Türkiye'yi sürprizler bekliyor

Gezi Park’ta ağaç kesilmesini protesto için parkta kurdukları çadırlarını bir sabah erkenden polis baskını ile kaybeden gençlerin direnişi bir anda önce İstanbul’da sonra bütün Türkiye’de inanılmaz bir boyut ve anlam kazandı. Tamamen spontane gelişen ve ülkeyi ayağa kaldıran, tarihte görülmemiş büyük bir eyleme dönüştü.

“Türkiye artık eylem öncesi Türkiye olmayacak” sloganı iktidarı hazırlıksız yakaladı.Büyük bir şaşkınlık ve tecrübesizlik içinde önce sertliğe başvurdular. Ama baktılar ki, iş daha kötüye gidiyor, Cumhurbaşkanı Gül devreye girdi ve telkinleri ile önce Taksim’deki ‘gazlamaya’ son verildi. Bu olumlu gelişmenin arkasından Başbakan Erdoğan’ın Afrika gezisine çıkması belki de olayların çok daha kötüye doğru gelişmesini durdurdu.

Cumhurbaşkanı dün tansiyonu düşürmek açısından önemli iki görüşme yaptı.

Önce Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la sonra da BDP’li Sırrı Süreyya Önder ile görüştü.

Her iki siyasetçinin de açıklamaları kamuoyunu yatıştırıcı üslup ve içerikte idi.

Şimdi…

Bülent Arınç’ın, Köşk’te Gül’le konuşmasını tahayyül ediyorum.

İki eski eski yol arkadaşı, dostluk ve saygı üslubu içinde büyük ihtimalle yapılan yanlışları tartıştılar, neler yapılabilir, Başbakan yurda dönmeden tansiyon nasıl düşürülür bunları konuştular.

Gül, büyük ihtimalle Arınç’a, polisin aşırı güç kullandığı yurttaşlardan özür dilemesinin yararlı olacağını, tansiyonu düşüreceğini telkin etmiştir diye düşünüyorum.

Nitekim Arınç bunu kendine özgü o yumuşak üslubu ile yaptı.İyi de oldu.

Düşünüyorum da, Arınç, bu konuşmanın onda birini Başbakan Erdoğan ile yapabilir miydi?

Bence, teşebbüs bile etmezdi!

BDP’li Önder’in de Gül ile rahat konuşma fırsatını Erdoğan ile bulması söz konusu bile olamazdı!

Yukarıda söylediklerimi teyid edendiyaloglar dün akşam vakti ülkeye ulaştı!

Cumhurbaşkanı Gül önceki gün “Demokrasi sadece seçim demek değildir” demişti.

Başbakan Erdoğan dün bu yoruma Fas’tan cevap verdi:

“Halkın iradesinin tecellisi nerededir? O da sandıktadır ve bu şekilde bir uygulama bütün demokratik sistemlerde gelişmiştir ve gelişmeye de devam etmektedir. Ben tabii Sayın Cumhurbaşkanımızın nasıl bir açıklama yaptığını bilmiyorum.Bu ifadenin önünde, arkasında ne var onu da bilmiyorum. Bilmediğim için sadece sizin sorunuza bu şekilde cevabımı vermiş bulunuyorum, evet yine sandıktan geçer diyorum...”

Erdoğan’ın, Gül’ün konuşmasının tamamını okuduğundan eminim.Bal gibi Cumhurbaşkanı’na cevap yetiştiriyor, “Ben senin gibi düşünmüyorum” diyor.

Hemen arkasından Gül’ün, “Mesaj alınmıştır” yorumuna da bu kez biraz daha ağır bir tonda yanıt verdi:

“Sayın Cumhurbaşkanımız ‘mesaj alınmıştır’ derken, içeriğinde ne var, bunu ben bilemem. Ama sabah ben de Fas’a hareket ederken, buna benzer bakan arkadaşlarımdan birinin açıklaması vardı, ‘mesaj alınmıştır’ diye. Ben de basın mensuplarına sordum.‘Siz hangi mesajı aldınız. Bana açıklar mısınız?’ dedim. Fakat basın mensubu arkadaşlar, bana herhangi bir mesajı vermediler, açıklayamadılar.”

Nasıl açıklasınlar ki!.. Korku dağları bekliyor!

Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın arasındaki üslup farklılığı ve demokrasi anlayışı bir hayli farklı!

Türk usulü Başkan olmak isteyen Erdoğan ile “10 yıldır incinen bazı insanların protestolarını anlayışla karşılayabiliriz” diyen Gül’ün arasındaki mesafenin yıllar içinde epey ayrıldığını bu vesile ile öğrenmiş olduk.

Gül’ün bu ‘incinme’ lafını duysaydı, Başbakan eminim buna da iyi bir cevap verirdi.

Acaba Gül, ‘Alkol yasası’nı bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ne iade eder mi?

Gerçi, “Bu yasa alkolü yasaklamıyor, düzenliyor” diyerek onay sinyali vermişti ama o günden bugüne epey olay oldu.

Büyük ihtimalle onaylayacaktır ama onaylamazsa, belki bu kez de Başbakan Erdoğan, “Mesaj alınmıştır” diye demeç verebilir!

Türkiye’yi sürprizler bekliyor…

Not

İran’ın bu son olaylar karşısında neler düşündüğünü, televizyonlarında nasıl yayın yaptıklarını merak ediyorsanız, size bir link veriyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=lG3CLsQU838&feature=youtu.be