Uzaktan hoş gelen davul sesi!*

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

İstanbul gazetelerinin usta kalemlerinin, Anadolu’daki olaylar ve yöneticiler hakkında yaptıkları yorumları pek bir beğenirim.

Hani ne de olsa biz ormanın içindeyiz, belki bazı şeyleri göremeyiz, bilemeyiz ve anlayamayız değil mi?

Ama onlar koca koca adamlar, olaylara, yapılanlara uzaktan ve tepeden baktıkları için daha isabetli yorumlar yaparlar” diye düşünmek istiyor insan.

Ama, ne yazık ki yazdıklarını okuyunca, uzaktan davulun sesinin gerçekten de hoş geldiğini anlıyorsunuz.

 

Celal Doğan’ın favorisi, Hıncal Uluç’tu.

Çeşitli vesilelerle Gaziantep’e geldiğinde Celal Doğan tarafından nasıl karşılandığını, ağırlandığını ballandıra ballandıra anlatıp, övgüler dizerdi.

Sonunda, “Gaziantep’in adı Celal Doğan diye değiştirilsin” diyecek kadar kaçırdı işin tadını ve topuzunu kantarın.

Dr. Asım Güzelbey’in favorisi ise Yavuz Donat.

Son yıllarda Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey ile ilgili 4-5 tane övgü yazısı yazdı. Belli ki o da Asım Bey tarafından iyi ağırlanıyor kentimize teşrif ettiğinde.

                                                               ***

“Gaziantep şanslı kent.
Celal Doğan başarılıydı... Gaziantep'e "Sınıf atlattı."
Ardından Asım Güzelbey geldi... "Bir sınıf da o atlattı."
Asım Bey Başkan seçildikten sonra "Kendisinden önceki başkanı incitecek tek söz söylemedi."
Celal Doğan'ın ağzından da kimse "Kendisinden sonraki başkanla ilgili tek eleştiri" duymadı.
"Gaziantep örneği" gergin Türk siyasetine "Model" olmalı” diye yazmış Yavuz Donat.


Vallahi, kent her geçen gün köyleşirken, betonlaşırken, yoksullaşırken, İstanbul ve Ankara’daki köşe yazarlarının bizi ha bire sınıf atlatması insana biraz teselli olmuyor değil hani. Yakında atlaya atlaya sınıf kalmayacak.

Sayın Donat’ın tüm insani verilerde, gelişmişlik ve sosyal yaşamda sınıfta kaldığımızdan belli ki haberi yok.

Başkanların birbirlerinin dönemine ve uygulamalarına ilişkin konuşmamaları hususuna gelince, bir kere ortada bir yanlış var da (ki çok yanlışlar var), bunu karşı taraf gündeme getirip kamuoyunu doğru bilgilendirmiyorsa, bu ahlaki açıdan örnek gösterilecek değil, utanılacak bir durumdur.

Sen bana karışma, ben de sana karışmayayım” zihniyeti, insana pek dürüstçe gelmiyor ve farklı çağrışımlara neden oluyor.

                                                               ***

“Gaziantep... Büyük bir sanayi kenti. 
Son yıllarda "Sanayi kimliğine" bir kimlik daha eklendi:
"Tarih... Kültür... Turizm."
Dr. Asım Güzelbey "12 müze açtı."
2.500 tarihi eser restorasyonu... Sokak iyileştirmesi... Raylı sistem... 15 köprülü kavşak... Hayvanat Bahçesi... Parklar... Gaziantep "Celal Doğan'ı unutmadı." Dr. Asım Güzelbey'i de "Unutmayacak"
diyor Yavuz Donat.

Bir kente 10 yıl- 15 yıl belediye başkanlığı yapmış insanlar hiç mi hizmet üretmeyecek?

Celal Doğan zamanında önemli altyapı hizmetleri oldu. Atık su arıtma tesisi, çöp depolama tesisi, Hayvanat Bahçesi, 100. Yıl Kültür Parkı, GATEM gibi, kent altyapısı ve kimliğini oluşturan hizmetler yapıldı.

                                                               ***

Asım Bey,  Yavuz Donat’ın yazdığı gibi 2 bin 500 tane tarihi eserin restorasyonunu yaptırdı mı gerçekten bilemem, belki kendisine detaylı bir liste vermiştir.

Ancak, kültürel hizmetlere ağırlık verdiği bir gerçek.

Zeugma Müzesi, başlı başına güzel bir hizmet.

Diğer müzelerin çoğu eften-püften, ama olsun.

Sokak sağlıklaştırma, ilçe belediyelerinin de ağırlık verdiği son derece yerinde bir uygulama. Zaten bunların tamamı belediyenin yetki alanında da değil. Bir kısmını Vakıflar Bölge Müdürlüğü onarıyor, bir kısmında da TOKİ destek veriyor.        

                                                               ***

Ama elinizi vicdanınıza koyup söylemek gerekir ki “Raylı sistem” gerçekten bir ucube.

Ne Avrupa’daki ne de mesela Eskişehir gibi kentlerdeki örnekleriyle örtüşmüyor. Kentin trafiği bir felaket. Oysa, bu kente yapılacak en önemli hizmetlerden biri ulaşım sorununu çözmekti, olmadı.

Ama bunun yanında Yavuz Donat’ın haberinin, bilgisinin olmadığı, dolayısıyla köşesine taşıyarak halkı aydınlatamadığı, daha pek çok şey yapılmadı mı? Yapıldı.

                                                               ***

Mesela, ben de onun gibi Celal Doğan zamanından başlayayım.

Celal Doğan, kentin ortasında yeşil bir vaha oluşturan 100. Yıl Kültür Parkı içindeki önemli köşebaşlarını, gözünü kırpmadan satarak, parkın bütünlüğünü bozdu.

Asım Bey’in, ilk dönemde bu satışlara canı çok sıkıldı.

Nasıl olur da halkın parkı satılır diye o kadar çok kızdı ki, satılan yerlerin önüne, koca koca tabelalar koyup, “Bu arsalar benden önceki dönemde satıldı” diye halka duyurdu.

                                                               ***

Ancak bir süre sonra baktı ki parkta iyi rant var.

Satıyorsun, kiraya veriyorsun, birilerine rant sağlarken, sen de dünyayı görüyorsun.

Hemen kolları sıvadı. Önce Fuar alanındaki ağaçları kestirip,  beyt-ül malı, aylığı 6-7 bin dolara kiraya verdi. Olmadı içine bir de devasa alış-veriş merkezi diktirmeye koyuldu.

100. Yıl Parkı’nda projeyi öyle ha demeye delmek kolay olmuyordu. O yüzden hemen proje sorumlusu ile anlaşıp, proje üzerindeki tasarruf yetkisi belediyeye devrettirildi. 

İşte o zamandan beri, 100. Yıl Kültür Parkı, karış karış yandaşlara peşkeş çekildi, halen de çekilmeye devam ediyor.

                                                               ***

Parkın içine 100 metrekare bir beton parçası diken, 300 metrekare alana masa-sandalye yayılmaya başladı.

Parkta yürüme parkurlarının arasına restoranlar kurulup, halı sahalar inşa edildi.

Asım Bey, “Bu rant alanları, kime, ne kadara, niçin veriliyor, ihale açılıyor mu” sorularına yanıt vermemeyi tercih etti.

Şimdi parkın her köşesine, “Bu alan Dr. Asım Güzelbey zamanında rant alanına dönüştürülmüş” diye levha koymaya kalksanız, adım atacak yer kalmayacak.

                                                               ***

Tabi bir de arsa rantları meselesi var ki, balından yenmez.

Elbette Asım Bey’in bu konuda en  büyük şansı, bu işlerden çok iyi anlayan ortakları ve akrabaları olması.

Yoksa zannediyorum, bu kadar başarılı olamazdı. Tanrı onlardan razı olsun!

İnşallah! Yavuz Donat bir gün onların bu başarısını(!) da köşesine taşıyarak ellerinin sağlığını verir diye umuyor ve bekliyorum.

Sam Bölgesi’nde, imara açılmak istenen 3 bin dekar alandaki arsaları toplayanlar, Geneyik’te metrekaresi 50-75 kuruşa alınıp, şimdilerde astronomik rakamlara ulaşan yerler kimlere rant sağlıyor? Doğa Koleji’ne fahiş fiyata kiraya verilen okul binası ve arsası kime ait?” diye sorsanız, asla yanıt alamazsınız.

Yavuz Donat bunlardan haberdar olsa, yakın dostu Asım Bey’e sorar, yanıtını alır, o bilgileri de bizimle paylaşırdı mutlaka.

Neyse o da bir daha ki sefere inşallah!

                                                               ***

Asım Bey, Yavuz Donat’a “Aday değilim, söz verdim dönemem” demiş.

Daha önce dönmüştü ama neyse.

Yavuz Bey doğru söylüyor: “Söz verdiysen tutacaksın. Sözünü yutmayacaksın.  Sözünden dönmek için bahane uydurmayacaksın.”

Dedim ya!

İstanbul ve Ankara’dan Anadolu için ahkam kesen usta kalemlerin Gaziantep’in yöneticileri ile ilgili yaptığı yorumları her zaman pek beğenmişimdir.

 

 

*Zor ve güç bir işin içinde olmayanların işin çekiciliğinden etkilenerek kolay ve kazançlı bir şey olduğunu düşünmeleri.

 

Uzaktan hoş gelen davul sesi!*