En büyük tehlike…

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Üniversitelere devletin kendi güvenlik güçlerini yerleştireceğiz” dedi Başbakan Erdoğan.

Anlayacağınız, önümüzdeki dönem, üniversiteler olayların ve şiddetin merkezi haline getirilecek.

Öğrencilerin her eylemi polis şiddeti ile karşılaşacak. Gençler coplanacak, gazlanacak, yaralanacak ve muhtemelen öldürülecek.

Tıpkı, Gezi direnişinde öldürülen Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş ve Medeni Yıldırım gibi...

Guardian Gazetesi, “En büyük tehlike Erdoğan’ın kendisi” yorumunu yaparken haklı galiba…

               **

İstiklal Caddesi’nde TMMOB’la ilgili yasayı ve Ali İsmail Korkmaz’ın öldürülmesini protesto eden kitleye ve Hatay Armutlu’da da anma yapmak isteyen halka polis saldırdı.

Başbakan Erdoğan, Bingöl’de yaptığı konuşmada, önümüzdeki dönemin yol haritasını açıkladı. “Olayı şiddete taşımayacaksın. Şiddete taşıdığın anda şiddeti görürsün. Bunu bir defa herkes böyle bilsin. Kim ne yazarsa yazsın, kim nereye şunu sıkıştırırsa sıkıştırsın eğer şiddet varsa şiddetin karşılığı şiddettir. Bunu herkes böyle görecek” diye tehdit edip, meydan okudu.

Oysa, dünya alem biliyor ve gördü ki, Gezi parkı olaylarında şiddet yoktu. Ama son bir ayda devlet, 5 kişiyi öldürdü ve ortada hesap veren hiç kimse yok.

                                                               ***

 

Bu arada, aralarında İnsan Hakları için Doktorlar (PHR), Dünya Tıp Birliği (WMA), Alman Tıp Derneği (GMA) ve Avrupa Doktorları Komitesi’nin bulunduğu, önde gelen 4 tıp örgütü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup göndererek hükümete, göstericilere yönelik “göz yaşartıcı gaz ve orantısız güç kullanımını" derhal durdurma çağrısında bulundu.

Şimdiye kadar, bu tür uluslararası örgütlerin halkına karşışiddeti önleme çağrıları daha çok Saddam, Mübarek ve Esad gibilerine yapılıyordu. Demek ki listeye Başbakan Erdoğan da dahil olmuş, ne mutlu bize!

                                                               ***

Guardian Gazetesi yazarı Fiachra Gibbons, geçtiğimiz hafta sonu Gezi Parkı olayları ve Başbakan Erdoğan hakkında müthiş bir yorum yaptı.

Hani Yiğit Bulut diye “Tıp doktorlarının çok ciddi olarak araştırması gereken bir vaka” söz konusu ya.

Onun, “Başbakan Erdoğan’ı ‘telekinezi’ (uzaktan etkileme) yöntemiyle öldürmeye çalışıyorlar” iddiasına da değinilen yazı inanılmaz güzeldi.

                                                               ***

Fiachra Gibbons, AKP Hükümetinin Gezi Parkı olaylarının arkasında “CIA”, “gelişen ekonomiyi kıskanan Avrupa”, “teröristlerle işbirliği yapan belirlenemeyen dış güçler”, faiz lobisi”, “uluslararası Yahudi lobisi”, “BBC”, “CNN”, “Reuters” gibi nedenleri göstermeye çalıştığını söylerken, Yiğit Bulut’un yorumlarını inceden tiye aldı.

İşte iktidar sarhoşluğu ve körlüğü bu olsa gerek.

Gazete yorumunda,  ‘TV sunucusu ve yorumcu protestoların maliyetinin Alman hava yolu şirketi Lufthansa tarafından ödendiğini, çünkü İstanbul’a 3. havaalanı projesinin 100 milyon yolcuyu Almanya’dan Türkiye’ye çekeceği korkusu taşıdıklarını söyledi. Bulut, Türkiye’nin düşmanlarının telekinezi yöntemiyle Erdoğan’ı öldürmeyi planladıklarını iddia ediyor. Geçen ay bir televizyonda bunları söyledi. Bu hafta Bulut, Erdoğan’ın en yüksek resmi makamına getirildi” diye yazıldı. 

                                                               ***

Yazarın en çarpıcı yorumu ise yazının sonundaydı. Fiachra Gibbons, ‘Erdoğan’ın en büyük tehlikesi kendisi ve etrafındakiler. Emlak patronu damadından her yere birlikte gittiği Kasımpaşa’dan eski arkadaşları. Sadece beş yıl önce Erdoğan’ın yeni başdanışmanı onu ve partisini Atatürk’ün laik cumhuriyetine faşist bir tehlike diyerek eleştirmişti. Osmanlı için umutsuz bir nostalji” dedikten sonra,  “Erdoğan, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki bir çok sultanın savaştan daha çok etrafındaki uşaklar yüzünden öldüğünü hatırlayacak kadar akıllıdır’ temennisinde bulundu.

Eğer hatırlayacak olsa tarih tekerrürden ibaret olur muydu?

 

 

En büyük tehlike…