Ağamın da canı neler istiyor!..

YAYINLAMA: 13 Haziran 2013 / 20.00 | GÜNCELLEME: 13 Haziran 2013 / 20.00

Gaziantep eski Belediye Başkanı CHP’li bir ağabeyimin etekleri zil çalıyor!..

Başbakan Erdoğan gidici” diyor, başka bir şey söylemek zahmetine bile katlanmıyor!

Önemli bir gazetede köşesi olan, izlenen bir televizyon programında münavemeli moderatörlük yapan ünlü bir kadın gazeteci son zamanlarda iktidarı eleştiriyormuş, bu da gösteriyormuş ki, gemiyi önce fareler terkeder, ehhh, Erdoğan yakında gidiyor!..

Yok yaa!..

 

Gündemde o kadar çok sorun var ki!

Hepsi de son derece önemli.

Bir numaraya ‘barış süreci’ni koyuyorum. Çünkü bu sorunun çözümü Türkiye’nin kaderinin değişmesi demek.

Gelinen noktada, yani tam dereyi geçerken, bir değişiklik her şeyi sona erdirebilir! Üstelik, AK Parti’den başka kim gelirse gelsin, bu sorunu çözemez.

 

Hemen bütün komşularla Hasanpaşalıyız da, Suriye ile bayağı koptuk! Hem de Antep tabiri ile ‘iki başlı Halep düdüğü’ gibi bir durum var ortada.

Yani, sınırın obür tarafı sıkıntılı da, bu tarafı rahat mı?

Suriyeliler iyice yerleşti Gaziantep’e.

Mal mülk satın aldılar, her türlü ticareti yapan dükkanlar açtılar, seyyar bankacılık yapıyorlar, yüzlercesi ünivesitelerimizde okuyor, sağılık hizmetimizden bizden daha fazla yararlanıyor! Azıcık kusurumuz (!) oldu mu hemen celalleniyorlar, öfketleniyorlar, bağırıp çağırıyorlar… Daha sayayım mı?

 

Kuzey Irak’ta önemli gelişmeler var.

Maliki, Obama’nın telkini ile Barzani’yi ziyarete gitti. Belli ki, ABD’nin hazırladığı uzlaşma metnini imzalayacaklar. 2030’da bir trilyon dolarlık enerji üretimine kavuşacak bölgede biz de aportta bekliyoruz.

Kuzey Irak dediğimiz; Türkiye’nin Almanya’dan sonra en büyük ticaret partneri. Yakında birinci olacak.

Gaziantep’in de ihracaatının yalaşık yüzde 40’ı bu ülkeye yapılıyor.

Irak’ın petrolü ve doğal gazı ülkemizden geçecek boru hattı ile Batı’ya ulaşacak. Yani, Irak’la ilişkiler fevkalade önemli.

 

Ve ekonomi… Bıçak sırtında giden ekonomi.

Her yıl 50 milyar dolar açık veren ekonomi.

Bu parayı buluyorlar ve çark dönüyor.

Yerine gelenin bu çarkı döndürmesi o kadar kolay değil. Ekonomiyi iyi yönetiyorlar.

Bilderberg toplantısına katılan gazeteci Aslı Aydıntaşbaş’ın köşesinde okudum, Ali Babacan, toplantıda mükemmel İngilizcesi ve Batı’lı vizyonu ile her zaman saygın bir politikacı olarak kabul ediliyormuş. Yani, ekonominin dizginlerini böyle eller tutuyor.

 

Eğer ülkede istikrar zaafa uğrarsa, çoğumuz gibi günübirlik yaşayan insanlar büyük sıkıntıya düşer.

Gaziantep’in ekonomisiyle ilgili bugün manşetimizde hoşa gitmeyecek istatistikler var. Bunun için çoğumuz günübirlik yaşıyor, diyorum! Tasarrufu olmayan insanlara başka ne denebilir ki?

 

Bakan Egemen Bağış’a bayılıyorum!

Oy birliği ile aleyhimizde eleştiri metni yayınlayan AP’ye vermiş veriştirmiş. “Türkiye, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” demiş.

Bizim niye haberimiz yok!

Aşağıda ki karikatür Batı’daki bir gazetede yayınlandı. Kimi yalanlıyor dersiniz?

 

Gezi Park’taki çağdaş eylemciler ve bütün Türkiye’kilerin asıl derdi AK Parti ile değil. Bütün sorun artık kontrol edilemez bir güç haline gelen Başbakan Erdoğan…

Ekonomiyi düzeltti, askeri vesayeti kaldırdı, terör sorununu çözmek üzere, sağlık reformunu gerçekleştirdi…

Bir ülkeye yapılabilecek iyi hizmetler üretti.

Ama bütün bunları yaparken izlediği stratejinin özünde keskin toplumsal ayrışma üreterek, bloklaşma ve saflaşmaya sebep oldu.

Bu da bir ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük!

Eğer yapılırsa, yapılacak herhalde, Ankara ve İstanbul mitinglerinde ülke ne hale geldi hep birlikte göreceğiz.

 

Hülya Avşar randevu almış, ağaç sevgisini ve demokrasinin faziletlerini anlatmak üzere Erdoğan’a gitmiş, dün.

Villasındaki asırlık ağaçları kestiği için komşuları tarafından mahkemeye verilip mahkum ettirilen Avşar’ın Erdoğan’a neler söylediğini merak ederken aklıma ‘Bekri Mustafa’ geldi!

Bekri Mustafa 4. Murat zamanında yaşamış, katı içki yasağına rağmen içmeyi sürdürmüş, hatta 4. Murat’a yakalandığı ama tatlı dili sayesinde kelleyi kurtardığı rivayet olunur.

Bekri, nasıl olmuşsa Ayasofya Camiine imam olur. Göreve başladığı ilk gün bir caneze gelir. Üstad cenazenin başına geçer, cemaat saf tutar. Bu sırada Bekri cenazenin baş kısmına doğru eğilir, bir şeyler mırıldanır.

Bunu gören cemaat, “Hayırdır efendim, ne dediniz merhuma” diye sual eyler.

Bekri üstad, “Merhuma öte tarafa gittiğinde münker ve nekir sualde dünyanın ahvalini sorarsa, Bekri Ayasofya’ya imam oldu, varın gerisini siz düşünün dersin. Durumu anlarlar!” demiş.

 

Ağamın da canı neler istiyor!..