üzerinden de değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Maddi yetersizlik nedeniyle Türkiye’de her 10 çocuktan birinin günde taze meyve/sebze yiyemediğine, her dört çocuktan birinin düzenli protein tüketmediğine yer verilen raporda, okullarda ücretsiz ve sağlıklı okul yemeği verilmesi gerektiğine de dikkat çekiliyor.

Göstergelerle ve analizlerle eğitimde son bir yılda yaşananların aktarıldığı rapor, Seda Akço tarafından kaleme alınan, etkili ve önleyici bir çocuk koruma sistemi için gerekli olan okula dair bir önsözle başlıyor. Başak Abdula’nın hazırladığı ve zorbalık üzerine son zamanda yapılan saha araştırmasının bulgularına yer veren sonsözle bitiyor. bianet

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *