Başbakana benzemek kötü mü yani!

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Büyükşehir Belediyesi tarafından, “Recep Tayyip Erdoğan’ın Antep versiyonu” başlıklı yazım için gönderilen imzasız açıklamada, “Haberinizde bahsettiğiniz gibi Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Gaziantep versiyonu olmak Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımıza büyük gurur verir” deniliyor.

Vallahi ben de sırf bu niyetle yazdım o yazıyı.

İstedim ki, Dr. Asım Bey, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gaziantep versiyonu olmaktan gurur duysun.

Madem, mesaj yerine ulaşmış ve niyetim doğru okunmuş, mesele ne o zaman?

 

Recep Tayyip Erdoğan’ın Antep versiyonu” başlıklı yazım üzerine “Büyükşehir Belediyesi” yazılı bir açıklama geldi. Açıklamayı, sütunlarımızda aynen yayınlıyorum.

Aslında,  altında imza bulunmayan, gayri ciddi böyle bir açıklamayı dikkate bile almamak gerekirdi, ancak yazıdaki üslubun ve cehaletin yanıtını bulması lazım.

Bir de kamuoyu bu açıklamayı okumalı ki büyükşehir belediyesi kimlerin elinde öğrensin.

                                   ***

Açıklamada, “Recep Tayyip Erdoğan’ın Antep versiyonu” başlıklı haber deniliyor. Bir kere o haber değil, bir köşe yazısı. Belli ki bu yazıyı kaleme alanlar bunu bile ayırt etmekten aciz.

Gazetecilikte kural, “Haber objektif, yorum hürdür

Ben, bu kentte kamuoyu adına gazetecilik yapıyorum, Asım Güzelbey de siyasetçi ve belediye başkanı.

Bu kentte yaşayan ve onun olumsuz uygulamalarından etkilenen bir kentli ve gazeteci olarak yanlış, olumsuz uygulamalarını gündeme getirip, eleştirmemden daha doğal ne olabilir? Bunu kim, hangi aklı evvel engelleyebilir?

                                   ***

Açıklamada, “Hakkınızda haber içerisinde yer alan iftira ve hakaret içeren tüm beyanlara karşı her türlü dava ve şikayet hakkımızı saklı tutmak kaydı ile” şeklindeki, şık olmayan tehdit ve gözdağının ardından, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Dr. Asım Güzelbey arasında benzerlikler olduğunu ve bu benzerliklerin yalancılıktan, psikolojik hastalık olduğu hususuna ve rant sağlamaya çalışıldığına kadar hakaret ve iftira içeren beyanlarda bulunduğum” iddia ediliyor.

Birincisi; benim Dr. Asım Güzelbey’e hakaret etmem ve iftirada bulunmam mümkün mü?

Bu, son derece nezaketsiz ve fesatça bir yaklaşım tarzı.

Sonra başbakana benzetilmek neden iftira olsun?

Yalancılığa gelince, bu iftira ve hakaret değil ki, yazıda da belirttiğim gibi psikolojik bir hastalık.

Başbakan Erdoğan’ın da Dr. Asım Bey’in de insanların gözünün içine baka baka bazı durumları nasıl çarpıttığına tüm kamuoyu tanık değil mi?

Benim  yaptığım yalnızca bir durum tespiti, o kadar.

                                               ***

Bence bu açıklamayı gönderen kara cahillerin yazımı yeniden baştan sona dikkatlice okumaları lazım.

Zira, kişilerin şeref ve haysiyetini ihlal etmek ve saldırmak ayıp ve suçtur.

Ben, 30 yıllık meslek tecrübemle, bir gazetecinin, bir kamu görevlisini eleştirirken nelere dikkat etmesi gerektiğini ve sınırlarını bilirim.

Yeter ki karşı taraf, haber ile yorumu birbirinden ayırt edebilecek kadar bilgili olsun.

                                               ***

Ben ne demişim?

Kentin Ulaşım Master Planı yapılmadan tramvay yaptı demişim.

Tramvay güzergahını, kafasına göre değiştirdi demişim.

Bunlar yalan mı?

Peki kentin toplu ulaşımını bir dolandırıcının şirketine verip, sonra da o dolandırıcı ile zıtlaşmadı mı Dr. Asım Bey?

Gaziantep, paçalarından yoksulluk akan bir kent iken ve de nüfusu hızla artan, sorunları boyunu aşmış bir kent iken, “Gaziantep dünyanın en hızlı gelişen 10 kentinden biri” demek, doğru ve ahlaklı bir yaklaşım mı, dürüstlük mü?

Dr. Asım Bey’in  konuları çarpıtması, komuoyunu yanıltması yalnızca günümüzle de sınırlı değil üstelik. 8 bin yıl önceki Kadeş antlaşmasının  bile Gaziantep’te imzalandığını söyleyerek bilim adamlarını bile hayrete düşürmüyor mu?

Bunların hepsi birer iftira mı?

                                   ***

Altın Çim olarak bilinen Maanoğlu Köprüsü ile Kavaklık arasında kalan park alanının bir yıldan  beri yapılamamış olması bir acizlik ve beceriksizlik, halkı hiçe saymak değil mi?

Parkta ağaçları kesip, yerine beton dikmek, Büyükşehir Belediye Başkanınızın pek sık seyahat ettiği Avrupa kentlerinde görüp uyguladığı “vizyon” belediyeciliği midir?

O alandan asırlık ağaçların kesilmesi resimleriyle bu gazetenin manşetine haber olmamış mıdır?

Kavaklık alanındaki halkın parkının ortasına halı saha yapılmadı mı, kafe inşaatı halen sürmüyor mu?

Boş laflarla kuru sıkı atarak bana gazetecilik dersi vermek yerine burası kime peşkeş çekildi sorusuna cevap vermeniz daha ahlaklı bir davranış tarzı olurdu kuşkusuz.

                                   ***

Ama, trafik tabelalarının bulunduğu deponun ne kadar düzenli olduğunu anlatan garip, komik, akla zarar haberlerle bu kentin insanlarını kandırdığınızı zannetmek kolayınıza geliyor ve küçücük eleştirilerden bile rahatsızlık duyuyorsunuz.

                                   ***

Böyle bir açıklamada, “İçinde bulunduğumuz rahmet ve mübarek günlerinde bile bu şekil haber yaparak insanları karalamaya hem vicdan hem de maharet ister” demek de ahlaka aykırı bir yaklaşımdır.

Yaptığımız eleştirilerle mübarek günlerin ne alakası var?

Sizin vicdan ve maharetiniz mübarek günlerle sınırlı olabilir, ama benim tanrıya çok şükür vicdanım da maharetim de daimdir.

                                               ***

Bu açıklama vesilesiyle, Dr. Asım Güzelbey ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında bir benzerlik daha keşfettim. Meğer, Dr. Asım Bey de eleştirilmekten hiç hoşlanmıyormuş. Ayda bir parayı bastırarak televizyonların ortak yayınında attıklarının yutulduğunu sanıyormuş.

Yani, Başbakan Erdoğan ile arada bu kadar benzerlik varsa ben ne yapabilirim ki?

 

Başbakana benzemek kötü mü yani!