Halkıngücü

YAYINLAMA: 02 Haziran 2013 / 20.00 | GÜNCELLEME: 02 Haziran 2013 / 20.00

Son söyleyeceğimi baştan söylemek istiyorum.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan asla geri adım atmayacak, asla özür dilemeyecek ve daha da sertleşecek.

Kimsesizlerin Kimsesi”, “Sessizlerin Sesi”, “Ben bana oy vermeyenlerin de Başbakanıyım” gibi güzel sözleri o meşhur balkon konuşmasının heyecanı içinde kaldı ve eridi gitti!

 

Aradan 10 sene 6 ay geçti. Hala Başbakanı tanıyamadıysanız, olaylar karşısında nasıl tavır aldığını, reflekslerini ve yaptırımlarını çözemediyseniz, beklenti içine girmeniz tavsiye olunmaz!

 

Eğer bütün Türkiye’yi kasıp kavuran ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı sokaklara döken eylemlerin Taksim Gezi Parkı’ndaki 5-10 ağacın kesilmemesi için yapıldığında ısrarcıysanız o zaman olup biteni kesinlikle anlamamışsınız demektir.

Bunu şunun için yazıyorum, AK Parti İstanbul Milletvekili Şirin Ünal, “Orman Bakanı söz verdi 100 katını dikeriz, dedi. Daha ne istiyorsunuz. Düzene itaat etmelisiniz. Gaza ihtiyaç duyanlar için söylenecek bir şey yok” diyor ya, demek ki olup-biteni hiç mi hiç anlayamamış!

 

ABD’nin 16. Başkanı Abraham Lincoln’ün(1809 - 1865)

konuşmasından nefis bir alıntı yapmak istiyorum. Şöyle diyor: “Bazı insanları her zaman kandırabilirsiniz, bütün insanları bazen kandırabilirsiniz ama bütün insanları her zaman kandıramazsınız.”(*)

 

Bu yorum bundan 200 sene önce yapılmış ama güncelliğini, tazeliğini hala koruyor.

BBC, olayları şöyle verdi:

Türkiye’de garip şeyler oluyor. İlk kez, genci-yaşlısı, Türk’ü-Kürdü, sağcısı-solcusu omuz omuza protesto eylemi yapıyorlar.”

Dünyanın diğer büyük medya kuruluşları da benzer başlıklarla olayları duyurdular.

Ne olup bittiğini bütün dünya duydu da maalesef Türkiye tam duyamadı.

Ben, bir arkadaşımın Norveç’ten gönderdiği linkten, VG televizyonundan sabaha kadar canlı izledim.

Ama ne NTV, CNN Türk, ne de Haber Türk gibi haber kanalları canlı yayın yapmadı. Yapamazlar da, çünkü kuruluş amaçları gazetecilik veya televizyonculuk yapmak değil. Hizmet karşılığı ihale veya fırsatlardan faydalandırılmaları için zararına yayıncılık yapıyorlar.

 

NTV’nin  sahibi Ferit Şahenk en son Galataport’u alalı kaç gün oldu? Telkin üzerine Star TV’yi alıp Uğur Dündar’ı gönderip itaatkar bir kanal haline getirmemiş miydi? Haber Türk’ün sahibi bor madenleri ile ünlenen Turgay Ciner’in bir seri termik santrallerinin ilkini Başbakan açmamış mıydı? O da telkinle daha yeni 402 milyon dolara Show TV’yi satın alarak Star TV düzenine sokacak ve de sanki Karamehmet’in defterden silindiği sinyalini verecek!..

Son olarak Aydın Doğan’ı yazmaya bilmem gerek var mı?

 

Bütün dünya bizdeki medya düzenini biliyor ve yayıncıları da yakından tanıyor. CNN International’ın verdiği Türkiye haberlerinin onda birini CNN Türk vermedi!

Benim değerlendirmem bu şekilde yayıncılığın iktidara çok zararı olduğu şeklinde. Çünkü, sosyal medya bütün açığı kapatıyor, çoğu insan her şeyi duyuyor. Ama hem abartı var, hem de kandırmaca!.. Mesela bana Amerika’dan bir resim gönderdiler, boğaz köprüsünün üstü araca kapanmış, silme insan dolu. Protestocular yürüyüş yapıyor.

Resmi görünce heyecanlandım, “Vay canına!” dedim. Ama sonra o resmin bir ‘feyk’ olduğu, geçen sene maraton sırasında çekildiği anlaşıldı. Yani, neyi gizlerseniz, size misli ile geri döner! Şeffaflıktan sapınca dedikoduları önleyemezsiniz.

 

Başbakanı TİM toplantısında canlı olarak dinlerken çok şaşırdım. O olağanüstü yetenekli hatibi hiç böyle panik halinde, dağılmış olarak görmemiştim. Belki de hayatının en kötü konuşmasını yaptı. İnandırıcılıktan uzak, agresif ses tonu kısılmış, ama nefret söyleminden ve yapacaklarından asla taviz vermeden konuştu.

 

Eğer bizde de Kahire’deki gibi bir milyon insanı rahatlıkla barındıracak bir meydan olsaydı, İstanbul’da o meydanı dolduranlar Mübarek olayında olduğu gibi ‘istifa haberini’ almadan dağılmazlardı galiba!..

Hiçbir organize olmadan kendiliğinden gelişen bu protesto eyleminin sonuca yönelik olacağını tahmin etmiyorum. Ancak, dünya liderlerinin son 3-5 günde olup bitene yaklaşımı, medyalarının yorumları şunu gösteriyor: Başbakanın kariyeri yara aldı!

Esad’ın Başbakan’a, “Halkına zulüm etme! Demokratik isteklerine karşı çıkma!” göndermesini aptalca da olsa üzüntü ile karşıladım. Bundan sonra ona söylenecek lafların temeli sarsıldı!

 

İstanbul’da turizm sektörünün önde geleni olan bir arkadaşım şöyle dedi: “49 yıllık tecrübeme göre 2013 turizm mevsimi başlamadan bitti!”

Yaklaşık 20 milyar dolar yatırım yapacağımız 2020 Olimpiyatları için Tokyo ve Madrid’le çekişiyorduk. En güçlü aday bizdik. Ama bu durumda 7 Eylül’de açıklanacak olan ‘kazanan ülke’nin biz olacağına şüpheyle bakıyorum!

AB üyeliğinin de bu olaydan etkilenmemesi mümkün değil. Artık, “Önce ülkenizde istikrarı sağlayın, öyle gelin” diyeceklerdir.

 

Bakalım bütün bu olaylara ekonominin tavrı nasıl olacak?

Kredi verenler paniğe kapılacaklar mı? Borsa nasıl tepki verecek? Türkiye’ye yatırım akışı sürecek mi?

En önemlisi de ‘Barış Süreci’ bundan etkilenecek mi?

 

Bütün bunlar bir yerde Başbakan’ın bugün ve yarın ortaya koyacağı tutumun anlaşılmasından sonra netlik kazanacak.

MHP Lideri Bahçeli’nin tavrını henüz anlayamadım, bir şeyler söyleri ama...

Ana muhalefet Lideri Kılıçdaroğlu henüz konuşmadı. Herhalde bir envanter çıkarıp, bu noktaya nasıl ve neden gelindi ve tabii ki Suriye ile ilişkileri Salı Grup Toplantısında açıklayacak diye düşünüyorum.

 

(*) “You can fool some of the people all the time, and all of the people some of the time, but you cannot fool all of the people all the time.” (Abraham Lincoln)

 

 

 

 

Halkıngücü