Bir gömlek üstün siyaset!

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Türkiye’de siyasetçilerin kendilerine çok ders çıkarması gereken bir parti var.

Bu partinin vekillerinin neredeyse yarıya yakını kadınlardan oluşuyor.

Partinin vitrini ve yönetiminde erkekler kadar kadınlar da etkin ve ağırlıkta.

Belden aşağı, seviyesiz hiçbir tartışmanın içinde onlar yok!

Muhalefet etmek bahanesiyle, hiç kimseye hayasızca saldırmıyorlar.

Hiç agresif değiller! Eleştirileri de eleştirilere yanıtları da kıvamında.

Bağırıp, çağırıp, korkutmuyorlar!

Vekil seçilmeyi ayrıcalıklı olmak için değil, mensubu oldukları siyasi dava için istiyorlar.

Keşke, diğer siyasi partilerimizde böyle niteliklere sahip olsa değil mi?


Bir gömlek üstün siyaset!

Siyasi görüşlerini, duruşlarını beğenirsiniz beğenmezsiniz o ayrı, ama son zamanlarda Türkiye siyasetinde gözlenen bir gerçek var ki o da BDP çatısı altında siyaset yapanların çok ender ve fevri bir-iki olay dışında daha kaliteli, daha ilkeli, daha eşitlikçi bir yapısı var.

Şimdi, bu sözlerimden gocunup, genelleme yapmaya kalkışmak yerine, ortadaki kadronun halini, tavrını, duruşunu bir gözünüzün önüne getirin.

BDP’nin parlamentodaki mevcut kadrosu, BDP’nin de aralarında bulunduğu Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun adayları son derece kaliteli ve aklı başında insanlar.

***

Geçenlerde bir dostumuzla sohbet ederken, ben bu yöndeki görüşlerimi söyleyince, “Bence de siyasetin yükselen trendi BDP. Bir kere kadın-erkek omuz omuza, elele siyaset yapıyorlar. Maganda, erkek erkeğe bir görüntüleri yok. Siyasi mücadelenin kadın-erkek bir arada yapılması gerektiğinin farkındalar. Sonra genç bir yapıları var. Ortada öyle yıllanmış siyasetçileri yok. En önemlisi de koltuk bağımlılıkları yok. Partideki kadın ağırlığı yanında, gösterilen adaylar da önemli. Ben şahsen Akın Birdal gibi değerli bir siyasetçinin Gaziantep’ten meclise gönderilmesini önemli görüyorum. Sonra Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder gibi tanınan, sevilen adayları da var” dedi.

Oyununun rengini tahmin ettiğim dostumuzun BDP ile ilgili böyle bir değerlendirme yapması doğrusu bana ilginç geldi.

***

Biliyorsunuz, 12 Haziran’da yapılacak seçimlere Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku olarak giren oluşumun içinde çok sayıda sol parti var.

Zaten, siyaset meydanlarında ağızların bu kadar bozulmasının, siyasetin belden aşağı çekilmesinin temelinde ne yazık ki sağ siyaset ve siyasetçi kültürü vardır.

Askeri darbelerden ağır yara alan ülkenin ileri, aydın, demokrat insanlarının sol bir partinin çatısı altında buluşacak güce ulaşamaması, CHP’nin sol ve sosyal demokrat olduğunu ileri sürerek sol siyasetin önünde büyük bir engel olarak durması, zaman içinde parlamentonun seviyesini ve kalitesini ne yazık ki düşürdü.

Orada siyaset ve ülkeye hizmet yapmaktan çok kendi çıkarını ön planda tutanların sayısı arttığı gibi, siyaset ağzı da kişiselleşti ve kirlendi.

***

Bakın! 12 Eylül’den sonra, güya cezaevlerinden her şey “güllük gülistanlık” görüntüsü vermek için zaman zaman sağcıların ve solcuların yattığı koğuşlar gazetecilere açılırdı.

Cezaevine girip çıkan her gazeteci köşesinde hep aynı şeyi yazardı: “Sağcıların kaldığı koğuşlar çok pisti, kokuyordu. Solcuların koğuşları pırıl pırıldı, masalarının üzeri kitap doluydu.”

Bu basit, ama önemli bir tespitti!

Ve.. Türkiye derin devleti ve askeri darbeleriyle Türkiye’deki bu kaliteli kitlenin öldürülüp, asılmayanlar dışında kalan kesimini siyasetin dışına itti.

Şimdi, bu oluşum meclise ne kadar çok temsilci sokarsa, siyasetin de demokrasinin de kalitesi o oranda artıracaktır.

***

Şimdi, her gün parti genel başkanlarının seçim mitinglerini izleyip, birbirlerine bağırıp çağırmalarını, hakaret etmelerini izliyoruz.

Ortada müthiş bir söylem kirliliği ve kalitesizliği var.

İnsan onları izlerken, siyaset bu mu yani diye lanet okuyor.

Siyasi partilerin genel başkanları arasındaki bu küfür düellosunun vatandaşın açlığı, yoksulluğu, işsizliği ile ne ilgisi var?

İnsanlar seçim meydanlarında birbirlerine bu kadar hakaret edip, sonra meclis çatısı altında birbirlerinin yüzüne nasıl bakacak, vatandaşın hangi sorunu için yan yana gelecekler?

Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu değişmediği sürece, parlamentonun kalitesi ve seviyesi yükseldikçe, ne yazık ki bu kalitesiz siyasete mahkumiyetimiz sürecek!

Bir gömlek üstün siyaset!